Son zamanlar da bazı dizi platformlarında sıkça karşıma çıkan Güney Kore Romantik film anlayışı ve romantizm üzerine biraz araştırma yaptım. Güney Kore'de aşkın filmlerde anlatım biçimi,Türk filmleri ile bahsedildiği gibi benzer olması beni şaşırttı. Profiller olsun konun akışı olsun aslında bambaşka biçimde işleniyor ama aşk anlayışı tutarlı şekilde benziyor. Zaten şu karşımıza çıkıyor. Kore dizileri ile Türk dizilerinde romantizm benzer biçimde profil yapısı gösteriyor. Ancak filmler... Bu konuda şunu demek gerek,romantizm,aksiyon,savaş ya da dram olsun GÜney Kore sinema sektörü Hollywood ile yarışır bir pozisyona gelmiş durumda(en azından modern sinemacılıkta). Kurgular,efekler,oyunculuklar... Gerçekten benzersiz bir sektör oluşturmaya başlamış gibi duruyor.
Güney Kore sinema sektöründe romantik filmlerin iki etiket şeklinde ayırmak istiyorum. Romantik Dram ve Romantik Komedi şeklinde. Romantizmi destekleyen bu iki içerik filmin başrollerinin karar verilmesinde önemli unsur olarak görüldüğünü gözlemledim. Genel olarak ''Kore Dramaları'' etiketi altında toplanıyor olsada 'imbd' puanlama listelerinde Romantik komedi ve romantik dram ayırımı kullanılmış durumda. Bunun yanı sıra her filmde belli bir periyot izleniyor.
Öncelikle oyuncu seçimleri özellikle yeni nesil sinema kurguları için oldukça önemli yer tutuyor. Film, Romantik-komedi tarzı ise genelde ''idol'' kavramı kazanmış oyuncuları karşımızda görüyoruz. Fan servislerin ortaya sürdüğü bu kişilerin tek mesleği oyuncu olmamakla beraber popüler bir müzik grubunda yer alan ve takma isimler almış kızlar tarafından çok tutulmuş erkekler ve erkekler tarafından fiziği ile konuşmasıyla davranışlarıyla sempatik olarak kabul edilmiş kadınlar oluyor. Sektör bu noktda aşkı mükemmel bir fizik ve kabul gören forma sokmaya çabalıyor ve arzulanan kişilikleri ile hayalperest gösteriyor. Romantik-komediler de aşk konusu işlenirken tesadüfler ağırlıklı olmakla beraber karakterlerin hep geçmişte birbirlerine olan bir düşmanlığı ya da unutulmuş çocuklukları işleniyor bağkurma periyodunda. Aşık olan çift kabul gören formlar içerisinde yer alıyor. Sevimli,sakar kadın karakterin genelde doğrucu,yardımsever olduğu ortaya konuluyor. Popüler değil ama bundan rahatsız da değil şeklinde olduğu yerde mutlu ve hayatı 'Polyana' gibi gören masal prensesine çevrilmiş bir kadın karakterin karşısında biraz şımarık,yakışıklılığı ile göz dolduran ayrıca zengin ya da popüler bir yapıtta sert rejim içerisinde tutulan bir erkek karakter konuluyor. Kızın sakarlıkları ile erkeğin sabit monoton hayatı renkleniyor ve çevresini saran kadınlardan faklı bu kadın onu etkiliyor. İşte orada hikaye başlıyor. Sonrası filmden filme değişe bir biçimde ilerliyor. Kadının erkeği etkilediği ve erkeğin kapıldığı aşka koştuğu periyot bazen cinsiyet rolleri değişerekte ilerliyebiliyor ve erkek kadını etkiliyor ve onun peşine kadın takılıyor.
(Temptation of Wolves-eski ama izlerken eğlendiğim bir film oldu)
Romantik-dram filmler ise daha farklı bir işleyişe sahip her filmin içinde biraz komedi biraz dram bulundurulsada katagorilendirme dolayısıyla ağırlık olarak dram ya da komedi ortaya çıkıyor. Bu sefer senaristlerin,yönetmenin ve cast ekibinin sürekli olarak farklı modlarda filmi çektiğini izlerken fark ediyoruz. Klişe olarak görülen ne kadar hastalık,ölümden dönme ya da ağır yaralanmalar karşımıza aşkı güçlendirilmiş bağlarla sabitlemek için konulsada konu içeriği daha geniş olarak karşımıza çıkıyor.
Evet yaralar alan insnalar var. Çirkinleşmiş aile ilişkileri ve çarpıklaşmış ilişkiler göze batırılarak bireysel yalnızlık bizi buhranlara sürüklüyor ve bazen bir intikam mevzusu aşka dönüşebiliyor. Bunların yanı sıra sürekli değişen oyuncu yüzleri görüyoruz. Farklı performanslar izliyoruz. (En azından ben öyle hissettim)
Güney Kore kadrajında romatizm-dram katagorisinin aşkı daha geniş çerçevelerde anlattığını görebiliyoruz. Bazen aşıkların imkansız olan bir hayatı düşlemesini ve talihsizliklerin bu ''aşkın kutsal bağı'' ile yok olduğunu gösteriyor. Bazense bir hastalığın sonucunda ölüm onları ayırsa bile kalpleirnde hissedilen sevginin hala o aşkı diri tuttuğu anlatılıyor.
Kıyaslama gibi olacak ama romantik-komedi de aşk tek bir bülten ile ele alınırken romantizm-dram daha geniş bir çerçeve ve farklı hisler ile karşımıza çıkıyor. Bunun sebebinin sinema sektöründe servis edildiği yaş grubu ile alakalı olduğunu okudum. Şöyle ki eğer bir film romantik-komedi sınıfında ise daha çok 15-25 yaş aralığı izlerken dram ağırlıklı romantizm 25 yaş üstü kişilerede daha fazla izleniyormuş. Gerekçe ise hayatta rastlabilir ve bir noktada gerçekçilik konulması.
Elbette hepsi gerçekçi olmuyor. Fantastik kurgular içinde işleyen romantik-dram da var. Fakat dram her zaman Güney Kore sinemasında aşkı temsil eden parçaları ortaya koyduğu ortaya çıkıyor.
(More Than Blue-izlenmeye değerdi)
Güney Kore sinemasında aşkı kısaca özetlemek gerekirse şu satırlar yeterli olacaktır:
Biraz masumiyet olacak ve saflık şart olmalı ki aşkın gerçek anlamının masumiyet ve saflıktan doğan bir ilişkide kendini büyütmesi ve yeşertmesi gerekir. Tesadüfler olur ama aslında bunlar aşık olan çiftin geçmişten kaderlerinin bağlı olduğunu gösterir ki tesadüf değildir. Hayatın ufak oyunlarıdır. Aşk tek bir tat değildir der senaristler, duyguları basarlar senaryonun içine. Gülmekten ağlarken bir anda acıdan ve hüzünden ağlamaya başlarsınız. Aşkın tek bir tat olmadığını basa basa söylerler. Ve öyle kolayca kazanılacak bir ödülde değildir gerçek aşka sahip olmak. Zorlu yolları olmalıdır. Savaşmalı ve tam vazgeçecekken tutunacak bir dal bulunmalıdır. Çünkü aşk aslında insanı insan yapan ve bütün karakterini ve yaşamını değiştirecek bir noktadadır Kore Sinemasında. Aşk,en çok değinilen konudur ve ikili ilişkilerde birbirinin ruh eşi olan kişilerdir. Ailelerini bile karşılarına alırlar aşk için. Geleneklerden ve herşeyden daha önde tutulur gösteriliyro Kore sinemasında aşk. Çünkü izleyicinin buna ihtiyacı var. bunaltılmış ve korselerin içine sokulmuş hayatlarında renklendirecek bu hikayelere ihtiyacı var.
Sektörde bu noktada ihtiyaç duyulan aşkı her kesime ve her yaşa hitap edecek iki kalıp içinde sunmaya hazırlanmış durumda. Ya acılı gerçekçi dram,ya da sıcak ve samimi bir komedi. Sinema sektörü içinde belli korse ve kalıplar içinde kalmış olan aşk kavramı yeni yeni çıkmaya başlayan bir kaç film ile delinmeye başlanmış olsada hala aynı yapısını korumaya devam ediyor.
Y/N: Beş gün kadar süredir izleyebildiğim kadar film izledim. Kendi edinimlerim ile bu yazıyı yazdım. Gözden kaçırdığım ve bu kurguladığım praksis içine uymayan filmler olabilir. Okuduğunuz için çok teşekkür ederim.