Etkilenerek okuduğum bir kitapla karşınızdayım bu gün.
2018 yılında "kore edebiyat haftası" aracılığı ile yazarla tanışma ve imzalı kitabını alma şansı bulmuştum. Kore'nin en güçlü sesi olarak söz edilen Hwang Sok-yong'un en sevdiğim kitabı "Prenses Bari" bu günün konusu.
Kitaba geçmeden önce kitabın yazarı hakkında ufak bir tanıtım yapmak gerekir. Kendisinden dinlediğim kadarıyla size aktaracağım. Vietnam savaşında bulunduğunu ve sürgünlerle geçen bir yaşamı olduğunu söylemişti. Bunun yanı sıra ülkesinde insan hakları için eşitlik için savaşan bir aktivist olduğunu söyledi. Kendisi Çin'de doğmuş ve kitaplarında yurtsuzluk ve istenmemek temalarının temel sebebinin bu olduğunu söylüyor. Bunun yanı sıra yazmanın kendini ifade etme ve uluslararası bir ses olmayı sağladığını söylemişti. Beni en çok mutlu eden şey ise Osamu Dazai 'yi seven bir koreli yazar olması. "yazmaya başladığında ülkelerin kırmızı çizgilerle ayrılmış sınırları kalkar" demiş ve Japon-Kore insanı arasındaki çekişmenin tarihi çirkinliğini bu sanata katmadığını söylemesi ile gönlümde ayrı bir yer edinmişti.
Hikayenin temel konusuna gelirsek bunu anlatırken içerikten detaylar vereceğim için genel tanıtımını alıntı olarak buraya koymak istiyorum.
Kuzey Kore’nin kasvetli bir kentinde,yıllardır erkek çocuk hayaliyle yanıp tutuşan bir çiftin yedinci kızları dünyaya gelir. Deliye dönen baba,bebeği ormanda ölüme terk eder. Büyükanne yardımına koşup bebeğe Bari adını verir. Efsaneye göre bu,abıhayatı aramak için yollara düşen bir prensesin adıdır. İnsanların geçmişlerini okuyabilme yeteneğini büyükannesinden alan Bari,efsanedeki gibi kendi kaderini çizecek bir yolculuğa çıkacaktır.
Göçmenlerin,kentlerin bu yeni paryalarının yaşadıklarını tüm gerçekliğiyle yüzümüze çarpan roman,bir Kore efsanesini günümüze taşıyor. Prenses Bari,Kore edebiyatının büyük ismi Hwang Sok-yong’dan çağımıza ışık tutan bir masal."
(Tanıtım Bülteninden)
Kitapta en beğendiğim noktalara gelecek olursak,gerçekliği çocuksu bir masal gibi ortaya serip herkesin kaçmaya çalıştığı,göz ardı ettiği olayları gün yüzüne çıkarıyor olması. yazarın vatansızlık duygusundan söz etmiştim. Prenses Bari'de işleyen yalnızlık,ezilmişlik ve vatansızlık duygularını fazlası ile hissedebilirsiniz. Kitaptan çıkarılacak çok fazla gerçeklik olduğunu söylemem gerek. Bence okunması gereken önemli bir eser.