Jump to content

jokeriscoming

Üye
  • İçerik sayısı

    2
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

Sitemizdeki itibarı

0Neutral
  1. jokeriscoming

    Taş

    TAŞ 1. Bölüm : Meteor Yağmuru her şey bundan 20 yıl kadar önce başladı o zaman bir lise öğrencisiydim bir haftasonu arkadaşlarımla toplanım evimizin yakınındaki bir dağa mangala gittik manzarası çok güzel bir yerdi.o gün böyle birşey olucağını asla tahmin edemezdik mangal yaptıktan sonra hepimiz oturmuş sigara içiyorduk aniden gökyüzünün rengi değişti resmen ikiye ayrılmıştı gökyüzü açık kırmızı renk ve mavi renk belirginliğini koruyordu hepimiz çok korktuk kalkınıp ormanın arasına daldık aramızda her ne kadar mesafe olsada birbirimizi görebiliyorduk birden bir şey düştü ve kendimden geçtim.Uyandığımda üzerimde bir taş vardı en fazla yumruğum kadardı ve bedenime girdi hayal gördüğümü varsayıp ayağa kalktım her yerim ağrıyordu biraz ilerde arkadaşlarımı dağılmış bir biçimde gördüm hepsi yerdeydi ve bendeki taşın aynısı onlardada vardı.Panik içinde koşup bana en yakın olanın yanına gittim.ve onu ayıltmaya çalıştım: Sincap! Lann.. oğlum iyi misin ? panik bir şekilde ayağa kalkıp cevapladı: Lan oğlum köpek sesi duydum hemen kaçalım! ona korkmuş şekilde bağırdım:sakin ol lan köpek falan yok çabuk bizimkilerden birinin yanına git herkes iyi mi bakmalıyız! Sincap:tamam hepimiz iyiydik bizim 200 m yarı çapımız kadar hiç biryerde ateş yoktu ancak kalan her yer alev almıştı bir şeyler ters gidiyordu nasıl kurtulucaz derken. dumanlar iyice üzerimize gelmeye başladı. rüzgar bile ölmemizden yanaydı keşke büyük ıslak bir battaniye düşse diye düşünürken. birden mavi ışık süzmesi şeklinde bir battaniye önümüzdeki ateşin üzerinden bir yol açtı başım ağrımaya başladı burnum kanıyordu kendimden geçmişim. B.M. evi nin önündeydik. her şey bulanıktı.Sincabın sesini duyuyordum az da olsa Sincap: Bizon !! kalk oğlum beni korkutma lan !! iyiyim dercesine elimi omzuna koydum.doğrulup etrafa baktım diğerleri harabelere oturmuştu. Sincaba neler olduğunu sordum. Sincap:Orda bir şey yaptın ne bilmiyorum ama bizi kurtardın.ne oldu bilmiyorum ama yol açtın sonra kemirik ile seni taşıdık herşey yıkılmış arda kalan tek şey B.M. lerin bodrum katındaki kiler kalkıp sincabın da yardımıyla diğerlerinin yanına gittim. Bizon:beyler! şuan karmaşık bir olayın içindeyiz ve biliyorum ki hepiniz endişelisiniz.Bende aynı durumdayım hepiniz ailelerinizi kontrol etmek yaşıyor mu bilmek istiyorsunuz ama böylesi daha iyi her şey zaten kötü birde böyle bir şeyi hepimiz yaşarsak altından kalkılmaz hale gelir zaten her yer yıkılmış gidip ailelerimiz kontrol etmemeliyiz bu bizi daha kötü yapacak herkes kiler`e girsin konu`yu tartışacaksak bile orada tartışalım. bunu söylerken kendim bile acı çekmiş kendime öfkelenmiştim ancak yapmam gereken buydu çünkü herkesin öldüğünü çoktan kabullenen tek kişiydim. bazıları sinirlendi tartıştık ancak onları bir süre sonra aramaya çıkacağımıza ikna edip kandırdım. 2. Bölüm : Süper Güç? Orada bir süre dinlendikten sonra ne yapmamız gerektiğini konuştuk. B.M. :Elimizde ne kadar yiyecek içecek var öğrenmeliyiz. Beyler kiler bakın herkes bulduğu yiyeceği tam ortaya koysunda bakalım ne var ne yok. Gergedan : sonra ne yapıcaz ? sıkıntı orda grup lara ayrılalım bari diğerleri yaşayan var mı ? yemek bulabilir mi bir arasın. Bizon : tamam o zaman Gergedan sincap ve kemirik senle aramaya gelsin.Sağlam araba falan bulursanız çalıştırmayı deneyin olursa çok işimize yarar hala düz bir kaç yol var. Kemirik: araba işi bende ve bu arada ailelerimizide kontrol edicez. Bizon : Nasıl isterseniz beyler. Bu konuşmadan sonra herkes iş başı yaptı.Bir süre sonra kilerdeki iş bitmişti 2 çuval patates bir iki torba pirinç 2 damacanada suyumuz vardı he birde ufak yanıyor mu bilmediğimiz bir tüp.B.M. yukarı çıkıp bir tencere bulmaya çıktı kurt`da çakısını çıkardı patates soymaya başladı ben ise tüp yanıyor mu diye bakmaya çalışıyordum. çakmak çıkarıp tüpü kısık ateşde bir kez yaktım.Çok şükür yanmıştı. Birden yukarıdan bir ses geldi: Bizon bir el atın !! hemen koşup yukarı çıktım. Yaklaşık benim iki üç katım büyüklüğünda bir malozu itmeye çalışıyordu. B.M. : Bunun altında mutfak dolabı var illaha ki sağlam bir şeyler buluruz burada Bizon : sen kafayı mı yedin lan ben yokken ? nasıl kaldırıcaz bunu hiç düşündün mü ? B.M. : bir fikrim var dinle beni önce lan hemen atarlanma Bizon: hadi söyle az gülelim B.M : Senin yaptığını var saydığımız o battaniyeyi hatırlıyor musun ? ateşlerin arasından kurtulmuştuk belkide başka bir şey yaparak bu taşı kaldıra bilirsin. Bizon : lan saçmalama şans eseri kurtulduk ordan böyle saçma birşeye mi bel bağladın gerizekalı B.M. : Sus ve den şunu beni deli etme yapacağın tek şey bu taşı yerinden kaldıra bilecek bir şey hayal etmek Bizon : Tamam lan.... Böyle bir saçmalıkla uğraştığımıza inanamıyorum. Bir şeyler düşünmem gerekiyordu.Birden dalmışım ve taşın uçup gittiğini hayal ettim çok kötü bir baş ağrısı başladı sanki beynimi o taşla eziyorlardı.gözlerimi açtım taş havadaydı biraz hareket etti ve yere düştü.Burnum açık kalmış bir çeşme gibi kanıyordu inanılmaz bir acı çekiyordum.B.M. gelip elimden tuttu.Birden deli gibi acı çektim ve her şey bulanıklaştı acı kesildi kanamam durdu.Sanki B.M. elini beynime sokup onu düzgün çalış diye dövmüştü. Ayağa kalktım beynim gayet mantıklı ve hızlı bir şekilde olayı çözmüştü hemen onlara anlatmaya başladım: Beyler meteor yağmuru sanırım o kadar basit bir meteor yağmuru değildi.. Birden kurt konuya atlayıp lafımı böldü: haklısın çoğumuzun ailesini öldürdü. Bizon : bölme iki dakika olay düşündüğün kadar basit değil ben ayıldığımda bedenime bir taş giriyordu aynı olayı Sincap ve B.M. dede gördüm sizleri bilmiyorum bana en yakın olan onlardı.Sanırım bu taşlar bir nevi süper güçler verdi.sen bana dokunduğunda B.M. inanılmaz bir acı çektim ama acım ve kanamam durdu. B.M. : Peki ama bu güçler neye göre geliyor? Nasıl kullanacağız? Neden ve Nerden geldiler? Bir tek biz mi sahibiz güçlere ? Bizon : 5N1K yapma lan bende bilmiyorum! Ama bir fikrim var bir telsiz veya telefon bulmalıyız.Gerisini bulunca görürsünüz Kurt: galiba sincaplar geliyor araba sesi duyuyorum beyler kiler`e girelim risk olabilir. B.M. : tamam Bizon: tamam İçeri girdik tencereleri almayı unutmuştuk. salak gibi onları açıkta bırakmıştık her şey bu kadar ters gitmek zorunda mıydı? sincaplar neden bu kadar gecikti diye düşünürken yukardan bir ses geldi : Bizon bir el atın bize sicab`ın durumu hiç iyi değil !! Bu kadar olayın arasında bile atraksyonumuz eksik olmuyordu dışarı fırladık burnu kanlı ve baygındı. Aklima ola bilicek tek şey geldi. Bizon :B.M. Sincap ile ilgilen kemirik benle gel biraz konuşalım. tahmin ettiğim kadarıyla sincab`ında yeteneği uyanmıştı. Bizon : Kemirik bana her şeyi anlat orda neler oldu... 3.bölüm : Tam Toparlandık Derken Bizon: Kemirik bana her şeyi anlat orda ne oldu ? Kemirik: Tamam . Her şey bir anda gelişti bende tam olarak anlayamadım. Önce yakınlardaki yıkık evin kenarında bir kamyon bulduk iyi durumda gözüküyordu camını kırıp içeri girdik ve çalıştırdık. En yakında sincab`ın evi olduğu için ailesini kontrol etmeye gittik.Giderken yol meteor yüzünden araba`nın geçemiyeceği duruma gelmişti. evleride 200 250 metre ileride ve hala tek parça halinde duruyordu.Tam kosup evin kapısına vardığımızda.İçeriden bir el silah sesi duyduk.Sonra kapıyı açmak yerine meteorun oluşturduğu ufak bi rdelikten içeri baktığımızda sincab`ın tüm ailesi`nin öldürüldüğünü gördük ve aralarında bir üstten bahsediyorlardı galiba. sonra sincap sadece donup kaldı ve ağızından bir kelime geldi... ÖLDÜR sonrasında göz açıp kapayana kadar içeriye girmiş ve 3 adamdan ikisini yere devirmişti bile. Sonra elinde silah olan adamı etkisiz hale getirdi onu zar zor tutuyorduk sonra vücudunda bir şeyin parladığını gördük. Sana olanın aynısı olmuştu galiba hala bilinci yerinde olan serseriye neden öldürdüğünü sorduğumuzda ise aldığımız yanıt şu olmuştu 1 şişe su ... O an insanlığın öldüğünü yeni farkettim. sincap zar zor kendine geldiğinde hala öfkeden kudurmuş bir haldeydi onu tutmakta zorlanıyorduk sonra aklıma bahsettikleri üst geldi konuşmasının onun için hayırlı olacağını söyledim. Birazda dayağın yardımıyla çenesi açıldı. Burdan arabayla 2 3 saat uzaklıkta askeri bir üst olduğunu kurtulanların oraya toplandığını söyledi. sonrasında sincab`ı serbest bıraktık sonuçta intikam hakkıydı artık hak hukuk yoktu göze göz dişe diş. sonrasında evi tamamen yakmamızı istedi içindeki serserilerle birlikte ilk başta ciddi olmadığını düşündük sonra yüzüne baktığımızda gayet ciddi olduğunu gördük ve adamları bağlayıp bir kenara attık sonra sincap ailesinin evini onca anısının geçtiği evi tereddüt etmeden aleve verdi evin tamamı 5 dakika içinde alev aldı ilk 2 3 dakika çığlıkları duyduk sonra ise sessizlik içerdekiler ölmüştü. Sincap bir anda yere yığıldı onu kamyona kadar taşıdık ve burdayız. Kurt: böyle bir durumda insanlığın devam ettiğini düşünmeniz aptallık artık herkes düşman bizim için ve ayrıca şu üste gitsek iyi olacak yiyeceğimiz ve suyumuz azalıyor sonunda birbirimizi yemek zorunda kalmayalım bizon: şakanın sırası değil Kurt: ( cevap vermeden ciddi bir şekilde bakar ) bizon: Demek durum bu kadar kötü bizon: O zaman herkes toparlansın yola çıkıyoruz üste gidiyoruz gergedan ve B.M ailelerini kontrol etmek istediklerini söylediklerinde yeni ayılmış ve kenarda oturan sincab`ı göstererek eğer kurtuldularsa üstü bulacaklarını ve birbirimizden ayrılırsak tehlikeye gireceğimizi söyledim Kurt: ya meteor yağmurunda ölmüşlerdir yada diğer insanlar tarafından katledilmişlerdir gerçekleri kabullenin eğer ölmediler ise üstte onlarıda görürüz kemirik: insanlar bu durumdaysa hepimiz kendimizi korumak için birer silah yapmalıyız artık her insan birer tehdit durumunda. Bizon: pekala beyler yarın yola çıkıyoruz kemirik gergedan geriye kalan malzemeleri kamyona yükleyin b.m sincapla kal kurt benle gel mızrak yapmak için dal arayacağız hadi herkes işinin başına. 4 . Bölüm : Askeri Üs kurt ile dal aramaya çıkmıştık orman`ın derinkliklerindeydik. yangından ve meteor yağmurundan kurtulan çok az ağaç parçası vardı bu yüzden yeterince malzeme bulamamıştık bulduğumuz malzemelerden en fazla 2 mızrak çıkardı.havada iyice kararmıştı.Geri dönmeliydik Bizon : Artık geri dönelim hava kararmaya başladı.Böyle giderse yolumuzu bulamıyacağız. Kurt : Yeterince malzememiz yok biraz daha arayalım yolu illaha ki buluruz merak etme sen. Bizon saçmalama ışık yok bir şey yok.Ayrıca hayatta yabani hayvan varsa işimiz kesat. Kurt : benim bıçağım seninde süper güçlerin var bize ne olabilir ki. Diğerleri için silaha ihtiyacımız var unutma. Bizon : benim ve Sincab`ın süper güçleri var silah`a ihtiyacımız yok sen kemirik ve B.M. mızrak veririz.Sende zaten çakı var idare edersin. şimdi gidelim burdan. Bu durum kurdun hoşuna her ne kadar gitmesede tamam dercesine kafa sallamıştı ama bir sıkıntı vardı. her yer harabelerden ibaretti.Yolu bulmak bu karanlıkta imkansızdı.Bunu hissettirmeden çok emin bir şekilde rastgele bir yöne gitmeye başladım.Biraz yürüdükten sonra bazı çatırtılar duyup durduk. karanlığın arkasında gizli bir şey koşuşturuyor bizi izliyordu. Kurt : Sende fark ettin değil mi ? Şimdi ne yapıcaz ? Bizon : Sakin ol belki bizden biridir. Bize şaka yapıyordur. Bu söylediğime ben bile inanmamıştım. Birden o karanlıkta saklanan gölge tam karşımıza geçmiş parlak kırmızı gözleriyle bize bakıyordu.Görüş mesafemize girmişti.Bu garip yaratıkta neyin nesiydi böyle . . . 5.bölüm : Kurdun Öfkesi Dev gibi bir yaratıktı simsiyah kürkü ve ağızı`nın iki yanındaki boynuzlara bakarak bu bir yadan domuzu diyebiliridim. Ama goril`e benzeyen duruşu ve hareketleri bu benzerliği bozuyordu.Birden kollarını kaldırdı tam bize vurucak derken birşey oldu. Yaratık yerde yatıyordu üzerinde resmen filmlerde gördüğüm kurtadamlardan biri vardı.Hayal gördüğümü sandım.Hemen etrafa baktım ve kurda seslendim.Tüm bunlar yetmezmiş gibi birde kurdu bulamıyordum panik yaptım.Tam toparlancak iken birden duraksadım.Kurt kayıp. ortaya yeni yaratık çıktı. bize saldıran canavarla kapışıyor.jeton sonunda düşmüştü bu kurtadam aslında bizim kurttu.Akılıma ilk gelen şekilde ona seslendim: -Laaannn!! Kurt sen misin? tam bana dönücekken yaban domuzu arkasından bir tane vurdu. Yaratık kurt`tan daha güçlü ve daha büyükdü.Kurt bunu avantaja çevirmek için yaratığın bacaklarına saldırdı.Kurt sanki bu gücü yıllardır kullanıyormuş gibiydi belkide boksör olduğu içindi bu şaşkındım yardımcı olmam lazımdı.Kurt gücünü ne kadar iyi kullansada yaratık güçlüydü aklıma o anda direk ayı kapanı geldi ve bunu kullanmak için gücümü kullandım. Yaratığın ayağına uzak bir yerde belirdi tuzak böyle bir şansızlık şimdi olmak zorunda mıydı? Kurt tuzağı görünce yaratığı şaşırtmak için etrafında koşmaya başladı ve birden yüzüne pençe attı hemen ardından tuzağın oraya gitti yaratık çıkardığı sesi takip edip kapana bastı. ve yaratık sonunda yere yığıldı. kapanı hayal etmeyi bıraktım.Ancak bir gariplik vardı kapan hala duruyordu şuan önemli olan bu değil hemen kurdun yanına gittim. O da yaralıydı ve sonunda eski haline döndü ve direk bayıldı onu zor tuttum.üzerinde yaralar vardı. Çok sevdiğim siyah hırkam bandaj olcakmış diyerek. yırttım ve yaralarını olabildiğince sardım kalan kısmını üstüne serip.Yaratığın yanına gittim yaratığın bedeninden çıkan taş parlıyordu yaratık eski haline döndü yakından bakmak isterken taş bedenime girdi bunu şimdilik kendime saklamalıydım. Kurdu sırtıma aldım ve kaldığımız yere doğru ilerlemeye başladım.Bu sırada gün doğmaya başlamıştı.Sonunda kaldığımız yere varmıştım herkes içerde uyuyor birtek sincap uyanıktı. Beni görünce yanıma geldi. Sincap : nerde kaldınız sizi merak ettik. biraz daha gecikseydiniz aramaya çıkıyorduk. Bizon : yaratık saldırısına uğradık kurt olmasa ölüyorduk.hemen B.M. yi kaldır. kurt yaralı Sincap : tamam sonra bana her şeyi anlatıcaksın. Bizon : tamam. B.M. uyku sersemi geldi biraz mırınkırın yaptı kurdun halini görünce hemen yanına gitti bir yandan gücüyle onu iyileştiriyor bir yandan beni azarlıyordu: Lan bari ölseydiniz boşu boşuna bizi yoruyonuz oğlum bu adamın haline uçurum`dan mı attın? Oturup her şeyi tane tane anlattım onlara kafaları iyice karışmıştı.Şimdilik üzerine konuşmama kararı alıp aracımıza bindik.Araç binmeyin artık bana dercesine sesler çıkarmıştı bir binince ama başka bir şansımız yoktu.artık yola çıkma vaktiydi. 6. Bölüm : Yolculuk eskiden olsa yolumuz çok kısaydı ama bu durumda kim bilir ne kadar sürer kamyon`un önüne ben ve Kemirik oturduk diğerleri ise kasadaydı arabayı çalıştırıp yola koyulduk. Neredeyse tüm yollar harabeye dönmüştü.Olabildiğince büyük yollardan gitmeye çalışsakta bir yerden sonra yürümemiz gerekti.kemirik kamyon`u harabelerin arasına parkedip çalmamaları için ufak bir iki parçasını yanına aldı.yolda bir kaç sağ kalan insanla karşılaştık.Herkes düşman gözüyle bakıyordu onları durdurmam gerekti: beyler durun ben bir konuşmayı denicem merak etmeyin kendimi koruyabilirim. koşarak öndeki gruba yetiştim ve seslendim: Merhaba.(5-6 kişilik bir gruptu ancak orda benim ilgimi çek tek en arkada diğerleri yüzünden çok az gördüğüm kızdı. gruptan biri kendini tanıttı: Merhaba ben Mehmethan sizdemi askeri üsse gidiyorsunuz. Bizon: bende bizon memnun oldum ve evet hayatta kalanların orda olduğunu duydum. Mehmethan : bizde istersen diğer arkadaşlarınada söyle yola beraber devam edelim biz buraları iyi biliriz. aslında birlikte yolculuk fikrine hayır demem gerekiyordu ama o kız o an o kadar ilgi mi çekti ki ayrıca böyle bir durumda bile insan kalmış bir kaç kişi iyi olurdu bende tamam dedim. Bizimkileri çağırıp durumu anlattım bana pis pis baksalarda yola devam ettik.Herkes birbiriyle tanıştı. Yola devam ettik.Bu sırada mehmethan`ın yanına gittim ve ona fısıldadım: Mehmet şu arkadaki kızın nesi var.Biz geldiğimizden beri tek bir kelime konuşmadı adını dahi söylemedi. Mehmethan: onun adı idil. bu olaylardan ailesi ile birlikte kurtuldu.Sonrasaldırıya uğradılar bu felaket sadece normal insanları savaşa itmedi .Kötülerede yer açtı bir kaç suçlu ona ve ailesine saldırdı tek istedikleri ona tecavüz etmekti onunla orda tanıştık.elimdeki silahın son kurşununa kadar o adamlara sıktım şimdi kızı güvenli bir yere götürmeye çalışıyorum. bu konuşmadan sonra kendimi kötü hissettim ve bizimkilerin yanına gittim.Kurt yaşadıklarımızı anlatıyordu: Oğlum walla lan kurtadama dönüştüm canavar`a bir sağdan bir soldan koyuyorum görmeniz lazımdı. Sincap: oğlum kurttun sonunda adam oldun. B.M :kürtadama yol açın. Kurt : bunu ben dönüştükten sonra desenize lan Bizon: tamam lan hadi hızlanın boş yapmayın. böyle muhabbet ederken hava karardı.Önümüzü zor görmeye başladık bu durumda devam edemezdik mehmethan`a seslendim: Mehmet kamp kuralım böyle devam edemeyiz hem herkes yoruldu hemde göz gözü görmüyor daha fazla gidemeyiz. Mehmethan : Haklısın.Buraya oturun fener ve ışık yapabilecek şeyleri olanlar çıkarsın ortaya koysun. bir tane fener çıkmıştı onunda pili bile yoktu.bizde Kurda gece görüp göremediğini sorduk. düşünüyordu birden gözünü kapadı bir süre sonra gözlerini açtı.Tırsmıştım gözleri kıpkırmızı olmuştu. B.M. umursamazca kafasına vurdu ve dediki : görüyon mu lan ? görmüyorsan kapa aç düzelir. Kurt: vurma lan görüyorum. Bizon: Tamam lan atarlanma. Git odun bul götümüz doncak yoksa. kurt gitti herkes bir yere oturdu. bende tenha bir yere geçtim ve gücü mü denedim gücüm hakkında bilmediklerim vardı.bir kibrit hayal ettim ve mavi hafif saydam bir kibrit elime geldi kendimi daha çok zorlamaya başladığım gerçek bir kibrit olmuştu ve yok olmuyordu bu sırada kurtta gelmişti kim bilir ne kadardır bununla uğraşıyordum. bir ateş yaktık.Hepimiz başına üşüştük ve mehmethan`la konuşmaya başladık: Bizon: nöbet sırası yapmamız lazım geceleri ortalık daha tehlikeli. Mehmethan : doğru söylüyorum bizim gruptan gönüllü var mı ilk nöbet için idil elini kaldırdı neden bunu yaptığı hakkında hiçbir fikrim yoktu .Onca şey yaşamıştı ama yinede ilk nöbete geçmek istedi. Mehmethan:Tamam bizim grup`tan ilk nöbet idil`de sizden kim geçicek? Bizon : Bizden ben geçiyorum tüm gece ben kalıcam. bizimkiler başta itiraz etsede ikna edip nöbete geçmiştim. 7.bölüm : Kampa Saldırı Başta mehmethan`ın bu kadar şey yaşamış bir kızı nöbete vermesi beni kızdırdı ama onun ile konuşmak istediğim için sonradan işime geldi.bunca felaket yaşanmamış olsaydı sanırım gördüğüm ilk yerde onunla tanışmak için her şeyi yapardım.Ama o tür şeyler için artık vakit yoktu yinede nöbet sırasında sıkılmamak için onunla konuşmayı denedim.Elimi uzatarak : kişisel olarak hiç tanışmadık ben onur dedim. Başta napıyor la bu der gibi baksada sonra elini uzattı ve sonunda konuştu: idil. Lan sesi çok güzel diye düşünürken konuşma çabalarıma devam ettim. Bizon : Ailene olanlara üzüldüm.Ama alışmaya çalışmalısın bizde sevdiklerimizi yitirdik. Ama onlar için yaşamamız gerek. Bana öfkeli gözlerle baktı.Her zamanki gibi her şeyi bok etmiştim sanırım. İdil : kardeşim daha 4.sınıfa gidiyordu çok küçüktü.O ölmeyi hak etmedi! onun yerinde ben olmalıydım! konuşamadım bağırmaya bir süre devam etti.Söylediklerini pek dinlemedim ona bakarken devreleri yakmışım. Bizden yakınlardan bir çıtırtı geldi.Sessizce : biri geliyor bizim çadırdan gergedan`ı kaldır dedim. Tamam dercesine kafasını salladı. Etrafa bakmaya başladım. Burada bir yerde birleri vardı ama neredeydi. O sırada aklıma çadırda idil`ìn görebilecekleri geldi. Bizim hayvanlar kim bilir nasıl uyuyordu. Derken idil korkunç bir yüz ifadesi ile çadırdan çıktı hemen arkasından Gergedan geliyordu adam resmen ayakta uyuyordu.Sesler yaklaşıyordu gergedan`a bakıp: kalk lan ! Biz burada götümüzden soluyoruz adam uyuyor! Gergedan :tamam lan ayaktayız işte. bu sırada sesler yaklaşıyordu. Bizon : Gergedan mızraklardan tekini kap olabildiğince sessiz halledicez. Bizimkiler uyanırsa çarşı karışır. Tamam dercesine kafasını sallayıp bir mızrak kaptı ve duruş aldı.Öyle bir hali vardı ki sanki 100 yıldır mızrak kullanıyordu.gülmeye başladım. Gergedan : Gülme lan! Hadi gidelim. Bizon : idil sen çadıra gir biz 10 dakika`ya dönmezsek kaldır diğerlerini. İdil :elinizde tek bir mızrak ne yapacaksınız saçmalamayın. Gergedan : Orasını kafana takma. Bu zamana kadar hayatta kaldıysak. Gerisinide halledebiliriz. Gergedan`ın yüzünde mal bir gülümseme vardı.Orada ne varsa onu öldüreceğimiz`den o kadar emindi ki mal. idil gülümsedi çadıra girdi. biz Gergedan ile karşılıklı gülüyorduk.Sanki mevzu`ya değil eğlenmeye gidiyorduk. sesin geldiği yöne gitmeye başladık. 8. bölüm : gergedan Gergedan ile ilerlemeye devam ediyorduk ama ortalık çok karanlıktı tahminimce gece 2 yada 3 sularıydı. Gergedan seslerin sol taraftan geldiğini işaret etti ve gizlendi bende hemen gizlenip bekledim. sesler yaklaşıyordu ve bir ışık süzmesi görmeye başladık.Bunlar insandı gergedan tam yerinden çıkacaktı ki durmasını işaret ettim.İnsan olabilirlerdi ama düşmanca davranabilirlerdi.İyice yaklaştıklarında bunların ufak bir aile olduğunu ve aralarında yaşlılar ve çocuklar olduğunu gördüm. yavaşça ayağa kalkıp seslendim : Merhaba! Merak etmeyin biz dostuz. Aile korktu baba öne geçip feneri gözüme tuttu.Bu sinir bozucu şekilde gözümü yakıyordu sakin karşılamayı denedim: Beni kör etmeden feneri biraz daha aşağı tutarsanız sevinirim. Adam isafa gelmiş olsa gerek fenerin ışığını yere tuttu. Onlara bizimde bir grubumuzun olduğunu askeri üsse gittiğimiz anlattım orda güvende olacaklarını bizle gelmek isteyip istemediklerini sordum.Aile başta biraz olumsuz yaklaşsada kabul etti ve bizimle kampa geldiler. Gergedan birden sinirlendi ve bağırmaya başladı: Boşuna mı kalktım lan ben uykumdan korkutup buraya getirdiniz şimdi boş boş duruyoruz gene! adam boşu boşuna bize atar yapıyor insanlarıda korkutuyordu.Yanına gidip solundan bir yumruk attım. susmuştu ama bakışları öfke doluydu birden bir şey oldu ve karnımda bi acı hissettim bu basit bir acı değildi sanki ölüyordum.Sonrasında kendimden geçmişim hiçbir şey hatırlamıyorum. 9 . Bölüm : Ölü Taklidi? Gözlerimi açtığımda Baş melek başımdaydı üzeri kan içindeydi.Bana her ne olduysa B.M. bunu düzeltmek için sınırlarını zorlamıştı.Oturduğu yerde bile dik duramıyor sallanıyordu.Ellerimle kendimi yukarı doğru itip doğruldum : Hiişştt... Lan iyi misin ? yatanın benim değil senin olman gerekiyormuş şu haline bak. Bir şeyler tersti bunu hissedebiliyordum ama söylemesi zordu.En iyisi beklemekti. B.M. yarı baygın şekilde cevap verdi: Tam iki gündür burada baygın ytatıyorsun seni düzeltmek tahminimden zor oldu.Hani kolay kolay lmezdin lan sen ! anlaşılan benim bu hale gelmem büyük panik yaratmıştı.Ortama biraz yumuşatmalıydım: Ölmedik işte daha ne istiyon la bebe. dedim ve sırıttım bundan hoşlanmamış olucak ki tip tip bakıp : ben gidiyorum iki gecedir başındayım yola çıkmalıyız hazırlanıcam dedi. Bizon : Yanıma gergedan`ı yolla. B.M. bir süre bana istememem gereken bir şeymiş gibi baktı ve cevapladı. B.M. : tamam. Çadırdan çıktı bir süre sonra gergedan içeri girdi.Gözlerini benden kaçırıyor ve garip davranıyordu. Bizon : Bir selam vermiyecek misin lan dedim ve sırıtmaya başladım. Gergedan : daha iyi misin ? Bizon : yok öldüm ama belli etmiyorum oğlum görmüyor musun ? iyiyim işte. Konuşmadı bu hareketleri biraz daha devam ettirirse kafayı yiyecektim. Bizon : O gece ne oldu ? cevap vermedi. Bizon : Ne oldu oğlum söylesene beni delirtecek misin ? Gergedan : Dışarı çıkalım gel görmen daha iyi olur. Bizon : Ooo.. süpriz mi var ne var ? hadi gidelim bakalım. Dışarı çıktık Gergedan çok gergindi.Hala başım ağrıyordu dışarı çıktım gördüklerime inanamadım.Ormanda topu topu 20-30 tane ağaç kalmıştı.Koca koca ağaçların 5 tanesi yerle bir olmuştu.Burda neler olmuştu böyle aklım almıyordu.Gergerdan anlatmaya başladı: O gece kızdığımda bana yumruk atmıştın kendimi kaybettim ve gücüm uyandı ve öfkemi sana kustum midene bir yumruk attım.Böyle olacağını bilmiyordum gerçekten. Bizon : Uzatma işte anlat ! Gergedan : Tamam. gücüm süper güç söylemesi garipte olsa sanırım çok etkili.Sana yumruk attığımda ağaçlara doğru uçmaya başladın.Gücünüz kullanıp kalkan açmasaydın ölecektin.Özür dilerim. Deli gibi kızmıştım.Beni neredeyse öldürüyormuş.Hiçbir şey söylemeden gittim. Herkes hazırlanıyordu.Kafam yerinde değildi.Sakin bir yere gidip gücümle uğraşıyordum.Kimseye söylemesemde kalıcı eşyalarda yapabiliyordum bunun ile uğraşmak yapabileceğim en rahatlatıcı şeydi. yazı-tura paralarını hep sevmişimdir bir değerleri yoktur ama kaderini belirleyebilir.Elimde bir tane olduğunu hayal ettim önce sanki elimde bir ışık tutuyormuşum gibi parladı ışık söndüğünde sefaf bir şekilde duruyordu elimde.Bu yeterli değildi kalıcı olmalıydı.Aklımdaki parayı tamamen elime yansıttım.Sonunda olmuştu.Bununla ne kadar zaman harcadım bilmiyorum ancak herkes toplanmış Kemirik yanıma gelmişti: Bizon daha iyi misin? yola çıkmamız gerek artık. Bizon : Merak etme ben iyiyim. Kemirik : Hadi gidelim o zaman. Dedi ve sırtıma vurdu.Hepimiz toplandık ve yola çıkmaya hazırdık insanların o gece olanlar hakkında soru sormasını bekliyordum nasıl açıklayacağımı bilemiyordum ama kimse tek bir soru bile sormadan yola koyulduk anlaşılan B.M. bir açıklama yapmıştı.Bir süre yürüdük ve artık askeri üssü görüyorduk.Sapa sağlam duruyordu.parayı havaya atıp tutuyordum. onunla uğraşmak hoşuma gidiyordu.Birden arkamdan gelen ayak sesleri duymaya başladım. 10. Bölüm : garip Göz ucuyla önce bir baktım gelen kişi idil`idi başta umursamadım ve yürümeye devam ettim sonra yanıma yaklaştı.Onu görünce acaba o gün o neler hissetti diye düşündüm.Birden bana dönüp konuştu: Sen daha iyi misin? Bizon : Arkadaşlarım yaralanma durumuma alışık bana birşey olmaz merak etme. Gülümseyip tekrar önüme döndüm. Bizon : O gece olanları gördün mü ? Birilerin olanları görüp görmediğini bilmeliydim.Şu anda en iyi şıkkım oydu. idil : evet. birden yüzündeki ifade değişmişti.Kendimi kötü hissettim insanların bana canavar gibi bakması artık beni rahatsız etmemeliydi ama etmişti.Felaket`ten öncede böyle bakışlar görmüştü ilkokul öğretmenlerim,küçük çocuklar, ön yargılı insanlar.Fazla büyük ve hakkını savunan biriysen bu bakışlara alışmak en iyisiydi. Ancak onun öyle bakması beni rahatsız etti. Bizon : Benden korkuyor musun ? idil : bilmiyorum. Bizon : o zaman sen bu kararı verene kadar seni rahatsız etmesem iyi olucak. sözümü tam bitirdim.askeri üsden bir ses geldi : Ellerinizi başınızın üzerine koyarak yavaşca kapıya doğru ilerle! herkes ellerini kaldırdı.bense paramla oynamaya devam ediyordum. Bizon: Ellerimiz kaldırınca ne olucak üzerimizde silah var gibi mi duruyor ? sert bir ses ile cevap verdi: Aslında silahı olan taraf ben olduğum için elinizi başınızın üstüne koyucaksınız. bu adamı görmesemde hiç sevmemiştim ellerimi kaldırdım kapıdan bir grup asker çıktı üzerimizi aramaya başladı.Mızraklarımızı aldı sonra sıra mehmethan`a geldi.Adam resmen ayaklı cephanelik gibiydi.2 tane tabanca bir adet küçük makinalı tüfek ve bolca mermi çıktı adamdan.Hepimiz şaşkın bir biçimde ona bakıyordu. Mehmethan : ne var lan babamın silahlarını yanıma almam iyi olur sanmıştım! herkes şaşkınlığını sürdürürken ben gülmüştüm.İçeri alındık ancak silahlarımız onlarda kaldı. içerisi kalabalıktı herkes bulduğu yere yatıyor kimse tartışmıyordu.En azından benim şuana kadar gördüğüm buydu. 11. Bölüm : Keşif bize kalacağımız yeri gösterdiler ufak koğuştu bizim sürü idil`in grubu ve yolda karşılaştığımız aile aynı yerde kalıyorduk.Etrafı görmeliydik B.M. buraya ilk gelen emekli albay ile etrafı gezmeye gitti.Aslında ben gitmeliydim ancak o herife tav olduğum için bana güvenmeme kararı alındı sanırım.Bizde eşyalarımızı yerleştirip etrafa bakındık geniş bir yemekhane ve burada ki herkesin sığabileceği bir panik odası vardı.Eski bir askeri üste olabileceğinden fazlası vardı.Ayrıca burada hiçbir şeye zarar gelmemişti.Ya bir sorun vardı ya da çok fazla dizi izlemiştim. B.M. albay olan gezisinden dönünce hep beraber yemekhane`ye gittik.Her zaman ki gibi sürü psikolojisi tenha bir yere hep beraber kurulduk.Hayvan gibi yemeğe yumulduktan sonra konuşmaya başladık.B.M. albay`dan duyduklarını anlattı.Albay emeklilik ten önce bu askeri üssü yönetiyormuş.Adam yaklaşık 55 yaşlarında ailesini iç savaş sırasında kaybetmiş kimseye güvenmeyen bir adam.Soğuk kanlı bir adam kısaca bize göre bir yer değildi burası.Kısa bir tartışma sonrasında karar aldık ilk fırsatta buradan çıkacaktık.Kemirgen ve Sincap bize gidecek güvenli bir yer bulucaktı.Gece koğuşumuza geçtik herkes çoktan yatmıştı kendi yatağıma geçip günlük yazmaya başladım bir çatırtı çıkınca günlüğümü çantaya geri sokup sesin geldiği yöne baktım.Bu idildi ne yapıcağımı ne düşünmem gerektiğini bile bilemedim yaklaşıp fısıldadı : Sende mi uyuyamadın? Aslında uykusuzluktan ölüyordum.Yaşanan onca şeyden sonra güzel bir uyku istiyordum ama günlük tutmak gibi bir alışkanlığım olduğu için yatmadan uyuyamazdan yani en azından düşüncem buydu. Bizon : Evet.Nedense içimde kötü bir his var. İdil : Biraz dışarı çıkmak istiyorum benimle gelir misin ? nedense dışarı tek başıma çıkarsam başıma bir şey gelecekmiş gibi hissediyorum. Korktuğu gözlerinden belliydi ama uyku güzel bir yatak beni bekliyordu.İçimden uyumak geliyordu ama cevabım tamam olmuştu.Ona hayır demek içimden gelmiyordu.Dışarı çıktık nedense garip yerlerin ilgimi çekmesi gibi garip bir huyum var.Kaldığımız koğuşun çatısına çıkan bir merdiven fark ettim : Gel yukarı çıkalım hem göze batmayız hemde hava çok güzel biraz rahatlarız. İdil : saçmalama durduk yere ya bizi kovarlarsa. Bizon : Hadi ya ne olacak kim bizi kovabilir. başta çok mırın kırın etsede kabul etti. çatıya çıktık sağlam bir malzemeden yapılmış olsa gerek bizi taşıdı etraf nerdeyse hiç ışık olmadığı için yıldızlar çok net gözüküyordu.Lan ne kadar şanslıysam artık romantik bir ortam bile oluşmuştu ama onu sevemezdim.Bunu içimde tutmak yerine ona söyledim : İdil sana karşı bir şeyler hissediyorum ama böyle bir zamanda hislerimi sana açamam eğer işler ciddileşir ve seni kaybedersem deliririm İdil ebirden bir şey oldu ve gitti neden bilmiyorum ama sanırım bana kızdı. Ertesi sabah albay herkesi topladı yanında burda daha önce görmediğim insanlar vardı. Silahlı insanlar Albay bir konuşma yaptı : Meteor olayı sadece türkiye değil bir çok ülkede yaşandı ölümler bitmiyor bu olayı çözsek bile savaş çıktı meteor `a dokunan çok yaklaşan veya meteor yeri bilenler lütfen bu arkadaşlarla görüşsün.Eğer bu tür bilgiler veren 20 kişi çıkmazsa bütün yiyeceğimiz ordu ya götürülücek. 12. Bölüm : Ergen Askerlik Verilen bir haftanın neredeyse sonuna gelmişti ve hala sadece 17 kişi onlarla gitmeyi kabul etmişti. Gece yarısı sürü olarak topladık ve tartışmaya başladık : Gergedan: Beyler bence blöf yapıyolar. Konuşmamalıyız. Sincap: Ama eğer blöf yapmıyorlarsa bizim yüzümüzden bunca insan zor duruma düşmüş olur. B.M.: Beyler bence aramızda kura çekip 3 kişi belirliyelim ve onlarla gitmeyi kabul etsin. Sonra hepimiz kabul ettik. Kura için ikişer kişilik gruplara bölündük ve yazı tura attık. Ben ve Gergedan, B.M. ile Kurt, Sincap ile Kemirik eşleşmişti. Gergedan ile ben parayı ilk atan grup bizdik. Taşın verdiği güçle yarattığım parayı kullanarak hile yapıp yenildim. Diğer eşleşmelerde ise B.M. ve Sincap kaybedenlerdi. Bu asker olayı aynı zamanda bizim için bir avantajdı da. Oraya gidip istikbarat toplayabilirdik. Bu konu kapandığında onlara anlatmam gereken bir şey vardı ve konuşmaya başladım: Bizon: Beyler kura olayından önce söyleyecektim ancak beni kuradan çıkarma olasılığınızı düşünerek söylmedim. Bir kaç gündür İdil'le aramda bir şey var. Ancak bu gitmeme mani değil beni merak etmeyin. Kurt: Sevdiğin kızı bırakıp gitmek yakışır mı lan sana ? Bizon: Burda durup ölümüne neden olucağıma gidip onu kurtarırım ve geri dönerim daha iyi. Kemirik: Beyler hazır sırlar ortaya çıkıyorken bende bir şey söyliyicem teknolojik aletlerle garip bir bağım var. Bu sırada telefonunu çıkardı ve bütün baz istasyonları yıkılmıştı ancak onun elindeki telefon çalışıyor bu bile imkansızken birde telefonu çekiyordu. Bunu çalıştırmak için 2 saatimi harcadım ve telefonumu hiç dokunmadan sadece zihin gücümle yaptım. Sabah erken saate B.M. , Sincap ve ben gidip askerlerle konuştuk bize toplanmamız için toplam yarım saat müddet verdiler B.M'lere eşyalarımı toplamalarını bende o sırada İdil'le konuşacağımı söyledim. Kafalarını sallayıp işe koyuldular. Koğuşun çatısına çıkıp İdil'in yanına oturdum.Bizon : İdil bu cehennem seneryosu daha ne kadar devam edicek bilmiyorum ama bunu durdurmak için gitmem gerek. İdil : Ne saçmalıyorsun ? Bizon : gelen askerler ile birlikte gidicem yiyecekler biterse bunca insan ölür.Bizden başkada böyle bir işe girecek kimse yok. İdil : Yemekleri almaları umrumda değil gitme ailem in hemen ardından birde seni kaybedemem. Bizon : bana kolay kolay birşey olmaz merak etme.En kısa zamanda geri döneceğim sen sadece beni bekle.Bizimkiler ile iletişim halinde olacağız size ulaştığımda senle hep konuşucaz söz veriyorum şimdi gitmeliyim. Gözleri dolmuştu ona böyle bir şey yaptığım için kendimden nefret etmiştim bir an.Ama bu bir oyunda fasulye olmak gibiydi dostların gitmeye hazırken senin gidememen istisna olman bu güçsüzlüktü.Kendime yakıştıramazdım.Aşşağıda B.M. ve Sincap ile buluşup askeri helikoptere bindik. 13.Bölüm : İlk Gün Böyle şans olmaz olsun ki B.M. ve Sincap`ın yükseklik korkusu vardı.Bu salakların arasına oturmak benim şansızlığımdı. ikiside resmen sıka sıka kolumu morartmışlardı bir an kangren olucam sandım.Neyse ki helikopter alçalmaya başladı.Resmen bir çeşit karantina bölgesine iniş yapmıştık.Çok güzel bir manzaraydı.Kemiriğin bulabildiği malzemeler ile hazırladığı bir telsiz vardı yanımızda.Ulaşım için tek umudumuz oydu helikopter tamamen inince biz ve birkaç kişi daha helikopterden indik.kollarımı neredeyse hissetmiyordum Askerlerden biri geldi hepimizi ite kaka sıraya soktu ve bağırdı: Bundan sonra özgür iradeniz üst`lerinizin size verdiği kadar var.Artık siz ordu`nun bir malısınız.Diğerlerini korumak sizin işiniz siz artık bir kalkansınız. Bu arada safın bir birden lafını böldü : Ama hala haklarımız devam ediyor böyle bir yetkiniz yok. Asker sinirlendi ancak soğukkanlı yinede soğukkanlı davranıyordu: +Öne çık asker! Bir adım öne çıktı.hazır ola geçti. +Adın ne asker! -Sinan Karakaş emir ve görüşlerinize hazırdır efendim. +Asker az önce Dediklerime karşıma çıktın ! -Evet efendim. sinan lafını tamamladığı gibi sinan`a bir kafa attı ve yerde tekmeledi : Siz busunuz eğer lafımı dinlemek istemeyen başka biri varsa bunu bilmek isterim! bu sırada sincap beni dürttü: hadi taş kağıt makas kaybeden itiraz eder. aynı anda başladık : Taş ,Kağıt,Makas. Yenmiştim Sincap bir adım öne çıktı: Bende itiraz ediyorum dövüşmeyi bilmeyen adamlardan emir almam. +Demek oyun istiyorsun Adın ne asker. Sincap hala eğlencesine bakıyordu: Niye nüfusunamı geçiriceksin. +Seni öyle bir hale sokacağım ki bir ay kamış ile besleniceksin. Sincap gülümsedi : bizon şimdi asker bey kardeşimiz ölücek iyi izle. gülmeye başladım.Adam soldan baldırına bir tekme attı can kaval kemiği ile tekmesini geri itti ve gard aldılar.sağ ve soldan tekme savurup duruyordu bir baldırına bir karaciğerine Sincap hızlıca savunuyordu sincap birden sağ kroşe sol aparkat ve alçak bir tekme yolladı. kroşe dışındakiler savurdu ancak sersemledi gittikçe hızlanıyorlardı hemde ikiside.Bu hızlanma insan üstü bir düzeye çıktı.Sincap bile bunu zor kaldırıyordu burnu kanamaya başlamıştı taşın gücünü zorluyordu. Bayılması fazla zaman almazdı.Bu sırada asker ilgimi çekti bu adam sincaba ayak uyduruyordu ama burnu kanamıyordu.Bu herif neyin nesiydi lan. 14. Bölüm : Tanıtım Sincap güçsüz düştü.Neredeyse bayılıcaktı birşey yapmam lazımdı. aklıma ilk gelen şey parmaklıktı.Bu sefer bayılmassam iyi olur diyerek işe koyuldum ve hay etmeye başladım artık bu duruma alışmıştım.Kendimi eli gidi hissediyordum.her zaman ki o göz alıcı ışık geldi.bir iki eklemem ile parmaklıkların ortasındaydı. Bizon : Bizden birine saldıramazsın. Burada gücün sende olduğunu sanabilirsin belki de öyle ama dostlarıma dokunamazsın! Asker : Güzel güçmüş gücün ne oksijen i maddeleştiriyor musun? yada hayali gerçeklik ? ama kırılgan bir gücün var. Ellerini parmaklıklarıma koyup titretmeye başladı bu sanki kafamda bir matkap çalışıyormuş gibi bir histi. parmaklıkları yoketmek zorunda kaldim. Asker : Gördün mü evlat ? daha öğreniceklerin var. gerine gerine yüründü ama yedek planım vardı.O kadar salak değildim adamında benim gibi taş gücü vardı ve kesinlikle benden güçlüydü. Bizon : Yerinde olsam bir adım daha atmazdım. bir adım ilerisine bir mayın koymuştu ve hemen ardındada kurşun geçirmez cam vardı.Ama sıkıntı şuydu yaklaşık en fazla 1 dakika gücümü bu şekilde zorlayabilirdim ve kurduğum mayın patlayamazdı çünkü hayatımda hiç mayın içi görmemiştim bu da içini yaratmama engel oldu.Kısacası blöf yapıyordum ama anlaşılması imkansızdı. Asker : neden ? yoksa vurur musun ? ve son adımıda attı. Bizon : hayır sandığından zekiyim ayağının altına bak bu normal bir mayından fazlası bu benim hayali mayınım patlama hasarı bir bina`yı yerle bir edecek kadar yüksek. Asker : ne yapıcaksın burdaki herkesi beni öldürmek için havaya mı uçurucaksın? Bizon : aslında o kadar basit değil mayın`ın biraz ilerisine kurşun geçirmez bir cam yaptım. Asker şaşkın bir yüz ifadesi takınmıştı.Derken omzumda bir el hissettim : O askeri bırak evlat çalışmayan bir mayınla onu öldüremezsin ve bu durumu çok fazla sürdüremezsin. Bizon : hala kurşun geçirmez camım var onu ezebilirim. Arkama dönüp baktım şakakların beyazları olsada genç gösteren bir adamdı.İri kıyım biriydi yaşına göre çok kaslıydı. adam cevapladı : Eğer en iyi askerimi öldürürsen dostlarında onla ölür içeriye bak bir istersen.hemen geri dönüp bir baktım bu blöf bile olsa dostlarım söz konusuydu.Döndüğümde B.M. de Sincap da içerideydi.arkamı tam dönerken bende kendimi içeride buldum. yaşlı adam konuşmaya başladı : Güçleri olan bir tek sizler değilsiniz dünya nın her yerinde böyle insanlar dolu. Biz sizlere güçlerinizi kullanmayı öğretmek ve bunu kullanarak ülkenizi savunabilmenizi sağlamak için burdayız güçlerini tam olarak öğrenen herkes bir operasyon a katılıp burdan ayrılma izinine sahip olucak.Ülkeniz için bir şey yapmak istemiyorsanız gidebilirsiniz. Kimse teklifi kabul etmeye yeltenmedi.Bu gördüğünüz güç savaşıda size tanıtım olsun taşları gücü böyle birşey diyip birden gözden kayboldu. Asker herkese kalacağı yerleri gösterdi ben hariç bana boş bir arazide kurulu bir tulum vemişti. Lanet herif resmen bana kin tutmuştu.Herkese yetecek kadar kalıcak her varken bana boş bir arazide bir uyku tulumu vermişti.Lanet olsun ki B.M. ne olursa olsun boyun eğmem için söz verdirtmişti. 15.Bölüm : Eğitim sabah`ın beşinde yüzüme vuran yarım güneş yüzünden uyanmak zorunda kaldım zaten beni kaldırmak için yaklaşan askerde uykumun yeterli olduğunun kanıtı olmuştu.Ayağa kalktım askere seslendim : Günaydın ! Midem kazınıyor yemeğimi nerede yiyeceğim ? asker biraz yaklaştıktan sonra cevapladı : Üzgünüm yemek saat sabah 04:00 da başlar 15 dakika sonra biter yemeği kaçırdınız öğlen yemeğine kadar kimseye yemek verilmeyecek. Bizon : ne saçmalıyorsun lan sen ?! Asker : Üzgünüm efendim emirlere itaat etmezseniz düşman gözü ile görüleceksiniz ve sizi vurmak zorunda kalıcam o yüzden lütfen sakin olun. Resmen buradan gitmem için beni olabildiğince zorluyorlardı.Delirmiştim herifin gırtlağına sarılmamak için kendimi zor tutuyordum. Asker : Bundan sonra eğitiminden ben sorumluyum eğer yeterince ilerleyebilirsen eğitimini kurucu devralıcak.Şimdi gidelim sana özel bir eğitim alanı hazırlandı bile.Şimdi beni takip et. Aç uykulu ve yorgundum birde bu herifi çekiyordum böyle boktan bir işin içine nasıl düşmüş olabilirdim ki.Diğerleri neredeydi acaba onların durumu daha iyidir umarım.ben böyle boş boş düşünürken bir binanın önüne geldik.Ufak bir okul kadardı neredeyse. Asker : sen ve diğer tüm taş gücü sahipleri burada eğitim görüceksiniz farklı farklı sınıflarda kişisel dersler. Bizon : iyide burası çok küçük bir bina. Asker : Çok emin konuşuyorsun takip et beni. kafamı sallayarak onayladım ve peşine düştüm. 16.Bölüm : Eğitim bitsede gitsek İçeri girdik . Gözlerime inanamamıştım kendimi bir doctor who `da gibi hissettim dışardan sadece ufak bir binaydı ama içerisi çok büyük bir yerdi sadece giriş kısmı bina kadardı.içeri girdik Asker: arkadaşların burada önce onlar izle istersen iyiler mi merak ediyorsundur. Sincap için bir çeşit bayrak kapmaca oda hazırlanmış taş gücüne sahip 3 kişi den bayrağı çalması gerekiyordu.Biriyle dövüşürken burnuna yumruk atıp tekrar kapandı adam onda daha iyi bir dövüşçüydü can tekrar açılıp burnuna vurdu ve kapanmadan adam ona aparkat atıp bayılttı. yanına gidip kaldırdılar ve eğitime devam ettiler sonra B.M. bakmaya gittik o ise her türlü uzun menzilli silah kullanmayı öğreniyordu.Ordanda revire gidicekti anlaşılan B.M. hastaların hayalindeki güzel hemşire yok etmeye gidiyordu. askere dödüm :Sanırım sıra benim eğitimimi öğrenmeye geldi. Asker : galiba öyle o zaman başlayalım mı ? Bizon : Tamam. Asker :artık eğitmeninim eski nezaket yok emir sistemi geçerli evlat! şimdi beni takip et asker Bizon : emredersiniz efendim ! o an öyle bir konuşma şekli vardı ki büyülenmiştim.İlginçtir kafam yerine geldiğinde benim eğitim yerime çoktan gelmiştik.O günü asla unutmicam hiç bu kadar yorulmamıştım üzerime bir sürü ağırlık bağladı ve beni tüm gün koşturdu şınav çektirdi mekik çektirdi.Birde yetmezmiş gibi o halde onunlar dövüştük dayak yedim .Pes etmedim denedi şansımı denedim durmadan.Eğitimin bitmesini sabırsızlık ile bekliyordum gidip idil ile konuşmak istiyordum.Sonunda bitmişti.Gidip B.M. den telsizi aldım ve tulumuma gittim. Sesi çok kesiliyordu o yüzden kısa konuşmak zorunda kalmıştık.ertesi sabah kahvaltı ya son dakika yetişip bulduğum her şeyi yedim hemen ardından gücümü daha rahat kullanmam için yaratabileceğim silah ve patlayıcıların tasarımını öğrettiler ve üzerinde çalıştım. Deli gibi zorluyolardı beni geceleri kalan bir parça gücüm ile uyku tulumumun olduğu yere birşeyler inşaa etmek için malzemeler yaratıyordum. 16. Bölüm : Son Gün Görev Zaman çok hızlı akıp geçmişti askerde. Başta hergün bir ömür gibi gelilyordu ama 2 ay sonunda bitmişti. Artık sadece kurucu dan emir alıyorduk oradaki en üst seviye 3 askerdik.Sanırım bu bizi biraz değiştirmişti. Kurucu bugün onun ile bir göreve çıkacağımızı sonra serbest olduğumuzu söyledi.Hepimiz hazırdık gücümüzü geliştirmek için girdiğimiz dersler dışında taş hakkındada bilgi almıştık.Güç sahibi kişi ne kadar çok taş toplarsa gücü o kadar artar.Kişi`nin gücü yoksa taş onu ya öldürür ya da güç verir.Bu taşın seçimidir.Taş en güçsüz anındaki isteğini uyandırır ve güç senin zor durumunda ortaya çıkar.Taş seni içten içe öldürür sana zarar verir.Bunlar bize öğretilen en temel bilgilerdi.Görev için gerekli malzemeler bize verilmişti. Hazırlanmaya başladık Sincap ta B.M. de çok değişmislerdi. güçlendiklerini rahat bir şekilde anlayabiliyordum.Helikopter ile görev yerine vardık.Burdan sonrası hakkında konuşmak istemiyorum. Sanırım orası cehennemdi.Döndüğümüzde kurucudan bir ricada bulunup bizimkiler için bir kaç hediye aldım.Bazı eşyaları almama izin vermeyince çalmış olabilirim ama o eşya yı ondan çok istersen çalmak suç değildir bu da yeni hayatın kanunu sanırım.Sırtımızda birer tane yolculuk çantası ile evimiz dediğimiz o üsse dönüyorduk.sincap süper hızını kullanarak önce çantaları sonra B.M `yi en sonda beni evimize götürdü. şaka olsun diye ona 5 lira uzattım. Sincap : kanka komidi nin üstüne bıraksaydın dedi. ve sincap gülüşünü attı. sanırım bazı şeyler hiç değişmiyor.O büyük kapı`nın önündeydik içeri girmek için heyecanlanıyordum ama aynı zamanda korkuyordum. çantamı sırtıma takıp kapının önüne geçtim. Bizon : Kapı`yı açıyor musunuz polis mi çağıralim gergedan! biz orada yokken çok şey değişmişti kontrol bizim kemirik ve gergedan a geçmiş albay gitmişti. Şanslı adamlardık anlaşılan.Kapının üzerinden bir ses geldi : Bizonn...... bu idilidi manyak kendi surdan atmış ulan deli deli yi görünce sopasını saklamış. gücümüde kullanarak hemen zıpladım onu tutmak için: İdil! bunu orada hiç çaktırmadım ama az kalsın idil i yakalayamıyordum. İdil : seni çok özledimm... bunu söylerken söylemesi ne kadar garip gelsede havadaydık. Bizon : bende seni özledim. Neden bilmiyorum idil ile aynı heyecan`ı paylaşamıyordum oysa ki onu o kadar çok özlemiştim ki söyleyecek bir şeyim yoktu askerde yaşadıklarımız yeterince kötüydü.Size o gün olan daha kötü olan bir şeyi söyliyim idil in hemen arkasından bizim manyaklarda atladı.Ulan işimiz gücümüz yok havadan yağan insanları tuttuk. Sincap : Ulan ne kadar çok film izliyorsunuz atlamasanıza. tam gergedan da atlıyordu . bunu duyunca vazgeçti adam Hepimiz durduk yere gülmeye başladık.İçeri girdiğimizde sanki hiç gitmemiş gibiydik her şey ilk günkü gibi davranıyorduk ama hepimiz bunun bir oyun olduğunu biliyorduk.Kendimi bir filmin içinde gibi hissediyordum.hepimiz açtık o yüzden akşam yemeğine oturduk.yemeğimiz bitince konuşmaya başladık. Sincap : Sonunda burayı da ele geçirdiniz demek. Garip bir sessizlik oldu. Kemirik : aslında olanlar bildiğiniz gibi değil albay intahar etti.Birçok kişi burayı terk etti. B.M. : nasıl lan neden oğlum Gergedan : telsiz den gelen bir mesaj geldi. Eğer doğruysa buraya saldırı düzenlenecek 3 günümüz kaldı telsize göre. Sincap : O zaman toparlanıcaz yarın gidiyoruz.Beyler sanırım başka şansımız yok. Kurt : Ne kaçıcaz lan ! erke adam kaçar mı oğlum ben kaçmıyorum siz gidin lan. Bizon : Bir sakin olun lan ! Gidiyoruz buradan nereye ve nasıl olduğunu sabah görürsünüz şimdi ben gidiyorum rahatsız etmeyin hır çıkar. 17.Bölüm : Usp Tüm gece düşünmüştüm herkesi ayaklandırdım saldırı gerçek olsada olmasada onları bir yere götürmek zorundaydım.O görevde bize böyle bir saldırı yaptırmışlardı o geceyi asla unutmayacağım.Bize anlatılan oranın Askeri üs olduğu ve bize saldırmak için adam topladıklarıydı ama oranın durumuda burası gibiydi içeride sadece korumasız siviller vardı.Geri döndüğümüzde oraya ait çekilmiş gerçek görüntüleri görünce şoka girmiştik biz birer kahraman değil katildik.Hayatımda ilk defa suskunluğa gömülmüştüm ne bir şey düşünebiliyor nede konuşabiliyordum dışardakiler bizi kahraman sanıyordu.Ama biz sadece birer katildik.Bunu hiç kimseye anlatamadım o günün yazdığı günlük sayfasını bile yakmıştım ama.Kendine yalan söylediğinde günahların yok olmuyor.Bunları düşünürken aklıma bir fikir gelmişti.Kurucu nun elindeki tüm bilgileri bir usp ye atmıştık ve gömmüştük. Belkide onu almalı ve bu adamların p
  2. jokeriscoming

    Bir Katil 'in doğuşu

    İmla kurallarıyla aram yoktur.Farklı bir kalem denemem sizlerlerle 1.bölüm : Katil 'in doğuşu 9 yaşında bir çocuk o zamanlar dünya ' ya korku salacak kadar ünlü bir psikopat olacağından habersiz masum bir çocuğun günlüklerinden alıntılarla. her zaman ki gibi evde oynuyordum.Kahraman kötü adamları parçalarken annem 'in odada olduğunu fark ettim. şaşkın bir suratla : Oğlum neden oyuncaklarını parçalıyorsun ? aslında cevap çok basitti : Çünkü onlar kötü adam bunu hak ediyorlar. annem kızmıştı. Çünkü oyuncakta olsa zarar vermek kötüydü ama babam bunu anneme hep yapıyordu. Bunda kötü ne vardı ki anlayamıyordum. Dışarı çıktığımda aynı muameleyi bende görüyordum sadece onlardan daha iyi olduğumu kabullenemiyorlardı.Onlar kötü adamdı bende kahraman en azından hayallerimde. Onlara bunu yapabilmeliydim.Annemin azarından sonra dışarı yolladı. Durmadan soruyordum neden anne neden. Bana her kızdığında neden o pisliklere gönderiyorsun.Oyun diyerek hergün dayak yiyiyordum yanlarına gitmek istemedim. Evin arkasındaki bahçe 'ye daldım bakımsız bir bahçeydi orman gibi ve korkunçtu ama onların yanına gitmekten çok daha iyi bir seçimdi bahçe 'nin hemen bitimi bakkaldı.Kendimi bakkal ' dan içeri attım. Biraz çerez aldım. Parasını verirken torpiller dikkatimi çekmişti.Aklıma istemesemde kötü şeyler geliyordu intikam istiyordum. Onlara bana bulaşmamaları gerektiğini öğretmeliydim benden korkmalıydılar.Eve gittim balkona oturup biraz çerez atıştırırken intikamı düşündüm onlara zarar verirsem annem üzülürdü sadece korkutmalıydım.Gidip uyudum ve sabah kahvaltı bile etmeden kumbaramdaki tüm parayı alıp.bakkal'a gittim bütün paramla torpil aldım.Çoğunu bir su şişesine boşalttım. büyük torpil büyük ses diye düşünüyordum iki tane torpil artmıştı bende beni kovalamaları için onlara attım.Hepsi peşime düşmüştü çok kalabalıklardı korkuyordum şişe nin fitilini yakıp onlara attım. ve bir garajın tepesine çıktım.Rahatlamıştım artık kimse bana bulaşmayacaktı. Çok güçlü bir patlama sesi gelmişti kulaklarım çınlıyordu hemen peşinden çığlıklar ve ağlama sesi başladı.Tekrar korkmaya başlamıştım ne oldu diye baktığımda her yere kan sıçramıştı.Hayatımda daha ilginç bir manzara görmemiştim çocuklardan biri şişe yi bana geri fırlatmaya çalışırken elinde patlamıştı eli paramparça olmuştu ve hala kan fışkırıyordu. Donup kalmıştım ama hayretle izliyordum kanını görmek hoşuma gitmişti.Herkes yanımıza gelmiş çocuğa yardımcı olmaya çalışıyordu ambulans geldi çocuğu götürdü beni ise ailemle birlikte karakola götürdüler bunu isteyerek yapmamıştım bu onun salaklığıydı neden acısı benden çıkıyordu. kızgındım ve korkuyordum herkes etrafımda bana sorular soruyor cevap bekliyordu. (O gün olanlar belkide bugünkü halimin nedenidir. Bundan pişman olduğumu söyleyemem çünkü onlar bundan daha kötüsünü hak etmişti. zaten arkalarında daha kötüsünü bıraktılar ) 2.bölüm : İlk Ceset Bu olaydan sonra psikiyatri terapisi başladı. Devlet tarafından bu işe yıllarını vermiş bir psikiyatr seçildi. 2 yıl geçmişti ve benim için bu durum hala saçmalıktan ibaretti o adamla her hafta sonu saatlerimi harcıyordum. Buruşuk suratını görmek bile midemin kalkmasına neden oluyordu. Ona sırf annemin yalvarışları yüzünden katlandım, zaten eceliyle ölecekti. Okula devam etmek zordu o olaydan sonra insanlardan çekinir olmuştum. Benim için hepsi benim için pislikti. Bunun fark edilmesiyle psikiyatristimin önerisiyle bir kabuk olarak görmem gereken siyah bir hırka verdi. Başta komik ve saçmaydı benim için ama zaman geçtikçe alışmıştım yazın ortasında bile o hırka ile geziyordum. Okulda sessizliğimi sürdürüyordum ama daha rahattım öğretmenlerle konuşurken sıkıntı çekmiyor düşüncelerimi paylaşıyordum bu benim için iyi bir şeydi. Tabi kötü yönleri vardı. Bunu orta sonda öğrenmiştim öğretmenim yetkilerine güvenerek derste defterimi karaladığım için bana vurmuştu ve beni küçük düşürmüştü ilk kez bu kadar öfkelenmiştim. Mahkeme yada polis bir şey yapamazdı çünkü ben hastaydım onlar için belki de gerçekten öyleydim ondan intikam almak için her türlü imkana sahiptim. Artık korkmuyordum. Bir plana ihtiyacım vardı. Okulların bitmesine yakın her şeyi hazırlamıştım. Sorunsuz geçirdiğim o 2 yılın sonunda artık aile'min güvenin kazanmıştım ve okuldan sonra gezicem diye zorda olsa izin almıştım, planım kusursuz işlemeliydi hayatımı daha fazla zorlaştırmadan bu işi bitirmeliydim. Her zaman ki gibi okulla gitmek için evden çıktım heyecanlıydım yanlış bir şey yapacağımın farkındaydım ama tekrar kan fışkırmasını görmek istiyordum insanların kanaması çok güzeldi. Okulda derslerin bitimine kadar boş boş vakit harcayıp zaman geçirdim. Zamanı gelmişti okuldan çıktık eve giderken kullandığı yolda bir yere oturup onu bekledim evi fazla uzak değildi o yüzden yürüyordu okuldan da bizden 30 dakika sonra falan çıkıyordu. Yolun başında onu gördüm demir sopa'yı hırkamın içine sokup yanına gittim. Ondan saygısızlığım için özür dileyip kendini salmasını bekledim, aniden yavaşlayıp boş anında kafasına sopayla hızlıca vurdum. Zaten ufak tefek zayıf bir kadındı direkt olarak yere yığıldı. Yolda tenhaydı sanki her şey bunu yapmam için hazırdı ve beni bekliyordu. Hemen yolun karşısındaki boş arazinin ortasındaki büyük kayalıkların ortasındaki boşluğa attım her şey ordaydı zaten. Bu kayalıklara gündüzleri kimse gelmez geceleride sadece keşler gelir herkesin uzak durduğu bir yerdi kısaca planım kusursuzdu. Ağzını bağladım ve yere diktiğim sopaya bağlayıp uyandırdım. Ben kötü değildim bu sadece intikamdı büyük bir çekiç ve ufak kazıkları aldım poşetten öğretmenim ağlıyordu bu ise beni güldürüyordu, sol ayağını alıp kazığı üstüne koydum ve ayağını yere sabitledim her yere kan fışkırıyordu çok güzeldi. Herkesin yiğidin kalbini fetheden bir güzel vardır demişler benimkini fetheden kandı. Tadını kokusunu görünüşünü her şeyini çok seviyordum. Diğer ayağına gelince önce çekiçle vurarak bütün parmaklarının kırılış sesini dinledim ve tırnağını söktüm. Neyin bana daha çok zevk vereceğini merak ediyordum. Gözleri yavaşça kaydı bayılmasın diye üstüne su döktüm hareket edemiyordu ama canlandığı belliydi. Gözlerinden nefret ediyordum önce bıçakla göz kapağını kestim sonra gözünü çıkardım doğru düzgün becerememiştim iğrençti gözü aşağı doğru sarkıyor tahminen kas ve sinirlerden bir iple resmen asılı kalmıştı göz boşluğundan sarı iğrenç bir sıvı akmaya başladı midem dayanmadı ve kustum son bir işlem daha ve yakacaktım. Bunu televizyonda bir polisiye filmde görmüştüm ağzını kapayamasın diye çekiçle çenesine tüm gücümle bir kere vurdum zaten direkt sarkmıştı. Bütün dişlerini tek tek söktüm hatta biri hala koleksiyonumdadır. Etraf zaten kuru çalılıkla doluydu kısaca bu basit bir yangın olarak gözükecekti ayrıca oraya saklı bir sürü kafa yapıcı madde vardı bunun bir cinayet olduğunu kimse düşünmezdi. O gün hiçbir şey olmamış gibi üstümü değiştirip eve gittim. Uzun süre boyunca o kanın fışkırışının güzelliğini ve o gözünden akan iğrenç sıvıyı unutmadım hem kabusum hem hayalimle tanışmıştım sanki. Bu olay yıllarca yangında ölen keş öğretmen olarak yayımlandı bugün bile öyle biliniyordu ancak ben öldürmüştüm idam'dan daha ağır bir suç verecek değilsiniz ya. 3.Bölüm:İsteği Bastırmak O günkü olaydan sonra kendimi tutmam gerektiğini fark ettim.Çünkü ard arda çok kişi öldürürsem benden şüpheleniceklerdi. Ama dayanamııyordum insanlara baktıkça kanlarının akışını görmek istiyor onları parçalamak istiyordum. iyice çıldırmıştım. Sonra komşumuzun bahçesinde köpeğini gördüm . Birden aklıma bir fikir geldi her ne kadar istemesemde şimdilik bunu yapmalıydım.Havanın kararmasını bekledim ve sessizce camdan dışarı çıkıp köpeğin yanına gittim beni hergün gördüğü için havlamadı biraz sevdim sonra onu bizim evimizin bahçesine getirdim. bu durumdan hoşnut değildim ama kan görmem lazımdı köpeğin ağzını bantladım ve patilerini kesmeye başladım her patisini kesişimde inliyor resmen ağlıyordu bu beni rahatsız etsede çok zevkliydi.Kalbini istiyordum ve alıcaktımda. karnını deştim bütün organlarını görebiliyordum.köpek gebermişti.ama içi hala sıcaktı kalbini tutup sertçe çektim birkaç damarla birlikte gelmişti sıcaktı ve en ufak dokunuşumda bile her yere kan fışkırıyordu bunu insan üzerinde denemeliydim müthişti. onu öldürerek harcadığım 2 saattin sonunda parçalayıp bahçeye gömdüm. eve gidip temizlendim ve yattım sabah olduğunda Birsürü yaygara çıkmıştı.Sadece kıçıkırık bir köpek için insan öldürdüğümde nerdeydi bunlar.Sadece boş bir gürültü ve kaos ortamı yaratıp gitmişti polisler bu olaydan sonra lise 2 ye kadar pek çok çeşit hayvan öldürdüm tuvaklar kuruyor yakalıyor ve öldürüp bir yerlere gömüyordum.Daha sonrasında ise tatmin etmemeye başlamıştı.Artık birilerini öldürmeliydim hayvanları öldürdüğüm o bütün zaman içinde para biriktirmiştim.internet yeni bir şeyler alıp kendimi geliştirebilirdim artık ama önce bunları yapıcak bir yer bulmalıydım kimseni gelip rahatsız edemiyeceği ve cesetleri taşıyabileceğim bir yer olmalıydı.Her şeyin gerçekten başladığı diyebileceğim kısım ogündü Kendimi tatmin olmuş hissettiğim zamanları başlangıcı.Darağacını görmeden bir kez daha o günleri yaşamak güzel olurdu. 4.Bölüm: Fabrika Araştırmam hiçbir şekilde sonuç vermiyordu. Kendime uygun bir yer bulamıyordum öfkeden bütün kayıtalarımı dağıtmıştım herşey buradamı tıkanıcaktı yani diye volta atarken annem sofra ya çağırdı teyzem gelmişti.Onlar sohbet ederken bende bir şeyler atıştırıyordum derken konuşmalarının arasında bir şey dikkatimi çekmişti.Şehrin birkaç kilometre uzağında eski bir fabrika varmış ve yıkım ekipleri orayı yıkmadan geri dönmüş nedenini pek anlayamamıştım teyzem alman olduğu için dilimizi unutmuş ve güzel konuşamıyordu ama nedense annem ile anlaşabiliyorlardı.Fabrika ilgimi çekmişti orası müthiş bir yerdi yemeği bırakmış oraya yapıcaklarımı düşünüyordum istem dışı bir gülümsemeyle dalmışım annem seslenince kendime geldim -Doyduysan tabağını tezgahın üstüne koy tamam diyerek hemen odama çıktım.Notlarımı toplayıp kaldırdım ve bilgisayara oturup fabrika ' yı araştırdım.20 yıl önce bir yangın çıkmış ve kapatılmış çok büyük bir mobilya fabrikasıymış heyelana çok müsait bir bölgede olduğu için yıkılmamış ve giriş yasaklanmış teyzem her zaman dertlerime yetişmiştir ama bu kadarını beklemiyordum.Sabah ilk iş bisiklet ile fabrika yı ziyarete gittim çok büyük bir fabrikaydı 1 büyük 2 küçük binadan oluşuyordu büyük bina nın bir bodrum katı vardı işte tam benlik bir yerdi.yukarı çıkıp diğer iki binaya baktım. yangın birinci binada çıkmıştı ikinci ve üçüncü binada hasar yoktu.Üçüncü yani en küçük bina garajmış içindede benden daha yaşlı bir motorsiklet vardı.Resmen makina cesediydi.Ordan çıkıp ikinci bina ya girdim orası resmen hazine doluydu kerpetenler,testereler,balyoz ve çekiçler,tornavidalar herşey vardı.Işık , su ,alet harici herşeyim vardı ve birde yol çok uzundu birini buraya bisiklet ile taşıyamazdım. bisiklete atladım geri dönerken bir çözüm bulmaya çalışıyordum.Burayı hazırladığımda bir araca ihtiyacım vardı.Aklıma bir çözüm gelmiyordu en iyisi eksikleri tamamlayana kadar bunu kafaya takmamaktı.Bende hazırlıklara başlamıştım her şey bitmek üzereyken üçüncü binadaki motor gözüme çarpmıştı acaba onu çalıştırabilir miydim ? 5.Bölüm: 3 harf 1 hafta boyunca motoru yapmak için uğraştım ve sonunda başarmıştım.Yolcu sepeti bile vardı artık yeni oyuncaklarımı denememin zamanı gelmişti.Ama öldürecek birilerini bulamıyordum herkes olabilirdi ama açılışı biraz özel olsun istiyordum sonuçta artık orası ölüm evimdi. hiçbir şey yapmaz olmuştum dışarda oturup bütün gün bunu düşünüyordum 1-2 gün sonra birden bir kız gelip yanıma oturdu.Çok güzel bir yüzü vardı. Kız: Birkaç gündür seni görüyorum aynı saatlerde her gün gelip burada oturuyorsun birini mi bekliyorsun ? ne cevap vereceğimi bilemedim yüzüne baktıkça kalbim hızlı hızlı çarpıyordu.Ben böyle bir şeye alışık değildim.kendimi toplayıp cevap verdim -Hayır sadece düşünüyorum. sorusunu cevaplamıştım daha fazla durmamın anlamı yoktu. hemen yanından kaçmıştım ilk kez bu kadar çok terlemiştim garipsedim alışık değildim böyle birşeye.Ertesi gün tekrar aynı yere gittim ama aklımda sadece tekrar gelicek mi ? sorusu vardı.Oturup beklemeye başladım gelmişti hiç birşey söylemeden yanıma oturdu birden uzanıp gökyüzüne bakmaya başlamıştı.Garipsedim ve birden istemdışı olarak ona baktım gülümsedi hızlıca önüme döndüm kalbim hızlandı.Omuzumdan tutup yanına çekti. kız: bulutlar ne kadar güzel değil mi? başta saçmaladığını düşünüyordum ama birden bulutlara dalmıştım sanki akşam olduğunu bile farketmemiştik.Adını bile bilmediğim bir kız üzerimde nasıl böyle bir etki yaratıyordu anlayamıyordum ama şikayetçi değildim.ayağa kalktım üstümü silkeledim elini uzattı kız: kalkmama yardım eder misin ? cevap veremiyordum bende elini tutup kaldırdım.Hep gülümsüyordu.Kendimi tutamadım ve ismini sordum. gülerek cevapladı: Deniz. panikledim ve neden güldüğünü sordum. gülmesini tutmaya çalışarak : birşey yok sadece çok heyecanlı davranıyorsun dedi ve birden yanığımdan öptü. ben rahatsız olup eve doğru yürümeye başladım.Arkamdan bana yetişip koluma girdi.Birkaç gün daha böyle devam etti çok eğleniyorduk. Amacımı bile unutmuştum hatta öldürme isteği bile hissetmiyordum.Aşk dedikleri bu diye düşünmüştüm her zaman gülen o kız beni değiştirmişti ama benim gibi bir canavar ehlileşebilir mi? kendime güvenmiyordum ama onu kaybedemezdim karar veremiyordum. Uzun süre deniz ile birlikte olduk bugün bile burda olsa onun için düşünmeden öldürmeyi bırakabilirim. 6.Bölüm:Yağmur Her şey çok güzel gidiyordu öldürmeyi bırakmıştım öldürmek aklıma gelmiyordu bile aynı üniversitede okuyorduk artık. mutlu günlerimizin o gün son bulucağını bilemezdik o lanetli günü hiç unutmadım en ufak ayrıntısını bile hatırlıyorum. Delicesine bir yağmur yağıyordu bünyesi hassas olmasına rağmen deniz benimle yağmurda dolaşmaya gelmişti. zorla ceket giydirmiştim.koluma sıkıca sarılmıştı kafası kolumda konuşarak geziyorduk.Kahve içmek için bir dükkana girdik sipariş verdik ben lavaboya gitmiştim.Çok yorgundum anlayıp üzülmesin diye elimi yüzümü yıkayıp geri dönücektim bir an aynaya dalmışım gözlerim bulanıklaşınca ayıldım ve içeri gittim.Kahvemiz bitince ona evlenme teklif edicektim. geri döndüğümde deniz yoktu telefonu ceketi masadaydı. masaya gidip oturdum bir kağıt gördüm kağıdı açtığımda karşılaştığım şey beni delirtmişti. '' bu zamana kadar yaptığın bütün işleri biliyorum. Senin gibi benimde öldürmem gereken hedefler var mümkünse bu kız yerine senin gibi biri olsun isterim.yarın öğle vaktiKahve dükkanının 3 sokak arkasındakieski depoya gel. Gelmezsen olacakları bliyorsun seninle kapışmak istiyorum'' etrafa yıkmaya başlamıştım masayı devirdim sandalyeleri fırlattım. Sonrasında bayılmışım ve hastahane ye kaldırmışlar.Uyandığımda direkt saatte baktım. buluşma saatine bir saat kalmıştı. üstümü hemen giyinip dışarı çıktım aşşağıdaki ambulanslardan birine gizlice binip içinden birkaç birşey aldım ve hızla buluşma yerine koşmaya başladım. Başım hala çok kötüydü dengede zor duruyordum ama başka şansım yoktu oraya gitmeliydim. İstediği vakitte ordaydım. Denizi depo nun ortasındaki bir sütuna bağlamıştı.Birden sütunun arkasındaki karanlıktan çıktı. Bu benim psikoloğumdu. Ona bağarmaya başladım : Benle ne alıp veremedeğin var şerefsiz kız arkdaşımı bırakta bu işi adam gibi halledelim Psikolog : Kapa çeneni p** kurusu ! Senin gibi veletler yüzünden hayatım bok oldu intikamımda böyle sen ilk değilsin yani o yüzden neyin var göster bana yaşlı bir bunağı öldürmek ne kadar zor olabilirdi ki cebimden neşterleri çıkardım. Baş ağrım artıyordu birden elindeki balta yı gördüm pislik herifin elinde gördüğüm en kaliteli baltalardan biri vardı resmen adam öldürmek için tasarlanmıştı ama yangın baltalarına benziyordu.üzerime yyürümeye başladı. benim elimdeyse en fazla bir düzine neşter ve sakinleştirici iğne vardı bunlarla birşey yapamazdım. Başta ona neşter fırlatmayı denedim ama tutturamadım zaten bu belliydi yerden demir bir sopa kaptım yakına girip iğneyi saplarsam eğer kazanabilirdim.Koşmaya başladı korkuyordum denizin bunları görmesini istemiyordum. Üzerime koşmaya başladı baltasını üzerime savurdu geri kaçmama rağmen göğüsüme bir kesik atmıştı acı çekiyordum ölümü kabullenmiştim. O sırada üzerime gelirken : Seni öldürdükten sonra güzel sevgilinle oynayıp onuda yanına göndericem merak etme. Duyduğumda delirmiştim.Acıyı hissi yok olmaya başladı sanki kendimi uzaktan izliyordum bir canavar gibi adama saldırmaya başlamıştım kendimi tutamıyordum. baltasından kaçıp elime geçen her neşteri bir yerine saplıyordum. Birden adam üzerime doğru koşmaya başladı ve bir iğne sapladı. psikolog: Sen ölüceksin lanet vel... lafını bitirmeden ölmüştü deniz korkudan tir tir titriyordu. İplerini çözdüm ve ağzındaki bağı açtım. Ne yapacağımı bilemez haldeydim.Benden nefret etmesinden korkuyordum ondan özür dilerken birden gözlerim karardı ve yine bayılmışım deniz polisi aramış ben baygınken. Uyandığımda deniz yatağın kenarında uyuya kalmıştı.Görevlilerde odanın hemen dışında ifademi almak için bekliyordu. 7.Bölüm:Mahkum Uyandığımda her yerim ağrıyordu özellikle göğüsüm deniz i uyandırmadan doğrulmaya çalıştım kolarım yeterince güçlü değildi biraz yatağı sarstım sanırım deniz uyandı. -Seni uyandırmak istememiştim çok güzel uyuyordun. Onu bu kadar iyi durumda görmek beni mutlu etmişti.Birden gözleri doldu üzerime atladı ve sımsıkı sarıldı.Güzel bir andı ama acıdan geberiyordum yaramın üzerine atlamıştı Bağırmamak için kendimi çok zor tutuyordum.Bıraktığında göğüsüm çok kötü bir biçimde acıyordu sanki hala biri baltayla kesip duruyordu Bir süre acı böyle devam etti sonra acı azalmaya başladı.Kapıdaki polisleri görünce deniz e neler olduğunu sordum. Deniz : Sen beni kurtardıktan sonra iğne nin etkisi yüzünden bayıldın bende hemen polisi ve amblansı aradım.Seni hastahane ye kaldırdılar.Benim ifademi almak için karakola götürdüler. Bende adamın beni kaçırdığını ve bir şekilde senin beni kurtarmaya geldiğini adamın sana saldırdığını çatıştığınızı ve onu öldürmek zorunda kaldığını anlattım. Bu biraz sıkıntı olucaktı.Denizin daha fazlasını bilip bilmediğini merak ediyordum. -Deniz bunu sormak istemezdim ama o gün o adamlar konuştuklarımızı duydun mu? Deniz:Evet. Ama kimseye anlatmadım öncesinde kim olduğun yada ne yaptığın umrumda değil! Şaşkındım ben insanları öldüren bir canavardım ve o bunu öğrenmiş olmasına rağmen benden korkmuyor yada nefret etmiyordu. Yatağın kenarına doğru kaydım ve onuda yanıma çağırdım.yanıma oturdu kafasını omzuma koydu.Yavaşça kolumla belinden sardım. -Daha önce söylemeliydim özür dilerim seni kaybetmekten korktum. Deniz:biliyorum.Sakın bir daha böyle korkutma beni. Gözlerime baktı hala ağlamaklıydı.Gülümsedim yavaşça eğildim ve öpmeye başladım.Öpmeyi bıraktığımda polislerin bize baktığını fark ettik. Deniz kıpkırmızı olmuştu. Deniz: ben içecek bir şeyler almaya gideyim. Deniz oda dan çıkınca polisler içeri girdi. birer sandalye çekip oturdular. Polis:Daha iyiysen bir kaç sorumuz var. -Tabi ki. Polis: Öncelikle üzerinizdeki neşterleri nerden buldunuz ve başka neler vardı. - Hastahane amblansından bulmuştum ve neşter dışında sadece sakinleştirici iğne vardı. bu konuşma bir süre böyle devam ettikten sonra polisler gitti.polislerin hemen ardından deniz içeri girdi. Mutluydu hemen yanıma gelip sarıldı. Deniz: Yarın sabah taburcu edileceksin. Bunun güzel bir haber olup olmaması tartışılır.Başım ın belada olduğu belliydi bir şey belli etmeden gülümsedim.Tekrar yatağa oturdu akşama kadar konuştuk akşam olduğunda omzumda uyuya kalmıştı kim bilir ne kadar kısa uyumuştu uyandığında.Bütün gece onu izlemiştim sanki bir daha göremiyecekmişcesine.Sabah taburcu olduğumu söylediler deniz i uynadırmadan yavaşça kalkıp toparlandım. giyindim herşeyi hallettikten sonra denizi uyandırdım.Hemen kalkıp yüzünü yıkadı ve hastahane den çıktık her şey düzeliyordu. Eve vardığımızda kapının önündeki polis arabasını gördük ve içeri girdik beni bekliyorlardı.Kelepçelendim annemde denizde ağlamaya başlamıştı. -Korkmayın bana bir şey olmayacak her şey düzelicek. ben bu sözleri sarf ederken çoktan araba ya bindirilmiştim.Savcı karşısına çıkarıldım suçum anlatıldı.Savcı bir kaç sebep sayaarak cezamı düşürdü ve 5 yıl hapis cezasına çarptırıldım.Korkmuştum kendim için değildi ama korkuyordum denize birşey olmasından beni unutmasından korkuyordum. Hapishane hiçbir zaman bana göre bir yer olmamıştı bugün asılıcak olmam bile hapishane den daha iyi geliyor kulağa ama hapisdeyken dışardaki sevenlerin için hayat her zaman daha zordur. 8.Bölüm:Hapishane Kuralları Benimle birlikte birkaç kişi daha vardı hepimizi toplayıp bir minibüse bindirdiler ve cezaevine götürdüler.İnerken herkes bize bakıyor bize minik balık diye bağrıyorlardı.hepimize cezaevinin kıyafeti verildi ve koridorda sıraya soktular cezaevi müdür geldi. Müdür:Hapishaneme hoş geldiniz burada benim sözüm kanundur.Burada eğer sıkıntısız bir şekilde cezanızı çekmek istiyorsanız. Gardiyanlarınız ve benle iyi geçinmeye bakın.Aksi halde yanlışlıkla merdivenlerden düşersiniz.Sorusu olan var mı ? Biri öne çıktı kim olduğuyla ilgilenmiyordum.Aklımda sadece en kısa sürede nasıl çıkabileceğim vardı. Mahkum: Ya merdivenlerden düşmeyecek kadar sağlam yürüyorsak Müdür sinirli bir şekilde yanındaki gardiyanın jopunu aldı ve kelepçeli mahkuma vurmaya başladı hiçbirimiz birşey yapmıyorduk. Müdür: Sen istediğin kadar sağlam bas evlat sana nasıl düşüceğini burada çok göstericem. Bir süre mahkumu dövdükten sonra hepimizi hücrelerimize götürdüler ikişer kişilik hücrelerle dolu bir koğuşta kalıyorduk.koğuşuma götürüldüm eski bir suçluyla aynı koğuştaydım uzun süredir burda olduğu her halinde belliydi gardiyanlarla samimiyeti birbirilerine isimle hitap ediyor olmaları bile anlamaya yeterdi. Gardiyan:ellerini uzat hakan sende yeni çocuğa yatağını göster. Hakan: Tamam siz keyfinize bakın. bana ranza nın üst katını verdi. üst kata çıkıp uzandım. Hakan: Bak evlat madem ki benim hücremde kalıcaksın burada belirli kurallar vardır bunları aklında tutmassan öldürülürsün ve ben rahatsız edici bir oda arkadaşı istemediğim için bu hücrede kalıcaksın ve kurallarımıza uyacaksın burada benim lafım geçer.İçerde birini öldürmek kolaydır gardiyanlar bizi korumak için burada değil dışardakileri korumak için burada o yüzden kimseye bulaşma. Bunun gibi bir sürü şey anlatmıştı.Her şey ondan sonra başlamıştı hapishanede kumar oynarken para yerine sigara kullanıyorlardı.Bahis ise genelde şuydu yeni gelen mahkumlar yani küçük balıklardan 3 tanesi seçilir herkes aralarından birine bahisini yatırırdı ve ilk hangisi ağlarsa ona parasını yatıran kişi kazanırdı. patron hemen karşımızdaki hücredeki çocuğa parasını yatırmıştı.Benim yaşlarımda genç bir çocuktu ben kumara dahil olmadığım için çok şanslıydım. Hakan hücre nin parmaklıklarına sarıldı ve çocuğu işaret ederek ona seslendi. çocuk cevap verince her şey başlamıştı. Hakan:İlk hapis cezası en kötüsüdür evlat. Önce ben ve diğerleri senle uğraşıcak sen buraya ayak uydurana kadar birkaç kişinin karısı bile olabilirsin şu çocuksu surata bak bir kaç kezde bıçaklanırsın sonra kalıcı bir koca bulursun herhalde. Şok olmuştum sesinin etkisinden ben bile rahatsız olmuştum korkutucu bir adamdı.Çocuk parmaklıkları tutmuş şekilde öylece kala kalmıştı Yavaşça dizleri üstüne çöktü ve ağlamaya başladı.Nutkum tutulmuştu ben kendimi canavar sanıyordum ama buradaki insanların yanında ben yanlarında korkak bir köpek gibiydim. Ertesi sabah kahvaltı için kaldırılıp yemekhane ye götürüldük hakan ın yanından ayrılmıyordum bunu o istemişti beni kolluyordu çok şanslıydım. sonuçta sonum o çocuk gibide olabilirdi.Yemek sırasının bize gelmesini beklerken birden beni dürrtü. Hakan : aldıklarımı iyi takip et ve ne yaparsam onu yap eğer başarırsan seni artık gerçekten yanıma alıcam. önüme geçti yavaş adımlarla sıraya eşlik ediyordu sıra ona gelince tepsisini alıp ilerlemeye başladı.Ne yaparsa onu yapıyor hareketlerini pür dikkat izliyordum yemek için tepsisini uzattı plastik çatal ve bıçak aldı.İyi burada farklı bir şey yoktu oturmaya gidiyordu benim daha yemeğim konuyordu benden ne istemiş olabilirdi. plastik çatal bıçakları görene kadar bunu akıl edemeyecek kadar safmışım fazladan bir kaç çatal bıçak almıştı aynı şekilde iç içe girmiş çatal ve bıçakları seçip yanına gittim. Hata yapmış olmaktan korkuyordum bu adam istese beni öldürebilir hatta daha kötüsün yapabilirdi.Korksamda hemen arkasından gittim ve yanına oturdum. buda ne böyle bağırmıştı gülümseyerek bağırıyordu.Ne olduğunu anlayamadım. Hakan:Seni öldürmek istemiyordum iyi iş çıkardın evlat. O kadar kasılmıştık derin bir nefes verip anca öyle rahatlamıştım.Bana etrafı gezdirdi iş ekibine aldı.Zaman böyle geçip giderken aradan 2 sene geçti cezamın bitmesine az kalmıştı bu süre zarfında her cumartesi deniz beni görmeye geliyordu.Bugüne kadar bu kadar rahat gelebilmemin sebebi sadece denizdir. Hafta nın ilk günüydü ve yeni bir minibüs gelmişti.Sigara ya başladığım için hakan ile beraber bahisleri bekliyorduk. Küçük balıklar inmeye başladı.Hakan ile inenleri izlerken birden iri kel kaslı bir adam indi ve patronla işaretleşretleşmeye başladılar. O Kel adamı asla unutmayacağım bugün bile hala görüntüsü sesi ve yaptıkları aklımdadır. 9.Bölüm:Kel Adam İşaretleşmeleri anlayamamıştım yeniler içeri götürülünce hakan a işaretlerin anlamını sordum.Nedenini bilmem ama durumu garipsemiştim. Hakan:O gördüğün adam burada benden eski olan tek kişi anlaşılan burada kalmakta ısrarcı.az önce hemen arkasındaki çocuğa bahsini yatırdı. Neden yaptığım hakkında hiçbir fikrim yok ama bende kel adam ile aynı kişiye bahis yatırıp akşam olmasını beklemiştim.Akşam olduğunda hakan her zamanki gibi küçük balıkla uğraşmaya buna alışkındım ama kel adam oturmuş izliyordu.Bir süre onu izledim bir şekilde bahisini koyduğu adamla uğraştığını düşünüyordum ama yanılmışım hakan ın bahisini koyduğu adam ağlamak üzereyken bir bağırma sesi geldi ve hemen ardından kel adamın bahsini koyduğu çocuk ağlamaya başladı. İlk kez hakan ın kaybettiğini görüyordum şaşkındım ke adam ın nasıl kazandağını merak ediyordum.Sabah olduğunda yemek vakti gidip masasına oturdum beni bir süzdü ve yemeğine devam etti. Açıkçası bu adamda beni tedirgin eden bir şey vardı ne olduğu bilmiyorum ama vardı.Ona dünkü bahisi nasıl kazandığını sordum yüzüme bakıp yemeğine devam etti. pes etmedim ve sorumu farklı şekilde tekrarladım.Bahis koyduğun çocuğun ağlaması için hiçbir neden yoktu çocuğun ağlayacağını nereden bildin. yemeğini bitirip tekrar yüzüme baktı önüme bir resim atıp''Ona çoktan bir neden vermiştim.'' dedi.Hızla resime genç bir kız resmiydi ya kız kardeşi yada sevgilisiydi resimdeki. Birkaç paket sigara için böyle acımasızlık bu adam gerçek bir canavardı.Resimi alıp küçük balığa verdim hücresinden çıkmamış hala gözleri dolu oturuyordu. Ben resimi götürdüğümde çok mutlu oldu urmadan teşekkür ediyordu böyle saf birinin burada ne işi vardı ayrıca nasıl hayatta kalıcaktı.Hücreme dönüp uzandım aklımda kel adam vardı o herif buradaki herkesin saygısını kazanmıştı.Bunu nasıl yapıyordu öğrenmeliydim.Ertesi gün bahçe izninde yanına gittim her zaman tek oturan bir adamdı. Yanına oturduğumda bana bir baktı ve tekrar oturmaya devam etti. -Sana bir sorum var. Beni umursamadan kitabını okumaya devam etti. -Nasıl başardın sırrını merak ediyorum.Bunu nasıl başardın? Sinirlendiği belliydi.Kitabı kapattı elini omzuma koydu koyduğu anda üzerimde çok ağır bir baskı hissettim.Korkuyordum hiç böyle bir baskı hissetmemiştim. Kel Adam : Bak evlat böyle şeyler istemek için çok güçsüz seni öldürmeden beni rahat bırak şimdi. Kalkıp gitmemek için kendimi zor tutuyordum almam gereken şeyler bu adamdaydı ve almadan burada rahata kavuşamazdım. -İstediğim şeyi almadan gidemem. Birden sanki duvara kafa atmış gibi oldum bana sopayla vurduğuna emindim en azından kanlı ellerini görene kadar.Beni yere yatırmış dövüyordu gardiyanlarsa sadece izliyordu son hatırladığım şey ise görüşümü kapatan kandı.Revire gönderildim ve tedavi edildim kendime geldiğimde. mumya ya dönmüş durumdaydım 2 gündür baygın yatıyormuşum buraya geldiğimde ceset gibi olduğumu söylediler. 1 hafta sonra revirden çıkmıştım ilk iş telefon a gidip deniz i arayıp beni ziyarete bir süre gelmemesini istemekti bu halde görmemeliydi.İlk bahçe iznin kel adam ın yanına tekrar gittim hakan durum dan hiç hoşnut değildi beni öldüreceğinden emindi. kel adam beni görünce gülümsedi ve kitabına tekrar geri döndü anlaşılan bu hale gelmem hoşuna gitmişti.Tekrar yanına oturdum. -İsteğim hala aynı öldürmemiş olmansa isteğimi körükledi. Kel adam:İstersen seni bu sefer öldürebilirim evlat bunu biliyorsun. -Benden kurtulmuş olursun neden yapmıyorsun. Aniden gülmeye başladı söylediklerim hoşuna gitmiş miydi yoksa beni öldüreceği için bir tepki miydi bilmiyorum ama kaçmamak için zor direniyordum. Kel adam : Tamam evlat hadi bakalım evlat sana bu hale nasıl geldiğimi öğreticem.Ancak lafımdan çıkarsan bu sefer gerçekten ölürsün. O adam ın üzerimdeki ani baskıları hala beni ürkütmeye yeter.
×
×
  • Yeni Oluştur...