Genel Araştırma
'güney kore sineması' etiketi için arama sonuçları.
3 sonuç bulundu
- Kore sineması her zaman çok film ile karşımıza çıksa da bomba etkisi yaratan kült filmler çıkarmayı başarmaktadır. Bunlardan en önemlisi ve bence izlenmesi gereken bir filmde "Old Boy" dur. Türkçeye "İhtiyar delikanlı" olarak çevrilen film içinde barındırdığı detaylar ve beklenmedik finali ile insanı şok ediyor. klasikler arasına girmesinin sebebi aykırı bir senaryoya sahip olması. Şununda altını çizelim filmin 2003 yapımı olması ve Güney Kore sinemasında yer almasının yanı sıra,2013'de ABD yapımı da bulunmaktadır. Amerika yapımı birebir senaryosu ile eşleşse de bence aslını izlemek daha iyi olur. Filmin künyesi: Yönetmen Park Chan-Wook Oyuncular: Min-sik Choi,Yoo Ji-tae,Kang Hye-Jeong Ülke Güney Kore Gelelim benim bu filme dair incelemelerime. Öncelikle konuyu hemen belli açılardan değerlendirelim. bunu spoiler olmasın diye sakin sakin yapacağım Film başlangıç açısından biraz kafa karışıklığı yaratıyor. Öncelikle "ne oluyor?" diye bir giriş yapıyorsunuz. birden aksiyon ve gerilim diye başladığınız için direkt hemen aksiyon beklemeyin. psikolojik alt yapısı dolu dolu olduğu için insanı tedirgin eden başlangıcı anlamazken karakterin geçmişine yapılan yolculuk ve on beş yıllık süreci izlerken hala bir anlam veremiyor ve tıpkı ihtiyar delikanlımız gibi ne olacak diye tedirgin bekleyiş devam ediyor. Bu süreç içerisinde çok gerilim dolu anlar beklemeyin. filmin ilk otuz dakikası kafa karışıklığı ve ne izliyorum ben diye geçiyor. yıllar sonra tekrar açtığımda hala bu düşünceye büründüğüm için sizleri uyarmak isterim. Bunun sonrası devam eden sahnelerde bir insanın çıldırmaya bir adım kala yalnızlığı ve bağımlılığını görmeye başlıyoruz. kendi kendimize on beş sene biz bir yerde kapalı kalsak ve nedenini bilmesek ne yapardık diye düşünmeye başlıyoruz. insani ihtiyaçları,süre gelen alışkanlıkların değişmesi ve karakterin zamanla değişimi bizi içine kilitleyip tam alıştığımız anda o meşhur sahne ile karşılaşıyoruz. Filimin akışı tıpkı bu resimde gördüğünüz gibi akışı sırası ile gidiyor ve dönüm noktası bavuldan çıkan ihtiyar delikanlımız ile kendini gösteriyor. sadece beş gün içinde onu hapseden ve ona bu kadar işkence edip bütün hayatını elinden alan kişiyi bulup bunu neden yaptığını anlamaya başlayacağı aksiyon son bir saat içinde kendini gösteriyor. Hızlı ilerleyen ama insanı yanlış bulgulara sürükleyen öykü bir çatı katında son bulurken duyduklarınız ve öğrendikleriniz karşısında ağzını bir karış açık kaldığında kime nasıl hak vereceğini bilemeden öylece bomboş bir beyinle kalıyorsunuz. Amerikan film sektöründe beyaz ve siyah karakter kültürü kendini her zaman göstermiştir. İyi ve kötü intikam filmlerinde haklılık vereceğimiz kişiler vardır. ama Kore sinemasında gri karakterler yaratmaya bayılıyor. Kime hak vereceğimizi bilmediğimiz ve dönem dönem kendimizi yerine koyup acı çekip haklı olmaya çalışsak da başarışız olduğumuz karakterlerden biriside Old Boy. İzlediğiniz her sahnede bir alt metin gizli olduğunu unutmadan izlemenizi tavsiye ederim. her sahnede son sahne için hazırlanmış bir metin olduğunu unutmayın. İntikamın bir yaşam amacı olması ve amacına ulaşan birisinin sonunda ne yapacağını bilemeyerek yalnızlık içerisinde delirip yapmaz denilen her şeyi yapmayı göze aldığını gördüğümüz bu film bence senaryosu bir çok beğenilmiş Hollywood intikam filminden bin kat daha güzel. Şiddetle izlemenizi tavsiye ederim. Film bence "16" yaş ve üzeri bireyler için daha uygun. Mental olarak çok fazla zihin dağıtıcı ve kargaşaya sürükleyici alt mesaj içerdiği için en iyisi "18" yaş üstü bireylerin izlemesi. Okuduğunuz için teşekkürler. İyi seyirler Kaynak: http://www.beyazperde.com/filmler/film-54137/
- old boy
- i̇htiyar delikanlı
- (3 etiket daha)
- Daha önce güney kore sinemasından söz etmiştik. ancak bu sefer Güney kore sinemasında eşine zor rastlanır nadiren üretilen sağlam bir içerikten söz etmek istiyorum. V.I.P. Her türlü sinema blogunda bulacağınız bilgileri es geçiyorum. Oyuncu kadrosu,yapımcı,yönetmen v.b... Bunun yerine bu filmi ayıran temel noktalara değineceğim. Öncelikle filmin içindeki siyasi açıklık ve bu siyasi yapılanmada korkunç bir tarafsız gözlemin olması. Bunu sağlayan ise dört başrolden birisinin seri katil olması ile sağlanmış. Kuzey Kore yönetimi,Güney Kore polis teşkilatı ve Interpol tarafından aranan bir genç seri katilin-Kuzey Koreli asil bir ailenin oğlunun-arasında geçen hızlı ve seri işleyen düzelemsel ilişkileri,kovalamacaları anlatıyor. Ancak normal olmayan ise her cephenin bu kişi ile ayrı bir ilişkisinin olması. Kuzey Kore'de başlayan hikayenin Çin'in bir eyaletinde ucuz bir otelde sonlandığını söylemek gerek. Aslında kendisinin pek çok yönetmenliğini yaptığı filmlerde olduğu gibi bu filmde de ufak bir Park Hoon-jung imzası gördüm. Onun tarzı olan sahne açılarının dışında tekrar senaryoya dönersek insanı her an şimdi sona geldik... evet şimdi bitti... dedirten akıcılığı. Son sahneye kadar neler olduğu konusunda sürekli endişeleniyor ve sürekli olarak heyecanla seri katilimizi birisinin artık vurmasını istiyoruz. Park Hoon-jung ve V.I.P. oyuncu kadrosu ile bir fotoğrafı Filmin en kötü yanı ise,işkence ve cinsel istismar sahnelerinin gerçeğe çok yakın olması. İzlerken rahatsız edici olmanın ötesinde kan dondurucu bir sakinlik olması. Haneke filmlerindeki sosyopat kişiliğin sakinliğini Park Hoon-jung yönetmenliğinde de görüyor olmak Kore sinemasına farklı bir bakış açısı yaratıyor. Bu sevindirici. Ayrıca kimin ölüp yaşayacağı konusunda ciddi bir bilinmezliğin oluşu filmin tahmin edilebilir senaryo yapısından uzak kalmasını sağlıyor. Açıkcası ilk defa bir film içinde bir seri katile izleyicinin kabul edilemeyeceği bir kimlik verilmiş durumda. Ve cidden ağzı bozuk dört adamın köşe kapmaca oyununda bir saniye olsun sıkılıp göz devirecek diyalog olmaması etkileyici. Senaristlikte de yönetmenlik kadar başarılı olduğunu Park Hoon-jung bizlere bu filmde gösteriyor. Burada oyuncu kadrosunu görebilirsiniz. Oldukça güçlü bir kadro ve iyi yönetmen ve senaristle 2017 de gösterime çıktığında izleneme rekorları kırdığını söylemek gerek. Daha sonrasında dağıtımcı şirketi Warner Bros. tarafından da bir çok Asya ülkesine pazarlanmış durumda. "İzlenmeye değer!" demekten öte nasıl anlatacağımı bilemedim. dediğim gibi oyunculukların gerçeğe uygunluğu ve senaryonun tarihle çakışmadan aynı paralellik içinde ilerleyişi ve filmin uluslararası bir iletkenliği olması onu özel kılıyor. İyi Seyirler.
- güney kore sineması
- v.i.p. filmi
- (7 etiket daha)
- Son zamanlar da bazı dizi platformlarında sıkça karşıma çıkan Güney Kore Romantik film anlayışı ve romantizm üzerine biraz araştırma yaptım. Güney Kore'de aşkın filmlerde anlatım biçimi,Türk filmleri ile bahsedildiği gibi benzer olması beni şaşırttı. Profiller olsun konun akışı olsun aslında bambaşka biçimde işleniyor ama aşk anlayışı tutarlı şekilde benziyor. Zaten şu karşımıza çıkıyor. Kore dizileri ile Türk dizilerinde romantizm benzer biçimde profil yapısı gösteriyor. Ancak filmler... Bu konuda şunu demek gerek,romantizm,aksiyon,savaş ya da dram olsun GÜney Kore sinema sektörü Hollywood ile yarışır bir pozisyona gelmiş durumda(en azından modern sinemacılıkta). Kurgular,efekler,oyunculuklar... Gerçekten benzersiz bir sektör oluşturmaya başlamış gibi duruyor. Güney Kore sinema sektöründe romantik filmlerin iki etiket şeklinde ayırmak istiyorum. Romantik Dram ve Romantik Komedi şeklinde. Romantizmi destekleyen bu iki içerik filmin başrollerinin karar verilmesinde önemli unsur olarak görüldüğünü gözlemledim. Genel olarak ''Kore Dramaları'' etiketi altında toplanıyor olsada 'imbd' puanlama listelerinde Romantik komedi ve romantik dram ayırımı kullanılmış durumda. Bunun yanı sıra her filmde belli bir periyot izleniyor. Öncelikle oyuncu seçimleri özellikle yeni nesil sinema kurguları için oldukça önemli yer tutuyor. Film,Romantik-komedi tarzı ise genelde ''idol'' kavramı kazanmış oyuncuları karşımızda görüyoruz. Fan servislerin ortaya sürdüğü bu kişilerin tek mesleği oyuncu olmamakla beraber popüler bir müzik grubunda yer alan ve takma isimler almış kızlar tarafından çok tutulmuş erkekler ve erkekler tarafından fiziği ile konuşmasıyla davranışlarıyla sempatik olarak kabul edilmiş kadınlar oluyor. Sektör bu noktda aşkı mükemmel bir fizik ve kabul gören forma sokmaya çabalıyor ve arzulanan kişilikleri ile hayalperest gösteriyor. Romantik-komediler de aşk konusu işlenirken tesadüfler ağırlıklı olmakla beraber karakterlerin hep geçmişte birbirlerine olan bir düşmanlığı ya da unutulmuş çocuklukları işleniyor bağkurma periyodunda. Aşık olan çift kabul gören formlar içerisinde yer alıyor. Sevimli,sakar kadın karakterin genelde doğrucu,yardımsever olduğu ortaya konuluyor. Popüler değil ama bundan rahatsız da değil şeklinde olduğu yerde mutlu ve hayatı 'Polyana' gibi gören masal prensesine çevrilmiş bir kadın karakterin karşısında biraz şımarık,yakışıklılığı ile göz dolduran ayrıca zengin ya da popüler bir yapıtta sert rejim içerisinde tutulan bir erkek karakter konuluyor. Kızın sakarlıkları ile erkeğin sabit monoton hayatı renkleniyor ve çevresini saran kadınlardan faklı bu kadın onu etkiliyor. İşte orada hikaye başlıyor. Sonrası filmden filme değişe bir biçimde ilerliyor. Kadının erkeği etkilediği ve erkeğin kapıldığı aşka koştuğu periyot bazen cinsiyet rolleri değişerekte ilerliyebiliyor ve erkek kadını etkiliyor ve onun peşine kadın takılıyor. (Temptation of Wolves-eski ama izlerken eğlendiğim bir film oldu) Romantik-dram filmler ise daha farklı bir işleyişe sahip her filmin içinde biraz komedi biraz dram bulundurulsada katagorilendirme dolayısıyla ağırlık olarak dram ya da komedi ortaya çıkıyor. Bu sefer senaristlerin,yönetmenin ve cast ekibinin sürekli olarak farklı modlarda filmi çektiğini izlerken fark ediyoruz. Klişe olarak görülen ne kadar hastalık,ölümden dönme ya da ağır yaralanmalar karşımıza aşkı güçlendirilmiş bağlarla sabitlemek için konulsada konu içeriği daha geniş olarak karşımıza çıkıyor. Evet yaralar alan insnalar var. Çirkinleşmiş aile ilişkileri ve çarpıklaşmış ilişkiler göze batırılarak bireysel yalnızlık bizi buhranlara sürüklüyor ve bazen bir intikam mevzusu aşka dönüşebiliyor. Bunların yanı sıra sürekli değişen oyuncu yüzleri görüyoruz. Farklı performanslar izliyoruz. (En azından ben öyle hissettim) Güney Kore kadrajında romatizm-dram katagorisinin aşkı daha geniş çerçevelerde anlattığını görebiliyoruz. Bazen aşıkların imkansız olan bir hayatı düşlemesini ve talihsizliklerin bu ''aşkın kutsal bağı'' ile yok olduğunu gösteriyor. Bazense bir hastalığın sonucunda ölüm onları ayırsa bile kalpleirnde hissedilen sevginin hala o aşkı diri tuttuğu anlatılıyor. Kıyaslama gibi olacak ama romantik-komedi de aşk tek bir bülten ile ele alınırken romantizm-dram daha geniş bir çerçeve ve farklı hisler ile karşımıza çıkıyor. Bunun sebebinin sinema sektöründe servis edildiği yaş grubu ile alakalı olduğunu okudum. Şöyle ki eğer bir film romantik-komedi sınıfında ise daha çok 15-25 yaş aralığı izlerken dram ağırlıklı romantizm 25 yaş üstü kişilerede daha fazla izleniyormuş. Gerekçe ise hayatta rastlabilir ve bir noktada gerçekçilik konulması. Elbette hepsi gerçekçi olmuyor. Fantastik kurgular içinde işleyen romantik-dram da var. Fakat dram her zaman Güney Kore sinemasında aşkı temsil eden parçaları ortaya koyduğu ortaya çıkıyor. (More Than Blue-izlenmeye değerdi) Güney Kore sinemasında aşkı kısaca özetlemek gerekirse şu satırlar yeterli olacaktır: Biraz masumiyet olacak ve saflık şart olmalı ki aşkın gerçek anlamının masumiyet ve saflıktan doğan bir ilişkide kendini büyütmesi ve yeşertmesi gerekir. Tesadüfler olur ama aslında bunlar aşık olan çiftin geçmişten kaderlerinin bağlı olduğunu gösterir ki tesadüf değildir. Hayatın ufak oyunlarıdır. Aşk tek bir tat değildir der senaristler,duyguları basarlar senaryonun içine. Gülmekten ağlarken bir anda acıdan ve hüzünden ağlamaya başlarsınız. Aşkın tek bir tat olmadığını basa basa söylerler. Ve öyle kolayca kazanılacak bir ödülde değildir gerçek aşka sahip olmak. Zorlu yolları olmalıdır. Savaşmalı ve tam vazgeçecekken tutunacak bir dal bulunmalıdır. Çünkü aşk aslında insanı insan yapan ve bütün karakterini ve yaşamını değiştirecek bir noktadadır Kore Sinemasında. Aşk,en çok değinilen konudur ve ikili ilişkilerde birbirinin ruh eşi olan kişilerdir. Ailelerini bile karşılarına alırlar aşk için. Geleneklerden ve herşeyden daha önde tutulur gösteriliyro Kore sinemasında aşk. Çünkü izleyicinin buna ihtiyacı var. bunaltılmış ve korselerin içine sokulmuş hayatlarında renklendirecek bu hikayelere ihtiyacı var. Sektörde bu noktada ihtiyaç duyulan aşkı her kesime ve her yaşa hitap edecek iki kalıp içinde sunmaya hazırlanmış durumda. Ya acılı gerçekçi dram,ya da sıcak ve samimi bir komedi. Sinema sektörü içinde belli korse ve kalıplar içinde kalmış olan aşk kavramı yeni yeni çıkmaya başlayan bir kaç film ile delinmeye başlanmış olsada hala aynı yapısını korumaya devam ediyor. Y/N: Beş gün kadar süredir izleyebildiğim kadar film izledim. Kendi edinimlerim ile bu yazıyı yazdım. Gözden kaçırdığım ve bu kurguladığım praksis içine uymayan filmler olabilir. Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Kaynakça: http://www.modernkoreancinema.com/p/reviews.html
- romantik filmler
- güney kore sineması
- (3 etiket daha)
Konudaki etiketler: