Liderlik Tablosu
Popüler İçerik
Showing content with the highest reputation since 18-09-2017 in Blog
- Mangakalar çizim, kurgu ve olay örgüsü yaratma konusunda kendilerini kanıtlamış insanlardır ( en azından büyük bir kısmı). Üstelik sadece Japonya ile sınırlı kalmayıp Uzak Doğu ve ardından tüm dünyaya ünlerini salmış ilgi çekici yazarlardır. Öyle ki birçok yapıma esin kaynağı olmuş ve küresel çapta önemli ödüller almış, aldırmıştır. Biz de bugün bu nitelikte önemli çalışmalara imza atmış kişilerin çok da bilinmeyen özelliklerini derledik. Gelin birlikte eserleri kadar özel yaşamları da ilgi çeken birkaç mangakaya bakalım: 1-HİDEAKİ SORACHİ / (Gintama) Shonen Jump'da en yavaş çizerin kendisi olduğu hakkında garip bir iddiası vardır. Çizimlerini en yavaş 2. çizerden namını korumak adına 1 gün daha geç verdiğini söyler. Manga çizmeye başlamasında Hayao Miyazaki'nin Gökteki Kale'si etkili olmuştur. 2-HAYAO MİYAZAKİ / (Studio Ghibli) Hayao Miyazaki 1941 yılında 4 erkek kardeşten 2. si olarak dünyaya geldi. Ağabeylerinin savaş uçağı üreten fabrikasında yöneticilik yaptı. İmparatorluk ailesiyle sıkı ilişkileri Marksizm'den etkilenmesine sebep olmuştur. 2002 yılına kadar Japonya'da yeterince tanınmıyordu. 3-NAOKO TAKEUCHİ / ( Sailor Moon) Sailor Moon karakterlerinin tasarlamasında gittiği lisenin denizci üniformaları etkili oldu. Üstelik astronomi ve manga klüplerine katılıyordu. 4-YOSHİHİRO TOGASHİ / (Hunter X Hunter) Hunter X Hunter için yanında asistanlığa başlayan Naoko Takeuchi ile evlenmiştir. 5-TİTE KUBO / (Bleach) Kubo Sensei günlük yaşamında oldukça utangaç bir insandır. Ancak anime/mangaların başka sektörlerle karşılaştırılması gibi durumlarda lafını esirgemez. Bu nedenle "The Boss" gibi lakaplarla anılır. Kariyerinin başlarında birçok mangakadan "Bundan mangaka olmaz." gibi eleştiriler almıştır. Kubo Sensei tam bir rock müzik tutkunu. Ayrıca modayla ilgilenmeyi seviyor. Bleach ilk çıktığı zamanlarda Yoshihiro Tagashi'nin yazdığı Yuu Yuu Hakusho ile olan benzerliği için de eleştiri almıştı. 6-SATOSHİ TAJİRİ / (Pokemon) Çocukluğunda böcek kolleksiyonu yaptığını ve buradan esinlendiğini söylemiştir. Ayrıca video oyun tasarımcısı olan Satoshi Tajiri, Mario spin-off'larının geliştirilmesinde de rol aldı. 7-MASASHİ KİSHİMOTO / (Naruto) Masashi Sensei'nin Naruto ve Hinata'nın ilişkilerini oluştururken kendi evliliğinden ilham aldığını söylemiştir. Birçok mangaka gibi Quentin Tarantino etkisindedir. Ayrıca Naruto'nun dövüş sahnelerinde Jackie Chan'i esas almış, film tekniği kulanmış yani aynı sahneyi 2-3 farklı açıdan göstererek daha çarpıcı kılmayı amaçlamıştır. 8-HAJİME ISAYAMA / (Attack On Titan) Mangaka olmadan önce internet kafede çalışan Iseyama Sensei'nin mangaya başlama sebebi internet kafeye gelen sarhoş bir müşteridir. Kafasında şimşekler çaktıran olayda asıl korkunç olan varlığın insan olduğunu anlamıştır. 9-EİİCHİRO ODA / (One Piece) Oda Sensei de Masashi Kishimoto gibi Quentin Tarantino etkisindedir. One Piece'i yayınlamaya başladığında lakabı Japonca haftanın günleridir. Küçükken futbolu çok sevdiği için arkadaşları ona "Odacchi" ismini takmıştır. Kendisine "Eğer bir manga karakteri olsaydın hangisi olurdun?" diye sorulduğunda: Nico Robin olduğunu söyleyerek eller çıkartarak 20 kez daha hızlı manga çizerdim, demiştir 10-MACHİKO HASEGAWA / (Sazae-san) Kendisi şu ana kadar yayınlanmış en çok bölümlü mangayı yazmıştır. Ve ilk kadın manga sanatçılarındandır. Hasegawa hiç evlenmemiştir ve ablasıyla yaşamıştır. Ablasıyla birlikte sanat kolleksiyonu yapmıştır. Kolleksiyon şu an kendi adını taşıyan sanat müzesinde sergilenmektedir. Bıraktığı vasiyetnameye göre cenazesinden sonra 35 gün gizli tutulmuştur ölümü. Bonus: Japonya' da en çok bilinen mangaka Tezuka Osamu'dur. Animenin Babası olarak görülür. Yani Japonya'nın Walt Disney' idir. Kaynakça: https://tr.wikipedia.org/wiki/Anasayfa Esen Kalın.4points
- High School DxD 5. sezon ne zaman yayınlanacak? High School DxD 5. sezonu nasıl, nereden izleyebilirim? Bu kısa yazımızda High School DxD 5. sezona dair bilgileri siz değerli takipçilerimizle paylaşacağız. Bildiğiniz üzere High School DxD'nin tüm Dünya genelinde oldukça fazla bir hayran kitlesi mevcut ve bilinenin aksine sadece erkekler değil, belli başlı anketler ve analizler sonrası kadınlarında azımsanamayacak derecede beğenerek izlediği bir tür anime haline gelmiş olduğu tespit edilmiş. Evet, yanlış duymadınız! En az erkek fanları olduğu kadar, kadın fanlarıda bulunan ve cosplay etkinliklerinde başı çeken bir anime haline gelmiş bulunmakta. Peki bu animeyi diğerlerinden ayıran nedir? İlk olarak 2008 yılında yayınlanan High School DxD Novel formatında (bir nevi roman serisi) serisi çok zaman geçmeden hayran kitlesine oldukça kısa zamanda ulaşmıştır. Döneminde diğer yapımlara, tür olarak ecchilere kıyasla kendisini öne çıkaran, marjinal yapan bir çok detaya ve ögeye değinilmiş olan High School DxD, günümüz bir birinin kopyası olan animelerin arasından bile hala da zorlanmadan sıyrılmaktadır. Yapımın 2012 tarihi ile animeleştirilmesi ile mevcut hayran kitlesinin kat ve kat arttığını da unutmamak gerek. Seyircisiyle ilk olarak 2008 yılında Novel (mangadfan ziyade bir çeşit roman) olarak buluşan ve 2012 tarihi itibariyle animeleştirilip tv ekranlarına gelen High School DxD animesinin sansürsüz bir şekilde 5. sezonuna ve hatta ilk 4 sezonu ile ova, special ve filmlerine nereden ulaşabilirim? Bu sorunun cevabı tabii ki de sitemiz https://anisekai.com üzerinden ulaşabilir, kesintisiz bir şekilde izleyebilir ve indirebilirsiniz. Bu kadarı bana yetmez diyorsanız, tamamlanan anime projelerimiz, devam eden anime projelerimiz veyahut gelecek anime projelerimiz kategorilerine girerek sizler için çevirip fansubladığımız nice seriye ulaşabilir, kesintisiz şekilde izleyebilir ve indirebilirsiniz. High School DxD 5. Sezon ne zaman yayınlanacak? Diğer sezonları ilkbahar - yaz mevsimlerinde yayınlanan High School DxD serisinin 5. sezonu ise Nisan ayında yayımlanması planlanıyordu lakin mevcut durumlardan ötürü tarihte oynama tabii ki oldu. Çalışanların yaptığı açıklamaya göre yaz aylarına doğru yayımlanacağı açıklanan seri, mevcut şartların değişmediği takdirde yaz ortalarına doğru High School DxD 5. sezonu yayımlayacaklarını duyurdu. Lakin mevcut durumlardan ötürü tarihte oynama olduğundan ötürü, elbet tekrardan sarkma olması da muhtemel olmasına değinmeden geçemeyeceğiz. Şunu unutmamak gerek; maddi açıdan ötürü oldukça kazandıran bir yapım olduğundan ötürü bırakın 5. sezonu, daha nice sezonu çıkacağına emin olabilirsiniz.3points
- Taoculuk ve Tao felsefesi. Bu gün sizinle aslında hayatımızı şekillendirirken her an kullandığımız kuralların yaklaşık olarak milattan önce 6. yüz yılda yaşamış Lao Tzu tarafından yazdığı felsefe kitabını anlatacağım. Taoculuk felsefesinin temeli olan ve her şeyin toparlandığı kitabın adı "Toa Te Ching" dir. Kısa ancak üzerinde bütün insanlık tarihini değerlendirmeye yetecek kadar uzun ve oldukça akla yatkın kavramlar üzerinde durmuştur. Elimde bulunan çevrilmiş kitabında seksen bir tane dünya ve dünyanın düzenini anlarken kendimizi şekillendirmeye yarayacak aforizması vardır. Aslında bu gün o maddeleri konuşmanın ötesinde bunların nasıl bize şekil verdiğine bakacağız. Lao Tzu temelde insanın bencil olduğunu ve bu bencillik ile hayatını yanlış şekillendirip "yaşamı" algılarken nasıl hatalardan kaçınması gerektiğini vurgulamış. Aslında hayatın sadece tek bir eksen üzerinde olmadığını söylemiş. Hayatın tezatlıklarla bu kadar renkli olduğunu belirtmiş. Bir noktada dini bir düşünce ve savaş sanatının temelleirni attığını söyleyebiliriz. Tezatlıkların ve "yol" un insan yaşamını oluşturduğunu ve yaşamların aslında dengenin temeli olduğunu söyler. Şöyle bir göz attığımda bir çok çin romanı, filmi ve dizisinde (tarih ve savaş temalı olan) ve hatta animelerinde bile "yin ve yang" ın bozulmayan dengesinin işlendiğini gördüm. Yin ve Yang 'ın Taoculuk için önemi ise tezatlık ve dengenin oluşturduğu "yol"un temel taşı olması. Her siyah içinde bir beyaz, her beyazlık içinde bir siyahlık olması. Bu da Tao Felsefesi için aslında her şeyin belirlenen kadar çizgisinde doğru ve yanlışlarla dolu olmasına eş değer görülüyor. Yol'un insanı şekillendirmesinin yanı sıra insanın yolu şekillendirmesinin daha mümkün olduğunu belirtiyor. Kitabın felsefesini konuşmak ve değerlendirmesini yapmak oturup bütün hayatımı gözden geçirmem anlamına geldiğini belirtmem gerek. Doğru ve yanlışın olmadığı ve sadece kararların inançların nasıl yolu şekillendirip yol içinde şekilendiğimizi anlatıyor. Sekiz bin yıl önce yazılmış olan bu felsefe kitap bu gün kolayca ulaşılabilir olsada hızlıca okunup sindirilecek bir kitap değil. Neden mi? Bir kaç maddede kitabın genel hatları ile açıklayalım bunları; 1. Hayatın dengede olması gerektiğini söylüyor felsefe. (Hayatımızın dengesini sorguluyoruz.) 2. Doğrunun ne kadar yanlış olduğu gerçeğini bulmaya itiyor biz. 3. Yol'da hayatın dengesi içinde siyahı mı beyazı mı bulduğumuzu aratıyor bize. 4. Bencilliğimizin yolda ki hayallerimizi nasıl engellediğini sorguluyoruz. 5. En önemlisi ise bu yolun kalıcılığının ne olduğunu düşünürken sözleirn kalıcılıkla nasıl çeliştiğini görüyoruz. Demem o ki aslında her okuyanın farklı bir son bulacağı bir kitap. Bana kalırsa bir felsefe kitabından daha çok kendi hayatımızı adım adım sorguladığımız bir otobiyografiye dönüşüyor kitap . Yinede isteyen olursa daha makul bir anlatım olarak şuraya kitabın alıntı tanıtımını bırakıyım. ... " İnsan zihninin varoluşu anlama sürecinde derin düşünce. Tao Te Ching 81 adet aforizmadan oluşmuştur. Tao artık bildiğimiz üzere Yol; Te (De) erdem ve bu sayede elde edilen güç; Ching (Jing) de klasik eser, külliyat gibi anlamlara gelir. Birinci kitap Yol'un külliyatı, ikinci kitap da Erdem Gücü'nün külliyatı gibi anlamlar taşımaktadır. Tao Te Ching (Daode Jing) aforizmaları aslında, ìinsan zihninin, varoluşu anlama süreciîne bir tür anlam kazandırmak ve bir biçimde referans noktası oluşturmak adına, sistematik biçimde birbiriyle etkileşen kavramları anlatır. Zıtlıkların bünyelerinde var olan bir enerjinin başlattığı zincirleme etkileşimler üstünden bazı kuvvetler birbirlerini var eder. Gerçek dünya dediğimiz varlık durumunda cereyan eden olaylar bu kuvvetlerin bir ürünüdür. Bir şey ortaya çıkarken yokoluşunu da birlikte getirir. Olmak ya da olmamak, birbirlerinin veçheleridir ve karşılıklı olarak birbirlerinin nedeni olurlar. (www.dr.com.tr)"3points
- 2014 yılında Monolith ve Warner Bros'un iş birliğiyle Middle Earth: Shadow of War duyruldu. Bu oyun oynanış bakımından Assassin's Creed'i ve Batman serisini andırsa da yapım kalitesi ile kendini kanıtlamıştı. Orta Dünya'da Talion isimli bir koruyucunun hikayesini anlatıyor. Mordor'u ele geçiren Sauron, Talion ve ailesini oracıkta öldürüyordu. Talion öldüğü zaman ruhu araf da eski bir Elf demircisi olan Celebrimbor ile bir olup. Sauron'u Mordor'da aramaya başlıyordu. İlk oyunun sonunda yeni bir yüzük gerektiği söyleniyordu. Celebrimbor ve Talion Mount Doom'da yeni yüzüğü yapıyorlar. Shadow of Mordor'a nazaran araziler kaleler ile donatılmış. Yüzüklerin Efendisi hayranlarına tanıdık gelecek Minas Morgul ve Cirith Ungol gibi pek çok yer bulunmakta. Oyunda yan karakter olan Shelob'dan bahsedelim. Shelob aslında bir örümcek değildir kendisi, annesi Ungoliat gibi örümcek formunu kullanan şeytani bir ruhtur. Gollum ve Witch King ile oyunda yollarımız kesişiyor. Oyunda bu iki karakterin bulunması ilgi çekici. Oyunda büyük bir yere sahip olan iki karakter. Shadow of War'un oynanış mekanikleri. Dövüş mekanikleri, Shadow of Mordor'un üzerine sadece bir kaç şey katarak önümüze sunuluyor. Oyunun dövüş mekanikleri Mad Max ile benzer. Talion'un hareket kabiliyeti geliştirilmiş ve Celebrimbor'u kullanarak sanki iki kişi dövüşüyormuşsunuz hissi verilmiş. Önceki oyuna nazaran geliştirilen bir çok mekanik var en ilgi çekeni ise Nemesis Sistemi. Bu sistem kendi ordumuzu kurmayı sağlıyna bir sistem haline çevrilmiş. Warchief ve Overlord'u bir yetenek ile ele geçirip kendi tarafımız da savaşmayı sağlıyoruz. Bu ordu kurmanın yanı sıra bir Orc'u başka bir Orc'la savaştıra biliyorsunuz. Orcunuz başarılı olursa daha yüksek bir level'a yükseliyor. Bu da oyunda daha kolay savaş yapmamıza sebep oluyor. Bu ele geçirilen Warchief veya Overlord'u takip eden tüm Orc'lar da bizim tarafımıza geçmiş oluyor. Böylece kendi ordumuzu kurup kale savaşları yapabiliyoruz. Orc'lar Mordor'a yedi farklı kabile şeklinde bulunuyor. Oyunda bulunan kabileler 1-Terror Tribe : Aşırı şiddet yanlısı olan kabile 2-Machine Tribe : Teknolojik Kabile 3-Marauder Tribe : Altına ve içkiye düşkün olan kabile 4-Dark Tribe : Kara büyü ile uğraşan kabile 5-Mystic Tribe : Büyü ile uğraşan kabile 6-Feral Tribe : Avcı Kabile 7-Warmonger Tribe : Militan ve vahşet yanlısı olan kabile Eski oyunda 2 adet yaratık bulunmaktaydı ilki Grauglar , ikincisi Caragors'lar oyuna yeni eklenen yaratık ise Drake. Oyunda bulunan yetenek ağacı, Shadow of Mordor'a göre çok daha detaylı ve özel. Oyunda kullandığımız temel yeteneklere farklı geliştirmeler uygulayan bir sistem getiren Monolith, mekanikleri daha eğlenceli hale getirmeyi başarmış. Ayriyeten RPG öğleri daha derin olmuş Talion artık giyilebilir item düşürmekte. Giyilebilir itemler başlıca Kılıç, Hançer, Çekiç, Yay, Yüzük, Zırh ve Miğfer. Efsanevi, Nadir, Epik gibi özelliklere ayrılıyor. Sistem gereksinimleri • MİNİMUM SİSTEM GEREKSİNİMLERİ: o 64-bit işlemci ve işletim sistemi gerektirir o İşletim Sistemi: Windows 7 SP1 with Platform Update o İşlemci: AMD FX-4350, 4.2 GHz / Intel Core i5-2300, 2.80 GHz o Bellek: 6 GB RAM o Ekran Kartı: AMD HD 7870, 2 GB / NVIDIA GTX 660, 2 GB o DirectX: Sürüm 11 o Ağ: Genişbant İnternet bağlantısı o Depolama: 70 GB kullanılabilir alan o İlave Notlar: X64 required • ÖNERİLEN SİSTEM GEREKSİNİMLERİ: o 64-bit işlemci ve işletim sistemi gerektirir o İşletim Sistemi: Windows 10 Creators Update o İşlemci: AMD FX-8350, 4.0 GHz / Intel Core i7-3770, 3.4 GHz o Bellek: 12 GB RAM o Ekran Kartı: AMD RX 480, 4 GB or RX580, 4GB / NVIDIA GTX 970, 4GB or GTX1060, 6GB o DirectX: Sürüm 11 o Ağ: Genişbant İnternet bağlantısı o Depolama: 70 GB kullanılabilir alan o İlave Notlar: X64 required Oynanış videosu: Kabile tanıtımı: ARTILARI: + Destansı kale savaşları +Harita çok büyük +Grafikler +Ordu kurmak EKSİLERİ: -Hikaye -Yan karakterlerin basitliği -Yükleme Ekranları PUAN: 753points
- "Görünmeyen kırmızı bir iplik birbirleriyle tanışacak olanları zaman,yer ya da durum ne olursa olsun birbirine bağlar.Ve bu iplik uzayabilir,gevşeyebilir hatta karışabilir ancak asla kopmaz." Efsaneye göre eski Çin ay çöpçatan tanrısı "Yue Xia Laoren" tanışmasını ve birbirlerine yardım etmesini istediği insanları ayak bileklerinden birbirlerine görünmeyen kırmızı bir ip ile bağlarmış. Ve bu ip eninde sonunda bağlı olan o iki kişiyi günün birinde bir araya getirirmiş. Her ne kadar yolundan şaşsan ne kadar çok kişiye aşık olursan ol kaderin sana o kişiyi gösterirmiş. Hayatımıza birisi girdiğinde düşünmüş müyüzdür: "Bu kişi benim hayatıma neden dahil oldu yahut bu kişiyle tanışmamız tesadüf müydü?" diye... Siz bu konu hakkında kafa yormadıysanız bile Çin efsaneler i-inananlar için- yolumuzu aydınlatıyor diyebilirim. Bir kişiyle tanışmamız, bir olaya katılmamız gibi basit olayların komplike ipliklerle siz daha doğmamışken yazıldığına inanıyorlar bu insanlar. Aslında günümüzdeki kader inancıyla yahut daha modern bir bakış açısıyla quantum ile de oldukça benzeştiğini söyleyebiliriz bu inanışın. Çin'de ortaya çıkan bu mit daha sonra Japonya'ya yayılıyor. Ancak daha farklı bir versiyonda... Japonya'da bilinen ve inanılan şekliyle;bu kırmızı iplik ayak bileğinden değilde serçe parmağından bağlıdır çiftlere. Ancak yine de sonuç aynıdır. İp yeniden kavuşturur kaderlerindeki kişilere... Zaten çoğumuz aşinayız animelerden, movielerden bu şekliyle efsaneye. Konu olarak direk anlatılır kimi zaman ancak genelde kırmızı ip, kırmızı, kader motiflerini görürüz animelerde. Motiflere şöyle bir örnek verecek olursak: Attack on titan: Mikasa Ackerman'ın kırmızı atkısı, Noragami: Iki Hiyori'nin kuyruk bağı, Naruto: Hinata'nın ördüğü kırmızı atkı. Konu olarak direk ele alınışını ise " Kimi No Nawa" da rahatlıkla görebiliriz. En açık örnek Mitsuha'nın saç tokası ve kaderi anlatan betimlemerdir. Ancak bana kalırsa bu tür inanışlar genel olarak Uzak Doğu insanlarının yalnızlığı adına, onlara bir teselli olabilmek adına ürettikleri bir olgudur. Hayatlarının sonuna dek onları daima bekleyecek ve kabullenecek birisi olma inancı insanları her zaman mutlu etmiştir. Biraz acımasızca olsa da zaten çoğu mit insanların kendilerini daha iyi hissettirme inancından doğmuştur. (ya da en azından ben böyle düşünüyorum.) Göz atmak isteyenler için de buraya sevimli bir kaderin kırmızı ipliği linki bırakıyorum: Esen kalın.3points
- Manga ve anime sanatçısı olan Hayao Miyazaki, her animesinde veya mangasında insanları kendi sihirli dünyasına hayran bırakıyor. Sadece Japonya’da değil bütün dünya tarafından tanınıyordur. Elli yıla aşkın bir süredir bu işi yapan Hayao Miyazaki Studio Ghibli adli animasyon stüdyosunun kurucusudur. 5 Ocak 1941 doğumlu olan Hayao Miyazaki şu an 77 yaşındadır. Tokyo’da yaşamaktadır. Kendisi ailenin ikinci çocuğudur ve toplam üç erkek kardeşi vardır. Miyazaki’nin babası, ağabeyinin savaş uçağıları için parça üreten firmasında yöneticiydi. Tabi bu çoğu animesinde neden uçakların büyük bir yer kapladığını açıklıyor. Annesi “Spinal tüberküloz” (omurgada oluşan verem) adlı bir hastalık yüzünden 8 yıl boyunca hastanede yatmıştır. Tokotama Lisesinde “Hakujaden” adlı animasyonu izlemiş ve çizgi roman çizeri olmaya karar vermiştir. 1962 yılında Gakushuin Üniversitesinde uluslararası ilişkiler ve ekonomi okumaya başlamıştır. Mezuniyettinden sonra Toei Animasyon Şirketi’nde animatör olarak çalışmaya başladı ve kısa sürede yeteneğini gösteren Miyazaki 1964 yılında Okami Shonen Ken adlı TV serisinin yönetmeni olmuştur. Bu sayede Takahata Isao ile tanışma fırsatı buldu. 1965’te Takahata ve animasyon yönetmeni Otsuka Yasuo, “Taiyo no Oji Horus no Daiboken” (The Little Norse Prince Valiant) adlı anime filmi üzerinde çalışmaya başladılar. Ne yazık ki o dönemde Tv dizileri çok popüler olduğu için filmler pek tercih edilmiyordu. Miyazaki her zaman uzun metrajlı bir animasyon filmi yapmak istediği için onun için mükemmel bir fırsattı ama 1968’de vizyona giren ve bir büyücüye karşı ailelerini korumaya çalışan köylülerin yaşadıklarını anlatan bu film en az hasılat getiren yapım oldu bu yüzden dolayı Takahata’nın bir daha Toei’de film yönetmesine izin verilmedi. Miyazaki 1969 yılında, Charles Perrault’un “Çizmeli Kedi” adlı kitabının animasyon versiyonu olan “Nagagutsu wo Haita Neko” adlı filmde görev aldı ve bu yapım Moskova Festivali’nde ödül kazandı. 1971’de, Miyazaki ve Takahata A-pro adlı yeni bir animasyon şirketine katıldılar. Burada Astrid Lindgren’in Pippi Longstocking adlı hikayeyi birlikte animeye dönüştürmek isteyen ikili ne yazık ki kitabın yayın haklarını satın almak isteyip başarılı olamayınca 1972 yılında Panda Kopanda (The Adventures of Panda and Friends) adlı bir film yaptılar. 1973’te ikili birlikte Zuiyo Pictures adlı yeni bir animasyon şirketine katıldılar. Bu ikili bence hepimizin çok iyi bildiği ve severek izlediği çizgi filmlerden Alps no Shojo Haiji yani çoğumuzun bildiği adla “Heide” ile büyük başarılara imza attılar. Heide, Sekai Meisaku Gekijou (World Masterpiece Theater) adlı bu projenin başlangıcı oldu ve bu şekilde dünya çocuk edebiyatından çok sayıda klasik eserin TV animasyon serileri yapıldı. Miyazaki bu projede sahne dizaynı, sahne organizasyonu gibi değişik görevler almış oldu. Miyazaki 1978’de senaryosununu kendisinin yazdığı ve yönettiği Mirai Shounen Konan (Future Boy Conan) adlı TV serisini yaptı. Bu seriden hemen sonra Rupan Sansei: Kariosutoro no Shiro adlı film ile büyük bir gişe başarısı elde etti. Miyazaki, 1981 yılında Meitantei Houmuzu (Sherlock Hound) adlı bir TV serisi hazırlamak istedi ama Sherlock Holmes’ün yazarı olan Sir Arthur Conan Doyle’ın varisleriyle sorunlar yaşadığı i,im bu projeye 3 yıl boyunca ara vermek zorunda kaldı. Telif sorunları çözüldükten sonra bu seriyi başka bir ekibe devrenden Miyazaki bir daha TV serisi yapmama kararı aldı. Miyazaki’nin asıl şimdiki ününe kavuştuğu 1984 yapımlı Kaze no Tani no Nausicaa ( Nausicaa of the Valley of the Wind) adlı film oldu. Çok sayıda ödülün sahibi olan bu film dev böceklerle dolu zehirli ormanların her yeri kapladığı bir dünyada mücadele eden bir prensesin başından geçenleri anlatıyordu. 1985 yılında Takahata ile birlikte Studio Ghibli adını verdikleri kendi animasyon stüdyolarını kurdular. 1986’da stüdyonun ilk ve benim çok sevdiğim filmlerden biri olan Tenku no Shiro Laputa (Laputa: Castle in the Sky) adlı filmi yönetti. 1988’de kendisinin yazdığı Tonari no Totoro (My Neighbor Totoro) adlı filmi yönetti. Totoro, Nausicaa kadar bir başarı edemedi ama animasyon klasiklerinden bir haline geldi. Japon ulusal yayın kuruluşu olan NHK’nin yapmış olduğu bir ankette The Seven Samurai filminden sonra tüm zamanların en çok sevilen Japon filmi seçildi. 1989’da gişede çok büyük bir başarıya imza atan Majo no Takkyubin (Kiki’s Delivery Service) adlı film o yılın en çok izlenen filmi oldu. Üç yıllık bir aradan sonra tüm zamanların en çok hasılat yapan Japon animasyon filmi olan Porco Rosso’yla geri dönüş yaptı. Bu film bilinmeyen bir nedenden dolayı domuza dönüşmüş olan Marco adlı pilotun hava korsanlarıyla olan mücadelesini anlatıyor. 1995’te Mimi wo Sumaseba (Whisper of the Heart) adlı filmin senaristi olan Miyazaki, 1997 yılında vizyona giren Mononoke Hime (Princess Mononoke) ile Japonya’da gişe rekoru kırmayı başardı ve 150 milyon dolarlık gişe kazanç ile uzun zamandır lider olan Et’yi de geçmiş oldu. Tüm yerli ve yabancı filmler arasında birinci sıraya yerleşen bu yapım, Japon animasyonlarının tüm dünyada olan popülaritesini artırmakta büyük bir katkıda bulundu. Japonya’nın oskarı sayılan Japonya Akademi ödülüne layık görüldü ve En iyi Yabancı Film oskarı dalında Japonya’yı temsil etti. 2001’de onun kariyerini zirveye taşıyacak film olan Sen to Chihiro no Kamikakushi’e (Spirited Away) imza attı. Bu film kendisinin olan rekorunu tekrar kırmasını sağladı. Aynı zamanda Berlin Film Festivali’nin tarihinde de bir ilk gerçekleşti ve ilk defa ödülü bir animasyon filmine verildi. Ben animasyon filmler arasında en sevdiğim olan Howl’s Moving Castle filmini 2004’te Diana Wynne Jones’un romanından esinlenip seyirci ile buluşturdu. Şimdi ise 2020 yılında çıkacağı söylenen “How Do You Live?” adlı filminin yönetmenidir. HAYAO MİYAZAKİ’NİN BAZI FİLMLERİ 1. Castle in the Sky (Gökteki Kale) 1986 Uzak bir gelecekte geçen bu film, geçmişte insanoğlu yaşamak için uçan şehirler inşa etmiş ve bu şehirler büyük bir felaket yüzünden yıkılmış ve insanlar geri yeryüzüne inmek zorunda kalmış. Gökyüzünde kalan son şehir Laputa’dır. Sheeta isimli bir kızın hükümet ajanları tarafından kaçırılıp hava taşıtına bindirilir buradan kurtulup yeryüzüne inen Sheeta kendi yaşlarında bir erkek çocuk olan Pazu ile tanışır. Sheeta’nın sihirli kolyesi sayesinde beklemediği maceralar yaşayacaklardır. Konusunun çok ilgi çekici olduğunu düşündüğüm için izlediğim ve en az 6 kere izleyip hiçbir zaman sıkılmadığım filmlerden biri. Karakterlerin yaşadığı bütün duyguları size de yaşatan gerektiğinde ağlatan gerektiğinde güldüren özel filmlerden biri. 2. Howl’s Moving Castle (Yürüyen Şato) 2004 Sophie adlı bir kıza kötü bir cadı tarafından büyü yapılır. Bu büyünün etkisini yok etmeye çalışan Sophie büyü yüzünden doksan yaşında yaşlı bir kadına dönüşmüştür. Kimsenin kendisini tanımayacağını düşünüp üzülen Sophie evden kaçar ve Howl adlı bir büyücünün evinde yaşamaya başlar. Bu şatoda yaşayan cinlerden biri de Sophie ile aynı kaderi paylaşmaktadır. İkisi birlikte kendilerine yapılan bu kara büyünün etkisinden kurtulmaya çalışacaktır. Aynı anda şatonun dışında patlak veren savaş ülkenin birliğini tehdit etmektedir. İkili hem büyüden kurtulmak hem de ülkeleri için canları pahasına savaşmak zorunda kalacaktır. Bu film hayatımda izlediğim en güzel filmlerden biri ve herkese rahat bir şekilde önerdiğim bir film. Hayatınızda hiç Hayao Miyazaki’nin filmini izlemediyseniz bu film ile başlamanızı öneririm. 3. The Wind Rises (Rüzgar Yükseliyor) 2013 Küçüklüğünden beri uçaklara büyük hayranlık duyan ve uçak mühendisi olmak isteyen Jiro’nun hikayesini ele alıyor. Ne yazık ki o yıllarda Japonya gelişmiş ülkelerden uçak teknolojisi bakımından en az 20 yıl geridedir. O dönemin en ünlü uçak mühendisi olan Caprino Jiro’nun en büyük idolüydü. Çocukluğundan beri görme sorunları yaşayan Jiro 1930’ların sonunda önemli bir kurumun uçak mühendisi olmayı başarır. Bu kurumdakiler Jira’nun mükemmel dehasını fark eder ama İkinci dünya savaşı başlamak üzeredir ve bu durum Jiro’nun hayatındaki bir çok şeyi değiştirecektir. Yakın günlerde izlediğim ve aslında bu yazıyı yazmama neden olan bir film. Normalde çok duygusal bir insan değilimdir ama bu film izlerken birçok kere gözüm dolmuştu gerçekten filmin çizimleri olsun konusu olsun sizi filmin içine çekip bütün duyguları yaşamanızı sağlıyor.3points
- Bungou Stray Dogs izleyenler Osamu Dazai ismini iyi bilir. Animedeki Dazai oldukça eğlenceli, tatlı-sert, intihar etmek için bin bir yol arayan ama bir yandan da canım yansın istemeyen tuhaf bir tipti. Bungou Stray Dogs animesinde yer alan güzel bir ayrıntıdan bahsetmek isterim. Animede yer alan karakter isimlerinin çoğu Japon edebiyatında yer alan önemli yazar isimleriyle aynıdır. Aynı zamanda Japon edebiyatı haricinde Edgar Allan Poe ve Dostoyevski gibi ünlü yazar isimleri de yer almaktadır. Sizin izleniminiz nasıl oldu bilmiyorum fakat ben ilk fark ettiğim zaman oldukça hoş bir detay olarak düşünmüştüm. Japon edebiyatında Yukio Mişima ve Haruki Murakami’nin diline ve eserleri ele alış biçimine oldukça hayranımdır. Bu sebeple animede bahsi geçen yazarları da araştırmak istedim ve karşıma Osamu Dazai’nin animede ki karakterden oldukça farklı, buhran ve bunalım içinde geçen hayatı çıktı. Kitaplarıyla ve üzücü hayatıyla Japon edebiyatında önemli bir yere sahip olan Osamu Dazai’nin hayatına gelin şöyle bir göz atalım. Gerçek ismi Şuuiçi Tsusima yazar aristokrat kesimde yer alan ailenin 12 çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. İçinde bulunduğu statüyle kişiliği uyuşmadığı için genel olarak ailesinde saygı ve kabul gören biri olmadı. Aile geleneği olan siyasetçiliği tercih etmeyip yazarlık mesleğini tercih ettiği için ailesi Dazai’ye karşı cephe aldı. Sonrasında komünist bir partiye üye olması sebebiyle ailesi tarafından reddedildi. Edebi hayatında Ryunosuke Akutagawa’ yı örnek alan Dazai, Akutagawa’nın 35 yaşında intihar ederek ölmesiyle çok üzüldü ve derinden etkilendi. Bu dönemde bir geyşa ile evlenmesi sebebiyle ailesi tarafında bir kez daha reddedildi. Köklü bir geçmişe ve nüfuza sahip olan ailesinde ayrık otu olarak tanımlanan Dazai, buhran ve bunalım içinde geçmiş 39 yıllık hayatının büyük bölümünde esrarkeş, veremli, asabi, kavgacı ve alkolik biri olarak 5 kez intihar etmeye kalkıştı. Animede de aynı şekilde Dazai’nin sürekli bir intihar girişimi içinde olduğunu hatırlayacaksınızdır. Animede ki tiplemesiyle pek ciddiye alamasak da gerçek hayatta bir insanın 5 defa intihar girişiminde bulunması oldukça ürkütücü ve üzücü bir olay. Bununla birlikte kitaplarında da sıklıkla ölüm ve intihar düşüncesine yer veren Japon yazar yalnızlık hissini de işlemeyi de ihmal etmemiştir. Büyük bunalım ve içsel buhranlar içinde geçirdiği hayatına birçok kez son vermeye çalışan Osamu Dazai 5. Denemesinde başarılı olur ve yazarının cesedi 39. doğum günü olan 19 Haziran’da bulunur. Dazai üzerinde çalıştığı son kitap olan "Hoşçakal" ı bitiremeden ölmüştür. Son kitabının finalini dünyaya hoşçakal diyerek bitiren yazarın Japon toplumu üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. Yazar'ın ölmeden bıraktığı intihar notunda yazan "Doğduğum için beni affedin." sözü Japon kültürünü oldukça etkilemiş ve günümüze kadar gelmiştir.2points
- Animeler ve metafor sevgisini tahmin edebilirsiniz. Sürekli olarak her karede bir anlam buldurma gibi bir özelliği vardır. Bunlardan biriside çiçeklerdir. Kiraz çiçekleri, sarı zambaklar, papatya ve sazlıklar, çimenler... derken kırmızı örümcek zambağı son dönemlerde daha bir dikkat çeken pozisyona geldi. Lycoris Radiata olarak bilimsel sınıflandırması vardır. ancak bir çok isimle bilinmektedir. "Kırmızı örümcek zambağı, cehennem çiçeği, kırmızı sihirli zambak veya ekinoks çiçeği" şeklinde çoklu isimleri vardır. Japonya, Kore, Güney Amerika ve Çin'in ekolojik sistemi içinde yaşayabilen bu bitkinin metaforik olarak çok anlamı vardır. Anime severler için bu çiçek Tokyo Ghoul ile bilinen bir bitki haline geldi. Rİze ve Kaneki sahnelerinde ortaya çıkan kırmızı çiçekler olarak bilinir. Kaneki'nin kendini bulma ve içindeki ghoul ile savaşının temsil edildiği o sakin boş yerdeki kırmızı çiçekler ta kendisi... Japon ve Çin inancına göre bu çiçekler ölmüş ruhların ardından açan bir çiçektir. Ekinoks değişiminde nemli yerlerde açma özelliği gösterir. bu da onlar için mezarlılarda açan çiçekler olarak ölümün temsili haline geliyor. Kırmızı örümcek zambağı animeler içinde ölümün ve yeniden doğuşun sembolü olarak kullanılıyor. Rize ve Kaneki'nin tartışması sonunda Kaneki'nin içinde yaşayan Rize'yi öldürdüğü ve yeniden doğduğu sahnede beyaz karanfiller hızla Kırmızı Örümcek zakkumuna dönüşüyor. Beyaz karanfil saflık ve temiz bir ruh demektir. bunun ölüp yeniden doğuşun simgelenmesi ise şeytani bir inancın ortaya çıkışı anlamına geliyor. Bu çiçeğin anlamı sadece değişim ve ölümden sonra yeniden doğuş değildir. Japon inancına göre insanlar bir daha karşılaşamayacağı ve ya kaybettiği kişilerin yürüdüğü yolda bu çiçeğin açacağına inanır. arkasında bir pişmanlık ve huzursuzluk bulundurduğunu belirtir. değişimin bir pişmanlık olacağı anlamına gelir. Japonya da batıl inançların içerisinde bu çiçeğin birisine hediye edilmesi ölümün onu bulacağı anlamına gelir. bu sebepten Kırmızı Örümcek Zambağı çiçek buketleri içerisine konulmaz. ... Okuduğunuz için teşekkürler...2points
- 2020 senesi Covid-19 sebebiyle genel olarak evlere kapandığımız ve hayalini kurduğumuz yerlere seyahat edemediğimiz bir sene oldu. Dünya genelinde büyük can kayıplarına sebep olan bu pandemik süreç dilerim en kısa zaman içerisinde biter. Hal böyle olup evlerde kalınca herkes, yeni bir dil öğrenmekten enstrüman çalmaya, ekmek yapmaktan, vücut geliştirmek gibi çeşitli hobilere soyundu. Fakat yine de seyahat özgürlüğüne sahip olmak büyük bir nimet galiba. Ben de bu sene hiçbir yere seyahat edemeyince, deli gibi gezmek istediğim yerlerle ile ilgili blog yazılarını okumak ve oraları gezmeyi başarabilmiş olan insanların çektikleri fotoğraflara bakarak vakit geçirdim. E gezmiş kadar olmadım tabii ama olsun… Aslında genel manasıyla gezmeyi istediğim çok fazla yer ve ülke var fakat Asya ülkeleri listemde başı çekiyor. Oldukça fazla doğa harikalarına ve gerek dini gerek felsefik inançların izini taşıyan mekân ve objelere sahip olan Japonya ise birinci sırada yer alıyor. Fakat Japonya oldukça pahalı bir ülke ve ‘E hadi bu hafta da Japonya’ya gitsek ya!’ denilince gidilmiyor maalesef. Bu sebeple benim gibi ‘Ben o parayı biriktirip giderim arkadaş!’ diye düşünenler için kendi çapımda mutlaka gidilmesi gerektiğini düşündüğüm 7 farklı mekânı sizlerle paylaşmak istedim. Olur da o çok istediğiniz Japonya turunu gerçekleştirirseniz buralara uğramadan geçmemelisiniz! Sevgili hayalperest arkadaşlar biliyorum ve inanıyorum ki gezmeyi istediğimiz yerleri elbet bir gün gezeceğiz fakat sanırım bir süre daha bu şekilde idare etmemiz gerekiyor, umudunuzu sakın kaybetmeyin… 1. Itsukushima Tapınağı ve Yüzen Kapısı Hiroşima Körfezi’ndeki Itsukuşima adasında yer alan tapınak ve yüzen kapısı Torii, Dünya mirası listesinde yer almakta. Sular yükseldiği zaman su altında kalan Torii kapısı, suyun içinden çıkıyormuş izlenimini verdiği için oldukça mistik ve ilginç bir görüntü oluşturuyor. Torii kapısının geçmişi 12. Yüz yıla kadar uzanmakla birlikte tapınağa gelen hacılar için önemli bir simge. Bence de Itsukuşima Tapınağı mistik yapısı ve görüntüsüyle canlı canlı görülmesi gereken yapıların başında gelmekte. 2. Sagano Bambu Ormanı Eğer sosyal medyanızın genel olarak seyahat kısmında takılıyorsanız Sagano Bambu Ormanı ya da herhangi bir bambu ormanı fotoğrafı mutlaka keşfetinizde karşınıza çıkmıştır. Çünkü ben Sagano Bambu Ormanı’nı bu şekilde keşfettim. Önce fotoğrafla bir iki dakika kadar bakıştık ve sonrasında hakkında daha fazla şey okumak istedim. Sagano Bambu Ormanı Japonya’nın Kyoto şehrinde yer almakta. Oldukça fazla ziyaretçi kitlesine sahip olan orman 500 metrelik bir yürüyüş parkuruna sahiptir. Orada yürümek kim bilir ne kadar keyif verici bir aktivite olurdu. Bambular sık ve kalın olduğu için çok fazla güneş ışığını geçirmezler hal böyleyken çekilen fotoğraflarda da oldukça mistik bir hava sezilmekte. 3. Fushimi Inari Tapınağı Aslında Fushimi Inari Tapınağı’nı listeme ekleme tarihim epey eski. Bir Geyşa’nın Anıları adlı filmi izlerken birbiri ardına sıralanmış kapıların adeta bir tünel görüntüsü oluşturduğu bu yol ve tapınak oldukça ilgimi çekmişti. Inari yani pirinç Tanrısı için yapılmış olan tapınak Japonya’nın eski başkenti olan Kyoto’da yer almakta. Zaten hangi mekana el atsam Kyoto’da çıktı. Ayrıca tapınağa girişlerde herhangi bir ücret alınmamakta. İşte gezmek için yeterli bir sebep daha! 4. Japon Ashikaga Parkı Mor salkımlar bir yerden tanıdık geldi öyle değil mi? Kimetsu No Yaiba izleyenler çoktan durumu çaktı bile! (Kimetsu yazım için tık tık..) İşte tüm bu güzelliği içinde barındıran yer Ashikaga botanik bahçesi ve parkı. Ashikaga parkı içinde bulundurduğu türlü çiçek ve ağaç türleriyle Japonya’da oldukça fazla ziyaret edilen yerlerden biri. Kendi içerisinde sekiz bölüme sahip parkın içerisindeki bitkilerin çiçek açma dönemleri birbirinden farklı. Özellikle mor salkımların oluşturduğu uzun ve büyüleyici tüneli görmek için giden turistlerin Nisan- Mayıs aylarını tercih etmesi gerekiyor. Büyüleyici tabiatıyla doğa severlerin kesinlikle gitmesi gereken yerlerden biri olan Ashikaga parkını sizde notlarınıza kaydetmeyi sakın unutmayın! 5. Himeji Kalesi Kale Honshu adasının güneyinde bulunan Himeji şehrinde bulunmakta. Bilindiği üzere 2. Dünya savaşı esnasında Japonya’ya atılan atom bombası sebebiyle çoğu yer hasar görmüştü. Himejima kalesini burada ayıran en önemli özelliği ise sapasağlam ayakta kalıp orijinalliğini bozmamış olması. Bu sebeple de Unesco Dünya Mirasları listesinde yerini almıştır. Japonya’nın en büyük kalelerinden biri olan Himeji Kalesi birçok film ve dizi çekimine ev sahipliği yapmış. Bunlardan biri de Tom Cruise’nin oynadığı ‘The Last Samurai’ filmi. Heybetli ve tarih kokan görüntüsüyle bence Himeji Kalesi de Japonya’nın görülmesi gereken değerlerinden biri. 6. Stüdyo Ghibli Müzesi E bir Hayao Miyazaki hayranı olarak Japonya’ya gidersem ziyaret etmeden dönmek istediğim yerlerden biri de tabi ki Studio Ghibli Müzesi. Bu müze 2001 yılında Japonya’nın Mikata kentinde tanıtım amacıyla kurulmuş olup açılmasıyla birlikte oldukça ilgi çekmiştir. İzleyen bilir Studio Ghibli’nin hiçbir yapımı izleyeni hayal kırıklığına uğratmaz, uğratmadığı gibi barındırdığı sonsuz hayal gücü ve fantastik evrenleriyle zihinlerimizin yeni ufuklara yelken açmasına vesile olur. En azından neredeyse tüm yapımlarını izleyen bendeniz öyle olduğunu düşünüyorum. (Ghibli yazım için tık tık...) Müze Covid-19 salgını sebebiyle ziyarete kapanınca stüdyo bir karar alarak Youtube’da yaklaşık 1 dakikalık sanal bir tur videosu yayınladı. Komşum Totoro’dan Kiki’ye , Ruhların Kaçışından, Howl’un Yürüyen Şatosu’na kadar kült denilebilecek yapımları da görebileceğiniz müze bizzat Hayao Miyazaki tarafından tasarlanıp dekore edilmiş. Karar size kalmış artık siz ister yerinde ister sanal ortamda bu harika yeri ziyaret edin. 7. Anime ve Manga Dünyası'nın Merkezi: Akihabara Gezi önerilerimde şu anlık son maddemde yer alan Akihabara, sanırım anime izlemekten ve manga okumaktan büyük zevk alan kişiler için önemli durakların başında gelmekte. Tokyo’da yer alan Akihabara aslında sadece anime-manga alanında değil teknolojik aletlerin de temin edildiği oldukça popüler bir yer. Her şeyin anime dünyasının bir parça gibi olan Akihabarada gezerken lütfen kendinizi kaptırıp cüzdanınızın boşalmasına izin vermeyin… Şu ana kadar araştırıp notlarını aldığım, fotoğraflarını kaydedip arşivlediğim, ‘Yok abi, ben bir gün buraya kesin gideceğim.’ Dediğim yerleri sizinle paylaşmaya çalıştım. Gidip görmediğim için verdiğim bilgiler oldukça yüzeysel ve sadece öneri mahiyetindedir. Umarım yine de keyifle okur ve seyahat listenize bu yerleri de eklersiniz…2points
- Günümüzde manga ve anime sektörüne olan ilgi oldukça artmış durumda. İlgi ve tüketim arttıkça eskiye nazaran yapılan animelerin kaliteleri de izleyicinin beğenisini kazanmak için çıtayı her geçen gün yükseltiyor. Fakat her ne kadar animelerin çizim ve efektleri iyi olsa da mangalardan uyarlanan animeler beraberinde bazı sıkıntılar doğurabiliyor. Bu sıkıntıların en başında mangaların hikayesinin tam olarak animeye uyarlanamaması geliyor. Hal böyle olunca mangayı okuyan kitlenin animeyi izlediği zaman beklentisi karşılanamayabiliyor. Yine de mangalardaki aksiyon, dram ya da romantizm gibi ögelerin somut bir şekilde izlemek oldukça keyif verici oluyor. Anime uyarlamalarından sonra gelen ve son zamanlarda alanına gittikçe büyük bütçeler ayrılan bir diğer şey ise "Live-action" uyarlamaları. Yani genelgeçer bir tanımlama yapacak olursak gerçek insan ve hayvanlarla çekilen filmlere live-action diyebiliriz. Live-actionlarla birlikte mangalar, animeler, kitaplar ve çizgi romanlar tabiri yerindeyse ete kemiğe bürünüyor. Fakat işin aslında, anime ya da manga live-actionlarına baktığımız zaman genelde animede ve mangada yansıtılan unsurlar live-actionlarda izleyiciyi büyük bir hayal kırıklığına uğratıyor ve izleyicinin " gitti canım seri" demesine neden oluyor. Şimdi gelin yapımcılar live-actionlarda neyi eksik yapıyor, anime severler live-action uyarlamalarında neyi eksik buluyor ve sevmiyor hep birlikte göz atalım. 1. OYUNCULAR Aslında oyuncular için en göze batan unsurlardan biri diyebiliriz çünkü live-action boyunca anime uyarlaması için seçilmiş fakat orijinal karakterle alakası olmayan oyuncunun performansını izliyoruz. Aslında her ne kadar oyuncunun performansı iyi olsa da izleyici animedeki karakter ile tipini uyuşturamadığı için yapıma ısınamayabiliyor. Yukarıdaki fotoğraf karşılaştırması, yakın tarihte izleyiciyle buluşmuş olan, Tokyo Ghoul'un live-actionunda Kaneki Ken karakterini canlandıran Masataka Kubota'e ait. Aslında Masataka Kubota'nın oyunculuğunu ilk defa Death Note drama versiyonunda izlemiştim ve Yagami Light karakterinin aurasını onda hissedebilmiştim. Fakat Tokyo Ghoul için aynı şeyi maalesef söyleyemeyeceğim. Bana göre Kaneki karakterine göre tip olarak oldukça olgun ve yaşlı duruyor. Eğer Kaneki Ken ete kemiğe bürünmüş bir insan olsaydı bence o kişi Masataka Kubota olmazdı. Bir diğer husus animelerdeki mavi, turuncu, mor vb. gibi renkli saçlı ve gözlü karakterler live-action oyuncusuna uygulanınca bana göre oldukça çiğ duruyor. Ve tabi animelerde olan o aşırı yüz ifadelerinin ve mimiklerin gerçek bir insan tarafından yapılamıyor olması gerçeği de cabası. Özellikle komedi unsurunu, tuhaf ve abartılı yüz ifadelerini barındıran "Gintama" gibi yapımlarda izleyici live-actionlarda bu ifadeleri yakalayamadığı zaman filmi izlenilesi kılan hiç bir şey kalmamış oluyor. 2. ÖYKÜ VE ANİME ATMOSFERİ Bir kere en başından doğan sıkıntı şu ki, uzun soluklu bir animeyi live-actiona uyarlarken animenin genel öyküsünden çok büyük kırpmalar yapılabiliyor. Doğal olarak 50 bölümlük bir animeyi 2 saatlik bir filme sığdırmak oldukça zordur. Animeyi ya da mangayı takip eden izleyici, filmde hemen hemen hangi konunun işleneceğini kafasında canlandırıken, hayal ettiği sahnenin kesilmiş olduğunu ya da animede dakikalarca süren sahnelerin filmde 2 dakikada bitiyor olmasına oldukça içerlemekte. Bu sebeple genel öyküsünün aşırı kısaltılmaması açısından You Lie In April vb. gibi drama animelerinin live-action uyarlamaları daha makul duruyor keza Japon oyuncular için drama kategorisinde oldukça başarılı diyebiliriz. Türüne göre her animenin izleyicide hissettirdiği atmosfer farklıdır. Önemli olan bu atmosferi live-actionlara da uyarlayabilmektedir. Buna güzel bir örnek, anime sektöründen farklı olarak Harry Potter serisini verebiliriz. Kitabın %100'nü uyarlayamasalar da, kitabı okuyan bir kişi aynı atmosferi filmlerde de yakalayabiliyor. Çünkü Sahnelerin izleyiciye geçmesi için o anki atmosferin birebir yansıtılması gerekiyor. Yani eğer Attack On Titans gibi bir animenin live-actionunda izleyici, özellikle aksiyon sahnelerinde, o atmosferi yakalayamayacaksa bırakalım da seri "2d" olarak hafızalarımızda yaşamaya devam etsin. 3. MÜZİK VE SESLENDİRME Animelerde bazen öyle sahneler vardır ki arkada çalan müzikle beraber atmosfer yükselir ve sahne doruklara çıkar. Aslında şu ana kadar izlediğim live-action ost ve müziklerinde kötü diyebileceğim bir parça olmadı. Fakat sorun şu ki eğer live-action sahneleri kötüyse müzik bile o anı kurtarmaya yetmeyebiliyor (yukarıdaki sahnenin live-action versiyonunu hayal etmeye çalışın sizce nasıl olurdu?). Müzik ve oynanan sahnelerin uyumlarının güzel olduğu bir live-action uyarlamasına örnek verecek olursam da bu "Orange" yapımı olurdu. Dram sahneleri ve kullanılan müzikler oldukça ahenkliydi. Önemli olan bir diğer faktör ise seslendirme. Bazı anime karakterleri vardır ki onları sesleriyle bir bütün olarak kabul ederiz. Üzgünüm fakat ben Levi Ackerman karakterini Hiroshi Kamiya'sız, Naruto'yu Junko Takeuchi'siz düşünemiyorum. Zaten animelerin İngilizce dublajına bile katlanamayan anime izleyicisi live-actionlardan umduğunu yine bulamıyor. 4. YAPIMCILAR Anime yapımcılarının bence dikkat etmediği şeylerden biri, live-actionu sadece animesini izleyen kitleye hitap ederek yapıyor olmaları. Sanırım bunun altındaki düşünce zaten mangaya ve animeye hakim olanların eksik olan kısımları kafasında tamamlayacağını biliyor olması. Böyle olunca mangasını ya da animesini bilmeden direkt live-actiou izleyen kitle serinin live-actionda yansıtılanlardan ibaret olduğunu düşünüyor ve seriye karşı kafasında buna göre bir algı oluşuyor. İşin içine Hollywood ya da netflix gibi büyük yapımların girdiği son zamanlarda animelerin live action uyarlamalarına oldukça büyük bütçeler ayrılmaya başlandı. Her ne kadar başarılı bulmasam da buna örnek olarak Death Note'un Netflix versiyonunu örnek verebilirim. İzleyicinin tek isteği ise, animeden çok farklı ve kopuk olmayan animenin atmosferine ve dokusuna zarar verilmemiş yapımlar izlemek. Son olarak manga-anime-live-action üçgenini komik ve net bir şekilde özetleyen videoyu sizinle paylaşarak yazımı bitirmek istiyorum.2points
- Anime severler bilir, Hayao Miyazaki, Japon anime ve mangalarına yön veren önemli bir isimdir. yapımlarına geçmeden önce biraz Miyazaki'den bahsetmemek olmaz. 5 Ocak 1941 tarihinde dünyaya gelen Miyazaki, liseye devam ederken dünyanın ilk renkli uzun metrajlı animasyon filmi Hakujaden'den etkilenmiş ve animasyon alanına yönelmiştir. 1965 yılında Isao Takahata ile tanıştıktan sonra çeşitli yapımlarda yer alarak kariyerine giriş yapan Miyazaki, sonrasında 1985 yılında Isao Takahata ve Toshio Suzuki ile beraber Stüdyo Ghibli'yi kurmuşlardır. Ghibli ismi, Arapça Sirocco (Akdeniz rüzgarı) kelimesinden gelmektedir. İtalyanlar İkinci Dünya Savaşında Sahra Çölü'nde kullandıkları keşif uçaklarına bu adı vermişlerdir. Anime dünyasında yeni bir rüzgar estirmesi amacı taşınarak stüdyoya da bu isim koyulmuştur. Keza Miyazaki ve arkadaşları amaçlarına ulaşmışlardır. Hadi şimdi gelin filmlerinde sonsuz hayal gücünü ve fantastik evrenleri barındıran Hayao Miyazaki'nin mutlaka izlemeniz gereken 5 yapımına hep birlikte göz atalım. 1. Spirited Away (Sen To Chihiro No Kamikakushi) 2001 yapımı Miyazaki filmi, belkide tüm filmleri arasından en çok bilineni ve en iddialısı olabilir. Vizyona girdikten sonra 30.8 milyar yen gişe yapan film, Japonya'da en çok kazanç sağlamış filmlerden biri. Aynı zamanda film Miyazaki'ye " Altın Ayı" ve en iyi animasyon dalında Oscar ödülünü kazandırmıştır. Filmin konusu ise, ailesiyle birlikte farklı bir yere taşınan Chihiro, babasının yanlış yola sapmasıyla farklı bir yer keşfederler. Adeta festival alanını anımsatan bu yerde sahipsiz ve leziz yiyecekler bulan Chihiro'nun anne ve babası bu yiyeceklerden yer ve domuza dönüşürler. Aslında yokai ve hayaletlere ait olan bu yerde tek başına kalan Chihiro, ailesini kurtarmak için büyücü Yubaba ile bir anlaşma yapar ve olaylar gelişir. Filmdeki karakterlerin çoğu Japon kültürünün ve Shinto inancının bir parçası olarak yansıtılmış. Tüm Miyazaki filmlerinde olduğu gibi Spirited Away'ın çizimlerinin ve müziklerinin kalitesi de göz dolduruyor. Her karakterin derin anlamlar ve kendince toplumsal bir kimlik taşıdığı Oscar ödüllü Spirited Away, herkesin ömründe bir defa izlemesi gereken yapımlardan biri. 2. Howl's Moving Castle (Hauru No Ugoku Shiro) Diana Wynne Jones'un kitabından uyarlanan film, Miyazaki'nin olağanüstü hayal gücü ve yeteneği ile birlikte beyazperdeye aktarılmış. Fantastik bir evrende geçen filmde olaylar, Sophie adlı karakterin etrafında gelişiyor. Bir gün kötü kalpli büyücü olarak nam salan Howl ile karşılaşan Sophie, o günün akşamında Howl'un peşinde olan bir cadı tarafından lanetlenir ve yaşlı birine dönüşür. Yaşadığı yerde bu haliyle kalamayacağını anlayana Sophie, yeni bir yer aramak için yollara düşer ve Howl'un yürüyen şatosu ile karşılaşır. Sophie şatoda yaşamaya başlar ve olaylar bu şekilde gelişir. Siz de çizimleri, şarkıları ve insanın içini ısıtan karakterleriyle en iyi animasyon kategorisinde Oscar'a aday gösterilen Howl's Moving Castle'a kesinlikle bir göz atmalısınız. 3. My Neighbor Totoro (Tonari No Totoro) Dilimize "Komşum Totoro" olarak çevrilen film ve ana karakter Totoro, belki de Miyazaki'nin çizdiği karakterlerden en sevimlisi ve en ünlüsü olabilir. Daha önce herhangi bir Ghibli yapımı izlediyseniz Totoro'ya gözünüz aşinadır çünkü Totoro karakteri aynı zamanda Ghibli stüdyosunun logosu olarak kullanılmakta. Filmde hastanede yatan annesine yakın bir eve taşınmak için babalarını ikna eden Satsuki ve Mei isimli iki kız kardeşin orman ruhu Totoro ile tanışmaları ve yaşadıkları maceralar anlatılıyor. Kırsal alanda geçen filmin doğa çizimleri, kırsal insanının samimi ve naif yaşamları iki kız kardeş ve Totoro arasındaki sevimli ilişki, filmi izlemeniz için yeterli sebeplerden. Eşsiz hayal gücüne ve doğanın mucizelerine yer verilen Komşum Totoro'ya siz de bir şans vermelisiniz. 4. Porco Rosso (Kurenai No Buta) Miyazaki'nin uçaklara olan ilgisi oldukça bilinir. Uçakların ve savaş temasının ön planda olduğu 1992 yapımı filmde, bilinmeyen bir sebepten dolayı domuza dönüşen savaş gazisi bir pilotun hava korsanları ve esaslı rakibi Donald Curtis ile olan mücadelesini ve maceralarını anlatıyor. Her Ghibli yapımında olduğu gibi Porco Rosso da çizimleri ve müzikleriyle ön plana çıkıyor. Savaş karşıtı kimliği ile tanınan Miyazaki, bu filmiyle de savaş sonrası dönemi objektif bir şekilde gözler önüne sermiş savaşın insanlara ve topluma hiç bir katkısı olmadığını anlatmaya çalışmıştır. Ayrıca seslendirme kadrosununda oldukça iyi olduğu filmde Porco Rosso'nun karizmatik sesine hayran kalacaksınız. Finalinin ucu açık bırakılan filmde acaba Porco Rosso tekrardan insana dönebiliyor mu? Bunu da ancak izledikten sonra bilebilirsiniz... 5. Kiki's Delivery Service (Majo No Takkyubin) 1989 yapımı olup dilimize "Küçük Cadı Kiki" olarak çevrilen Miyazaki yapımı film, cadılık eğitimini tamamlamak için ailesinin yanından ayrılıp farklı bir şehirde kendi hayatını kurmaya ve cadılık becerilerini geliştirmeye çalışan Kiki'nin maceralarını anlatıyor. Samimi dostluk ilişkilerinin ön planda olduğu filmde Kiki'nin sevimli, iyimser ve yardımsever tavırları içinizi ısıtacak. Ayrıca eski bir yapım olmasına rağmen filmin çizimlerinde Miyazaki mekansal ayrıntılara oldukça önem vermiş. Filmde olaylar başından sonuna kadar düzgün bir çizgide ilerliyor ve hiç sıkılmıyorsunuz. Yaşınız kaç olursa olsun Kiki'nin gözünden hayata bakarken umut doluyorsunuz üstüne bir de filmin güzel müzikleri eklenince bir parça nostaljik hissetmeden de edemiyorsunuz. Bence siz de her yaşın filmi Küçük Cadı Kiki'yi mutlaka izlemelisiniz.2points
- Netflix'in en beğenilen yapımlarından biri olan Castlevania serisini duymuşsunuzdur. Duymadıysanız ve incelemek isterseniz sizin için daha önceden incelemiştik. Göz atmak için buradan bakabilirsiniz; Netflix'in en beğenilen yapımlarından biri olan "Castlevania"nın 3. sezon fragmanı yayımlandı. 5 Mart'ta çıkacağı duyurulan serinin fragmanı sezon hakkında ufak fikirler elde etmemizi sağlıyor; Fragmana incelediğimizde ise; Peki siz neler düşünüyorsunuz? Eski sezonları aratmayacak nitelikte güzel bir sezon olması dileğiyle.. Esen kalın.2points
- 2. Dünya savaşı denilince akla ilk olarak Hitlerin ve Alman İmparatorluk ordusunun gelmesi oldukça doğal. Yahudi ve daha bir çok kişiye yapılan işkenceler, Avrupa'yı kırıp geçiren soykırım der iken 2. dünya savaşının bir diğer cephesi olan asya cephesinin de korkunç yüzü ile karşılaşacağız. Mançurya Operasyonu sırasında kurulan Japon ordusunun 731. Birim'inin çoğu kişi tarafından bilinmeyen korkunç yüzünü göreceğiz. Tecavüzlerin, diri diri gömmelerin, köleliğin ve yamyamlığın yaygın olduğu bu birim aslında tarihin en büyük katliamcısı olarak belirtilen Hitlerin bile üstünde korkunç şeyler yapmışlardır. Öncelikle Mançurya operasyonuna dair ufak detaylar verelim. Mançurya hem Rus Kızıl Ordusu hem de Japon İmparatorluk ordusu için oldukça önemli olduğu için bu bölgenin alınması kararı verildiğinde şiddetli bir çatışma başlamıştı. Tek bir operasyon adı altında tam olarak altı büyük operasyon gerçekleşmiştir. Ve bu süreç içinde çatışmaları bastıracak 731. birimin korkunç işkenceleri başlamıştır. 731. birimden namı diğer İshii Biriminden söz etmeden önce Mançurya Operasyonu içinde yer almış kronolojiyi şuraya Wikipedia alıntısı olarak yapıştırayım. (biliyorsunuz artık Türkiye'den erişime açıldı Wikipedia hemen kullanmak şart ? ) Khingan-Mukden Ofansif Operasyonu (2 Eylül 1945 9 Ağustos 1945) Harbin-Kirin Ofansif Operasyonu (2 Eylül 1945 9 Ağustos 1945) Sungari Ofansif Operasyonu (9 Ağustos 1945 - 2 Eylül 1945) Güney Sakhalin Ordu Grubu Ofansif Operasyonu (25 Ağustos 1945 11 Ağustos 1945) Temellük Landing Operasyonu (13 Ağustos 1945 - 16 Ağustos 1945) Kuril Landing Operasyonu (18 Ağustos 1945 - 1 Eylül 1945) 731. birimin yaptıklarına bakarsak aslında uluslararası olarak ne kadar büyük suçlar işlediklerini görebiliriz. Bu birimin kurulma amacı imparatorluğun savaşa karşı güçlü askerler ve mühimmat geliştirmekti. 2002 yılında Uluslararası Bakteriyolojik Savaş Suçları Konferasında Japonların yaptığı deneyler sonucunda yaklaşık olarak 580 bin kişinin öldüğü belirtilmiştir. bu kadar kişinin öldürülmesi hem düşmana korku vermek hemde deneyler yapmaktı. Çin'li askerler üzerinde hipotermi çalışmaları, basınca dayanıklılık ve işkencelerin insan üzerinde bıraktığı fiziksel ve ruhsal hasarı ölçmek için çeşitli deneyler yapılmıştır. bir kaynakta gösterilen işkenceler ise aşağıda yer alıyor. Bu fotoğrafta 731. birim tarafından öldürülen kişilerin zamanla iskelet haline gelmiş bedenlerinin soruşturma ve incelenmesi üzerine çıkarıldığını görüyoruz. Bir çok yara iskelette iz bırakabilecek kadar derin olduğu için antropologlar ve işin uzmanları tarafından verilen hasarın tespiti yapılmıştır. 731. Birimin en garip huyu ise insan eti yemesi idi. Öyle ki canlı bireylerin uzuvlarını kesip gözleri önünde yiyor ve onlara da yediriyordu. Psikolojik olarak baskı kurmak için yamyamlık gösteriyorlardı. İshii'nin birliğinde esirleri yemek oldukça popüler bir durumdu. Japon askerleri esirlerin etlerini zevk için yiyorlardı. Bir hintli savaş esiri şu sözlerle onların zevk için insan eti yediklerini belirtmiş. "Bazı durumlarda Japonlar, canlı canlı insanların etlerini kesip kopararak yerdi. İlk olarak esirlerden birini seçerler, öldürürler ve yerlerdi. Daha sonra her gün bir esir seçmeye başladılar. Ben kendi gözlerimle 100 esirin öldürülüp yenildiğine şahit oldum. Canlı canlı kesilip biçilen esir daha sonra bir çukura atılarak ölüme terk edilirdi.” 731. birim neden Almanların yahudi kampları kadar tepki görüp bir çok kişi tarafından bilinmediği hakkında en önemli durum, 2. dünya savaşını bitiren atom bombasının Hiroşima'ya atılması ile Japonların madur konumuna geçmesi oldu. Amerika bombayı atmak zorunda olduğunu söylediğinde Japonlar Hint Okyanusunu geçmek için yeterli donanıma sahip durumdaydı. Durdurulamaz ve korkutucu bir ordu ve birlik kurmuşlardı. Mançurya'da korku ve kaosu sağlayan 731. birim gibi bir çok birim kurmayı planlamışlardı. Ve durdurulamaz Güneş İmparatorluğu Adolf Hitlerin en büyük destekçi olmaya hazırlanıyordu. Amerika ve Rusya 731. birimi gibi binlerce birim oluşturulacağı gerçeği ile savaşa ciddi bir giriş yapmıştı. Korkunun temel sebebi insanlık dışı bir kamp kurulması olmuştu. Yahudi kamplarının bir benzeri olan bu yerde sadece çinliler yoktu. En çok hasarı ve kaybı Çinliler yaşamıştı. Bunun açıklaması ise şu şekilde yapılmıştır. 731. birim generali Shiro İshii yakalandığında asla pişmanlık duymamış ve biriminin yaptıklarının doğru olduğunu savunmuş. Bu korkunç olaylar sonucunda sadece askerler değil, binlerce sivil, çocuk ve yaşlıda bu işkencelere maruz kalmış ve yaşamını kaybetmiştir. Savaşlar sadece cephelerde korkunç değildir. Esir kampları ve daha korkutucusu ölüm kamplarında yaşananlar, sömürüler sırasında yaşananlardır. 2. dünya savaşı ne kadar uzak geliyor olsada bugün hala bu işkencelerin izlerini taşıyan aileler ve toplumlar var. Ve ne yazık ki bu işkenceleri yapanlar hiç bir bedel ödemedi. Sadece atılan atom bombalarının ardında kaybolup gitti bu olaylar. Bir belgesel dışında olayları anlatan başka bir şey kalmadı. Japonya bu olaylar için asla maddi-manevi hiçbir şey ödemedi ve ödemeyecekte. Çünkü savaştı bu... Ölenler ve öldürenler olurdu. Okuduğunuz için teşekkürler. Kaynaklar: https://medium.com/@__poorrichard/2-dünya-savaşında-japonların-i̇şledikleri-savaş-suçları-üzerine-e595c1a6fd14 history channel belgeseli: 731. birim https://onegonusuo.blogspot.com/2017/01/ii-dunya-savasnda-japonlarn-yaptg-ve.html Salgınlar ve Salgın Hastalıklar Kitabı2points
- (Bir ufak not: görecekleriniz rahatsız edici olabilir. Ancak sen sayfayı kapattığında var olmayacağı anlamına da gelmez ...) Dünya üzerinde o kadar çok gelenek var ki bunların hepsinin her toplum için ve her canlı için uygun olmadığını söylemek gerekir. Bir yanda dini gelenekler bir yanda edinimsel gelişen gelenekler... Bunca şeyin içinde her seferinde kapalı kalmış toplumların kendi içinde koruduğu korkunç geleneklere rastladığımda içim ürperiyor. Bu sefer ki gelenek ise 500 yıldır Kore, Japonya, Tayland ve özellikle Çin'de tüketilen bir hayvanın yenilmesi ile alakalı. Yulin festivali. Bir zamanlar inanılmaz şekilde gündemde olan ve 2019 yılında kutlanmasına izin verilmediği söylenilen (biliyorsunuz Çin hükümeti sansürleme ve yalan habere bayılır o yüzden onların medyasından öğrendiğim hiçbir şeye güvenmiyorum) "Yulin Festivali"... Yulin Köpek Eti Yeme festivali anlatıldığı kadar korkunç şekilde yapılıyor/gerçekleşiyor. Fakat şu gerçeği unutmayalım ve çin halkına boşuna şiddetle her bireyine en azından küfür etmeyelim. Çin'de yaşayan insanların %70'i hiç köpek eti yememiş. Ayrıca Çin'de bir çok kişi bu festival dikkat ve tepki çekmeden önce "Yulin" diye bir şehri ve bu festivali bilmiyordu. Biraz mitsel biraz da tarihsel olarak bu festivalin daha doğrusu köpek eti yemenin temeline inelim o zaman. Çin'de doğan bir birey aslında bir çok ülkede doğan yaşıtlarına göre oldukça kötü durumda büyüyor. Afrika'nın Asya'da ki bir biçimi gibi. Eski kökenli ve oldukça kalabalık bir yer. Etnik olarak çok karışık, dinsel ve geleneksel olarak çok fazla ritüele ev sahipliği yapan bir yer. Bunun yanı sıra nüfusu o kadar artmış durumda ki besin dengesi sağlanamayacak kadar kötü durumda. Bu yüzden birçok coğrafya da yenmesi garip olan hayvanları tükettiklerini biliyoruz. Yılan, yarasa, su samuru, tavus kuşu, dağ gelinciği... ve nicelerini tükettiklerini söylemek gerek. Köpek ve kedi de bu yenilen hayvan grupları içerisinde. Açlık durumunda, sokaklarda hızlıca üreyebilen hayvanları yemelerini garipsememek gerek. Zamanında büyük açlıklar ve sefaletler yaşayan bizlerde bu gün garipseyeceğimiz şeyleri yedik, hattı bir kaçı geleneksel yemek kültürümüze bile eklendi. Bir çok köpek eti kasabı olan Yulin vatandaşları bu geleneğin yıllardır hatta yüz yıllardır hanedanlık içinde olduğunu savunuyor. Ancak şu gerçeğe bakarsak 13. yüz yılda çocuklar için yazılan bir kitapta köpek yenilecek bir hayvan değil, evcil olarak yetiştirilecek bir hayvan olduğu belirtilmiştir. Bu durumda Çin hükümeti şiddetle köpek eti yeme geleneğinin Çin halkına atıf edilemeyeceğini bunun Yulin halkının turist çekmek ve sermaye oluşturmak için 2009'da yarattığı söyleniyor. Bu açıklamayı mantıklı kılan çok şey var. Öncelikle Çin'de egzotik hayvanlar tüketilse bile en fazla tüketilen et domuz ve tavuk etinin yanı sıra balıktır. İnsanlar ayrıca sokakta büyüyen ve kuduz gibi ciddi hastalıklar taşıyan hayvanların etlerini yememeleri gerektiğini bildikleri için sokak hayvanlarını avlamaktan kaçınıyor. Buna rağmen komşusunun köpeğini kaçırıp yiyen var mı? Var! Ancak Yulin dışında büyük kıtlıkların yaşandığı yılların dışında başka yerlerde köpek eti zevk ve 21 haziran dönencesini kutlamak için asla yenilen bir et olmamıştır. Çin Kaynaklarında arama yapıldığında köpekler avcıların yanında ava yardım eden dostlar, çocukları büyütürken onlara koruyuculuk yapan sadık dostlar olarak biliniyor. Av hayvanı ya da eti ziyafette sunulan bir canlı değil. Protein oranı farklı olduğu için insan için lezzetli bir yemek olacağı düşünülmez. Bir çok Çin Cumhuriyeti vatandaşı köpek ve kedi eti tüketen insanların, düşük kalitede insanlar olduklarını, toplumun onlardan nefret ettiğini ve sürekli olarak aşağılandığını söylüyor. Yulin Köpek Eti yeme festivali Çin halkı tarafından şiddetle kınanıyor ve o festivalde hızla bütün köpekleri kurtarmak için ciddi çalışmalar yapılıyor. Sokaklarda köpek toplayanların linç edilmesi, polislerin yardımı ile, el koyulan ve satılacak köpeklerin salınması gibi aktivistlerin çalışmaları var. Eskiden büyük kıtlıklarda yenmiş olmasına rağmen bu gün ileri medeniyet seviyesinde olan hiç bir toplumun bu davranışı insanca bulmayacağını bilen Çin Cumhuriyeti yönetimi son zamanlarda Dünya'dan yükselen seslerle bu olaya ciddi bir şekilde müdahale etmeye çalıştığını söylüyor. Yazının devamı sürecinde büyük kıtlıkta dünyada insanların çok garip şeyler yediğini hatta bazen kendi yeni doğmuş bebeklerinin başkaları tarafından çalınıp yenildiğinden söz etmek isterdim ancak meraklısı kendisi araştırsın. Konunun devamında Köpek eti yeme alışkanlığı ya da Yulin halkına göre geleneği insanı kötü ruhlardan uzak tutup cinsel gücü arttırdığı söyleniyor. Turistler için gerçekten korkunç görüntüler sergilemeleri onların vahşetle insan çekme durumunu ters etkilemedi. Gerçekten de köpek eti denemek isteyen binlerce insan Yulin'e gitti. Bu sadece Asya'lılar için geçerli değil. Bir çok avrupa ve Birleşik devlet vatandaşları oraya eti denemek için gitmeye başlayınca Çin Hükümetine baskı daha fazla arttı ve 2018 festivalini belli nedenler koymadan iptal edeceğini duyurdu. Ama edemedi ve yien sokaklarda bir curcuna başladı. Üç köpek avcısı aktivistler tarafından dövülerek öldürüldü, binlerce köpek turist ve yerli halkın sofrasına sunuldu. Hükümet desteklemesede özel şirketler bu festivali fazlası ile desteklediği için iç kargaşaya sebep oluyor. Sadece bu konuda yulin halkı ya da Çin hükümeti suçlu değil. Köpek eti yeme geleneği Güney Kore'de de uygulanıyor. Orada köpek eti için özel yetiştirilen köpekler olduğu ve yakın zamanda aktivistler tarafından kurtarıldığı biliniyor. Bunları düşününce insanların doğada var olan her şeyi tüketme çabası bana hayatta kalmak için hala ilkel dürtüsünü kullanan "bizler için hayvan" dediğimiz canlıları anımsatıyor. Kalabalık, kirli, baskı altında olan, topraklarının yarısı verimsiz durumda ki Çin de insanların her türlü hayvanı yemesi belki bundan beş yüz yıl önce garip karşılanmazdı ancak hala 2020 yılında zevk için egzotik hayvan tüketip, hiç bir tarihi turistik yeri olmayan Yulin'in dikkat çekmek için köpekleri vahşice öldürdüğü bir festival düzenlemesi... Ne bileyim biraz ilkel bir dürtü gibi... Görgüsüz ve homosantrik bir yapı. Bu tür insanlar için aslında güzel bir laf vardı. Kimin söylediği pek aklımda değil ancak doğru hatırlıyorsam şöyleydi; "Bir toplum içinde nüfus artarsa ve bir taraf yükselip bir taraf batmaya başlarsa yukarı çıkanın pisliği aşağıda kalanı boğdukça onlar için pislik tek var olan gerçek olmaya başlar ve o zaman kontrolsüz bir alt tabaka halkı ortaya çıkar." Okuduğunu için teşekkürler. Farkındalık yaratmak için bu tür alt tabakaya pislik yığmak ya da o pislikte boğulmak istemiyorsanız dengeyi sağlamaya çabalayın.2points
- Kendi yarattığınız bir şeye hükmedemediğiniz zaman oldu mu hiç? Ya da sahibi olduğunuz ve yakından tanıdığınız bir şeye söz dinletemediğiniz ? İşte bugün dünyanın büyük sorunlarından biri olan teknoloji bağımlılığı hakkında konuşacağız. Yakın döneme kadar hayatımıza bu kadar müdahil değilken bu kavram yaklaşık 20 yıllık bir süreçte yaşamımıza iyice yakınlaşmış, gerek iş hayatı gerek sosyal hayattaki verimi düşürmüş, insanlar birbirleriyle olan bağları zayıflatmış hatta kişinin kendi iç dünyasıyla olan bağını bile zayıflatmış ve deyim yerindeyse iliklerimize kadar işlemiştir. Aslında işletilmiştir hatta çok daha doğru bir ifadeyle işledik. Kendi ellerimizle inşa edip bir anda kontrolümüzden çıkan bir virüs halini aldı teknoloji. Gerçi insan henüz kendi egemenliği altındaki somut ve belirli gelişme düzeyine sahip varlıklara bile tam olarak hükmedemezken büyüyüp dağılma, globalleşme düzeyi belirsiz olan soyut bir olguya hükmetmesi düşünülemezdi. Peki bu ehil varlık nasıl oldu da şu an kontrol edilemez dev bir güç haline geldi? Düzeltiyorum bizler nasıl yarattığımızın kölesi haline geldik? Bunun en büyük nedenlerinden birisinin internet olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunun altında yatan sebepleri de çeşitlendirebiliriz nitekim: sosyal medya ve online oyunlar da başını çekmekte listenin. Durum bu olunca yeni neslin internet üzerinden etkileşimi artmakta, kitleler halinde teknolojiye bağımlılık çoğalmaktadır. Küreselleşmenin de en büyük kaynağıdır internet. İnsanları benzer yapan en belirgin şeydir de aynı zamanda. Hızla gelişen ve küreselleşen teknolojinin son yıllarda bağımlılığının görüldüğü ülkelerin başında ABD, Güney Kore ve Japonya geliyor. Ancak aralarında en ilginci Japonya... Nedeni aslında bizlere yıllarca Japonya'nın Türkiye ile karşılaştırıldığı, teknolojinin kölesi değil efendisi olarak gösterildiği şu tür görselleri hatırlıyorsunuzdur: Ancak aslında durumun birçok ülkedeki gibi yukarıdaki görselden daha çok şu görsele yakın olduğunu, Ülkenin hikikomori ve otakularla alakalı birçok politikası olduğunu öğrendiğinde daha ilginç geliyor Japonya'nın bu hali. Hele de Türkiye ile karşılaştırıldığında bu bağımlılık oranının çok daha yüksek olduğunu öğrendiğinizde. Daha ilginci ise diğer ülkelerdeki bağımlılığın genel sebebi internet ve teknolojinin doğru kullanılmaması iken, Japonya'da bu bağımlılık yerini daha bilinçli ve seçici bir çoğunluğa bırakmıştır yani genel anlamıyla hikikomori ve otakular. Eğitim bakanlığı ve sağlık bakanlığının büyük bütçeler ayırdığı, çeşitli yaptırımlarla güçlendirdiği politikalar uyguladı ve uygulamaya da devam ediyor. Örneğin maddi bir bağımlılıkmış gibi konuyu ciddiyetle ele alıyor ve bununla alakalı kamu tesisleri açıyor gerekli gördüğü takdirde internet orucuna bile sokabiliyor. Yöntemin ne kadar etkili olduğu tartışılsa da bakanlıklar bu tür uygulamaların ceza değil "teşvik" olduğunu savunuyorlar. Bağımlılık lise ve orta okul çağlarındakilerde daha fazla olduğu için yürütülmesi düşünülen bir diğer politika da zaman sınırlaması koymak. 18 yaş altı çocuklar için hafta içi 60 dk hafta sonları ve resmi tatillerde ise 90 dk ile sınırlandırmak. Nihayetinde uygulamalar genel anlamıyla çok da başarılı olamamaktadır. Zaten teknoloji çağındayız ve gelişen nesil bu gelişmelere açık, internete yabancı olmayan bir nesil. Hatta Japonya'da olay çok daha farklı; bilerek ve isteyerek bağımlı hale geliyor insanlar. Yapılan yanlış burada kanımca. Japon toplumu etkileşime kapalı bir toplum bunu zaten biliyoruz bireyler aileleriyle de belirli ilişki düzeyinde oldukları için sosyalleşme ihtiyacını farklı yollardan elde etmeye çalışıyorlar. Bildikleri, hakim oldukları ve çok daha rahat oldukları aşina yollardan. Teknolojiye karşı savaş açmak değil onunla uyum içerisinde kontrol edilebilirlik düzeyinde yaşamak yapmamız gereken. Kaynakça: https://www.japantimes.co.jp/ https://www.nippon.com/en/ Esen kalın.2points
- Merhabalar. Öncelikle uzak doğu başlığı altında açtığım bu konu hakkında ufak bir bilgi vermem gerek. Uzakdoğu ve Uzak Asya'da cinsiyet kavramı batının aksine sadece iki kalıp şeklinde değildir. Tayland'da resmi kabul edilen 5 cinsiyet olması, Çin imparatorlarının erkek sevgililerin varlığının yüz yıllarca halktan saklanmaması ve efendilerine sağdık Samurayların evlenmemeye dair ettikleri yemin sonucu birbirlerine karşı besledikleri dostluğun zamanla aşk kavramı kazanması gibi durumlar olduğunu belirtmem gerek. Bu gün sizinle Samuray'ların ufak sırlarından ve aslında Japonya'nın da beş cinsiyet kavramını geleneksel olarak içinde tutmasına rağmen batıcıl sistemin etkisi ile değişiminden söz edeceğiz. Bundan söz ederken arkadaşımın tavsiyesi üzerine güç bela bulup izlediğim Gohatto filminden yola çıkarak konuşmak isterim (İngilizce adı Taboo bu şekilde daha rahat bulunduğunu belirtmek isterim merak eden olursa). Konumuza gelirsek, biraz tarihi bir girişle başlamak isterim. Son zamanlarda kafayı taktığım eski medeniyetlerde cinsiyet algısının farklılığının yeni dünya kurallarından çok farklı olduğunu söylemeye çekinmem ve bunun için ciddi kaynakçalar verebilirim. Yunan mitolojisinden yazılı kaynaklarını, İran, Pers imparatorluğunun Anadolu'da ve İyonya sularında yaşattığı geleneklere kadar cinsiyet algısının nasıl bir farklılık taşıdığı bariz şekilde karşımızda. Kadın doğurgandır. Erkek doğurganlığı sağlar. Ancak bir erkek bir kadına aşık olmak zorunda değil. Üzülerek söylüyorum kadın için batı ve ortadoğu topraklarında aşk kavramını pek nitelendirmemişler. Aksine sadece bir erkeğin onun için dünya olduğundan söz ediyorlar. Ancak savaşçı imparatorluklar a ve uzun savaşlarda büyük ordularda erkeklerin erkeklerle yaşadığı ilişkiler hem dostlukla hem aşkla bağdaştırılmış. Birazda saya toplumlarına bakarsak onların bu konuda daha açık görüşlü olduğunu ancak susmanın her şeyi sır olarak sakladığını söylemek gerekir. Kadınların cinsel eğilimlerinden çok söz edilmezken erkekler hakkında ciddi konuşmalar olduğunu söylemek gerekir. Biz bütün Asya için değil daha uzak doğuda yer alan Japonya'nın savaşçıları olan samuraylara bakacağız. 19. yüzyıl Japonya'sında eşcinsellik alay konusu olarak gösterilse de hala kabul edilebilir bir durumda. Bunu filmde görmenin yanı sıra Oksaçan'ın kitabında şöyle okuyoruz. "Japonya'ya misyonerler girene kadar onlar için doğanın yaratmış olduğu sıradan bir davranıştı üremek, sevişmek ve bunun için partner seçmede sınırlar olmaması... Misyonerler yasaklar ve tabuları getirerek onlar için utanç duyulan bu davranışın günah olduğunu belirttiğinde Samuray geleneği son bulmaya yakındı." Bu durumda batı inançlarının doğuya taşınması ile aslında var olan geleneğin bozulduğunu görüyoruz. Samuray geleneğinin bitmesi hem düzenli ordunun kurulması hemde beylik sisteminin kalkmasına ve artık batı tarzı yaşama geçilmesi ile alakalı olsada bu geleneksel sistem bir çok kişi için onur kaynağı ve geçim kaynağıydı. Dokunacağımız nokta sistemin ortadan kalkmaya başlamasının öncesi ile alakalı. Gohatto da işler biraz iç savaşın başladığı daha 19. yüz yıla yakın dönemlerde gerçekleşiyor olduğu için orada bahsedeceğim şeylerden birisi bu eşcinsel ilişkilerin biliniyor olmasına rağmen göz ardı edilmesi ve Samuray birlikleri arasında oldukça sıradan karşılanan ve konuşulması yasak şeylerdi. Ana karakterin yaşadığı bulanık olayların içinde Samuray birliği içinde bu durumun yaygınlığı ve istismarların sıklığını görüyoruz. Ve bu sadece halkın içinde olmayan özel yetiştirilip efendisine ölümüne sadık adamlar için geçerli değil. Beyliklerde bir çok yetkili kişinin bir kadınla evli olmasının yanı sıra erkek bir sevgili edinmesi oldukça normal görülüyor. Gohatto filminde aslında sanılanın aksinde çirkince şeylerle göz göze gelebiliyoruz. Bunlardan en önemlisi ise kast sisteminin getirisi olan itaat yüzünden çok fazla kişinin istismara uğramış olması. Ve işin acı veren noktası bu gerçek hikayelerden derleme bir film olması. Yani izlediğiniz kurgunun bir zamanlar yaşanmış olması kan donduruyor. İzleyen sosyolog arkadaşım olayı şöyle değerlendirmişti; "Toplumun üst kesiminde katı kuralların arasında sıkışıp kalmış insanların kıskançlıkları ve hiyerarşi içinde yer edinmek için girdikleri savaşta duygusal boşluklarını doldurma çabaları aslında bu. Orada bulunan bir çok samuray kadınlarla ilişki yasak olduğu için bu yolla baskın erkek modelini oluşturma çabası içinde. Bu yaşanan ilişkiler sır olarak tutulsa da dövüşmek için karşı karşıya geldiklerinde baskınlık kurma gereksinimi olmadan rakibini ezebilecek kadar cinsel yakınlık ve baskınlık kurmuş oluyor." Bu yoruma katıldığım yerler kadar katılmadığım noktalarda var. İstismar durumu olduğu doğru. Film için bunu ve yaşanan bazı durumlar için konuşmak doğru ancak başka gerçek öyküler üzerinden ilerleyince iki samurayın genelde birbirlerine yarenlik etmeleri durumu ile hemcinsle ilişki ve aşkların doğduğundan söz ediliyor. Öyle ki Çin imparatorluğu içinde imparatorunu imparatoriçe kıskanmasın diye ihtiyaçlarının giderilip ona dostluk etmesi için bir erkek yetiştirildiği söylenir. Samuraylara tekrar dönersek, batıdan gelen yeni "ahlaki" çerçevenin içinden bakmak doğru olmaz onların bu yaşamına. Bu yüzden onların öykülerini anlatan bir kaynaktan söz etmek gerekir. "Erkek Aşkının Büyük Aynası" 1867 yılında Ihara Saikaku tarafından yayınlandığında saklanan bir çok sırda ortaya çıkmıştı. Samurayların oğlan sevgilileri sadece içlerinde değil dışarıda zengin bir tüccar, sıradan bir sahaf olabiliyordu. Kısa kısa öykülerde büyük aşkları ve kıskançlıkları işliyordu. Burada sadece genç sevgililer değil samurayların yaşlı olgun sevgililerine edilgen cinsel yaklaşımda bulunduğundan söz ediyordu Saikaku. Paul Gordon Schalow'ın bu etkenlik(aktif) ve edilgenlik(pasif) kavramlarına yaklaşımını açıklayışını size aktarmak isterim. Japon kültürü içinde cinsel özgürlük vardı ve bu özgürlük hem kadınlar hem erkekler için geçerli miydi tartışılır. Ancak "Modern Japonya'nın İlk Dönemlerinde Erkek Aşkı" eseri sansasyonel olan gerçeği ortaya koyuyor. Erkekler kendilerini her türlü cinsel ilişkide görmeyi tercih ediyordu. Her türlü zevki tatmanın gerekli olduğunu düşündükleri için cinsel olarak kendilerine belli sınırlamalar koymuyordu sadece bu ilişki anında etken ve edilgenlik için var olan yaş sınırından söz ediliyor. Erişkin olmayan her oğlan edilgendir. Erişkinler ise etken ve edilgenliği kendisi tercih edebilir. Şunu belirtmem gerek 19. yüz yıldan sonra yavaş yavaş hukuki olarak eşcinsellik kabul görse de uzun süre boyunca samuraylar ve rütbeli kişiler arasında bu zaten kabul görmüş normal bir davranıştı. Anormal olarak görülmesi evlenme şansı olup evlenmeyerek bir erkeğe bağlı kalma çabası içinde olan erkekler için geçerliydi. Samuraylar için efendisi izin verdiğinde evlilik yolu gözüküyor ancak hala erkek aşıkları ile vakit geçirmeye devam ediyorlar. Ufak bir not olarak, Meiji – Shouwa Dönemlerinde eşcinsellik yasaklanmış ve bunun temel nedeni Hristiyan ahlakının oraya misyonerlerce taşınmış olmasıdır. Meiji Devrimi zamanında geçen Gohatto filminde devrim döneminde eşcinselliğin henüz yeni yeni ahlaki bir suç ve anormallik olarak görülmeye başlandığını fark ediyoruz. İşi özüne gelirsek; savaşçı olarak kendi cinsi ile bir arada kalmak zorunda kalan ve evlilik ile kadınlarla ilişki yaşaması yasak olan kişilerin eşcinsel ilişkiye yöneldiğini görüyoruz ancak Ihara'nın yayınlanan kısa kısa öykülerinde toplum içinde eşcinsel birey sayısının da az olmadığını ve zamanla değişse de oldukça etkileyici aşkların yaşandığını okudum. Merak edenler için bir not: Film içinde fazlası ile eşcinsel cinsel ilişki bulunuyor. Eğer Homofobik bir birey iseniz ne acaba bu diye girip bir sanat eserine küfür etmeyin. Okuduğunuz için teşekkürler.2points
- Yeni yıl dünyanın birçok ülkesinde farklı şekillerde coşkuyla kutlanır. Çoğu ülke yılbaşını inançları doğrultusunda ve hatta çoğunlukla da yozlaşmış bir şekilde kutlar. Ancak Uzak Doğu her şeyde olduğu gibi bu önemli günde de genel inançlarının yanına bir miktar mistisizm ekler. Bulunduğu coğrafyada mistisizm ile öne çıkan ülke de pek tabii Japonya'dır. İşte biz de bugün -hazır yeni yıl da oldukça yaklaşmışken- Japonya'nın (geleneksel) yılbaşını nasıl kutladığını inceleyeceğiz. Bildiğiniz gibi festivaller Japon kültüründe büyük bir yere sahip. Havai fişekleriyle, yemekleriyle, kıyafetleriyle, geçitleriyle oldukça renkli olan Japon festivallerinin en gösterişlisini yeni yılı karşılamak için yapıyorlar Japonlar. Festivalin adı "Shogatsu" anlamıysa Ocak ayı. Ancak bu festival 31 aralık gecesi başlayıp genellikle Ocak ayının ya ilk 3 günü ya da ilk haftası kutlanıyor. Ve bu zamanlarda iş yerleri ve okullar tatil edilir. Japonlar için bu tatillerin önemi de büyüktür. Aileyle birlikte olup en güzel dileklerle yeni yıla hazırlanmak mutluluk kaynağıdır. Kutlamalar ilk olarak 31 Aralık gece yarısında Budist tapınaklarının 108 defa çan çalmasıyla başlar. Anlamıysa Budizme göre 108 dünyevi zevk vardır ve çanlar 108 kere çalındığında bunların uzaklaştırıldığına inanılır. Ardından Tokyo'da bulunanlar büyük imparatorluk sarayına giderler. 1 Ocak sabahının şafağında Japon imparatoru halk için dua eder. Japon halkı geleneksel kıyafetleriyle (kimono) tapınaklara gider, yeni yıl için iyi dileklerde bulunurlar ve sağlık-mutluluk için dua ederler. Tüm aile bir arada toplanır, oyunlar oynar ve hediyeleşerek birlikte güzel vakit geçirirler. Çocuklara küçük keselerde para dağıtılır. Ve yılbaşı için yemek tabi ki çok önemlidir. Çin yeni yılında olduğu gibi özel yemekler hazırlanır. Farklı olarak Japonlar yılbaşı süresince yedikleri yemeklere çeşitli anlamlar yüklerler. Açılış olarak yılbaşı akşamı sağlıklı bir yıl için gece yarısı soba (karabuğdaydan yapılan bir noodle) yerler. Yaklaşık 3 gün boyunca anlamları farklı olan geleneksel yemekler yerler. Zoni çorbası yılbaşının olmazsa olmazlarındandır. Keza osechi-ryori (çeşitli konserveler) de. Kagami mochi gelecek yılları temsil eder. Toso (baharatlı bir içecek) huzur ve mutluluğu, çipura hayırı, ringa balığı da refahı temsil etmektedir. 2 Ocak'ta normalde kapalı olan Japon İmparatorluk Sarayı'da o güne mahsus ziyaretçilere açılır. Tüm bunlara ek olarak geleneksel kutlamaların yanın da tüm dünya da yapılan kutlamalar da yapılmaktadır. Yılbaşı için henüz erken olsa da şimdiden Anisekai ekibi olarak mutlu bir yıl diliyor ve birlikte nice yıllara diyoruz. Kaynakça: https://www.tsunagujapan.com/8-kinds-of-food-served-during-the-japanese-new-year/ https://www.thoughtco.com/shogatsu-japanese-new-year-2028020 Esen Kalın.2points
- Yaklaşık bir seneden beri duyurusu yapılan ve sürekli yeni haberleriyle karşılaştığımız Made In Abyss'in çıkacak olan yeni filmini duymuşsunuzdur.Duymayanlar içinse biz söylemiş olalım Kadokawa bu senenin başlarında açıklamıştı 3. filmin geleceğini. Filmin adıysa "Fukaki Tamashii No Reimei" yani "Derin Ruhun Şafağı". Filmi Twitter hesabından açıkladıktan sonra Kadokawa Youtube hesabından da yazın filme ait ilk fragmanı yayınlamıştı. İlk fragmanı izlemeyenler için buraya bırakıyorum: Geçtiğimiz haftalarda da ikinci fragmanı yayınlayarak ilgiyi zirveye taşıdı Kadokawa: Ancak film hakkında hala çok bir bilgimiz yok. Yalnızca yeni karakterler göreceğimizi, eski karakterlerin geçmişini kurcalayacağımızı ve ilk sezonun öncesini de kapsayan bir devam filmi niteliğinde olduğunu biliyoruz filmin fragmanlarından. Sadece müziklerin yeniden Kevin Penkin'in elinden çıkmasını umuyorum. Zira ilk sezonu izleyenler ne demek istediğimi anlayacaklardır. 17 Ocak 2020'de gösterime girmesi planlanan film çoktan ilgileri üzerine çekti. Bizlere de aynı ilgiyle ve sabırla prömiyeri beklemek düşüyor. Esen Kalın.2points
- Etkilenerek okuduğum bir kitapla karşınızdayım bu gün. 2018 yılında "kore edebiyat haftası" aracılığı ile yazarla tanışma ve imzalı kitabını alma şansı bulmuştum. Kore'nin en güçlü sesi olarak söz edilen Hwang Sok-yong'un en sevdiğim kitabı "Prenses Bari" bu günün konusu. Kitaba geçmeden önce kitabın yazarı hakkında ufak bir tanıtım yapmak gerekir. Kendisinden dinlediğim kadarıyla size aktaracağım. Vietnam savaşında bulunduğunu ve sürgünlerle geçen bir yaşamı olduğunu söylemişti. Bunun yanı sıra ülkesinde insan hakları için eşitlik için savaşan bir aktivist olduğunu söyledi. Kendisi Çin'de doğmuş ve kitaplarında yurtsuzluk ve istenmemek temalarının temel sebebinin bu olduğunu söylüyor. Bunun yanı sıra yazmanın kendini ifade etme ve uluslararası bir ses olmayı sağladığını söylemişti. Beni en çok mutlu eden şey ise Osamu Dazai 'yi seven bir koreli yazar olması. "yazmaya başladığında ülkelerin kırmızı çizgilerle ayrılmış sınırları kalkar" demiş ve Japon-Kore insanı arasındaki çekişmenin tarihi çirkinliğini bu sanata katmadığını söylemesi ile gönlümde ayrı bir yer edinmişti. Hikayenin temel konusuna gelirsek bunu anlatırken içerikten detaylar vereceğim için genel tanıtımını alıntı olarak buraya koymak istiyorum. Kuzey Kore’nin kasvetli bir kentinde, yıllardır erkek çocuk hayaliyle yanıp tutuşan bir çiftin yedinci kızları dünyaya gelir. Deliye dönen baba, bebeği ormanda ölüme terk eder. Büyükanne yardımına koşup bebeğe Bari adını verir. Efsaneye göre bu, abıhayatı aramak için yollara düşen bir prensesin adıdır. İnsanların geçmişlerini okuyabilme yeteneğini büyükannesinden alan Bari, efsanedeki gibi kendi kaderini çizecek bir yolculuğa çıkacaktır. Göçmenlerin, kentlerin bu yeni paryalarının yaşadıklarını tüm gerçekliğiyle yüzümüze çarpan roman, bir Kore efsanesini günümüze taşıyor. Prenses Bari, Kore edebiyatının büyük ismi Hwang Sok-yong’dan çağımıza ışık tutan bir masal." (Tanıtım Bülteninden) Kitapta en beğendiğim noktalara gelecek olursak, gerçekliği çocuksu bir masal gibi ortaya serip herkesin kaçmaya çalıştığı, göz ardı ettiği olayları gün yüzüne çıkarıyor olması. yazarın vatansızlık duygusundan söz etmiştim. Prenses Bari'de işleyen yalnızlık, ezilmişlik ve vatansızlık duygularını fazlası ile hissedebilirsiniz. Kitaptan çıkarılacak çok fazla gerçeklik olduğunu söylemem gerek. Bence okunması gereken önemli bir eser.2points
- "İflasın eşiğindeki işadamı Hwang Kyung-min, karısını öldürdükten sonra, 15 yıldır görmediği eski bir okul arkadaşını, Jung Jonk-suk’u bulur. İki arkadaş, bir yemekte, mevcut durumlarını birbirlerinden gizleyerek eski okul günlerinden konuşurlar. O zamanlar öğrenciler arasında sınıf ayrımları vardır. Daha zengin, daha başarılı ve özellikle zalim bir gruba “Köpekler” denmektedir. “Köpekler”, “Domuzlar” denilen daha güçsüz öğrencilere zorbalık yapıp onları canlarından bezdirerek bir korku krallığı yaratmıştır. Jong-suk ve Kyung-min “Köpekler”e direnememişler, ikisinin de arkadaşı olan Kim Chul onlara karşı koyduğunda ise, bu korku çemberinin kırılması için tek umutları oluvermiştir. İki adam on beş yılın ardından, kendileri için hâlâ bir kahraman olan Kim Chul’a ait anılarının ardında, ilişkilerinin karanlık öyküsünü hatırlar." Tam olarak böyle bir anlatımla bizlere 2011 yılında sunulan bu anime film aslında bu anlatımdan çok daha ötesidir. Güney Kore devletinde okullarda öğrenciler arası şiddet ve tacizin nasıl boyutlara gelebileceği ve üzerinden 15 yıl geçse bile bunun hala kötü bir anı olarak hatıralar arasından dışarı süzüleceği gerçeğini dışa vuruyor. Öncelikle çizim ve grafiklerine değinmek istiyorum. Bir çok açıdan rahatsız edici olan çizimlerin aslında zamanla nasıl konuyla bütünleştiğini söylemem gerek. başlarda göze batan çizimler "96" dk lık bu film boyunca son otuz dakikada göze batmamaya başlıyor. Konusu orjinal olmasada işleyiş biçimi ve çizim biçimi ile oldukça orjinal bir biçime dönüşüyor. Konusunun detaylarına gelirsek biraz metaforlara değinmek gerekir. Köpek ve domuz bizim için ana temayi oluşturuyor. Başlarda Kyung-min karısını öldürdüğünde bir sanrı görür. karşısında Chul'u bir domuz olarak görür. ve Chul ona domuzların ancak öldüğünde köpekler için değerli olduğunu söyler. Kore ve asya ülkelerinde hala şiddetli bir hiyerarşi hissedilmektedir. Sosyo ekonomik yapı ve aile saygınlığı ilk okullardan yetişkinlik dahil olmak üzere birçok biçimde kişilerin hayatlarını bir kast sistemine bağlı geçirmek zorunda kılıyor. Domuzlar sadece köpeklerin eğlenmesi ve karınlarını doyurması için var olan bireyler olarak gösteriliyor. Bir domuz, korkak, pasif, ailesi zayıf ve toplum içinde başkalarına her açıdan hizmet eden kişiler olarak gösterilmiş. Köpekler ise domuzlardan bir üst sınıfta olan, sevecan, vahşi, zeki ve itaatkar varlıklar olarak gösterilmiş. Ve bunların en tepesinde ise bu sınıflandırmayı yapan "insan" var. Anlatımdan fantastik bir dünya yaratılmış olarak düşünmeyin. domzuarda, köpeklerde insan olarak geçiyor. Kast sisteminde iki varlığın nasıl isimlendirildiği burada önemli. Köpekler, domuzlara karşı istediğini yapabilir. onları sindirebilir, taciz edebilir, dövebilir, üstlerine basıp geçebilir... Bu durumda üç ana karakterimizin ortaokul yıllarında köpeklere karşı giriştiği mücadeleyi ve bunun sonucunda bir ölümün gerçekleşmesi ile bu savaşın bittiğini görüyoruz. Domuzların kralı olan kişi Chun. Ve o vahşi bir domuz olarak sindirilmeye çabalanıyor. Bu süreçte şiddetin köpeklere benzemek için bir yol olduğunu düşünüyorlar. fakat şiddetten kaçmak için onlara açılan her kapının kapanışını görüyoruz. Güçlünün zayıfı sadece yumrukları ve bir bıçakla ezebileceği bir dünyada ayakta durmaya abalayan 12-14 yaşlarında bir avuç çocuğu ele almışlar senaryıda. Köpekleri alt etmek için onlardan daha korkunç bir canavara dönüşmek gerektiği sonucuna varıyorlar. Acımasız ve şiddet yanlısı olmanın ötesinde onlar hakkında konuşulmaması için bir plan yapıyorlar. en acımasız canavarı yaratmak için ölmek gerektiği fikrine varıyor üç arkadaş. Başlı başına izlerken rahatsızlık verici müzikleri, sahneleri ve konuşmaları ile insani taciz eden bir yapım olduğunu söylemek gerekiyor. Ancak hayatın en gerçek noktasını çekip almış olması belkide onun ödüllü bir yapım olmasını sağladı. Filmin korede sistemi eleştirmesinin yanı sıra birçok erişkin olmuş erkeğin kendi okul anılarında konuşmak istemeyeceği sahneleri bulacağını belirtmiş yönetmen. Herkesin konuşmaktan kaçtığı şeyi yansıtmış yani... Açıkcası oldukça beğenerek ve rahatsız olarak izlediğim bir yapım oldu. 2011 yapımı olmasına rağmen akıcı bir grafik düzeni olması ise hoşuma giden bir özelliği oldu. İyi seyirler... "king of pigs" 15 yaşının altında ki bireyler için uygun değil.2points
- Bugün Eve'nin yeni albümünün müjdesini vermek için karşınızdayım! Bildiğiniz üzere Eve genelde vocaloid, opening/ending, soundtrack parçalarını coverlayan, oldukça naif,temiz ve shota tarzı bir sese sahip olan bir sanatçı. Ve yaptığı coverlar genelde orijinalinden daha çok seviliyor. Ancak sadece cover yapıyor diyerek hakkını da yiyemem. Özelikle bu kış sezonun en sevilenlerinden 'Dororo'nun 2. ending yapım projesinde gördük kendisini. Fakat çıkardığı son parçadan sonra yaklaşık 1.5 aydır göstermedi kendisini. Meğerse kendisi başka bir proje üstünde çalışıyormuş da haberimiz yokmuş. Yeni albümünün gelecek yıl 12 Şubat'ta yayınlanacağını bildiriyor Eve. Üstelik yeni albümünün adı da 'Smile'. Umarız albümün adı gibi şarkılar da bizde aynı etkiyi uyandırır. Merak ve beklenti içerisindeyiz. Ve tabiki Eve kalitesinden de şüphemiz yok. Şuraya incelemek isteyenler için resmi sitesini koyuyorum; http://eveofficial-smile.com/ Esen kalın.2points
- Vandallık veya akım olarak Vandalizm, bilerek ve isteyerek, kişiye ya da kamuya ait bir mala, araca ya da ürüne zarar verme eylemidir. Bu durum bir çok ülkede gözleniyor. Peki güneş ülkesi olarak bilinen ve toplumunun kurallardan oluşan korseye sıkışmış Japonya'da vandalizm nasıl bir seviye ve ilerleyişte? Bunun cevabı olarak toplumun en aktif ve hareketli kesimine bakmak ve onları izlemek gerekir. Toplumun genç kesiminden söz ediyoruz. Ne varki yaş aralığı oldukça değişken. Çünkü henüz anaokulu çağında başlayan vandal gruplaşmaları ile devam eden çeteleşme ve bunun bir yaşam tarzına dönüşmesi toplum içinde "yeni nesil" kavramını vandalizm ile eşleştiriyor gibi. Toplum içinde bir gruba ait olma isteği o grubun istekleri ve tarzını benimsemekten geçiyor. Bu içgüdüsel olarak yapılan davranış her zaman doğru şekilde işlemiyor. Toplum içinde bir ideolojiyi savunurken dikkat çekmek ve etki yaratmak için şiddete başvurulması gibi durumlar sonucu görülen etkisi büyük vandal hareketler ile karşılaşıldığında hükme karşı bir duruş olarak taraftar toplaması daha kolay oluyor. Peki bu vandal hareketler bir yaşam tarzına dönüşmesi bununla mı sınırlı? Hayır! Tepkisel olarak doğan ve karşı çıkma isyan gibi durumlarda toplumsal bir vandalizm görüldüğünde bunun geçici süre olduğunu görüyoruz. Yakın zamanda Çin'de toplumun ayaklanıp yolları kapatması, hükümet ve devlet demirbaşlarına zarar vererek isyanda bulunması geçici bir vandal harekettir. Ancak ana okulu dönemlerinde sınıf içi ve okullar arası gruplaşmalarda bir bütünlük sağlamak için şiddetin benimsenip bunun başka gruplar ve başka kişilere ait eşyalara zarar verilmesi onu bir yaşam biçimi haline getiriliyor olması tehlikenin boyutunu gösteriyor bizlere. "Zarar verdiğin kadar etkin olur." Bu düşünce altında toplanan bireylerin birbirlerinin şiddet gösterilerinden etkilenerek ve yaşlarının büyümesi ile daha can alıcı saldırılarda bulunması onun bir yaşam biçimi olacağından söz ediyor klinik psikologları. Vandal olarak tanımlanan hareketlerin nasıl bir boyuttan nasıl bir boyuta doğru arttığı aslında toplum tarafından belirlenen bir skala ile ölçülür. Japon toplumunun bir korse içine sıkıştırıldığını söylemiştik. Her noktada bir kural ile karşılaşıldığını ve yaşamanın zor olduğunu belirten ve orada bir süre ikamet etmiş arkadaşlarımdan öğrendiğim bilgiler ışığında orada vandalizmin ne kadar masum şeylerden ortaya çıktığını ve bunun aslında topluma ve onun sosyal baskısına karşı koyma çabasının nasıl dışlanmış kişiliğe büründüğünü anlatacağım. Öncelikle Türkiye ile Japonya vandalizmi arasında çok büyük farklar olduğunu söylemem gerekiyor. Bunun en büyük örneği ise graffitti ve karalamalar... Sokakta yürürken boş bir duvar üzerine yazılmış ve sprey boyanın ucuzluğundan nasıl bir tayfanın yaptığını anladığımız graffitiler bize gayet normal ve oldukça basit geliyor. Birilerinin hayata olan isyanlarını ve kimin kimi sevdiğini öğrendiğimiz bu duvar yazıları belediyelerin bile pek umrunda değilken bizim neden umrumuzda olsun ki? ancak Cumhurbaşkanlığı köşkü ya da Anıtkabir gibi vatani bir kutsallığı olan yerlerde şiddetle kınanacak ve ceza unsuru olarak sayılacak graffitiler bizim için önemlidir. Peki Japonya 'd aöyle mi? Terk edilmiş bir duvara atılan bir çizik kişinin para ya da hapis cezası almasına sebep oluyor. Duvar toplumun malı ve o mala zarar verme hakkın olmadığı için kişilerin hakkını ihlal etmekten ciddi para cezaları var. Bizim sıkıldığımızda ders kitaplarının ve sıraların üzerine yaptığımız ufak çaplı sanat eserleri ise kamu malına zarar vermekten okul yönetimi tarafından cezaya tabi tutuluyor. Bu noktada insan psikolojisinde ceza almak yapılan suça davet etmekle aynı konuma gelmeye başlıyor. yaptıkların ile çevrene yansıttığın şımarık ve güçlü kişilik ya da gizemli ve agresif kişilik belli yaştan sonra karakterin bir parçası oluyor ve şiddet daha çok artmaya başlıyor. Zamanla defter üzerindeki karalamalar ve "eşek şakaları" okul yönetiminde yer alanlara ya da aynı veya farklı sınıflarda bulunan kişilere yansıyor. korkulan ya da sevilen birisi olmak bu noktad abaşlıyor. Yönetimin koyduğu yasakları kâle almamak ve ona kafa tutarak dalga geçmek bir güç gösterisine dönüşüyor. Bu güç gösterisi yaşıtları üzerinde baskı ve sistemli bir eziyete dönüşmeye başladığında masumca başlayan şaka ve eğlenceler hızla alt ve üst ilişkiler içinde basamak atlamaya dönüşüyor. Güç öğretmen gözdesi olmak ya da korkulan kişi olmak arasında seçim yapmaya dönüşüyor. başarı elde etmek ve sıkışılan korsede artık nefes alamamak şiddeti ve hasar vermenin zevkli olduğuna ikna ettikçe lise çağı içinde çeteleşme ve bu işi bir hobiye ve mesleğe çevirmeye başlıyor bireyler. Yavaş yavaş bir yaşam biçimine gelen zarar verme isteği ve bunun sonucunda ilgi çekmek topluma ve bireylere zarar vermeye başladıkça kişi için bu artık bir tutku haline gelmeye başlıyor. Plansızca devam eden vandal davranışlar artık planlı saldırılara dönüşmeye başlıyor. Zaman içinde kişinin iç güdüleri sadece saldırmak ve yok etmek üzerine odaklanıyor. Bunun temel sebebi ise ona bakışın artık oturmuş olması. Kavgacı ve zarar veren bir insan olarak toplum ve çevresi içinde tanınmış olmak onun kimliği olmuş durumda ve bu kimlik korunması gereken bir meta haline gelmeye başlar. Kimliğini korumak için ise vandalizmi bir yaşam biçimi haline getirmek zorunda hisseder. Bu zorunluluk onun sürekli hayatında var olan kuralları yıkmayı hedefler. Tuvalette asılı olan uyarı levhalarının aksine hareket etmek ve toplum tarafından kullanılan kamu mallarına zarar vermek, sevilen bir kişinin varlığını karalamak gibi bir çok davranışı yapması gerektiğini hisseder. Bu noktada vandal olarak tanımlanan birey değil onu böyle kimliklendiren toplumun her bir taşına bakmak gerekir. Hani derler ya özgürlüğün fazlası kaosu getirir diye. Aslında kuralların aşırılığı da sürekliliği de kaosu ve sonrasında toplumda tepki çekmek ve ilgi görmek isteyen bireyleri ortaya çıkarıyor. Japon hükümetlerinin bri dönem okullarda klozete oturmak için bile öğrencilerin göreceği her yere levha astırması bireylerin her konuda onların kontrolünde olduğunu gösterme çabasıydı. Bu noktada tepki koymak başarılı bir ideolojiyi savunduğunu gösteriyordu. ne var ki bu tepki gösterme alkış alıp ceza uygulandığında birey tarafından daha şiddetli bir eylem gerektirirdi. Yapılması gereken verilen tepkinin sonucu levhaların toplatılmasıydı. Ancak akım haline gelen tuvalette garip pozlar vererek fotoğraf çekme ve dışkının klozet dışına bırakılması gibi durumlar ceza yaptırımı aldıkça popülerliği genç kuşak tarafından arttı. Demem o ki kısaca, vandalizm skalada nasıl bir noktada olduğuna göre değişiyor. Eğer bir yaşam tarzı olmaya başlıyorsa bu bir hastalık olarak patoloji olarak görülebilir. Ancak bir şeye tepki koyma amaçlı kısa süreliğine sürdülüyor ise... O zaman yaşasın anarşizm! Bu ufak tefek ama güzel kitap üstü karalamalara göz atmalısınız: https://kotaku.com/more-silly-schoolbook-drawings-from-japan-1627356477 Kaynak: https://www.cbc.ca/news/entertainment/arrest-made-in-anne-frank-book-vandalism-in-tokyo-1.2572554 https://www.japantimes.co.jp/news/2018/11/22/national/japan-immigration-bureaus-tweet-free-refugees-graffiti-goes-viral-hit-focus-vandalism/2points
- Sert bir başlıkla giriş yapmış oldum. Ancak bir süredir takıldığım ve sürekli olarak ağzımı açık bırakan bir konuya değinmek istedim. Günümüzde anime ve manganın daha kolay biçimi olan Novel -roman- kavramının daha kolay yapılabilir ve Çin'de etkisinin artıp uluslararası bir boyuta ulaştığından söz etmiştik. Bu novel ve web romancılık akımının Türkiye sınırları içinde de yankılandığını söylemek gerekir. Ancak ne kadar eğlence sınırlarından çıkmış ve sapkınlık noktasına geldiği tartışmaya oldukça açık olduğu kanısındayım. Yazı tamamen kendi gözlemlerim ve eleştirilerimden oluşacağı için kaynak veremeyeceğim size. Öncelikle bazı kavramları ortaya koymak gerekiyor diye düşünüyorum. Manga ve anime kavramlarının içinde kategori olarak karşımıza hemen hemen her yerde çıkan ''yaoi'' ve ''yuri'' kavramları. Çünkü konumuz bu iki bülten üzerinde işliyor olacak. Özellikle genç kızların bayıldığı ve benim kanaatimce bir salgın haline gelmiş ''yaoi'' kavramlarına açıklık getirelim. Yuri kısaca iki kadının arasında duygusal ve romantik bir ilişkinin işlendiği anime, manga ve novel olarak karşımız açıkar. Yaoi ise iki erkek arasında duygusal ve romantik ilişkinin ve kurgunun işlendiği katagoridir. Şunu belirtmek isterim bir LGBT aktivisti ve destekçisi olarak asla absürt ve korkunç baktığım bir konu değildir yaoi ve yuri. Gerçi benim karşıma daha çok ''Shounen ai'' kategorileri çıktığını söylemem gerekir. Cinselliğin olmadığı sadece duygusal bağların işlendiği konular... Şimdi gelelim benim yeni salgın olarak nitelendirdiğim noktaya. Olay, var olan anime ve mangaların çok dışına taşmış durum ve bu Türkiye de -tanılık ettiğim için bana öyle geliyor olabilir ve cinsel baskının şiddetli olmasıda buna ek olarak gösterilebilir- şiddetli ve sancılı geçmekte. Değinmek istediğim nokta eğlencenin artık sınırları dışından çıkarılıp bir tür ''fanservis'' haline getirilmesi ve bununla yetinilmeden ''zevk objesi/metası'' biçimine sokulması. Pornografik metinlerin ve görsellerin belli yaş sınırının altına gösterilmesini asla doğru bulmaz iken henüz cinsel kimliğini bulamamış çocukların-ulusal yaş sınırının yani +18'in altında olan her birey erişkin ve yetişkin kategorisine erişimi yasaktır- bu tür medyatik servisler ile bulandırılıp kendi kimliklerinden uzaklaştırılıyor olması benim sapkınlık olarak adlandıracağım kısım olacak. Kimlik oturmasının en tehlikeli olduğu zaman 5 ile 15 yaş arası bir süreç olduğunu göz önüne alıyoruz. Bu süreç içerisinde kişiliği ve kimliğinin oturması ve keşfetmesi için bireylerin her şeyi deneyimlemesi gerektiğinden yanayım. Ancak bu süreç içinde bireye bir şeyler yanlış aşılanır ise olabilecekleri araştırdığım ve deneyimlediğim süreçle size anlatacağım. Öncelikle ''genç kızların'' bayıldığı ''bromence'' ve ''yaoi'' ayrıca ''shounen ai''den söz edelim. Ve genç erkeklerin bayıldığı bir noktada ''hentai'' ve ''yuri'' biçimlerinden. Günümüz internet ve uzay çağı içinde her şeye erişim artık yasaklar olmadan kolayca yapılabiliyor. Bu süreç içinde tanıdıkları dünya tamamen birilerinin yorumu içinde geliyor. Maalesef ki, içinde olduğum bu anime ve manga dünyasının pekte iyi etkileri olmadığı kanısına bu olaylara tanık oldukça karar verdim. Hepsi kötü demiyorum ama özellikle fansubların bazı konularda dikkatli davranması gerektiği kanısındayım. Sebebi ise kolay ulaşılabilir kategoriler... Hentai, yaoi ve yuri... Bu kategoriler yaş kısıtlamalı ve kilitli olması gereken noktalarda iken rahatlıkla on yaşında bir çocuğun girip mangasını okuduğu ve animesini izlediği durumda. Bunun tehlikeli olan kısmı cinsellik değil. Cinselliği yanlış tanımlaması. Şiddet ve tecavüzün de işlendiği bu kategorilerde sarsıcı şekilde cinsel kimliğin bozulduğunu düşünüyorum. Bir erkeğin bir erkeği veya bir kadının bir kadını sevmesini görmesinin sorun olduğunu düşünmüyorum. Fakat bir tarafın tecavüze uğradıktan sonra tecavüzcüsüne aşık olmasını görüp bunu romantik bağlarla kafasına oturması büyük bir sıkıntı yaratıyor. Ya da kendi cinsel kimliğini arayışını sürdürmeyi bırakıp evet ben bunu okurken zevk aldım ben buyum diyerek hayatını belli kotalar ve kısıtlamalar içinde yaşamasını doğru bulmuyorum. Ama en çok beni şaşkınlığa uğratan bunların ötesinde bir nokta. Eğlence ve çizgilerin dünyasının gerçek sanılacak kadar ona göre yaşamak... Bu işi gerçekliğe çevirmek aslında biraz fanservislere birazda etkilenmiş kişilerin Wattpad ve benzeri sitelerde konuları daha açık ve cinsel birliktelikleri daha şiddetli betimleyerek yazması ve çizmesi... Sorun fanservislerin hararetli şekilde beyinleri bulandırma değil. İşin korkunç yanı bunları yazanların henüz 11-13 yaş arasında ''kız çocuğu'' olarak halk ağzında nitelendirilen yaşta ki bireyler olması. Gelenekçi, katı görüşlü ve aykırıklara korku ve dehşetle bakan bir insan değilim. Fakat kan dondurucu gelen bir kaç şey ile karşılaşınca dehşete kapılmamak elde değildi. Ufak bir anımı anlatayım. Adını vermeyeceğim ama bir çok kişinin girip novel yazdığı bir fansubların çevirileirni yayınladığı bir site daha doğrusu platformda bir kaç defa gezinirken bir türkçe novel etiketi altında bir roman gözüme ilişti. Yazarı Türk, fikir bir Türk tarafından geliştirilmiş gibi... Birinci bölümü okudum ve dramın ve kan dehşetin dibini gördüm. Bir erkek çocuğuna yapılan tecavüz ve daha sonrasında çocuğun ona tecavüz eden kişilere aşık olması. Cinsel istismarın aşka dönüşmesi. Rastlanılabilir bir hikaye gerçek hayatta. buraya kadar normaldi. Fakat yazar notunu gördüğümde kanım çekildi. Yaoi kategorisi izlemek ve okumaktan zevk alan ve bunun hayal dünyasında kalmasının ötesine çıkmasını isteyen bir kız ''kız çocuğunun '' bu romanı yazdığını öğrendim. Henüz 11-13 yaşları arasında. Ve bu durumu sorduğumda bana psikopat olduğunu bu tür ilişkilerden zevk duyduğunu anlattı. Daha sonrasında yorumunu silmiş olması var olan kanıtımı elimden alıyor. Site yönetimine sorunu belittim ve onun gibi bir çok romana rast geldim. yaşları on beşe erişmeyen kız çocuklarının eş cinselliği yanlış anladığı yetmezmiş gibi bunu sadece ''cinsel ilişki'' olarak görüp şiddetin cinselliği var ettiğine inanması beni bu kategorinin yanlış olduğuna yeterince ikna etti. Web Romancılığın çok kaliteli eserler ortaya koyduğunu söylemiştim Çin Web Romancılığını konuşurken. Ancak birde bu noktası var. Karanlık ve tehlikeli olan noktası. Henüz yetişkin bir birey olmamış genç kız ve oğlanların izlediklerinden etkilenerek bilinçlerinde bir bulandırma oluştuğu. Ki gözlemlerim kız çocuklarının bu türden fazlası ile etkilendiği ve erkek çocuklarının daha çok onlar ile aynı yaşta iken savaş ve macera tarzı anime ve mangaları tercih ettiği. Erişkin erkeklerin ise -Japonya'da fazlası ile görülüyor- hentai tarzını benimsemesi ve onu bir yaşam tarzına çevirip zevk aracına dönüştürülüp sermayeleştirilmesi görülüyor. Bir eğlence aracı sermaye biçimine ve servisler aracılığı ile daha fazla pazar payı artması için abartılırsa o kadar amacının dışına taşıyor. Bugün Türkiye'nin sosyal medya ağlarında gördüğüm bu yuri ve daha çok yaoi tarzının yanlış yaşta bireylerin izlenmesine sunulmasının bir noktada suçlusuda bu işi sermaye biçimine getirmiş fanservisler. Herhangi bir yaş kotası koymamış olması ya da koyulsa bile rahatça aşılabilir olmasıdır. Üstüne daha fazla konuşulacak bir konu. Toparlamaya çabaladım. Ne kadar uluslararası fanservislerin yayınlarından kaçınılmasa ve bunun ana kaynağına ket vurularak bilinçlerin yanlış öğretilerden kaçınılması sağlayasamakta -ki bu sebepten bir çok ileride erişkin olacak birey eşcinselliği sadece kurgulanmış yaoi ve mangalardan öğrendi ve tanımladı- çeviri ve fansub gruplarının bu duruma müdahale etmesi gerekiyor. Çevirilerini yaptıkları sitede sıkı bir yaş denetimi olmalı. Ensestin normal gösterildiği ve tecavüzün zevk almak olarak işlendiği yapılardan uzak durmaları gerekiyor. Peki duruyorlar mı? Hayır. Bir çok fansubun çevirdikleri mangalar ve animeler ile platformlarda yayınlanan kız çocuklarının yazdığı kısa romanları karşılaştırdığımda benzerlik korkunçtu. Çocuklar görür duyar ve öğrenir. Daha sonra ise bunu uygular. Fansublar sadece okunması ve bundan sermaye elde edilmesi için yaptıkları çeviriler ile nasıl bir salgına sebep olduklarını biliyorlar mı? Sanmıyorum. Bir not eklemek isterim. Bu konu benim için her zaman tartışmaya açık olacaktır. Bireysel görüşler değişir ve deneyimler görüşleri şekillendirir. Ancak net olan bir şey var ise on bir yaşında bir çocuğun bir erkeğe bir erkeğin tecavüz ettiğini her detayı ile okuyup gördüğü bir yapım eğlence sektörü içinde değil kar amacı güden ''sapkın'' sermaye içinde yer almalıdır. Arada bulunan ince çizgi geçildiğinde tehlikesini görmek için uzaklara bakmaya gerek yok. Bir Türkçe yaoi romanı bulun ve okuyun. Yazılanlar karşısında henüz okula servisle giden bir çocuğun bunları nereden öğrendiğini bulmak için bir yaoi mangası okuyun ya da animesi izleyin...2points
- İnsan hayal gücü sınır tanımaz bir noktaya ulaşmaya başladı. Fantastik kurgu hayranı birisi olarak son zamanlarda (bir kaç aydır) Çin Roman/Novel akımına kendimi kaptırdım. Yeni yeni Türkiye'nin tanıştığı bu tarz belki üç senedir çok sevilen bir türe dönüştü batı dünyasında. Manga ve anime yapımlarının ne kadar pahalı ve zor olduğu göz önüne alınarak bu web roman tarzı ile fantastik evrenleri yaratıp okuyucunun hayal gücüne bırakan biçimi daha yaygın hale getirdi. Web Romancılık yeni bir akım değildi. Bir çok forum, site kurularak kağıt üstünde okuma terk edilmeye başlanmıştı. Öyle ki herkesin yazar olabileceği ve hayal dünyalarını, düşüncelerini yansıtmak için paraya ihtiyaç duymayacağı bir evren oluşmaya başlamıştı. ''Wattpad'' gibi büyük kitlelere ulaşılabilecek e-book sistemleri gelişmeye başlamış ve artık insanlar kendi eserlerini yayınlar hale gelmişti. Öyle hızlı bir yükselişe geçmişti ki ''internet roman yazarlığı'' karman çorman bir hale gelmeye başlamış ve binlerce hatta milyonlarca roman etrafı doldurmaya başlamıştı. Genç Kız Edebiyatından, Bilimkurguya kadar her tarzda milyonlarca roman türüyordu. İnsanlar artık ''kalite'' denilen unsuru arar olmuş ve yavaş yavaş yıldızı parlayan yazarlar dışında bir çok kişinin profili unutulmaya başlanmıştı. 2006-2007 yılları arasında kurulan bir Çin Web romancılık sitesi (https://www.qidian.com/) ise dikkat çeker bir konuma gelmeye başlamıştı. ''Epic'' tarzdan ''romantizme'' kadar bir çok internet romancılığı servisi sunmaya başlamıştı. Daha çok kahramanlık ve ölümsüzlük gibi eserlerin kendini göstermesi ile aranan farklı lezzet bulunmuş gibiydi. Manga ve animelerde aranan ölümsüz kahraman motifini işleyen romanlar bu tarzın sevenleri tarafından ilgi ile takip edilmeye başladı. (''qidian'' sitesinden...) Sadece bu tarz değil romantizm tarzını, güncel yaşam tarzını taşıyan ve okuyucuya sunan yeni romanlar ortaya çıkmaya başlamıştı. Geçmişi savaşlara ve yaşam döngülerinin kutsallığına bağlı olan Çin edebiyatı yeniden yaşam bulmaya başlamıştı. Ölümsüzlük arayışı, ejderhalar, elementlerin kontrolü ve Taoculuk felsefesinin öğretileri, fantastik sayılacak kadar mitleşmiş destanlardan arda kalan uçan kılıçlar, dünyalar ve evrenler arası geçişlerin ortaya çıktığı bu romanlar Manga ve anime tadı vermeye başladıkça okuyucu kitlesi daha çok artmaya başlamış ve popüler bir yapı haline dönüşmüştü. Bu tarzın basımlı kitaplarda ilk öncüsü olan J.R.R. Tolkien'ın hayranlarının zamanla Çin edebiyatının yeni akımı olarak görülen bu Web Romancılığa bağlandığını görüyoruz. Bu bağımlılık neydi peki? Tolkien'ın bize sunduğu dünya bambaşka ve baştan yaratılmış bir dünyaydı. Orta Dünya'da insanlara savaş açan Orklar, altına tapan cüceler, bilgeliğin temsilcisi ve bencil Elflerin ve birbirinden farklı öykülerin şekillendiği yeniden yaratılmış bir dünya... bu dünyayı sarsan savaşlar ve yaşanmışcasına kurgulanan bir tarihi vardı. Gerçeklikten uzak ama bir o kadar gerçek. İnsanların hayal dünyasına bırakılmış karakterler ve karakterilerin zaman içinde gelişmesi, büyümesi, olgunlaşması ve olayların ilerleyişinde sosyolojik bültenin asla terk edilmemesi. Tolkien'in sunduğu ve bir daha bulunamaz bu tadı veren tarzın, yeni akım Çin Edebiyatı olarak nitelendirilecek Web Romancılıklar ile yakalandığını görüyoruz. Özlelikle ''Xuanhuan'' ve ''Xianxia'' tarzlarında gördükçe daha fazlası istenmeye başlanıyor web romanlar. (J.R.R. Tolkien'ın çalışma odasından bir resim.) Tolkien gibi fantastik dünya sunup her an yeni bir şey keşfetme şansı kılıyor bu türler. Bunun yanı sıra tarz olarak kendini sınırlamıyor ve Çin Hükümetinin ağır yasalarından kaçınarak sansürsüz yayın hakkı elde etmiş olmaya başlamıştı. Konu kısıtlamaları olmayan ve editörlerce sansürlenmeyen romanlar okumak için hem Çin Toplumu hem de uluslararası okuyucular için yeni dünyalar keşfetmeleri için şansı vermişti Çin Web Romancılığı. Romantizmi, savaşı, efsaneleri ve fantastik dünyaları çizimsiz, sansürsüz ve hayal gücüne bırakacak şekilde yaratmak çok iyi bir anlatıma sahip olmayı gerektirmişti. Her detayın doğru betimlendiği ve dünyaların iç içe geçip tek bir noktaya odaklanmamış Çin Web Romanları okuyucuyu kendine bağlar hale gelmişti. Serilere dönüşen onlarca roman olmuş ve okuyucunun yorumları ile hikayenin akışına yön verilmesi ise okuyucuyu olaya dahil ederek ona hak sunmaya başlamıştır. Bazıları bitmek bilmeyen serilere dönüşmüş ve buna rağmen yüklendiği anda bir bölümü milyonlarca kişi tarafından okunur olmuştu. Beş bin sayfayı aşmasına rağmen sıkmadan ve yormadan okuyucusunu yaratılan dünyada kendini kaybetmesini sağlayan yazarların yeni projeleri için destek fonları verilir hale geliyor Web Romancılıkta. Tıpkı anime ve manganın doğuşu gibi yavaş yavaş başlayıp birden patlamıştı. Meslek biçimi almaya başlamıştı ve yazarların karakterleri ''Fanart'' şeklinde forumlarda tasarlanır olmuştu. Takipçilerinin okumaktan daha çok yaşamaya başladığı bu edebiyat tarzı hükümetin dikkatini çekmiş ve bazı kitapların basılmasına izin vermeye başlanmıştı. Çin Geleneksel kültürünü ve dönemin imparatorlarını alaya aldığı düşüncesine ya da eş cinsellik gibi unsurları içermesine rağmen sansürsüz şekilde basılması için izin verilmesi bir çok yapımcıyı ceseratlendirmiş olmalı ki bazı romanların dizileri, filmleri, animeleri ve webtoonları çıkmaya başladı. (Ma Dao Zu Shi Animesi, ''The grandmaster of demonic cultivation'' romanından uyarlanmıştır.) Şunu göz ardı etmemek gerek. Web Romancılık aslında Çin gibi animelerinde ve mangalarında sansürü sıkça uygulayan ülkelerde yazarların ve senaristlerin kendi hayal dünyalarını sunmak için bir fırsat haline gelmeye başlamıştır. Destek fonu bulamayan amatör yazarların okuyuculara ulaştığı ve zahmetsiz ancak bolca emeğin bulunduğu yeni bir okuma kültürünü oluşturmaya başlamıştır. Sadece okuma kültüründe değil Çin Anime sektöründe de yeni akımların oluşmasına ve daha cesur adımların atılmasına sebep olmuştur Çin Web Romancılığı. Kaynakça: http://www.chinadaily.com.cn/china/2017-04/17/content_28966407.ht https://en.wikipedia.org/wiki/Classic_Chinese_Novels (VPN değiştirici ile ulaşılabilir link.)2points
- - Kidz TV ~ Kidz-Animez Basilisk Bleach D. Gray-Man Darker than Black Death Note (Ölüm Defteri) Deltora Quest Digimon Xros Wars – Digimon Fusion Fullmetal Alchemist FMA: Brotherhood Ghost in the Shell: S.A.C. Gon Heidi Hellsing Last Exile Mitsubachi Māya no Bōken (Arı Maya) Naruto Sailor Moon (Ay Savaşçısı) Samurai 7 - Cartoon Network Bakugan - TRT 1 / TRT 2 / TRT 3 Uchuu Densetsu Ulysses 31 (Ulysses 31) Kimagure Orange Road Voltron : Defenders of Universe (1981 tarihli "Golion" 'ın uyarlaması) Kikou Dantai Dairugger-XV (Amerikan - Japon ortak yapımı olup Amerika'da Voltron : Vehiche Team adıyla gösterildi) RoboTech : Macross Saga (1982 tarihli "Super Dimensional Fortress Macross" 'un uyarlaması) RoboTech II : Sentinels Movie Nadia : Secrets of Blue Water Future Boy Conan Muu no Hakugei (White Whale from Mu) Venus Wars Laserion Goshogun Chodenji Robo Combattler V Toshou Deimos Space Cruiser Yamato (3. sezon Movie'siyle beraber yayınlandı) Baldios Movie (a.k.a. "Space Warriors Baldios Movie") Gatchaman (a.k.a. "G Force") Gorilla Force Ace o Narae (a.k.a. "Aim for Ace!") Hajime Ningen Giatrus (a.k.a. "First Human Giatrus") Juuichinin Iru! (a.k.a. "They Were Eleven") El Hazard : The Wanderers Watashi no Ashina ga Ojisan (a.k.a. "Daddy - Long - Legs") Robotan Esteban : Mystery of Gold Cities Kimba the White Lion Valley of Windaria Wedding Peach Sanchiro Plawres Kaze no Naka no Shoujo Kinpatsu no Jeanie Grey : Devil Digital Target Karate Baka Ichidai Ahiru no Quack Calimero Hai! Step Jun Honoo no Alpen Rose: Judy & Randy La Seine no Hoshi God Mars - TRT 1 / TRT 2 / TRT 3 / TRT INT / TRT GAP : SailorMoon Lost Universe Chitcha na Yukitsukai Sugar (a.k.a. "A Snow Fairy Named Sugar") Go Go Five Twins Puchi Puri Yushi I Love You Bu-bu Cha-cha Hana no Ko Lunlun Lady Lady / Hello Lady Lynn Pokemon Movie : Mewtwo Returns! - Show TV: Mirmo Zibang! Tottoko Hamutarou Dedective Conan SlamDunk Magic Knight Rayearth Space Adventure Cobra Legend of Zorro Dashu! Kappei (Sapık Çiko) - KanalD: Tottoko Hamutarou Rurouni Kenshin Captain Tsubasa Captain Tsubasa 2002 : Road to World Cup Digimon / Digimon Zero 2 Digimon Tamers Yu-Gi-Oh! Monster Rancher Kyoryu Bouken Jura Tripper Hello Kitty Candy Candy Red Baron Ninja Kabuto - ATV: Kikou Dantai Dairugger-XV (Amerikan - Japon ortak yapımı olup Amerika'da Voltron : Vehiche Team adıyla gösterildi) Sailor Moon Dragon Ball Pokemon Power Stones Beyblade Duel Masters - Star TV: Voltron : Defenders of Universe (1981 tarihli "Golion" 'ın uyarlaması) Ashita-e Free Kick (a.k.a. Strikers) Kimba the White Lion Coo : It Came From The Sea Card Captor Sakura Yu-Gi-Oh! One Piece Dragon Ball Kamikaze Kaitou Jeanne Magical Do Re Mi (Ojamajo Doremi) Rockman EXE (a.k.a. Megaman NT Warrior) Pokemon - Kanal 6 / Tele On: Aoki Densetsu Shoot! Saber Rider & Star Sheriffs Gorilla Force Speed Racer / Racer X Ganbare Genki Rose of Versailles Crystal Triangles Hime-chan No Ribbon Three Muskeleteers Samurai Pizza Cats (a.k.a. "Kyattou Ninden Teyandee") Judo Sanka - STV: Saber Rider & Star Sheriffs Ashita-e Free Kick (Orjinali öyle olmasa da Strikers adıyla yayınlanmıştır ülkemizde) Kimba the White Lion - HBB: Saber Rider & Star Sheriffs Legend of Galactic Heroes Speed Racer / Racer X Futari Taka God Mazinger Tokusou Kihei Dorvack - TGRT: Choudenji Robo Combattler V Kyoryu Bouken Jura Tripper Toshou Deimos - Mesaj TV: Bio Armour Booster : Guyver Esteban : Mystery of Gold Cities - Brt: Dedective Conan You're Under Arrest Magic Knight Rayearth Rose of Versailles Dr. Slump Robin Hood no Daiboken Hana no Ko Lunlun - TV8: Yu-Gi-Oh! - CINE 5 / Maxi Tv: Demon of Steel : Battle of the Great Demon Beasts RoboTech : Macross Saga (1982 tarihli "Super Dimensional Fortress Macross" 'un uyarlaması) Rurouni Kenshin Goshogun Movie : The Time Estranger Cliffhanger Gray : Devil Digital Target Samurai Pizza Cats (a.k.a. "Kyattou Ninden Teyandee") - KanalTürk: Bio Armour Booster : Guyver - FOX Kids / JetX: Oban Star Racers Shaman King Sonic X - CNBCe: Howl's Moving Castle Saiyuuki (1960) - JoJo Tv (DigiTurk): Tokyo Mew Mew Yu Gi Oh! Panda Z F Zero JoJo's Blizzare Adventure - S'Nek Tv (DigiTurk) : GunGrave Samurai Champloo Tenjou Tenge Ikkıtousen DigiTürk (MovieMax) Yu Gi Oh! : The Movie Metropolis Cowboy Bebop - The Movie : Knock'n Heaven's Door Blood : Last Vampire - Lig TV (DigiTurk) : Hungry HeartWild Striker - Kanal 1: Bakouten Shoot Beyblade Pokemon Movie : Mewtwo Returns! Not: Çeşitli kaynaklardan toplanmıştır.1point
- Muhtemelen senenin son yazısıyla karşınızdayım ve bugün bahsetmek istediğim senenin son konusu ise şans… Sanırım bir insanın kendinde en çok olmasını istediği şeylerden biridir şans. Açık olmak gerekirse ben de şansın getirdiklerine ve bizden götürdüklerine inanan insanlardan biriyimdir. İnsanlar gözle görülemeyen şeyleri somutlaştırmayı severler, aslında bunu bir ihtiyaç olarak görürler. Bu yüzden de kendi şansımı somutlaştırdığım sonrasında da çantadan çantaya sürüklediğim bir şans broşum vardır. Tabi böyle şeylere bel bağlamak doğru değil fakat insanlar üzerinde oluşturduğu psikolojik rahatlamayı es geçmek de olmaz. Kişisel sebeplerin yanı sıra çoğu dinsel ve kültürel inanışta da, şans getirdiğine inanılan bazı nesneler ve somut ögeler vardır. Benim bugün bahsetmek istediğim “şanslı” figürler ise Japon kültüründen geliyor. Bildiğiniz üzere Japonya’da Budizm, Şintoizm gibi dinler var ve bu dinlerde de şans getirdiğine inanılan tılsımlar, heykeller vb şeyler mevcut. Hadi gelin bunlardan birkaç tanesine hep beraber göz atalım. 1. Maneki Neko Ülkemizde "Şans kedisi" olarak bilinen "Maneki neko" aslında Japonca'da "çağıran kedi" anlamına gelmekte. Aşağı yukarı hareket eden patisiyle kedimizin çağırdığı şey ise şans, bolluk ve bereket. Bolluk ve bereket çağırdığına inanıldığı için de ticaretle uğraşan ya da esnaflık yapan kişiler maneki nekoyu çok seviyor öyle ki kasalarının yanında mutlaka bulundurmayı tercih ediyorlar. Maneki nekoların kalkık patisinin bir anlamı olduğu gibi farklı renklerdeki nekolar da farklı anlamlara sahip. Beyaz: Pozitif ve saflık Siyah: Kötülüğe karşı koruma Altın: Zenginlik ve refah (sanırım bu renk bir tane edinmeliyim) Yeşil: Eğitim ve sağlık Mavi: Zeka, bilgelik ve başarı alanında şans getirdiğine inanılıyor. Maneki neko'nun şans getirip getirmediği meçhul olmakla beraber zamanla Japon kültüründen tüm dünyaya yayılmıştır. 2. Omamori Şans Tılsımları Şintoizm ve Budizm dinini bir parçası olan Omamori tılsımları türbelerden ve tapınaklardan alınabilen genel olarak koruyucu gücü olduğuna inanılan tılsımlardır. İnanışlara göre de içini açıp bakmak kişiye kötü şans getirir. Yukarıda koyduğum resimde gördüğünüz gibi kesecik şeklinde taşınabilir ve keseciğin içinde dualar yazılıdır. Aslına bakılırsa ben bunu bizim muskalara oldukça benzettiğimi söyleyebilirim. Para, sevgi, iyi şans, mutluluk gibi farklı çeşitleri olmakla beraber kişi ihtiyacı olan tılsımı istediği gibi taşıyabilir. 3. Daruma Bebekleri Daruma bebekleri yine Budizm dininin geleneğini ve kültürünü yansıtıyor. Japonların yeni yıl kültürü olan bu Daruma bebekleri tapınaklarda veya diğer yerlerde farklı boyutlar halinde satılıyor. Fakat ilk alındığında Daruma bebeğinin iki gözü de boş bir halde oluyor. Satın aldıktan sonra bir gözünü boyuyorsunuz ve gerçekleşmesini istediğiniz dileğinizi dileyip evinizin bir yerine bebeğinizi koyuyorsunuz. Dileğiniz gerçekleşirse de Daruma'nın diğer gözünü boyuyorsunuz ve sonrasında bebeği yakıyorsunuz. Dileğiniz gerçekleşmezse de... Neyse bu seçeneği şimdilik düşünmeyelim. 4. Şans Çikolatası Kit Kat Şans sembolleriyle ilgili yazıyı ingilizce bir kaynaktan okuduğum için ilk okuduğumda acaba yanlış mı anladım diye düşünmüştüm fakat Japonların Kit Kat açılımını da okuyunca mantıklı ve bir yandan da sevimli geldi. Aslında bu olay Korece'de var ve benim de çok hoşuma gider. Korece'de elma kelimesi (사과) ve özür dilemek (사과하다) anlamına gelen kelimelerin yazılışı aynıdır. Ve kalbini kırıp onarmanız gereken bir kişiye elma uzatmak özür dilemeniz anlamına da geliyor. Tabi siz ağzınızla da bir tur söyleyin yine de. Heh buradan geleceğim şey ise Kit Kat çikolatasının anlamı. 'Kitto Katsu !' yani 'Kesinlikle Kazan!' anlamı yüklenen bu çikolata genelde öğrencilere sınavları sırasında şans ve başarı getirmesi amacıyla veriliyormuş. 2020'ye ait son yazımı bitirmeden önce dilerim ki yeni yılda maneki nekolara ya da şans tılsımlarına ihtiyacınız olmadan şans hep sizinle beraber olur. Ama şunu da asla unutmayın ki şans kendisini yalnızca hazırlanmış olanlara gösterir. Mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir yıl geçirmeniz dileğiyle... Bu arada yazımı yazarken keyifle dinlediğim bir şarkıyı da sizinle paylaşmak isterim, iyi dinlemeler.1point
- Hepimizin bildiği üzere 2020 senesi pandemi gölgesinde pek çok kısıtlamalarla ve zorluklarla karşılaştığımız bir sene oldu. Her ne kadar şu anlık kontrollü bir sosyal hayatın içinde yaşayıp gidiyor olsak da yine de bilinçli bireyler olarak çoğumuz işi olmadığı takdirde evde vakit geçirmeye çalışıyor. E haliyle evde vakit geçirdiğimiz süre artınca alan dar gelmeye, yapacak yeni aktiviteler aramaya başladık. Kimimiz yeni yemek tarifleri denemeye başladı, bu yemeklerle karnını tıka basa doyurup göbek yapan kimimiz spora başladı, e kimilerimiz de komşulara inat yeni bir enstrüman çalmayı öğrenmeye başladı. Benim size boş zamanınızı değerlendirmek için bugünkü önerim ise hafif-orta düzey çizme ve boyama kabiliyeti isteyen bir aktivite olan duvar boyama. Yetenek falan deyip abarttığıma bakmayın itiraf etmeliyim resimle pek alakası olmayan bendeniz için bile oldukça eğlenceli bir aktivite oldu. Önce gözünüze duvarınızdan bir yer seçin, boyalarınızı fırçalarınızı alın yanınıza çayınızı kahvenizi kapıp işe başlayın. Arkadan da güzel hafif tınılı bir müzik, heh işte tamam! Sevdiğiniz anime ya da manga karakterlerini duvarlarınıza yansıtın. Herkesin seçimi ve favorisi haliyle farklı olacaktır ama ben gözünüzde canlandırmanız ve örnek olması açısından buraya Pinterest'ten kaydettiğim birkaç boyama örneği koyuyorum. Yukarıdaki net favorim... Aslında şöyle bir baktığımız zaman çoğunluğun Ghibli karakterlerini çizip boyamayı tercih etmiş olduğunu görüyoruz. Fakat bu kesinlikle sizin hayal gücünüze ve favorilerinize kalmış bir şey. O sebeple kendinizi kısıtlamaya gerek yok. Örneğin yukarıda Naruto resmedilmiş. Burada ise manga şeklinde bir çizim görüyoruz. Vayy, bu da gerçek manada orijinal duruyor. Kafanızda bir şeyler canlanması adına birkaç örneğe yer verdikten sonra sizi biraz cesaretlendirmek adına nacizane kendi duvarımı paylaşmak istiyorum. Büyük bir Miyazaki ve Ghibli Stüdyo hayranı olarak ben de tercihimi Ghibli karakterlerinden yana kullandım. Genellikle kitap okuduğum köşeyi gözüme kestirip boyamaya başladım. Gördüğünüz gibi yukarıda verdiğim örneklerin profesyonelliğiyle uzaktan yakından alakası yok ama bana sorarsanız oldukça sevimli bir köşe oldu. Yaşadığınız alanı güzelleştirmek sizin elinizde. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim, olur da bir cesaret başlarsanız iyi şanslar...1point
- Beğendiğim ve bence mutlaka okumanız gereken serilere başlamadan önce kısaca webtoon’un ne olduğundan bahsetmek istiyorum. Webtoon, Kore menşeili internet ortamında çizilen ve yayımlanan çizgi romanlara deniliyor. Genelde renkli bir şekilde çizilen webtoonlar elden çizim yerine grafik tabletler üzerinden oluşturuluyor. Mangadan farklı ise genelde renkli olarak çizilmesi ve basılmıyor oluşu. Bir diğer fark ise webtoonlar yukarıdan aşağıya doğru okunurken mangalar soldan sağa doğru okunuyor. Ufak bir bilgilendirmeden sonra benim favori listemde olan ve sizlere çekinmeden önereceğim webtoonları sıralamak isterim. Umarım bir şans verip vaktiniz olduğunda okumaya başlarsınız. 1. Tower of God Aslında Tower of God 2020 Nisan ayında anime olarak yayınlanmaya başlayarak büyük bir sükse oluşturmuştu. 13 bölüm halinde yayınlanan anime her ne kadar şu an bitmiş olsa da webtoonu hala devam etmekte. Okumak isteyenler için Türkçe olarak 485. Bölüme kadar çevrilmiş halde. webtoonların okunma sayıları git gide artmaktayken anime versiyonlarını görmek tabi ki de izleyenleri sevindiriyor fakat güncelde devam eden bir seri olunca 13 bölümlük bir versiyon haliyle kimseyi tatmin etmiyor. Bilmeyenler için serinin konusu ise şöyle, hayatının büyük bir kısmını tek arkadaşı Rachel ile geçiren Bam bir gün arkadaşı Rachel’ın ‘kale’ denilen yere gitmesiyle çok üzülür. Arkadaşının peşinden kapıyı açmayı başarıp kaleye giren Bam’ı kalenin türlü zorlukları beklemektedir. Webtoonda çizimleri oldukça güzel ve kaliteli, fakat anime versiyonunda nedense bana çizimler ve arka plan oldukça soğuk geldi. Gerçi itiraf etmem gerekirse renkli ve canlı çizimleriyle bana yeterli gelen webtoonların animasyon hallerini ben olmasa da olur şeklinde değerlendiriyorum. Sonuç olarak webtoon’un One Piece’i denilen bu seriye bence bir göz atmalısınız. Ah bu arada Kore menşeili bir yapım olması sebebiyle açılış şarkısını bir k-pop grubu seslendirmiş ve kanaatimce oldukça hareketli ve epik bir parça olduğunu söyleyebilirim. Bağlantısını buraya bırakıyorum... 2. Solo Leveling Oldukça popüler olan webtoonlardan biri olan ‘Solo Leveling’ aslında Chu-Gong tarafından yazılmış bir Novel’dan uyarlama. Ve bence oldukça iyi de bir uyarlama. Hatta bir oyun (gamer) webtoonu olarak anime versiyonu çekilse SAO’yu sollar gibime geliyor… Konusundan bahsedersek, webtoon’un başlama tarihinden 10 yıl kadar önce bir kapı açılır ve bu kapıdan farklı seviyelerdeki canavarlar giriş yaparlar. Aynı şekilde farklı seviyelerde avcılık yapan insanlar da bu canavarları yok etmeye çalışır. Ana kahramanımız Sung Jin-Woo’da en düşük seviye olan ‘E seviye’ bir avcıdır ve ‘Dünyanın en güçsüzü’ şeklinde de bir lakabı vardır. Fakat ailesini geçindirmesi gereken Jin-Woo buna rağmen canavarların bulunduğu zindanlara inmekten ve ağır yaralar almaktan çekinmez. Bir gün tuhaf bir zindanda tuhaf bir canavarla karşılaşan Jin-Woo ve ekibi büyük bir tuzağa düşer. Burada artık ölümü kabullenen Jin-Woo nerden geldiği belli olmayan bir güç elde eder ve olaylar gelişir. Okumak isteyenler için şu anda 120 bölümlük bir Türkçe çevirisi mevcut ve seri hala devam etmekte. webtoonlar’ın anime versiyonlarının yaygınlaştığı son zamanlarda bana öyle geliyor ki bu seriyi de yakın zamanda ekranlarımızda izleyebiliriz. 3. Uncle Cool Kısaca konusu, korkunç görünümlü bir adam ürkek bir kızı gözüne kestirir fakat kız onun yanında korksa da sakin kalmayı başarır. Daha sonrasında sürekli yolları kesişmeye başlayan bu ikilinin arasında romantik bir ilişki başlar. Aslında bu webtoona başlamam bir arkadaşımın vesilesiyle oldu. Arkadaşım çok değişik mizahlı-komikli-dramlı bi webtoona başladım, Allah aşkına bir bak dedi. Kendisi genelde manga ya da webtoon tarzı şeyler okumadığı için bu önerisi beni oldukça şaşırtıp bir miktar gözümü yaşartsa da (çünkü ben manga okurken başıma gelip söylenen bir insandı kendileri haha) gidip okumaya başladım. Gerçekten de webtoon mizahı ve parodileriyle sizi güldürmeyi başarıyor. Gintama izleyenler karakterlerin büründüğü o tuhaf surat ifadelerini çok iyi bilir, Uncle Cool'da çizerin kullandığı o benzer ifadeler komedi anlamında seriye ayrı bir kalite katmış. Seri bir yandan da işlediği günlük ve sosyal sorunlarla toplumsal konulara değinmeyi de ihmal etmemiş. Şu an güncelde 62 bölümlük bir çevirisi bulunan bu mizahlı-komikli-dramlı webtoona bence bir şans vermelisiniz. 4. Sweet Home Geçtiğimiz aylarda Netflix’in de dizi uyarlaması için çalışmalara başladığı, Güney Kore’de korku- gerilim türünde popüler olan Sweet Home ile devam edelim. İsminin ilgimi çekmesiyle dur bi bakayım diye başladığım daha sonra bayılarak okuduğum hatta çevirisini bekleyemeyip orijinalden devam ettiğim ve sonunda ağlayarak (iyi anlamda) bitirdiğim bu esere, yazarına sevgiler göndererek değinmek isterim. Öncelikle yazarın olayları birbirine bağlayışı, aralarda verdiği flash backler gayet yerinde ve anlamlı, böylece okurken hikâyenin içine girebiliyorsunuz. Her bölümde merakla diğer bölüme geçmemi sağladı diyebilirim. İlerleyen bölümlerde neden böyle bir karaktere gerek var diyebileceğiniz türde bir- iki tip var. Fakat onlardan da öte her bölümde yeter artık öl diye sinirden ekranı yumruklayacağınız biri var… Şu aşağıdaki şahıs... Son dört bölümdeki gerçekten etkileyici ve duygu yüklü sahnelerle keşke biraz daha devam etse diye düşünmüştüm ama yine de olması gerektiği gibi bittiğini söyleyebilirim, yani niye böyle saçma bitti diyebileceğim bir durum yok. Sonunda ise webtoonun ismini çok güzel bir şekilde bağladıklarını da belirterek içeriğini kısaca özetleyeyim. Sweet Home, insanların hayatta en çok olmayı /olmasını istediği şeyi yansıtan canavarlara dönüştüğü ve dünyayı ele geçirip insanlığı yok ettiği bir dünyada geçer. Okurken herkesin, bu hayatta gerçekten ne istediğini sorgulamasına da neden olur. Kahramanımız Hyun Cha, ailesiyle ilişkisi pek iyi olmayan bir ergen olarak karşımıza çıkmakta. Beklenmedik bir kaza sonucu ailesinin öldüğü haberini almasıyla artık yapayalnızdır. Bu yüzden evini terk etmek zorunda kalır ve tek başına yeni bir daireye çıkar. Taşındığı apartmanda bir şeylerin farklı olduğunu hisseder ama anlayamaz. Bu arada yaşadığı olaylardan dolayı 25 Ekim’de intihar etmeyi planlar. Fakat öyle şeyler yaşayacaktır ki o gün yani intihar gününde bile apartmandaki sağ kalan bir grup insanla beraber, yaşamak için hayatta kalmaya çalıştığının farkına varacaktır. 5. 10 Years That I Loved You The Most Aslında ismini okuduğunuz zaman bile burnunuza buram buram dram kokuları geliyordur herhalde. Çünkü ben de okur okumaz ‘Hmm galiba bir miktar ağlayacağım, varıp peçetelerimi hazırlayayım.’ izlenimini uyandırmıştı. Keza öyle de oldu. Webtoon her ne kadar klasik dram ögelerini barındırıyor olsa bile, artık size dram ögesi denildiğinde ne çağrıştırıyorsa, işleniş şekli farklı. Aynı zamanda ‘The Decade Of Deep Love’ adlı bir Novel’ı da var. Webtoon Shounen- ai kategorisinde yer alıyor. Bilmeyenler için söylemek gerek, shounen- ai türündeki eserler erkekler arası aşkı ve romantizmi konu alan eserlerdir. Her ne kadar bu türdeki eserlere oldukça fazla eleştiri ve nefret yorumları gelse de herkesin fikirlerine ve tercihlerine saygılı olunması gerektiğini unutmamak gerekir, aşk aşktır, sevgi de sevgi… Konusundan çok çok az bahsediciğim çünkü eğer fazlaya kaçarsa tüm büyü bozulur. 10 yılı aşkın bir süredir birliktelikleri olan Lewis He ve Adolph Jıang’ın ilişkisinde bazı çatlaklar oluşmaya başlar. Adolph çevresi değişip başarıları arttıkça değişmeye başlamıştır ve Lewis’i aldatarak en büyük hatasını yapar. İkilinin arasında ki çatlak gittikçe genişlerken Aloph’un bilmediği çok önemli bir şey vardır ve olaylar hüzünlü bir şekilde gelişir. Webtoon ‘tamamlanmış’ statüsünde olmakla beraber Türkçe çevirisinin olmaması gibi bir problemi mevcut. Yani en azından ben bulamadım. Tanıtımını en sona bırakma sebebim de bu. Ama dram kategorisinde ki türlerden hoşlanıyorsanız kesinlikle ‘10 Years That I Loved You The Most’a bir şans verip o hüzün denizine bir tur dalmalısınız. (Bu arada webtoonu okurken Aimer dinleyebilirsiniz. Kesinlikle iyi bir kombinasyon oluşturuyorlar)1point
- Gerçek bir hikayeye dayanan ve oldukça duygu dolu sevilesi bir diziden söz edeceğiz bu gün. Birazcık eski ama hala izlenecek kadar güzel. Dizinin Künyesi: Tam adı: 1 Litre no Namida ,"1 Litre of Tears" Tür: Romatizm, Trajedi , Aile Yönetmen: Satoko Kashikawa Oyuncular : Erika Sawajiri - Aya Ikeuchi (Başrol) Ryō Nishikido - Haruto Asō (Başrol) Naohito Fujiki - Hiroshi Mizuno (Doktor) Hiroko Yakushimaru - Ikeuchi Shioka Takanori Jinnai - Ikeuchi Mizuo Riko Narumi - Ikeuchi Ako İlk bölüm yayın tarihi: 11 Ekim 2005 Son bölüm yayın tarihi: 20 Aralık 2005 Uyarlandığı eser: Bin Damla Gözyaşı: Bir Genç Kızın Yaşam Savaşı Bölüm sayısı: 11 (140 dakikalık özel bölümü bulunmaktadır ayrıca.) Konusu: Aya 15 yaşında bir lise öğrencisidir. Sınava yetişmeye çalıştığı zaman tanıştığı Haruto ise onunla on dört yaşında yaşında tanışmış aynı liseye ve aynı sınıfa düşmüştür. Aya basketbol oynamayı seven oldukça spora düşkün bir kızdır. annesi eski bir hemşiredir. Evlerinin yanındaki ailesinin dükkanında çalışarak boş zamanlarını geçiren sıradan bir kızdır. Bir gün çok sert düşer ve hastaneye gider. Ancak orada annesinin dikkati ve hemşirelik geçmişi ile dengesinde sorunlar olduğunu fark ederler. Ve omur ilik zedelenmesi yaşadığını, omuriliğinin yavaş yavaş öldüğünü zaman içinde konuşmayacak, yürüyemeyecek ve hareket edemeyecek olduğunu öğrenir. Bunun üzerine hayat küskünlüğü ile baş etme çabası içinde ailesinin ve Haruto'nun büyük desteğini görmeye başlar. Aya da bu hastalığa yakalandığında öncelikle "bu hastalık, bu yaşta neden seçti" diye sitemde bulunur ama sonra sitemde bulunmanın hiçbir faydası olmadığını kabullenerek güçlü olmaya çalışır. Hastalığına rağmen çevreye gülücüklerini bir güneş gibi saçar. bu güneşin gitgide solmasını göstermektedir dizi. Aya'nın günlüğünde yazanlar üzerinden işleyen dizi oldukça akıcı ve ağlatan bir havaya sahip. İzlemenizi tavsiye ederim. "Daha önce başka blog yazarı tarafından tanıtımı yapılmış fakat künye eksikliği nedeni ile yazı silinip, güncellenmiştir." ...1point
- Flying Dog şirketinin 10. yılı anısına çıkacak filmin 2. tanıtımı dün yayınlandı. Yönetmen koltuğunda Kyohei Ishiguro'nun oturduğu kaliteli bir romantik movie bizi bekliyor gibi gözüküyor. Shigatsu wo Kimi no Uso'nun da yönetmenliğini yapan Ishiguro Sensei bu orijinal film de bizleri şaşırtacak gibi. 15 Mayıs'ta Japonya'da gösterime girecek olan filmin hikayesi şu şekilde: "Cherry pek de sosyal olmayan, insanlarla iletişimde zorlanan, sürekli kulaklıkla dolaşan, haiku seven bir çocuktur. Bir gün sıradan bir alışveriş merkezinde, diş tellerini kapatmak için maske kullanan Smile ile tesadüfen karşılaşır. Hikaye sosyal medyanın ve müziğin etkisiyle ilişkilerinin derinleşmesini konu alıyor." ("17. yazımda seninle tanıştım.") ("Oğlan kızla buluşuyor.") İlk yayınlanan tanıtım; 2. tanıtım; Kaynakça: https://www.crunchyroll.com/ https://www.animenewsnetwork.com/ Esen Kalın.1point
- Uzun bir aradan sonra merhabalar. Bu gün hakkında konuşacağımız konu "The Witcher" olacak. Biliyorsunuz ki 20 aralık sabahı yayınlanan dizi birçok Witcher hayranını ekrana kilitledi. Bu kişilerden birisi olan ben ve arkadaşım ise iki koldan diziyi değerlendirme şansı elde ettik. O oyunlarını oynamış ve haritada açılmayan bölüm bırakmamış iken ben kitaplarını sırasıyla okumayı başarmış birisi olarak bir gecede diziyi izledik hatta yedik yuttuk. Peki sindirebildik mi? HAYIR! Üstte gördüğünüz görsel aslında hazımsızlığımızın temel noktası olsada bir çok açıdan güzeldi. Özellikle Geralt karakteri olarak kaba saba yapısı ve mimiksiz yüzü ile Henry Cavill'i tam oturmuş bulduk. Ama asıl acımız Yennefer ve Cirilla karekterlerinin beklenildiğinin çok aksi olması. Cirilla bence oyunda da kitap da da çekilmez akılsız bir kız çocuğu olarak bir nevi karaktere uygun seçilmiş olsada güzellik ve beğenilme için kusurlarını kapatmak için çocuk doğurma yetisinden büyük acılarla vazgeçen Yennefer'i "Anya Chalotra" oynamamalıydı. Onu çirkin bir kadın olarak bulmuyorum fakat Yennefer arsız ve güzelliğini kullanma konusunda belli kalıplar içinde yaratılmış bir karakter. Aslında birçok karakterin oturmadığını görebiliriz. Bunun temel noktasına kafa yormaya çabalasamda bir türlü mantıklı bulamıyorum. Bir çok amatör olsada Triss, Ciri ve Yen'e benzeyen oyuncu bulunabilirdi. En kötü makyajların doğru yapılması gerekirdi. Bir açık kapı olarak oyun ve kitap içinde sembolik olarak oluşan karakterlerin yakalanmasına çalışılmış olabilir diye düşünüyorum. Bazı karakterlerin fiziksel özelliklerinden çok söz edilmeyip oyunu yaratan firmanın tasarımcıları tarafından oluşturulan karakteri arayan çok izleyeni olduğunu fark ettim. Şunu demek gerekir; yeni Game Of Thrones olabilir düşüncesi The Witcher evreninin sonsuz şekilde genişleyecek kadar açık uçlu oluşuna bağlı. GoT gibi evren ve arita genişledikçe yeni karekterler ve yeni hikayeler ile sürükleyici bir akım yakalanabilir. Ancak unutulan nokta zaten belli bir okuyucu ve oyunlarını oynayan oyuncu kesimine sahip bir hikayeyi bu kadar yanlış sunmak ağır tepkilerle projenin geri tepmesine sebep olmaz mı? OLDU! İzleyici kitlesinin ikiye bölündüğü gerçeğini ortaya koyalım ve iki açıdan nasıl bir risk aldıklarına bakalım. Daha önceden karakterlere ve olaya hakim olan kitabı ve oyunu bilenleri karakterleri canlandırmak üzere seçilen oyuncuların tutarsız tiplemeleri ve uyumsuz hareketleri diziye karşı umutları kırdı. Bir de ne oyunu ne kitabı bilen var. Tamamen Netflix'de çıkacağını duyup araştıran kişilerden oluşan kitle ise olayların işleyiş ve zaman dengesini anlayana kadar sezon bittiği için bir çok şey altı boş kalmış oldu. Kurgu oldukça yavan kaldığı için yeni hayran kitlesi oluşturmakta baya zorlandığı anlaşılıyor. Ancak buna rağmen iki hafta boyunca viral ve hit listelerinde zirvede asılı kalmayı başarmış olması aklımıza "reklamın iyisi kötüsü olmaz" sloganını getiriyor. İnsanlar sırf yermeleri anlamak için bile izliyor sonuç olarak . Bakalım 2. sezon çekim aşamasında imiş. Umarım bir çok oyuncunun sözleşmesi iptal edilip senaryo kurgulayıcıları değişmiştir. Ancak o zaman yeni bir Game Of Thrones esintisi yakalar ve sekizinci sezonda kafa üstü çakılışı izleriz. ?1point
- Bugün 2019 ilkbahar sezonunun en sevilenlerinden Kimetsu No Yaiba'dan güncel bir haberle karşınızdayım. 6 Nisan'da başlayıp 28 Eylül gibi kısa bir zaman önce sona eren serinin tiyatrosunun sergileneceği duyuruldu. İlk etapta Japonya'da sergilenecek olan oyun şimdiden büyük ilgi topladı bile. Shounen Jump'ın düzenlediği bu gösteri; İlk olarak 18-26 Ocak 2020 tarihleri arasında Tokyo'daki Galaxy Tiyatrosu'nda, Daha sonrasında ise 31 Ocak 2 Şubat tarihleri arasında Kobe AiiA 2.5 Tiyatro Salonunda izleyicisiyle buluşacak. Merakla beklenen oyun 2016 yılından beri Touken Ranbu serisinde emeği geçen "Suemitsu Kenichi" tarafından yazılmış ve yönetilmiş. Oyunun şimdiik seanslara bölünerek oynanılacağı düşünülüyor. Şimdi gelelim kitlelerin merakla beklediği kadroya: 1-TANJİRO KAMADO / RYOTA KOBAYASHİ 2-NEZUKO KAMADO / AKARİ TAKAİSHİ 3-ZENİTSU AGATSUMA / KEİSUKE UEDA 4-İNOSUKE HASHİBİRA / YOGO SATO 5-GİYU TOMİOKA / REO HONDA 6-SAKONJİ UROKODAKİ / TOMOYUKİ TAKAGİ 7- TAMAYO OJOUSAN / MİMİ MAİHANE 8- YUSHİRO / HİSANORİ SATO 9- MUZAN KİBUTSUJİ / YOSHİHİDE SASAKİ Açıklanan kast şimdilik bu kadar oyunun sitesinden de duyurulduğu üzere: https://kimetsu.com/stage/ ( -ki oldukça güzel bir site) Zaten geriye pek bir şey de kalmıyor şeytanları nasıl sahneleyecekleri dışında. Kaynakça; https://www.crunchyroll.com/anime-news/2019/10/20/demon-slayer-kimetsu-no-yaiba-stage-play-reveals-visuals-of-tanjiro-nezuko Dipnot: Daha kaliteli bir Kimetsu no Yaiba -anime- deneyimi için Veteransubs öneriyoruz. Esen Kalın.1point
- "Resme bayılıyorum, ve hep sanatımı ifade ederken geleneksel Çin boyama tekniği 'mürekkep sıçratma' nın etkisindeyim." Bugün sizlerle birlikte çizimleriyle adından çokça bahsettiren bir isim üzerinde duracağız. Kendisi "XUEDAİXUN" ... Belki bu isme bir yerlerden aşinasınızdır, değilseniz bile resimlerini görmeniz çok daha olası. Genelde hayvanların üzerinden insan çizimlerine atıfta bulunan ve daha çok bu türdeki çizimleri popüler olan bir çizer. Ancak önce biraz kendisinden kısaca bahsetmek istiyorum. Yazının başında da belirttiğim ve kendisinin de belirttiği gibi çizim tekniği olarak geleneksel Çin sanatı olan "mürekkep sıçratma" tekniğini kullanmayı seviyor. Ayrıca sevdiği diğer bir şeyse yakışıklı erkekler. Ve tabiki bunları yine mürekkep sıçratma tekniğiyle bilgisayar ortamında tasarlıyor. Ek olarak Xuedaixun hissettiklerini birebir olarak resme aktarma konusunda da çok hassas. Çin'in Henan eyaletinin başkenti olan Zhenzou 'da ikamet eden çizerin henüz cinsiyetini bilmesek de çizimlerinin, illustrasyonlarının sahip olduğu naiflik insan da hoş bir etki bırakıyor diyebilirim. Özellikle renk seçimlerindeki pastel tonların fazlalığı çizim tekniğine oldukça adapte olmuş gibi gözüküyor. Daha önce hayvanların insanların üzerindeki izdüşümünü konu ettiği çizimlerinin daha revaçta olduğundan da bahsetmiştik ancak yazarın söylediğine göre aslında hayvanları insan olarak resmetmek değil hedefi onların hareketlerini, davranışlarını ve mimiklerini en doğru şekilde yansıtabilmek diğer bir değişle hayvan doğasını insana yöneltme olarak tanımlıyor yaptığı işi. Son olarak Xuedaixun'un farkedilmesi zor ama ilginç bir karakter seçiminden bahsetmek istiyorum sizlere. Genel olarak Çin kaynaklı novel,manga,anime gibi mecralarda bulunan eşcinsel temalı karakterleri seçerek kendine göre yorumluyor bu çizer. Daha doğrusu çizdiği karakterler genel olarak eşcinsel tema üzerindeki karakterler. Eğer Xuedaixun'un daha fazla çizimine ulaşmak istiyorsanız kendi hesapları için: https://www.deviantart.com/xuedaixun/gallery https://www.weibo.com/xuedaixun?is_hot=1 Dipnot: Bu yazıya vermiş olduğu fikir ve katkılarından dolayı baş editörümüz olan "creative-miss" e teşekkür ediyorum. Esen Kalın.1point
- Bugün 2018 yapımı olan komedi ve oyun temalı olan bir anime eleştirisi ile karşınızdayım. Bu oyun teması Rpg tarzı bir oyun oynamak ve ya o oyunun içine girmekle alakalı değil. Bu seferki oyun teması shogi. Shogi'yi bilmeyenler için Japon satrancı diyebiliriz. Satranca çok benzeyen bir oyun. Sadece bazı taşların ilerleme şekli ve oyunun bazı kuralları farklı. Neyse Shogi'yi gözünüzde hayal edebildiyseniz anime'yi anlatmaya geri dönüyorum. Anime cidden benim için çok eğlendiğim bir anime olmuştur. Cidden çok güldüğüm anlar olmuştu ve sıkıldığım anlar yok denecek kadar azdır. Bu anime'de baştan söyleyeyim çoğu kız karakter küçük kızlardır. Ana karakterimizde ufak loliconluk var diyebiliriz. Ben bir anime izlerken genelde en eğlendiğim anlar kız karakterlerin erkek karakteri kıskanmaları ve sonrasında yaptığı komik hareketlerdir. Bu anime'de bunun bolca olması beni cidden çok eğlendirmişti. Bu anime cidden bir efsane olmasa bile bence eğlenmek ve kafa dağıtmak için kesinlikle izlenmesi gereken bir anime. Konusu efsane olan bir seri değil zaten buna çok önemde vermiyor. Genel amacı eğlendirmek olan bir anime. Seslendirmen kadrosundan bahsedelim biraz. Bu anime'de Sora Ginko karakterini seslendiren Kanemoto Hisako, diğer animelerde Shokugeki no Souma'dan Erina, Gate serisinden Tuka'yı seslendirmektedir. Bu anime'de Hinatsuru Ai karakterini seslendiren bir diğer seslendirmen olan Hidaka Rina, diğer animeler'de Tate no Yuusha no Nariagari animesin'de Filo, Black Bullet animesin'den Aihara Enju karakterlerini seslendirmektedir. Bu anime bence ortalama bir animedir ve herkese tavsiye ederim. Konu: Bir gün bir Shogi oyuncusu olan liseli Kuzuryuu Yaichi girdiği Shogi turnuvasını kazanır ve bir usta olur. O gün bu maçı izleyenlerden biri olan Hinatsuru Ai, Yaichi'ye hayran olur. Maçtan sonra Yaichi evine döner ve aniden evinin kapısını açar. Açtığında evinin önünde küçük bir kız görür ve bu kız Yaichi'ye öğrencisi olmak istediğini söyler. Bu kız Ai'den başkası değildir. Sonrasında Yaichi bu isteiği kabul etmek zorunda kalır ve onu öğrencisi olarak alır. Bu hikayenin devamında başlarına komik olayların geleceği hareketli günler başlar. PUANLAMA Konu: 6 Müzik: 7 Karakter tasarımı: 8 Karakterler arası ilişki ve gelişimi: 8 Konu anlatımı: 7 Mal puanı: 7.05 Benim puanım: 7.50 Zayıf yönleri: Ortalama bir anime ve konuya fazla önem vermeyen bir anime olduğundan bence zayıf bir yönü yok. Asıl amacı güldürmek olan bu seri bu işi başarılı bir şekilde yaptığından bana göre zayıf bir tarafı yok. Ben yeni bir yazarım o yüzden beni tanıyan pek fazla insan yok ama benim yazılarımı okudukça beni daha fazla tanıyacağınızı umut ediyorum. Benim için anime'ye verilen puanlar o kadar önemli değildir. Bunu bir çok anime izlediğimden tecrübe ettim. Bazen düşük puanlı seriler yüksek puanlı serilerden daha eğlenceli ve daha iyi olabiliyor. Benim önerim bazı düşük puanlı serilere bir şans verilmesi. Bundan sonraki eleştirimde bir farklılık olsun diye Mal listesinde puanı en düşük animelerden birin izleyip sonraki serimde onun eleştirisini yazacağım. Eğer yazımda bir hatam olduysa affedin. Herkese iyi günler dilerim.1point
- Sezon Sayısı: 2 1.Sezon Bölüm Sayısı: 12 2.Sezon Bölüm Sayısı: 12 Mangaka: Keitarou Takahashi Silah tüccarlığı, yaşanan savaşlarının piyasalaşması ve farklı hayatlardan kopup gelen hikayelerin bizlere sunduğu; görüp duymayı pek sevmediğimiz gerçekleri önümüze seren bir seri Jormungand. İlk sezonunu 2012'nin yazında; 2. sezonunu ise sohbaharında izlediğimiz bu seri hakkında biraz konuşmak istiyorum açıkçası. Bu yazıda öncelikle konusuna dair bilgilendirme yapıp sonrasında da seriyle alakalı görüşlerimi paylaşacağım. Şimdiden spoiler uyarısı vermek durumdayım. Lütfen yazıya bunu göz önünde bulundurarak devam edin. O zaman başlayalım... Silah tüccarlığı demiştim. Seri tam olarak bunun üzerine kurulu. Silah tacirleri ve savaşın arka tarafında halkın farkında olmadığı piyasalaşma. Aslında sevilip de üzerine konuşulmayan seriler arasında sanki Jormungand veyahut üzerine konuşulmak istenmeyen.. Jonathan (Jonah) Mar Anne babası öldürülmüş bir çocuk... Savaşların ortasında büyüyen minik askerimiz Jonathan Mar (yazının devamında Jonah olarak bahsedeceğim), silahlardan ve bu silahları temin eden kimselerden nefret ederek hayat yolculuğuna devam etmektedir... Ancak içine doğduğu yaşam koşulları Jonah'ı nefret ettiği bu silahlara mecbur bırakmaktadır. Yaşamak için en çok nefret ettiği şeylere ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç listesine daha sonra özel olarak, ünlü silah tüccarı Koko Hekmatyar'da dahil olmuştur. Koko Hekmatyar Psikopat, yaşını belli etmeyen, güzel ve zeki kadın karakterimiz Koko Hekmatyar. Çizimiyle oldukça ilgi çekici duran bu karakter ünlü bir silah tüccarıdır ve açık konuşmak gerekirse seri ilerledikçe bizleri şaşırtmaktan vazgeçmeyecektir. Silah tüccarlığı piyasasında hâtrı sayılır bir isme sahip olan Koko, aynı şekilde hâtrı sayılır düzeyde de düşmana sahiptir. Dolayısıyla kendisini koruyacak etten duvarlara ihtiyacı vardır. Özel korumalarını kendi seçen, delilik ile dehâlık arasında ki ince çizgide adımlayan karakterimiz; Jonah'ıda kendi özel koruması olarak işe aldığında hikayemiz başlamış bulunuyor. Ve evet kendisi Jonah'ın silahlardan ve silah tüccarlarından nefret ettiğini bilerek bunu yapıyor. Zaten seriyi ilginçleştirmeye başlayan esas noktada burası oluyor... Bu arada kendisinden daha az sevimli olan bir de ağabeyi mevcut. Kasper Hekmatyar. Ara sıra kendisini de seri içerisinde göreceğiz ve sevmeyeceğiz (nolur sevmeyin). Kasper Hekmatyar Koko ile tanışan ve çoğu eski özel askerlerden oluşan 8 kişilik bu koruma ekibine dahil olan Jonah, artık elindeki silahı hayatı pahasına bu ilginç idealleri olan kadın için kullanmak zorunda kalacaktır. HCLI isimli şirket adı altında yasadışı silah satışı yapan Koko Hekmatyar bizleri; orduların, milislerin ve çeşitli yapılanmaların arka tarafına götürerek aslında izleyiciyi belli bir düzeyde rahatsız etmeyi başarıyor. Açık konuşmalıyım ki konuyla alakalı gerçekten sıfır bilgi sahibi bir insan olsaydım izledikten sonra; "Ne için yaşıyorum ki?" gibi bir düşünce az da olsa içimi tırmalayabilirdi. Neyse ki böyle bir durum yaşanmadı. Gelin biraz da diğer karakterlere göz atalım... Binbaşı Sophia Valmer Seriden aşinâ olduğumuz adıyla Valmet. Güney Afrika'da görevde olduğu sıralarda kendi ekibine düzenlenen saldırı sonnucunda bir tek kendisi hayatta kalmış ve bu olay Valmet'in askeri düşüşünü hazırlamıştır. Bir asker olarak ailesinin izinden giden Valmet için hayat artık sonlanmıştır. Yaşanan ölümlerin faturasını kendisine kesmiştir. Tam da yaşanan bu vahim olay sonrasında çıkagelen Koko, onu kendi takım arkadaşı yaparak kendisine yeni bir dünya sunmuştur. Valmet yaşanan olayları hiçbir zaman unutamadı ancak Koko sayesinde "hayatta" olan bir birey görüyoruz. Renato Socci Seride duyacağımız lakabıyla R. Eski Bersaglieri istihbarat teğmeni. En azından seri ilerleyene kadar bizler ve sevgili Koko'muz bunu böyle bilecek. Aslında bir noktaya kadar da doğru. Dikkatinizi çekerim: Bir noktaya kadar! Beni gerçekten şaşırtan bir karakter olmuştur, gerek aslında bağlı olduğu yerle gerekse yaptığıyla... Lutz Eski bir polis memuru, keskin nişancı. Gerçekten de bu adamın yapabildiği en güzel şey keskin nişancılık. Bir de o yumuşak kalbi olmasa Koko'nun takımında olmaya gerek duymadan hayatına devam edebilirdi. Olsun biz onu pamuk kalbiyle de seviyoruz. Topçu Askeri Mao Asya'da savaşların yaşanmadığı bir ülkede topçu askerliği yapan bu karakter, askeri talim sırasında yaşanan kaza sonucunda orduyla ilişiği kesildiği bir noktada Koko Hekmatyar ile tanışmıştır. Ekibin içerisinde ailesi olan tek kişidir kendisi. Ailesi elbette kendisinin bir silah tüccarına korumalık yaptığını bilmemektedir. Akihiko Tojo SR Unite olarak bilinen Japonya Savunma Bakanlığına bağlı çalışan gizli bir birimin eski bir üyesidir. Birim kapatılana kadar burada görev almış birim kapatıldıktan sonra ise ilk olarak Kasper Hekmatyar ile çalışmaya başlamıştır. Daha sonra da Koko Hekmatyar'ın ekibine dahil olmuştur. Genelde bilgisayar başında gördüğümüz Tojo, istihbarat toplama konusunda gerçekten de başarılı bir karakter. Ugo Devasa karakterimiz Ugo. Kendisi eski bir İtalyan mafya üyesi. Takıma alınma hikayesi belki de en tuhaf olan karakterlerden. Kendisine yaşama şansı veriliyor ancak bir silah tüccarının ekibinde olması şartıyla. Olayların nasıl geliştiğini izleyince çok eğlenmiştim açıkçası. Şoförlük konusunda epey maharetli bu dev gibi abimiz kendini sevdirmeyi başarıyor açıkçası. William Nelson Eski ABD subayı, seriden bildiğimiz adıyla Wiley. Ve işte kitap kurdumuz! Her boş vakitte bu karakteri kıyıda köşede bi yerde elinde bi kitapla görmek mümkün. Keskin nişancılık ama özellikle de patlayıcılar kesinlikle en keyif aldığı alanlar. Evet özellikle patlayıcılar söz konusu olduğunda gerçekten keyif alan bir tip... Lehmbrick Lehm.Eski bir Delta Force elemanı. Koko'dan önce Kasper'ın korumalığını yapmıştır. Seride insanı kesinlikle en tedirgin eden karakter. Ne yaptığı belli değil. Uzun bir süre bu adama karşı kararsız kalıyor insan izlerken... Koko'nun ekibinin esas ve bir numaralı elemanı diyebiliriz kendisi için. Serinin içerisinde özellikle haşır neşir olacağımız ekibi az buçuk tanıtmaya çalıştım. Geride pek çok karakter var ancak yaşanan olayları ve diğer karakterleri görmek için seriyi izlemek en iyisi olacaktır. Hâlâ izlemeyenleriniz varsa lütfen bu yazıyı artık usulca kapatın ve seriye başlayın!1point
- Bugünkü eleştiri konumuz Clannad ve Clannad: After Story. Clannad okul temalı ve günlük yaşam içeren 2007 yapımı bir anime. Aynı zamanda bir Visual Novel oyunu uyarlaması. Bana göre kesinlikle baş yapıt olan bir anime. Kesinlikle ağlatma özelliğine sahip ve aynı zamanda eğlendirme özelliği de barındırıyor. Arada doğa üstü güçler ve olaylar da barındırıyor ama bu düşündüğünüz gibi büyücüler dövüşüyor gibi bir şey değil. Daha çok yaşanan mucizeler gibi. Clannad ilk sezonu diğer sezona göre biraz daha eğlenceli ve her anime gibi karakterleri tanımaya başladığımız bir ilk sezon. Clannad ne kadar komedi ögeleri barındırsa da her zaman bir ağırlığı bulunan bir anime. Clannad'de dram ögeleri de var. Karakterlerin bu zamana kadar yaşadıkları zorluklar temel alınıyor. Karakterlerin geçmişi bu anime de çok önemli bir rol tutuyor. Bu anime'nin ilk sezonu 23 bölümden oluşuyor. Ana karakterlerimiz Okazaki Tomoya, Furukawa Nagisa, Tomoyo Sakagami, Fujibayashi Kyou, Fujibayashi Ryou, Ibuki Fuuko, Ichinose Kotomi, Sunohara Youhei. Bunların hepsi ana karakter olsa da asıl ana karakter Okazaki Tomoya. Okazaki bu karakterlerin çoğu ile sırayla tanışıyor ve hepsiyle arası yakınlaşmaya başlıyor. Klasik bir anime başlangıcı diyebilirsiniz. Bu karakterlerin bazıları ile başından beri tanışıyor. Bu arkadaş grubu beraber vakit geçirmeye başlıyor ve hepsi bir birinin sıkıntılarını çözmeye başlıyor. Bu da ilişkilerini ilerletiyor. Anime klasik bir anime başlangıcı olarak ta gözükse aslında izleyebileceğiniz en güzel dram ve romantizm konulu animeler den biri. Dram, romantizm, arkadaşlık konseptlerini en iyi anlatan animelerden. Clannad After Story ise Clannad animesi'nin devamı niteliğidir. Bu sezonun geneli Lise'den sonrasını anlatır ve devamında büyüdüğü ve aile kurdukları döneme kadar gider. Bu sezon öncekinden daha dramatik ve duygusaldır. İlk sezon ağlatmaya bilir ama bana güvenin After Story kesinlikle ağlatacaktır. Bu seferde geçmişten sıkıntılar göreceğiz ama bu sefer ana konu yeni ortaya çıkan sorunlar olacaktır. Bu animenin opening, endingleri ve anime içi müziklerini hep beğenmişimdir. Eski bir anime olduğu için çizimleri efsane diyemem ama konu, konu işlemesi ve karakter gelişimi olarak çok iyi bir anime. Birazda konudan bahsedelim. Konu: Okazaki Tomoya bir lise öğrencisi ve en yakın arkadaşı Sunohara Youhei'dir. İkiside derslerinde başarısız, tembel öğrenciler. Bir sabah Tomoya okula yürürken okul yolunda bir kız görür. Bu kız kendi kendine konuşuyordur. Normalde Tomoya umursamaz bir tiptir ama yinede bu kız ile konuşur. Kızın ismi Furukawa Nagisa'dır. Zamanla Nagisa ile vakit geçirmeye başlar ve aynı zamanda onu tanımaya başlar. Nagisa, Okazaki'den bir yaş büyüktür ve zayıf bir vücudu olduğundan geçen sene devamsızlıktan mezun olamamıştır. Nagisa yalnız bir kızdır. Tomoya ne kadar umursamaz gözükse de Nagisa'ya sürekli yardımcı olmaya çalışır. Nagisa tiyatro kulübüne katılmak istediğini söyler. Tomoya, Nagisa'ya destek olur ve kulübe başvurmasını söyler. Cesaretini toplayan Nagisa kulüp odasına girdiğinde, kulübün kapandığını öğrenir. Bundan sonra bu kulübün tekrar kurulması ve başka olaylar yaşanmaya başlar. PUANLAMA Konu: 9 Müzik: 8 Karakter tasarımı: 8 Karakterler arası ilişki ve gelişimi: 10 Konu anlatımı: 9 Zayıf yönleri: İzlerken anlayacaksınız. Arada başka bir dünya'dan bahsediliyor. O konu biraz karmaşık. Onun dışında belirgin kötü bir şey hatırlamıyorum. Kısaca bu anime bir efsanedir. Kesinlikle izlenmesi gereken bir anime.1point
- Fuuka, müzik temalı içinde romatizm, komedi, dram temaları bulunduran 2017 yapımı bir anime. Ben kendi adıma söylemek gerekirse müzik temalı animeleri pek sevmem. Ama bu anime çok farklı ve benim için çok büyük bir istisna çünkü bu anime benim için izlediğim en güzel animeler'den biri. Tabi önceki yazımda da söylediğim gibi klasiklerden ayrı tutarak değerlendiriyorum. Bir Death Note, bir Fullmetal Alchemist ve ya Naruto ile karşılaştırmıyorum. Bu anime cidden çok güzel bir anime. Ayrıca bu anime bir manga uyarlaması olan bir anime. Normalde eleştirilerde mangaya çok değinmem ama bu anime de bir ayrıcalık yapacağım. Bu anime kesinlikle animesi izlendikten sonra mangası okunması gereken bir anime. Neden mi diye sorarsanız çok güzel bir sebebi var. Visual Novel oyunları düşünün verdiğiniz kararlara göre oyun farklı bir gidişata gidip farklı sonlarda bitiyor. Fuuka'da bunu barındıran bir anime ve manga. Animesi ve mangası belirli bir yere kadar aynı gidiyor ve çok kritik bir yerde ikiye ayrılıyor. Aynı bir visual novel oyunu gibi. Bu ikiye ayrım cidden çok güzel olmuş. Bu animeyi sevenler hem sıkılmadan seriyi izleyebilecek hem de mangasını okumaları sağlanacak. Çünkü size iki farklı son gösterecek. Ben ikisini de beğendim. Ama daha iyi son bence manganın ki. Animede ki tam bitmemiş ve açık uçlu. Ama güzeldi. Bu konuya çok takıldım çünkü beni en etkileyen yerlerinden biri buydu ama şimdi daha uzatmadan başka bir özelliğine değineceğim. Bence müzikleri çok güzeldi. Benim için anime müziklerinin çok önemli bir yeri vardır. Seslendirme ekibine gelirsek, çok ünlü seslendirmenler yok. Fakat bir kaçı önemli karakterleri seslendirmiş. Mesela Re zero'dan Subaru'yu seslendiren aynı zamanda bu aralar çok popüler olan Dr. Stone animesinden de Senkuu'yu seslendiren Kobayashi Yuusuke, bu anime'de ana karakterlerden Haruna Yuu'yu seslendirmektedir. Bir diğer seslendirmen olan Hayami Saori bu anime'de Hinashi Koyuki'yi seslendirmekte ve aynı zamanda Akagami no Shirayuki-hime anime'sinde Shirayuki'yi seslendirmiştir. Ama asıl meseleye gelirsek seslendirme bence güzel. Diğer nokta ve bana göre animeler de en önemli nokta olan karakter gelişimi. Bu karakter gelişimi çok iyi işlenmiş. Kişisel sorunlar ve bunun üstüne giderek bunu yenme çabaları, çektikleri zorluklar ve bir birleriyle olan iletişimleri, dostlukları hepsi çok iyi anlatılmış. Fuuka animesi'nin çizimlerini de çok beğendim ve aynı zamanda senaryo'da çok iyi yazılmış. Bence Fuuka ( kızın ismi ve anime'nin ismi aynı. Bur da kızdan bahsediyorum. :D) çok tatlı olmuş. Hem karakteri hem de çizimiyle. Mangası, animeye göre daha dramatik geçiyor. Animesi daha eğlenceye odaklanırken manga dram yönüne daha önem veriyor. Kısaca izlenmesi gereken bir anime ve kesinlikle mangası okunması gereken bir anime. Şimdi konuya geçiyorum. Konu: Liseli bir genç olan ve aynı zamanda Twitter'ı çok seven Yuu Haruna bir gün Fuuka Akitsuki ile yolda çarpışır. Tabi bu çarpışma esnasında Yuu Haruna sosyal medya için telefonuna bakmaktaydı ama bu çarpışma esnasında eteği açılan Fuuka, Yuu Haruna'yı elindeki telefon yüzünden fotoğrafını çekmeye çalışan bir sapık zanneder. Sonrasında bu ikili okulda karşılaşır ve Yuu bu yanlış anlaşılmayı çözmeye çalışır ve çözer. Sonra bu ikili bir birini daha iyi tanımaya başlar ve arkadaş olurlar. Fuuka hayatta ne istediğini bilmeyen bir kızdır ve Yuu ile geçirdiği vakitlerde kendine bir amaç bulur. Amacı şarkıyla uğraşmak ve bir grup kurmaktır. Müzik konusunda çok yetenekli olmayan Yuu kendini eğlenceli ve aynı zamanda zor anlar içinde bulmaya başlar. PUANLAMA Konu: 8 ( Sadece anime olsa 7 ama mangası ile 8 oluyor.) Müzik: 9 Karakter tasarımı: 7 Karakterler arası ilişki ve gelişimi: 8 Konu anlatımı: 7,5 Zayıf yönleri: Belli bir kesime hitap eden bir anime. Bence bu yönü ile zayıf kalmış. Belli bir yerden sonra farklı bir yol izleyip farklı bir son yaratmaları iyi olmuş. Farklı bir şekilde ilerlemeye başladıkları nokta da en güzel nokta. Mangasını bilmeden önce ya böyle olmasaydı dediğim ve mangasında o olmayan tarafta gittiğini gördüm. Bu yönü çok iyi ama anime sonu mangaya göre biraz daha hafif kalmış. Bu onun diğer kötü tarafı. Kısaca bu anime benim için ortalama üstü bir anime ve kesinlikle tavsiye ettiğim bir anime. Bana göre karşılığını alamayan bir anime. Mal'da ve ya başka yerlerde puanlaması düşük kalabilir ama şunu bir anime sever olarak unutmayın bazen o düşük puanlı animeler de sizi cidden çok etkileyen seriler çıkabiliyor. Bu arada merak edenler için Mal' da puanı 6.71 ama bana göre 8 puanlı bir animedir. Bu arada eğer bir yazımda bir yanlışlık olduysa kusura bakmayın. Hatalarımı ve eksiklerimi görür ve yazarsanız kendimi geliştirmek için elimden geleni yapacağım. Yorumlara ve eleştiriye açığım. Herkese iyi ve keyifli günler dilerim. :D1point
- Gerek sözleri gerekse altyapısıyla bizleri kendisine bağımlı hale getiren birçok opening dinlemişizdir. Hatta anime openingleriyle dolu bir çalma listesi bile hazırladığımız olmuştur. İşte ben de bugün son zamanlarda sıkça dinlediğim deyim yerindeyse bağımlılık yapmış openingleri sizlerle paylaşmak istiyorum. İşte karşınızda dinlemeye doyamayacağınız 10 opening.. 10-KAMİSAMA HAJİMEMASHİTA OP/1 9-BLOOD-C OP/1 8-PSYCHO-PASS OP/1 7-DORORO OP/2 6-DANSHİ KOUKOUSEİ NO NİCHİJOU OP/1 5-CHAOS;CHİLD OP/1 4-THE PROMİSED NEVERLAND (YAKUSOKU NO NEVERLAND) OP/1 3-NARUTO SHİPPUDEN OP/8 2-D-GRAY MAN OP/2 1-KOKKOKU OP/1 Esen kalın.1point
- Bugün burada animelerde, mangalarda, forumlarda sıkça karşımıza çıkan, hakkında makaleler yazılan, belgeseller çekilen bir konuyu enine boyuna inceleyeceğiz. Japonya'nın ulusal bütçesinin %12' sini kapsayan, Meiji Dönemi'yle birlikte serpilip globalleşmeye başlayan ve Japonya'nın hızlı ve dengeli bir şekilde kalkınmasının en büyük nedenleri arasında gösterilen Japon eğitim sisteminin yapıtaşlarından Japon liseleri hakkında neler biliyoruz? Öncelikle zaten Japon lisesi dediğimizde çoğumuzun aklında belli başlı şeyler belirir: üniformalı liseli kızlar/erkekler, okul kulüpleri, yıl sonu eğlenceleri gibi gibi shoujo anime klişeleri... Peki ama hiç düşündük mü asıl kızımız dersteyken düşüncelere daldığında ve ders anlatmaya çalışan zavallı öğretmenlerin sesi arka plandayken aslında sınıfta neler olur, neler öğretilir? Sadece teneffüs aralarında gördüğümüz sınıfların içerisinde neler empoze edilir öğrencilere? Gelin birlikte yakından inceleyelim. Japon liselerinin tarihçesine baktığımızda Tokugawa Dönemi(1603-1867) 'nden Meiji Dönemi(1868-1912) 'ne kadar önemli bir gelişme görülmez bu dönemde genel olarak Çin eğitim sistemi örnek alınır. Ancak 2. Dünya Savaşı'nın Japonya'ya etkisiyle Meiji Dönemi'nin liderleri Batı'ya yetişebilmek adına modern, bütünleştirilmiş, ilkeli bir eğitim anlayışını benimsediler. Zaten önceden de dediğim gibi bu olay Japonya'nın 2. Dünya Savaşı'nda aldığı yenilginin izlerini silip üzerine kat bile çıkmıştır. Bu kararla birlikte Çin ve Japon eğitim sisteminden çıkılmış; lise seviyesine kadar eğitim zorunlu hale getirilmiş, üç aşamalı( ilkokul-ortaokul-üniversite) sistem oluşturulmuştu. Ayrıca kız ve erkek çocuklar için eğitim de zorunlu olmuştu. Ve böylece modern Japon Lisesi'nin temelleri atılmış oldu. Çağdaşımız Japon Lise'lerini incelediğimizdeyse liselerin büyük bir çoğunluğu 3 yıllık tam gün liselerden oluşmaktadır. Diğer liseler yarım gün ve 4 yıldan oluşur ama Japon halkının %90 dan fazlası tam gün olanları tercih eder. Dersler 45 dk.dan oluşur. Öğle aralarında yemek genellikle sınıfta yenilir getirebilenler evden bento (beslenme çantası) -ve evet lisede- getirir. Çoğumuzun bildiği üzere buralarda temizlik görevlisi/hademe yoktur. Öğrencilerden temizlikleri kendilerinin yapması -tuvaletler dahil- istenir ki sorumluluk ve görev alabilme olguları gelişsin. İlkelerine oldukça bağlı olan geleneksel ve çağdaş normlarla sentezlenerek harikalar yaratan Japon Liselerinin misyonu ise şu şekilde: -Kamu görevleri için gerekli insanı yetiştirmek, -İstekli gençlerin toplumda başarı sağlamasına olanak vermek, -Kuvvetli bir ekonomi için teknik olarak iyi yetişmiş gençleri topluma kazandırmak, -Gençleri ulusuna bağlı ve milli bütünlüğe yarar sağlayacak bireyler olarak yetiştirmek. Peki lisede bu yetileri kısmen elde etmiş gençler üniversitelere nasıl mı yerleşiyor? Oldukça şaşırtıcı ancak tıpkı bizimkine benzeyen bir sınavla. Ve daha şaşırtıcı olanıysa üniversitelere yerleşme oranı %98. Tabi bunda dershane benzeri özel kurumların yaygınlığının katkısı da vardır. Japonya'da bu tür destek kurslarının yaygınlığı oldukça fazla üstüne birde devlet okullarında çalışan öğretmenlerin neredeyse hepsi de ek olarak özel ders veriyorlar. Kim bilir belki de başarısını buraya borçlu liseler... E bu kadar çalışmanın stresini nasıl atıyorlar derseniz de bunun için kurulan " bukatsu" lar var. Bukatsu okul sonrası kulüp anlamına gelmektedir ve öğrencilerin sosyal açıdan gelişip bukatsunun alanına göre becerilerinin gelişmesi hedeflenmektedir. Sonuç olarak Japonya kendi yolunda ilerleyen bu sistem ne sadece bir yaratma ne de sadece bir kopya örneğidir. Ve eğitim konusunda dünya sırlamasında birçok görüş tarafından adını altın harflerle baş sıralara yazdırmıştır. Japonya'dan bu konu hakkında öğreneceklerimiz var belli ki... Esen kalın.1point
- KARE RAİSU Köri sosu ile yapılan içinde; tavuk, havuç, patates olan ve üzerine istenir tonkatsu vb.konularak da yenilen bir yemektir. Köri Hindistan'a ait olan bir karışım olmasına rağmen yüz yıllardan fazla Japon mutfağında kullanılmaktadır. MALZEMELER ( 2 servis ) ( Pişirme süresi 1 saat 20 dakika ) 250 gram dana eti, Kuşbaşı doğranmış 1 adet soğan, ince dilimlenmiş (yarım ay şeklinde) 1 adet havuç, dilimlenmiş 1 adet patates, küp doğranmış, 15 dakika suda bekletilmiş 1 adet armut (küçük boy), soyulmuş, rendelenmiş 1 çay bardağı bezelye 1 yemek kaşığı ayçiçek yağı 2 su bardağı et suyu ve ya su 1/2 yemek kaşığı bal 1 tatlı kaşığı tuz 1 çay kaşığı sarımsak ezmesi 1 tatlı kaşığı taze zencefil rendesi Köri Sosu için 1.5 yemek kaşığı tereyağı 2 yemek kaşığı un 1 yemek kaşığı köri tozu 1/2 çay kaşığı kırmızı pul biber 1/2 yemek kaşığı ketçap 1/2 yemek kaşığı tonkatsu sos veya worcestershire sos 1 tutam taze çekilmiş karabiber Üzeri İçin 2 adet katı pişmiş yumurta Yapılışı Bir sos tenceresinde tereyağını kısık ateşte eritin. Eriyen tereyağına unu ilave edin ve yanmaması için sürekli karıştırarak pişirmeyi sürdürün. Hazırladığınız karışım hafif kahverengileşinceye dek yaklaşık 15 dakika pişirin. Ardından köri tozunu, pul biberi ve 1 tutam taze çekilmiş karabiberi ilave edip, karıştırın. Son olarak ketçabı ve tonkatsu sosu da ilave edip, hazırladığınız karışımı ocaktan alın. Bir tencerede ayçiçek yağını ısıtın. Soğanları ilave edin ve kısık ateşte yaklaşık 20 dakika karamelize edin. Ardından rendelenmiş zencefili ve sarımsak ezmesini ilave edip, aroması çıkana dek 1 dakika kadar soteleyin. Kuşbaşı doğranmış etleri tencereye ilave edin ve rengi dönene dek yaklaşık 3-4 dakika soteleyin. Etlerin üzerine havuçları ilave edip, karıştırın. Ardından 2 su bardağı et suyunu tencereye ilave edin ve kaynamaya bırakın. Bir kepçe yardımıyla kaynayan suyun yüzeyinde biriken fazla yağı alın. Rendelenmiş armudu tencereye ilave edin. Balı ve tuzu da ilave edip, kısık ateşte tencerenin kapağını kapatmadan yaklaşık 20 dakika ara sıra karıştırarak pişirin. Ardından patatesleri ilave edin ve 15 dakika daha pişirip, ocağın altını kapatın. Tenceredeki yemeğin suyundan 1-2 kepçe alıp, hazırladığınız körili sos karışımına dökün. Yumuşak kıvamlı bir karışım elde edene dek karıştırmayı sürdürün. Hazırladığınız sosu bezelyeler ile birlikte tencereye aktarın ve kısık ateşte sos koyulaşana dek yaklaşık 7-10 dakika ara sıra karıştırarak pişirin Yanında buharda pişmiş sade pilav ve katı pişmiş yumurta ile servis edin. Tonkatsu Sos İçin 2 yemek kaşığı ketçap 3 tatlı kaşığı Worcestershire sos 3 tatlı kaşığı İstiridye Sosu 2 tatlı kaşığı Esmer şeker Tonkatsu sosu hazırlamak için bir kasede ketçabı, worcestershire sosu, istiridye sosunu ve şekeri çırparak karıştırın.1point
- Japon Mitolojisi diğer mitolojilere göre pek bilinmesede aslında bence en değişik tanrı ve tanrıçalara sahiptir. Aslında “Japon Mitolojisi” demek iki sebeple yanlıştır. Birinci sebep japonların çok fazla mitolojilerinin olması, ikinci sebep ise Japonların tutarlı tek bir mitolojisinin olmamasıdır. Japon mitolojisine göre birbiriyle hem kardeş hem de birbirleriyle evli olan Gök (İzanagi) ve Yeryüzü (İzanami) kaostan ayrıştıktan sonra gökyüzünün yüzen köprüsünden, tanrısal mücevherler süslü bir mızrakla (Ama-no-Nuboko) okyanusu karıştırarak, kara parçalarını yaratırlar. Sonra Japon adalarını oluştururlar ardından diğer tabiat tanrılarını doğururlar. Japon Mitolojisinde 8 milyon ilah vardır. Gök gürlemesi, yağmur yağması, şimşek çakması gibi doğa olayları dışında her mesleğinde ayrı bir ilahı vardır. Gök (İzanagi)ve Yeryüzü (İzanami) il önce Hiruko’yu doğururlar ama çocuk sakat olduğu için ondan iğrenir ve bir teknenin içine koyup onu terk ederler. Hiroku sabah güneşi tanrısı olup çocukların sağlığının koruyucu Tanrısıdır. Yeni çocuklar doğurmaya devam ederler. Kagutsuchi (Ateş Tanrısı) doğar. İzanagi’nin sol gözünden Amaterasu (Güneş Tanrıçası) , sol gözünden ise Tsukiyomi (Ay Tanrısı) burnundan ise Susanowa (Fırtına Tanrısı) doğar. Güneş Tanrıçası Ameterasu Japon Mitolojisinde önemli bir yer kaplar. İzanagi (Gök), Amaretasu’ya inci bir kolye hediye etmiş ve ona Kami’lerin (tanrı) oturduğu Takamagahara’nın sorumluluğunu vermiştir. Fırtına tanrısı Susanowa’nın yönetimi altına girmiştir. Susanowa kız kardeşi Amaterasu’nun sarayında doğru olmayan hareketlerde bulunduğu için cennetten kovulmuştur. Daha sonra Susanowa’nın oğlu Okuni-Nushi bütün ülkenin Tanrısı olur. Amaterasu’nun torunu Ninigi ile ülkeyi paylaşmaya karar verirler. Dinsel işlerde Okuni-Nushi, siyasal işlerden ise Ninigi sorumlu olur. Ukemoçi no Kami yiyecek tanrısıdır. Yiyecek, içecek ve barınak Tanrısı olan Tayuke okami ile birlikte anılır. Sukunahikona dünyayı kurtarmak ve hastalıklarla vahşi hayvanlara karşı korunma çarelerini bulmak için Okuni-Nushi’ye yardım eden Cüce tanrıdır. Ame-no-uzume şafak ve eğlencenin Tanrıçasıdır. İnari pirinç üretiminin koruyucu Tanrısıdır. Yedi Şans Tanrıları (Shichi Fukujin) Japon Mitolojisinde önemli bir yer kaplar. Ebisu balıkçıların ve tüccarların koruyucudur. Daikoku zenginlik ve çifçilerin Tanrısıdır. Bişamon savaş tanrısı olup zenginlik ve servetin dağıtıcısıdır.. Fukurokuju akıl, şans ve uzun ömrü sembolize eden bir Şinto Tanrısıdır ve karga ve kaplumbağanın eşlik ettiği uzun alınlı bir varlık olarak anlatılır. Benten edebiyat, müzik, zenginlik ve dişilik Tanrıçasıdır. Hotei çocukların eşlik ettiği, neşe saçan mutlu bir Tanrıdır. Jurojin uzun yaşam ve mutluluk tanrısıdır. Her yıl Tanrılar kutsal İzumo tapınağında bir araya gelip toplantı yaparlar ve orada insanların aşkla ilgili alın yazısı belirlenir. Tanrılar hangi insanın hangisini sevmesi gerektiğine inanırlar. Uba (yağmur hemşire, yaşlı kadın) çam ağacının ruhudur ve onun kocası yani Jo (sevgi) evlilik ve aşkı sembolize eder.1point
- Kazekage Rescue Arc (1-32) 001. Eve Dönüş 002. Akatsuki harekete geçiyor 003. Eğitimin Sonuçları 004. Kum'un Jinçurikisi 005. Kazekage Olarak…! 006. Hisse Temizlendi 007. Koş Kankurou 008. Kakashi Takım'ı Harekete Geçiyor 009. Jinçuriki'nin Gözyaşları 010. Mühür Jutsu: Yanıltıcı Ejder Dokuz Mührü 011. Tıbbi Ninjanın Gözbebeği 012. Emekli Teyze'nin Kararı 013. Kaderdeki Buluşma 014. Naruto'nun Büyüyüşü 015. Gizli küre - Adı...! 016. Jinçuriki'nin sırrı 017. Gaara ölüyor! 018. Zorla gir! Tuzaklı giriş 019. Tuzaklar aktif! Gai Takımı'nın düşmanları 020. Hiruko, iki kunoiçiye karşı 021. Sasori'nin gerçek yüzü 022. Chiyo'nun gizli becerileri 023. "Anne" ve "Baba" 024. Üçüncü Kazekage 025. Yaşam ve ölümün üç dakikası 026. 10 Kukla, 100 Kukla'ya karşı 027. İmkansız rüya 028. Canlanan canavarlar 029. Kakashi aydınlattı! 030. Ânın estetiği 031. Varis 032. Kazekage'nin dönüşü Sasuke and Sai Arc (33-53) 033. Yeni Hedef 034. Oluşum! Yeni Kakashi Takımı 035. Gereksiz hareket 036. Sahte gülümseme 037. Başlıksız 038. Benzetim 039. Cennet ve Dünya Köprüsü 040. Dokuz-Kuyruk serbest kaldı 041. Çok gizli görev başlıyor 042. Orochimaru, Jinçuriki'ye karşı 043. Sakura'nın gözyaşları 044. Dövüşün halleri 045. İhanetin sonuçları 046. Tamamlanmamış sayfa 047. Gizlice giriş! Zehirli yılanın ini 048. Bağlar 049. Önemli bir şey 050. Resim kitabı bir hikâye anlatıyor 051. Tekrar bir araya geliş 052. Uchiha'nın gücü 053. Başlık Twelve Guardian Ninja Arc (54-71)[FİLLER] 054. Kabus [FİLLER] 055. Rüzgar [FİLLER] 056. Kıvranış [FİLLER] 057. Sonsuz uykunun mahrumluğu [FİLLER] 058. Yalnızlık [FİLLER] 059. Yeni düşman [FİLLER] 060. Değişkenlik [FİLLER] 061. Bağlantı [FİLLER] 062. Takım arkadaşı [FİLLER] 063. İki kral [FİLLER] 064. Simsiyah uyarı ateşi [FİLLER] 065. Karanlığın kilidi [FİLLER] 066. Dirilen ruhlar [FİLLER] 067. Herkesin ölümüne çabası [FİLLER] 068. Uyanma zamanı [FİLLER] 069. Ümitsizlik [FİLLER] 070. Rezonans [FİLLER] 071. Arkadaş [FİLLER] Hidan and Kakuzu Arc (72-89) 072. Yavaşça yaklaşan tehdit 073. Akatsuki'nin istilası 074. Yıldızlı gökyüzünün altında 075. Eski rahibin duacısı 076. Sıradaki adım 077. Tırmanan gümüş 078. Verilen yargı 079. Yerine getirilmiş çığlık 080. Son kelimeler 081. Üzüntülü haberler 082. 10. Takım 083. Hedefe kilitlenildi 084. Kakuzu'nun yetenekleri 085. Korkutucu sır 086. Shikamaru'nun dehası 087. Birini lanetlediğin zaman, kendi mezarını kazarsın 088. Rüzgar: Rasen Şuriken! 089. Gücün bedeli Three-Tails Arc (90-112) [FİLLER] 090. Bir şinobinin kararlılığı [FİLLER] 091. Orochimaru'nun sığınağı keşfedildi [FİLLER] 092. Karşılaşma [FİLLER] 093. Bağlanan kalpler [FİLLER] 094. Yağmurlu bir gece [FİLLER] 095. İki tılsım [FİLLER] 096. Görünmeyen düşman [FİLLER] 097. Çarpık yansıyan labirent [FİLLER] 098. Hedef görünüyor [FİLLER] 099. Kuduran kuyruklu canavar [FİLLER] 100. Sisin içinde [FİLLER] 101. Herkesin hisleri [FİLLER] 102. Tekrar toplanmak! [FİLLER] 103. Dört köşesi mühürlenen bariyer [FİLLER] 104. Kristali kırmak [FİLLER] 105. Bariyer üzerine savaş [FİLLER] 106. Kırmızı Japon gülü [FİLLER] 107. İlginç dostlar [FİLLER] 108. Japon gülünün yol işareti [FİLLER] 109. Lanet mührünün geri saldırısı [FİLLER] 110. Günahın anısı [FİLLER] 111. Parçalanmış söz [FİLLER] 112. Dönülecek bir yer [FİLLER] Itachi Pursuit Arc (113-143) 113. Yılanın gözbebeği 114. Şahinin gözü 115. Zabuza'nın kılıcı 116. Demir duvarın gardiyanı 117. Kuzey sığınağının Juugo'su 118. Oluşum! 119. Kakashi Günlükleri ~ Savaş alanında çocukların yaşamı ~ 1. Kısım 120. Kakashi Günlükleri ~ Savaş alanında çocukların yaşamı ~ 2. Kısım 121. Toplananlar 122. Av 123. Çarpışma! 124. Sanat 125. Kayboluş 126. Alacakaranlık 127. Cesur Bir Ninjanın Hikayeleri ~Jiraiya Ninja Parşömeni~ 1. Kısım 128. Cesur Bir Ninjanın Hikayeleri ~Jiraiya Ninja Parşömeni~ 2. Kısım 129. Sızış! Yağmurun İçindeki Saklı Köy 130. Tanrı Olan Adam 131. Onurlu Sage Modu! 132. Acının Altı Yolu Katıldı! 133. Yiğit Jiraiya'nın Hikayesi! 134. Şölen Daveti 135. En Uzun An 136. Mangekyo Sharingan'ın Aydınlığı ve Karanlığı 137. Amaterasu! 138. Son 139. Tobi'nin Gizemi 140. Kader 141. Gerçek 142. Unraikyo Kavgası 143. Sasuke Sekiz Kuyrukluya Karşı Tsuchigumo Kinjutsu Arc (144-151) [FİLLER] 144. Gezgin [FİLLER] 145. Yasak Tekniğin Mirasçısı [FİLLER] 146. Varisin Dileği [FİLLER] 147. Kaçak Ninjanın Geçmişi [FİLLER] 148. Karanlığın Mirasçısı [FİLLER] 149. Ayrılık [FİLLER] 150. Yasak Tekniğin Serbest Kalışı [FİLLER] 151. Usta Ve Öğrencisi [FİLLER] Invasion of Pain Arc (152-175) 152. Üzücü Haber 153. Ustanın Gölgesinde 154. Şifre Çözme 155. İlk Aşama 156. Ustayı geri bırakmak 157. Yaprak köyüne saldırı 158. İnanç Gücü 159. Pain vs. Kakashi 160. Pain'in Gizemi 161. Soyadı, Sarutobi! Adı, Konohamaru! 162. Dünya Acıyı Tadacak 163. Patlama! Bilge Mod'u 164. Tehlike! Bilge Mod'u Sınırına Ulaştı 165. Kyuubi, Yakalandı! 166. İtiraf 167. Gezegen Yıkımı 168. Dördüncü Hokage 169. İki Öğrenci 170. Büyük Macera! Dördüncü'nün Mirasını Bul Bölüm 1 [FİLLER] 171. Büyük Macera! Dördüncü'nün Mirasını Bul Bölüm 2 [FİLLER] 172. Görüşme 173. Pain'in Doğuşu 174. Uzumaki Naruto'nun Hikayesi 175. Konoha'nın Kahramanı Konoha History Arc (176-196) [FİLLER] 176. Konoha Tarihi - Çaylak Öğretmen Iruka [FİLLER] 177. Konoha Tarihi - Sakuranın Öpücüğü [FİLLER] 178. Konoha Tarihi - Iruka'nın Kararı [FİLLER] 179. Kakashi Hatake - Sorumlu Jounin[FİLLER] 180. İnari'nin Cesaret Testi [FİLLER] 181. Naruto'nun İntikam Okulu [FİLLER] 182. Gaara'nın Bağı [FİLLER] 183. Sakura'nın Naruto'ya itirafı [FİLLER] 184. Harekete Geçin! Tenten Takımı [FİLLER] 185. Haycan Bölgesi [FİLLER] 186. Ah, Gençlik İlacı [FİLLER] 187. Sapık Usta ve Öğrencisi: Antrenman [FİLLER] 188. Ninjaların Rekoru: Sapık Usta ve Öğrencisi [FİLLER] 189. Sasuke' nin Pati Ansiklopedisi [FİLLER] 190. Naruto ve Yaşlılar [FİLLER] 191. Kakashi' nin Aşk Şarkısı [FİLLER] 192. Neji Kronikleri [FİLLER] 193. İki Kez Ölen Adam [FİLLER] 194. En Kötü Üç Bacak Yarışı [FİLLER] 195. Takım 10' un Takım Çalışması [FİLLER] 196. Karanlığın İçine Gitmek [FİLLER] Five Kage Summit Arc (197-222) 197. 6. Hokage Danzou 198. Beş Kage Toplantısı Öncesi 199. 5 Kageye Giriş 200. Naruto' nun Ricası 201. Acı Dolu Karar 202. Şimşekle Yarışmak 203. Sasuke' nin Ninja Yol 204. 5 Kage' nin Gücü 205. Savaş İlanı 206. Sakura' nın Hisleri 207. Kuyruklu Canavar VS Kuyruksuz Canavar 208. Birinin Arkadaşı Olarak... 209. Danzo'nun Sağ Kolu 210. Yasak Göz Tekniği 211. Danzo Shimura 212. Sakura'nın Kararı 213. Kayıp Bağlar 214. Köprü 215. İki Kader 216. Yüksek Seviye Shinobi 217. Köstebek 218. 5 Büyük Ulusun Seferberliği 219. Hokage, Kakashi Hatake 220. Büyük Yaşlı Bilge' nin Kehaneti 221. Depo 222. Beş Kage'nin Kararı Adventures at Sea Arc (223-242) [FİLLER] 223. Okyanustaki Genç [FİLLER] 224. Benisu Ninjaları [FİLLER] 225. Lanetli Hayalet Gemi [FİLLER] 226. Savaş Gemisi Adası [FİLLER] 227. Unutulmuş Ada [FİLLER] 228. Dövüş! Rock Lee! [FİLLER] 229. Ye ya da Öl! Cehennemden Mantarlar [FİLLER] 230. Gölge Kopyasının İntikamı [FİLLER] 231. Kapalı Yol [FİLLER] 232. Kızlar Biraraya Geliyor [FİLLER] 233. Naruto' nun Taklitçisi [FİLLER] 234. Naruto' nun Favori Öğrencisi [FİLLER] 235. Nadeshiko Köyü' ünün Kunoichi' si [FİLLER] 236. Güvenilir Bir Arkadaş [FİLLER] 237. Ah, Kahramanım Tsunade-sama! [FİLLER] 238. Sai' nin Boş Günü [FİLLER] 239. Efsanevi İno-Shika-Cho Üçlüsü [FİLLER] 240. Kiba' nın Azmi [FİLLER] 241. Ezeli Dostum,Kakashi [FİLLER] 242. Naruto'non Yemini [FİLLER] Confining the Jinchuriki Arc (243-255) 243. Cennet Adası?! 244. Killer Bee ve Motoi 245. Naruto Kyuubi'ye Karşı 246. Turuncu Parıltı 247. Hedef? Kyuubi 248. Dört kuşak mücadele! 249. Teşekkürler 250. Hayalet VS Canavar! Cennet savaşı! 251. Kisame adlı bir adam 252. Ölüm Meleği’nin Habercisi 253. Barışa Uzanan Köprü 254. Çok Gizli S-Sınıfı Görev 255. Artistin Dönüşü Shinobi World War Arc (256 - 375) 256. Toplanın! Birleşik Shinobi Güçleri 257. Tanışma [FİLLER] 258. Rakip [FİLLER] 259. Çatlak [FİLLER] 260. Ayrılık [FİLLER] 261. Arkadaşım İçin 262. Savaş Başlar 263. Sai ve Shin 264. Edo Tensei'nin Sırları 265. Eski Can Düşmanın Dönüşü 266. İlk ve Son Düşman 267. Konoha'nın Dahi Askeri Danışmanı 268. Savaş Alanı 269. Yasak Kelimeler 270. Altın Bağlar 271. Sakura'ya Uzanan Yol [FİLLER] 272. Mifune Hanzo'ya Karşı 273. Gerçek Şefkat 274. Nihai İno Shika Cho 275. Kalpten Gelen Bir Mektup 276. Gedou Mazou'nun Saldırısı 277. Uyum İşareti 278. Hedef Tıbbi Ninja 279. Beyaz Zeysu'nun Tuzaği [FİLLER] 280. Sanatçı Estetiği [FİLLER] 281. Birleşik Anne Güçleri [FİLLER] 282. Nihai İkilinin Bilinmeyen Hikayesi 283. İki Güneş 284. Miğfer Yaran: Akebino Jinin [FİLLER] 285. Shakuton Kullanıcısı Sunagakureli Pakura! [FİLLER] 286. Geri Döndürülemeyecek Şeyler [FİLLER] 287. Bahse Değecek Kişi [FİLLER] 288. Tehlike! Jinpachi ve Kushimaru [FİLLER] 289. Yıldırım Kılıcı, Ringo Ameyuri! [FİLLER] 290. Güç Birinci Kısım [FİLLER] 291. Güç İkinci Kısım [FİLLER] 292. Güç Üçüncü Kısım [FİLLER] 293. Güç Dördüncü Kısım [FİLLER] 294. Güç Beşinci Kısım [FİLLER] 295. Güç Altıncı Kısım [FİLLER] 296. Naruto Savaşa Giriyor! 297. Bir Babanın Hisleri Bir Annenin Sevgisi 298. Naruto ve İtachinin Savaşı !!! 299. Değeri Kabul Edilen Fourth Shinobi World War: Climax Arc ( 300-375 ) 300. Mizukage,Dev İstiridye ve Serap 301. Çelişki 302. Terör-Joki Boi 303. Geçmişin Hayaletleri [FİLLER] 304. Cehennem Dönüşümü Tekniği [FİLLER] 305. İntikamcı [FİLLER] 306. Kalp Gözü [FİLLER] 307. Ay Işığında Kayboluş [FİLLER] 308. Hilâl Gecesi [FİLLER] 309. A-derece bir görev : Yarışması [FİLLER] 310. Düşman Kalesi [FİLLER] 311. Ninjalığa başlama yolu [FİLLER] 312. Eski Yüksek Lisans ve Ejderha Gözü [FİLLER] 313. Yağmur Bazı Yıldırım ile, Kar izledi [FİLLER] 314. Sad Güneş Duş [FİLLER] 315. Kalan Kar [FİLLER] 316. Yeniden Canlanan Müttefik Kuvvetler [FİLLER] 317. Shino vs Torune !!! [FİLLER] 318. Eksik Kalp : Diğer Jinchuriki [FİLLER] 319. Kuklanın İçindeki Ruh [FİLLER] 320. Omoi Koş [FİLLER] 321. Takviye Gelmesi 322. Madara Uchiha 323. Beş Kage Buluşması ! 324. Kırılmaz Maske Ve Attı Balon !?! 325. Jinchurikiler karşı karşıya! 326. Dört Kuyruklu! Bilge Maymunlar Kralı! 327. Kyuubi [FİLLER] 328. Kurama 329. İkili takım! 330. Zafer Yemini 331. Karanlıkta gören gözler! 332. Bir taşın arzusu! 333. Edo Tensei'nin tehlikeleri! 334. Kardeşler takımı! 335. Konoha'ya Bakışları 336. Kabuto Yakushi 337. İzanami Başlar 338. İzanagi ve İzanami 339. Daima Seni Seveceğim 340. Edo Tensei, Kai! 341. Orochimaru'nun Dönüşü 342. Gizli Yer Değiştirme Tekniği 343. Sen Kimsin? 344. Obito ve Madara 345. Cehennemdeyim 346. Rüyalar Dünyası 347. Sürünen Gölge 348. Yeni Akatsuki 349. Kalbi Gizleyen Maske [FİLLER] 350. Minato'nun Ölümü [FİLLER] 351. Hashirama'nın Hücreleri [FİLLER] 352. Kaçak Ninja Orochimaru[FİLLER] 353. Orochimaru'nun Test Konusu [FİLLER] 354. Herkesin Kendi Yolu [FİLLER] 355. Hedef Sharingan [FİLLER] 356. Konoha'nın Shinobisi [FİLLER] 357. Uchihalı ANBU [FİLLER] 358. Darbe! [FİLLER] 359. Trajedi Gecesi [FİLLER] 360. Jounin Lideri [FİLLER] 361. Takım Yedi [FİLLER] 362. Kakashi'nin Kararlılığı 363. Birleşik Shinobi Güçleri Jutsusu 364. Bir Arada Tutan Bağlar 365. Gölgelerde Dans Edenler 366. Her şeyi Bilenler 367. Hashirama ve Madara 368. Sengoku Çağı 369. Gerçek Rüyam 370. Sasuke'nin Cevabı 371. Delik 372. Sasuke'nin Rüyası 373. 7.Takım Bir Araya Geliyor !! 374. Yeni Üçlü 375. Kakashi vs. Obito 376. Mecha Naruto [FİLLER] 377. Mecha Naruto [FİLLER] Birth of the Ten-Tails' Jinchuuriki Arc ( 378-431 ) 378. Juubi'nin Jinchurikisi 379. Bir Açık 380. Naruto'nun Doğduğu Gün 381. İlahi Ağaç 382. Bir Shinobi'nin Rüyası 383. Umudu Takip Etmek İçin 384. Dostlarla Dolu Bir Kalp 385. Uchiha Obito 386. Seni Hep İzliyorum 387. Tutulan Söz 388. İlk Arkadaşım [FİLLER] 389. Hyuga Kız Kardeşler [FİLLER] 390. Hyuga Kız Kardeşler [FİLLER] 391. Uchiha Madara Diriliyor 392. Birinin Gerçek Kalbi 393. Gerçek Bir Son 394.Yeni Chunin Sınavları [FİLLER] 395.Chunin Sınavları Başlar [FİLLER] 396.Üç Soru [FİLLER] 397.Lider Olmaya Değer Olan [FİLLER] 398.İkinci Sınavdan Önceki Gece [FİLLER] 399.Şeytan Çölü'nde Hayatta Kalma [FİLLER] 400.Taijutsu Kullanıcısının Gözünden [FİLLER] 401.Zirve [FİLLER] 402.Kaçış ve Takip [FİLLER] 403.Vazgeçirmeyen Cesaret [FİLLER] 404.Tenten'in Sorunları [FİLLER] 405.Kapana Kısılmış İkili [FİLLER] 406.Ait Olduğum Yer [FİLLER] 407.Yamanaka Klanı : Gizli Ninjutsu [FİLLER] 408. Lanetli Kukla [FİLLER] 409.O ikisinin Sırtı [FİLLER] 410.Komplo Başlar [FİLLER] 411.Hedef Alınan Kuyruklu Canavar [FİLLER] 412.Neji'nin Kararı [FİLLER] 413.Geleceğe Emanet Edilen Umutlar [FİLLER] 20. Sezon 414. Ölüm'ün Eşiğinde 415. İki Mangekyo 416. Minato Takımı Formasyonu 417. Yedeğim Olacaksın 418. Mavi Canavar Rikidou Madaraya Karşı 419. Babam'ın Gençliği 420. Hachimon Tonko No Jin 421. Rikidou Sennin 422. Mirası Sırtlayacak Olanlar 423. Naruto'nun Rakibi 424. Baş Kaldırı 425. Sonsuz Rüya 426. Mugen Tsukuyomi 427. Hayaller Dünyası [FİLLER] 428. Tenten'in Yuvası [FİLLER] 429. Killer Bee Rappuden: Kısım 1 [FİLLER] 430. Killer Bee Rappuden: Kısım 2 [FİLLER] 431. O Gülümsemeyi Bir Kez Daha Görmek Uğruna [FİLLER] Jiraiya Shinobi Handbook Arc ( 432-450 ) [FİLLER] 432. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Ezik Ninja [FİLLER] 433. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Arama Görevi [FİLLER] 434. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Jiraiya Takımı [FİLLER] 435. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Öncelik Sırası [FİLLER] 436. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Maskeli Adam [FİLLER] 437. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Mühürlü Güç [FİLLER] 438. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Kanunlar Mı ? Yoldaşın Mı ? [FİLLER] 439. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Kehanet'teki Çocuk [FİLLER] 440. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Kafesteki Kuş [FİLLER] 441. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Eve Dönüş [FİLLER] 442. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Müşterek Yol [FİLLER] 443. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Arada Ki Güç Farkı [FİLLER] 444. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Köyden Ayrılış [FİLLER] 445. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Takipçiler [FİLLER] 446. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Çarpışma [FİLLER] 447. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Başka Bir Ay [FİLLER] 448. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Yoldaş(Arkadaş) [FİLLER] 449. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Shinobi Birliği [FİLLER] 450. Jiraiya Ninja Parşömenleri: Kahraman Naruto Hikayesi- Rakip [FİLLER] Itachi Shinden Arc ( 451-458 )[FİLLER] 451. İtachi'nin Hikayesi- Aydınlık Ve Karanlık: Doğum Ve Ölüm [FİLLER] 452. İtachi'nin Hikayesi- Aydınlık Ve Karanlık: Dahi [FİLLER] 453. İtachi'nin Hikayesi- Aydınlık Ve Karanlık: Yaşamanın Verdiği Acı [FİLLER] 454. İtachi'nin Hikayesi- Aydınlık Ve Karanlık: Shisui'nin Talebi [FİLLER] 455. İtachi'nin Hikayesi- Aydınlık Ve Karanlık: Mehtaplı Gece [FİLLER] 456. İtachi'nin Hikayesi- Aydınlık Ve Karanlık: Akatsuki'nin Karanlığı [FİLLER] 457. İtachi'nin Hikayesi- Aydınlık Ve Karanlık: Ortak [FİLLER] 458. İtachi'nin Hikayesi- Aydınlık Ve Karanlık: Gerçek Kaguya Otsutsuki Strikes Arc ( 458-479 ) 459. Başlangıca Ait Olan 460. Otsutsuki Kaguya 461. Hagoromo Ve Hamura 462. Uydurma Geçmiş 463. En Sağı Solu Belli Olmayan Ninja 464. Ninshu [FİLLER] 465. Ashura Ve Indra [FİLLER] 466. Çalkantılı Yolculuk [FİLLER] 467. Ashura'nın Kararı [FİLLER] 468. Varis [FİLLER] 469. Özel Bir Görev [FİLLER] 470. Hedefine Ulaşan Hisler 471. İkisini Daima İzleyeceğim 472. Mutlaka... 473. Sharingan Yeniden 474. Tebrikler 475. Son Vadi 476. Son Savaş 477. Naruto Ve Sasuke 478. Birlik işareti 479. Uzumaki Naruto Childhood Arc ( 480-483 ) [FİLLER] 480. Naruto- Hinata [FİLLER] 481. Sasuke- Sakura [FİLLER] 482. Gaara- Shikamaru [FİLLER] 483. Jiraiya- Kakashi [FİLLER] Sasuke Shinden: Book of Sunrise Arc ( 484-488 ) 484. Patlayan insanlar 485. Kolezyum 486. Sasuke'nin Hikayesi: Gün Doğumu, 3. Kısım: Fhuushin 487. Ketsuryugan 488. Sasuke'nin Hikayesi: Sonuncusu Shikamaru Hiden: A Cloud Drifting in Silent Darkness Arc ( 489-493 ) 489. Gelinen Nokta 490. Kara Bulutlar 491. Düşüncesizlik 492. Şüphe Bulutu 493. Şafak Konoha Hiden: The Perfect Day for a Wedding Arc ( 494-500 ) 494. Naruto'nun Düğünü 495. Mükemmel Düğün Hediyesi 496. (BAŞLIK YOK HEDİYE İLE İLGİLİ) 497. Kazekage'nin Düğün Hediyesi 498. Son Görev 499. Gizli Görev'in Sonucu 500. Mesaj (Final)1point
- Naruto'da, geçmişi büyük bir gizem olarak kalmaya devam eden birçok karakter var. Seride bir süre sonra belirli karakterlerin özgeçmişini öğreneceğimiz konusunda çok fazla umut vardı. Ancak, Naruto dizisinin bittiğini bildiğimiz gibi, büyük olasılıkla bu şeyler bir sır olarak kalacağını biliyoruz. Hayranların favorisi olan ama hakkında çok az şey bildiğimiz karakterlerden biri de Jiraiya. Jiraiya, Hiruzen Sarutobi'nin himayesinde bulunan Efsane Sanninlerden biridir. Bir ahmak gibi görünmesine rağmen, Jiraiya aslında muhteşem bir shinobi(ninja) idi. Akademiyi çok kolay geçti. Daha sonra Efsane Sannin olarak bilinen üçlünün bir parçası haline geldi. Bir gün eğitim sırasında Jiraiya ters çağrı yaptı ve Myoboku Dağı'nda çağırıldı. Kurbağaların vesayeti altında, Jiraiya doğal enerji ve bilge yöntemini kullanmayı öğrendi. Hayatı boyunca bilge yöntemini mükemmelleştiremedi. Bununla birlikte, onun kusurlu bilge yöntemi, mükemmel bilge yöntemine göre birçok yönden daha iyi oldu. Jiraiya’nın ailesi hakkında neredeyse hiç bilgimiz yok. Kişiliğinden, gezmeyi sevdiğini anlayabiliriz. Jiraiya’nın ebeveynleri de büyük bir gizemdir ancak Jiraiya'nın babası olan Tobirama Senju hakkında çok iyi bir teori var. Seride çok az insanın beyaz saçları var. Jiraiya ve Tobirama'nın ikisi de beyaz saçları vardı. Ayrıca her ikisinin de gözlerinden aşağı kırmızı çizgiler vardı. Hiruzen 18-19 yaşlarındaydı ve Hokage seçildi. Tobirama öldüğünde 40 yaşından büyüktü. Jiraiya'nın muhtemelen İkinci Büyük Ninja Savaşı sırasında ya da savaşın başlangıcından önce doğmuş olması mümkündür. Tsunade ve Jiraiya aynı yaştadır. Tsunade, Hashirama Senju'nun torunuydu. Hashirama, 45 yaşından sonra ölmüş gibi görünmedi. Geçmişi gösteren sahnelerde izlediğimiz gibi yeniden canlandırıldı. Hiruzen eski haline getirilirken, yani her ikisi de yeniden canlandırıldığında, yaşları değişmedi. Tabii ki, Hashirama'nın evlenme zamanına kadar. Eğer Jiraiya Tobirama'nın oğluysa, takım arkadaşları olmadan önce Tsunade ile etkileşime girerdi. Bu bütün Tobirama olayını ortaya çıkarıyor. Hashirama’nın oğlu Tsunade varken, Tobirama’nın da bir oğlu olduğu tesadüf olamaz. Jiraiya'nın, Tobirama'nın babası olduğunu bilmemesi mümkün olabilirdi. Ancak, bu serinin eski bir dram gibi görünmesini sağlar. Ben Tobirama'nın babası olduğunu düşünmüyorum. Jiraiya büyük olasılıkla Hatake klanı ile ilgilidir. Kakashi Hatake’in Annesinin Gerçek Kimliği Hayranların sorduğu en büyük sorulardan biri, “Neden hiç kimse babasının Minato olduğunu söylemedi?” Ve bu gerçekten iyi bir soru. Ancak, Naruto'nun Hidden Leaf tarafından nefret edildiğini biliyoruz, bunu yapmak onu daha fazla riske atacaktır. Ayrıca, Dokuz Kuyrukların jinchriki olduğunu bildiğimiz gibi, birçok köyün onu ele çalışacağını da biliyoruz. Sakura'nın ebeveynlerini mangada hiç görmedik, filmde gösterildiler. Rock Lee ve Tenten gibi karakterlerin ebeveynlerini bile bilmiyoruz. Daha önce de söylediğim gibi, karakterlerin gizemli soyu, hayranların bir karakterin geçmişi hakkında çeşitli teoriler oluşturmasına neden oldu. Kakashi Hatake, Hidden Leaf'in altıncı Hokage'ı. Tsunade mevkisinden vazgeçtiğinde, Dördüncü Büyük Ninja Savaşı'ndan sonra Hokage oldu. Kakashi Hatake, Obito tarafından kendisine verilen Sharingan'a sahipti. Copy Ninja'nın takma adını aldı. Kakashi'nin Yaprak Yeşili, Sakumo Hatake'nin oğlu olduğunu biliyoruz. Ama, annesi hakkında hiçbir bilgi yoktur. Ancak, yeni bir teori, Kakashi’nin annesinin aslında Konohagakure’in en ünlü klanlarından birinin olabileceğini öne sürdü. Teori, Kakashi'nin annesinin Inuzuka Klanının bir üyesi olduğunu belirtmektedir. Bunun en kuvvetli kanıtı koku duyusunun Kiba’dan daha iyi olduğu gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Sonuncusu, Kiba'nın Inuzuka Klanının bir üyesi olması nedeniyle özellikle etkileyici. Bence bu teori aslında çok ilginç ve mümkün olabilir. Büyük olasılıkla Kakashi’nin annesi çok gençken öldürülmüştü.1point
- 1. Itachi Uchiha Anime: Naruto Hiç şüphesiz anime evrenindeki en iyi kardeş! Küçük kardeşi kurtarmak için her şeyi feda etti, katil olarak damgalandı ve bütün köylerden nefret etti. Sasuke’nin tehlikede olduğunu düşündüğünde Konoha’ya geldi, Sasuke’nin büyük kardeşi Itachi Uchiha’nın hala hayatta olduğunu biliyoruz. 2.Portgas D. Ace Anime: One Piece Ace'nin Luffy'ye olan sevgisi, gerçekten öz kardeş olmasalar bile hiç tereddüt etmeden, Akainu Sakazuki’nin ölümcül darbesinden küçük kardeşi Luffy'yi kurtarmak için hayatını feda edecek kadar büyük. 3.Edward Elric Anime: Fullmetal Alchemist Edward Elric ideal bir erkek kardeştir, kardeşinin hayatını kurtarmak için bir kez bile düşünmeyecek ve hayatını feda edecektir. Zaten küçük kardeşinin ruhunu zırhına bağlamak için, sağ kolunu hiçbir şey düşünmeden feda etti. Küçük kardeşi Alphonse Elric'e gerçekten değer veriyor. 4.Lelouch Vi Britannia Anime: Code Geass Lelouch, annesinin ölümünün intikamını almak ve kız kardeşi Nunnally'in huzur içinde yaşayabileceği ideal bir dünya inşa etme arzusuyla hareket eder. Nunnally, Area 11'in Valisi olduktan ve kardeşinin istekleri onun hedefleri ile çatıştıktan sonra, arkadaşları onun isyanının artık sadece Nunnally için değil, tüm dünyadaki insanlar için farkına varmasına yardım eder. 5. Ichigo Kurosaki Anime: Bleach Çok küçük bir yaşta, Ichigo babasının ismini “bir şeyi korumak” anlamına geldiğini söyleyerek, annesini koruma arzusu içine girdi. Kız kardeşleri doğduğunda, onları korumak uğruna bir dojoya katılmaya başladı. 6. Gohan Anime: Dragon Ball Z Gohan, Goten'ın hayatını kurtarmak için Gohan'a ihtiyaç duyması halinde hayatını feda ediyor. 7. Kaiba Seto Anime: Yu Gi Oh! Kaiba Seto, sürekli sevgi ve bakımla tedavi ettiği tek kişi olan Mokuba hariç herkes için oldukça küçümseyici düşünür ve kırıcı davranır. Ancak, Gozaburo tarafından kabul edilmesinden bu yana Mokuba'ya dahi nadiren gülümser. Mokuba ayrıca eskiden olduğundan daha soğuk olduğunu fark eder. Buna rağmen, Kaiba hala Mokuba için güçlü kardeşçe içgüdülere sahip ve Mokuba’nın hayatını korumak için hayatını bir kalp atışında tehlikeye atar. 8. Ryohei Sasagawa Anime: Katekyo Hitman Reborn Ryohei her zaman, ilkokulda yaşanmış olan bir olaydan dolayı, -Mafya ile ilgili eylemlerini - Kyoko'dan sakladı ve Ryohei'yi sevmeyen bazı lise öğrencileri, Kyoko'yu onu bir tuzağa düşürmek için kullandılar. Onu kurtarma girişiminde, sol şakaklarında izlerle sonuçlanan ciddi yaralanmalara maruz kaldı. O, Kyoko’nun güvenliği için derinden endişe duyuyor, dolayısıyla gerçek hayat-ölüm savaşlarını “Sumo maçları” diyerek örtüyor. Vongola Famiglia'da harika boks becerilerine sahip olduğu bilinmektedir. 9. Rin Okumura Anime: Ao no Exorcist Konu Yukio'ya gelince gerçekten aşırı koruyucuydu. Yukio'yu her zaman kabadayılıklardan korudu ve rüyasını kovalamaya teşvik etti. O daha yaşlı olsa da, Yukio'dan daha genç görünüyor. 10. Illumi Zoldyck Anime: Hunter x Hunter Killua için sarsılmış bir aşkı vardır ve eğer kendisinin sonsuza kadar Killua'nın kalbine kazınmış olduğu anlamına gelirse mutluluktan ölür. Onu korumak için, Killua’nın beynine bir enjektör takarak, kazanabileceğinden emin olamadığı savaşlardan kaçmaya zorladı.1point
- Kediler inanılmaz hayvanlardır. Gözlerinin şeklinden, uzmanlaşmış tat tomurcuklarına kadar bir çok yönden benzersizdirler. Neden bu kadar muhteşem yaratık ve arkadaş oldukları için birkaç hatırlatmaya ihtiyacını varsa, burada kediler ve kedi sahipleri hakkında bilmeyebileceğiniz 10 şey var. 1- Kedilerin gözleri içlerindeki avcıyı açığa çıkarır. David Bowie dışında, kediler gezegende en özel ve karakteristik göze sahip olabilirler.California Üniversitesi-Berkeley'den bilim adamları, 214 farklı kara hayvanını inceledi ve özellikle yırtıcı davranışa gelince, göz şeklinin yaşam biçimlerini belirlediğini tespit etti. Evcil kediler gibi dikey gözbebeğine sahip olanlar avlanırken pusuya yatma eğilimi gösterirler. Öncü yazar Martin Banks, yaptığı açıklamada, "Yerli kediler gibi, gece gündüz de aktif olan türler için dar aralıklı gözbebekleri, loş ışıkta görmelerine yardımcı olmak için gerekli dinamik menzili sağlarken, öğlen güneşi onları körleştirmiyor" dedi. 2- Kediler yalnızca mutlu olduklarında mırıldanmazlar. Her kedi sahibi yanındaki evcil hayvanı eğlendirmeyi sever. Ancak kedilerin mutlu ya da tatmin oldukları için mırıldandıkları(purr) fikri tamamen doğru olmayabilir. Evet, yavru kediler şımartıldıklarında ya da sevildiklerinde mırıldanıyorlar ancak stresli durumlarda da mırıldanıyorlar. Bu durum mırıldanmayı neden yaptıkları tartışmalarına neden oldu. Araştırmacılar, kedilerin iyileşmeyi sağlayabilen bir frekans aralığı olan 25 ila 150 Hertz frekanslarına mırıldandıklarını tespit ettiler. Kaliforniya Üniversitesi Veterinerlik Tıp Fakültesi'nde yardımcı doçent olan Leslie Lyons, ''Kediler, herhangi bir gerçek enerjiyi harcamadan veya bedenlerini vurgulamadan kemiklerini ve kaslarını uyarmanın bir yolu olarak gösteriş yapabilir.'' demiştir. Aynı zamanda Lyons, Scientific American Dergisi'ne "Her ne kadar mutlu oldukları için kedilerin mırıldandığını söylemek cazip olsa da, kedilerenin iletişim aracı ve potansiyel bir kendini iyileştirme kaynağı olması daha makul" dedi. 3- En yaşlı kedi 26 yaşında. Ortalama bir evcil kedi 15 yıl yaşar. Guinness World Records'a göre, Corduroy adlı 26 yaşında bir kedi şu anda yaşayan en eski ev kedisi.Bilinen en eski ev kedisine Creme Puff ismi verildi ve 38 yıl yaşaması herkesi hayret ettiriyordu. 4- Kediler köpeklerden daha iyi avcılardır. 2000'den fazla fosille ilgili yeni bir araştırma, kedi ailesinin (felid) üyelerinin daha iyi avcı olduklarını ve köpeklerin ailesine (canid) göre daha uzun yaşam ve hayatta kalma gösterebildiklerini gösterdi. PNAS dergisinde(bütün bilim alanlarında makalaler yazılan prestijli bir dergi) yayınlanan çalışma, kedilerin mevcut kaynaklardan en iyi şekilde yararlanarak köpekleri dışarıda tuttuğu ve avladıklarını buldu. Raporun baş yazarı Dr. Daniele Silvestro, "Kedilerin Kuzey Amerika'ya gelişi köpek ailesinin çeşitliliği üzerinde ölümcül bir etkisi oldu" dedi. 5- Kediler gerçekten sizi dinlemek istemiyorlar. ''Hey Tarçın. Tarçın? TARÇIN!'' Kedinizin adını bildiği, kedinizin adını bildiğini bildiği ve ikiniz de sizi görmezden geldiğini biliyorsunuzdur. Araştırmacılar da biliyorlar ve bunu isimlerini dört yabancı ve sahipleri tarafından yüksek sesle söylenen kedilerle oynayarak test ettiler. Kediler, adlarının çağrıldığını bildiklerini belirten davranışlar sergilemelerine rağmen, sahiplerine bile olsa cevap vermemeyi tercih ettiler. Hayvan Bilinci dergisinde yayımlanan makale, bunun, kedilerin köpeklerin aksine insanları dinlemek ya da onları memnun etmek için evcilleştirilmiş olmamasından kaynaklandığını ileri sürdü. Yazarlar, "Tarihsel olarak konuşursak, kediler, köpeklerin aksine, insanların emrine uyacak şekilde evcilleştirilmiş değiller, bunun yerine, insan-kedi etkileşiminde inisiyatif kullanıyor gibi görünüyorlar." fikrini savundu. ''BANA BAK! TARÇIN BANA BAK!'' 6- Tüm kediler ''kedi nanesi'' sevmez. "The Hangover" adlı filmde, sakallı tuhaf Alan, kaplanların biberi sevdiğini, ancak tarçından nefret ettiğini kendine güvenerek söyler. Kaplanların sevdiği başka bir şey var mı? Kedi nanesi. Kedi nanesi bitkisinin yaprakları ve gövdesi, bir kaplanı ya da kediyi evcilleştirebilir. Çünkü yaklaşık 10 dakika boyunca akıllarını kaybediyorlar. Ancak Scientific American Dergisi'ne göre, bitkiye karşı bir kedi reaksiyonu, genetiği ile belirlenir: Kedilerin yüzde 20 ila yüzde 30'u etkilerine karşı bağışıklıdır. Ayrıca, bitkinin 6 aydan küçük kedilere etkisi yok. 7- Teorik olarak kediler yunusları duyabiliyorlar. Kediler, kemirgenlerin ve yunusların iletişim kurmalarını sağlayan ultrasonik sesleri duyabilir. 8- Kediler tatlı şeylerin tadını alamazlar. Kediler büyük olasılıkla tatlı şeylerin tadını alamayan tek memeli hayvanlardır. Kediler hatta aslanlar ve kaplanları kaplayacak kadar uzanan bir aile tatlı lezzetleri algılamaya izin veren amino asitlerden yoksundur. Kedileri daha çok et yiyenlerin soyundan gelen etçillerdir. Karbonhidratlarda veya bitki kaynaklı gıdalardaki tatlılığı tespit etmelerine gerek yoktur. 9- Kadınlar bir adamdan kedi sayesinde hoşlanabilir. Beyefendiler, bir kedi sahibi olmak sizi bayanlar için daha cazip kılıyor. Evcil hayvan araştırmacısı Dr. June McNicholas tarafından yapılan bir araştırmada, kadınlar hayvanlardan hoşlanan insanlara daha fazla ilgi duyduklarını belirttiler, ancak erkek kedi sahipleri de daha güzel ve daha yardımsever olarak algılanıyordu. 10- Kedi sahipleri hayattan zevk alırlar. Kedi ve Köpek İnsanları arasında gerçekten farklılıklar var. Texas-Austin Üniversitesi'ndeki bir psikolog, 4.500'den fazla kişiye köpek halkını mı, kedi halkını mı yoksa ikisini birden mi seçeceğini sordu. Ayrıca, kişiliklerini değerlendirmek için onlara 44 soruluk bir test verdi. O ve ekibi, yalnızca kedi insanlarının daha içe dönük olduklarını, daha az sıcaklık gösterdiklerini ve köpek sahibi eşlerden daha sinirli olduklarını kararlaştırdı. Fakat bekleyin! Kedi sahipleri "sanat, duygu, macera, alışılmadık fikirler, hayal gücü, merak ve çeşitli tecrübeler için genel bir değerlendirme" olarak tanımlanan bir özellik olan "daha açık" olarak da belirlendi. Zaten siz kültürlü olduğunuzu biliyordunuz değil mi?1point
- Düzenlendi Düzenleyen: Creative-miss Düzenlenme tarihi: 25.10.2019 Hepimizin bildiği gibi çizgi roman dünyasında en çok duyulan 2 şirket var, biri DC, diğeri de Marvel. Bizde burada çizgi roman evreninin en güçlü DC kızlarını sizlere tanıtıyoruz. Kiminin hikayesini yazmış olsakta bazı çizgi romanlarda farklı bir hikaye ile karşımıza çıkabileceğinin altını çizelim. 1-CATWOMAN İlk sıraya Kedi Kadını koymamamız bu evrene haksızlık olurdu. Catwoman'ın asıl ismi Selina Kyle. Kendisi sekreterken patronu onu camdan atıyor ve bu olay bu inanılmaz karakterin yaratılışını sağlıyor.(Patronu buradan tebrik ediyorum.) Unutmadan kendileri Batman'in müstakbel karısıdır. Özel gücü ise aletlerini kullanması, birinci sırada kırbacı olmak üzere. 2-HARLEY QUINN Hepimizin hakkında bir şeyler bildiği dünyanın en güzel kötüsünü ikinci sırada anlatmasak olmazdı. Gerçek ismi Harleen Frances Quinzel'dir. Ayrıca bir psikyatri kliğinde staj yapmaktadır. Kendi isteğiyle Joker'in tedavisini yapmak ister ve bu sırada ona deliler gibi aşık olur hatta onun Asylum'dan kaçmasına yardım eder. Bu olaydan sonra masum kızın yerini gerçek kötü olan Harley Quinn alır ama aşkının karşılığını asla tam anlamıyla alamaz. Hatta Joker'i öldürmeye bile kalkar. 3-WONDER WOMAN Amazon halkının kraliçesiydi. Lois'in yerini alıp Superman'i çalmış olsada çok güzel ve güçlü bir kahramandır. Özel gücü olarak uçabilmesini ve zıpladığında Hulk kadar mesafe gidebilmesini konu alabiliriz. Ayrıca Amazon halkına ait özel aletleri de kullanabiliyor. Kılıç ve sürekli doğruları söyleten halatı gibi. 4-BATWOMAN Kendileri Batman halkının ilk kadın üyesi. Asıl ismi Kate Kane. Batman ailesinin özel güçleri olmadığı gibi Kate'inde yok. Aletlerini kullanıyor. 5-BATGIRL Batman ailesinin en küçük üyesi olmakla beraber asıl ismi Barbara Gordon'dur. Babası müfettiş olmasına rağmen bu durumu çok çok sonradan öğrenmiştir. Özel gücü yoktur. Aklını ve aletleri kullanır. 6-SUPERGIRL Gerçek ismi Kara Zor-El'dir. Süperman'in biyolojik kuzenidir ve bir çok özelliği Süperman ile aynıdır. Kısaca uçabilir, gözlerinden lazer çıkartabilir, X-ray görüşü vardır. Buz nefesi, süper işitme, insanüstü hız gibi özel güçlere sahiptir.ilk olarak Action Comics'in 252. Sayısında (Mayıs 1959) “Kriptonlu Supergirl” (“Supergirl from Krypton”) adıyla görüldü. 7-KILLER FROST Başlangıçta STAR Laboratuvarlarında çalışan bir bilim kadınıdır. Asıl ismi Caitln Snow'dur. Birazdan bahsedeceğimiz Ice gibi güçleri buzla ilgilidir ancak suyu da kontrol edebilir. Güçlerini ne kadar kötüye kullansa da çok çok güçlüdür. 8-ICE İsminden de anlaşıldığı gibi güçleri buzla ilgilidir ancak suyu kontrol edemez sadece buza dönüştürebilir. Güçlerini iyiye kullanır. 9-POISON IVY Bir çok romanda farklı farklı isimleri olsada en yaygın olarak kullanılan adı Pamela'dır. ;Özel gücü bitkileri kontrol edebilmesidir. İnsanları öpücüğünde bulunan bir çeşit feromon tozu ile etkiler. Robinle bir ilişki halindedir ama Robin'i sevmez, sadece Batman'i tuzağına düşürmek ister. 10-KATANA Ustası öldürülmüş ve bunun sebebi konuşup ustasının sakladığı gücü ifşa etmesidir. Bu yüzden sessizlik yemini etmiş bir kahramandır. Ancak rivayette ve zaman çizelgesinde hikayesi değişebilir. DC'nin tek asyalı kahramanıdır. 11-HUNTRESS Kendisi Batman ve Catwoman'ın kızıdır. Asıl ismi Helena Wayne'dir. Batman ailesinde tek silah kullanabilen kişidir,Nightwing ile bir ilişkisi vardır. 12-MERA Çoğu zaman karşımıza Poseidon kızı olarak çıkar. Kendisi denizlerin kraliçesidir. Aquaman'in karısıdır. Özel gücü su dışındaki titreşimidir. 13-WONDERGIRL Prenses Diana yani Wonder Woman'ın varisidir. Wonder Woman ile aynı güçleri paylaşır ancak onun kadar güçlü değildir. 14-ZATANNA Asıl ismi Zatanna Zatara olan bu güzelin özel gücü yoktur. Kendisi sihirbazdır. Nightwing ile ilişki içindedir ve Batman ailesi ile çalışır. 15-FIRE Kesin olarak bilinmese de Ice ile kardeşlik bağlarının olabileceği düşünülüyor. Genelde Ice ile beraber savaşıyorlar. Özel gücü ise ateştir. 16-KISMET Dc Universe 'in ölümsüz tanrılarından biri olan Kismet, evrenin yegane koruyucusudur. Biz onu Superman'in hayatındaki önemli anlarında görürüz, ona yardım eder ve o zamanlardan beri karşımıza çıkmaz. Gücü bilinmez. 17-ZAMARONS Zamaronlar aslında Maltusians adlı yarıştaki kadın üyelerdir. Devrimci bir bilim adamı olan Krona, tüm evrende korkunç etkilere sahip bir yasak deney gerçekleştirdiğinde, Oans'lar durumla nasıl başa çıkılacağı konusunda tartıştı.Bu tartışmadan sonra bir grup Oans, ebedi varlıklarını kötülükleri içine almaya karar verdi; onlar Evrenin Koruyucuları oldu. Bununla birlikte kadınlar kendilerini bu gruba dahil etmeye ihtiyaç duymadıklarını ve Oans'ların ölümsüz olup çoğaltılmaya ihtiyaç duymadıkları için arkadaşlarını terk edip Zamaron olarak tanındılar.1point
- Sünbülzade Vehbi’nin bir garip şiiri Bu şiir Divan Edebiyatında Rücu sanatına iyi bir örnektir. Rücu, ilk dizede söylenilen şeyin, ikinci dizesinde ondan vazgeçmek demektir! Şiirin hikayesi ise şöyle: Bir gün padişah Vehbi Efendi’yi yanına çağırır ve: “Bana öyle bir şiir yaz ki bir mısrasını okuyunca içimden seni öldürmek, bir sonrakini okuyunca ise ödüllendirmek gelsin” der. Sünbülzade ise bu şiiri yazar: Not: Bilinmeyen kelimeler için, sözlük şiirin en altındadır. Azm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana, Kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can. Lal-u şarap içurem ve ıslatıp geçirem, Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan. Eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır? Lale ile sümbülü kakülüne nevcivan. Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam, Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan. Salınarak giderken arkandan ben sokayım, Ard eteğin beline, olmasın çamur aman. Kulaklarından tutam, dibine kadar sokam, Sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revan. Öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarıda hiç, Düşmanın bağrına, hançerimi nagehan. Eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim, Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman. Herkese vermektesin, bir de bana versene, Avuç avuç altını, olsun kulun şaduman. Sen her zaman gelesin, ben Vehbi’ye veresin, Esselamun aleyküm ve aleykümesselam. Sözlük: 1- Bezm : Topluluk, toplantı. 2- Cism-i can : Cisim olan can. 3- Lal-ı şarap : Kırmızı şarap 4- Hatem-i zer : Cömertçe sunulan altın 5- Dirahşân : Parlak, parıldayan 6- Nevcivan : Yeni civan, genç. 7- Dest : El 8- Ab-ı revan : Akar su. 9- Sahtiyan : Cilalanmış deri. 10- Revan : Giden, akıcı. 11- Na-gehan : Birden bire, aniden 12- Şadüman : Bahtiyar, sevinçli.1point
- Japonya ve Japonlar hakkında daha önce kimsenin duymadığı bilgileri derlemeye çalıştık. Eğer sizin de eklemek istedikleriniz varsa yorumlarda belirtebilirsiniz. 1. Japonya'da her yıl 1500 civarında deprem yaşanır. 2. Japonya 6,800’den fazla adadan oluşmaktadır. 3. Japonya’da 100 yaşını geçmiş 50 binden fazla insan yaşamaktadır. 4. Japonya’da evcil hayvan sayısı çocuk sayısından fazladır. 5. Japonya’da gece geç saatlerde dans etmek yasaktır. 6. Dünya’da en uzun süre faaliyet gösteren şirket 578 – 2006 arası(1428 yıl) faaliyet göstermiş Kongō Gumi isimli bir Japon inşaat firmasıdır. 7. Titanik felaketinden kurtulmuş olan Japonlar diğer yolcular ile birlikte ölmedikleri için Japon halkı tarafından korkak ilan edildiler. 8. Japonya'da cep telefonlarının %90'ı su geçirmezdir çünkü Japon gençleri duşta dahi telefon kullanmaktadırlar. 9. Japonya'da hem kahve içebileceğiniz hem de kediler ile vakit geçirebileceğiniz mekanlar mevcuttur. 10. Japonya'da iş yerinde uyumak aşırı çalışmanın bir belirtisi olarak görüldüğünden kabul edilebilir bir eylemdir. 11. Japonya’da okuma-yazma oranı %100 dür. 12. Japonya'da öğretmenler ve öğrenciler sınıf ve kafeterya alanlarını birlikte temizlerler. 13. Japonya’da içinden otoban geçen bir bina vardır. samudro.files.wordpress.com 14. Japonya'da penis ve doğurganlığın kutlandığı bir festival mevcuttur. 15. Dünyanın aksine Japonya'da kara kedilerin iyi şans getirdiği düşünülür. 16. Japonya'daki birçok cadde ve sokağın ismi yoktur. 17. Japonya'daki birçok kaplıca ve yerel hamam vücutlarında dövme olan müşterilerini kabul etmezler. 18. Japonya'da çizgi romanlar(manga) için kullanılan kağıt miktarı tuvalet kağıdı için kullanılandan fazladır. 19. Japonya'da Okunoshima adında tamamen tavşanlarla dolu bir ada vardır. 20. Japonya'da bebeklerin yüksek sesle ağlamasının kötü ruhları uzaklaştırıp sağlıklı bir yaşam sağladığına inanılıyor. Bu yüzden Japonya'da "ağlayan sumo" yarışması düzenleniyor. Yarışmada, iki bebek bir sumo ringinde karşılıklı oturtulduktan sonra, hakem bağırarak, 'Nokotta' (Dövüş başlasın) talimatı veriyor. Mücadelenin galibi 'ilk ağlayan bebek' oluyor. 21. Japonya dışındaki en büyük Japon topluluğu Brezilya'dadır. 22. Japonlar yaptığı bir hatadan dolayı özür mahiyetinde saçlarını tıraş ederler. 23. Japonya, dünyadaki en yüksek anoreksiya(isteyerek aşırı kilo kaybı) oranına sahip ülkedir. 24. Japonya cinayet oranının en düşük olduğu ülkelerden biri olsa da intihar olaylarının en çok yaşandığı ülkelerin başında geliyor. Japonların intihar için seçtikleri en popüler yer ormanlar. Aokigahara(İntihar) Ormanı 25. 2. Dünya Savaşı sırasında Japonlar tarafından öldürülen Çinli sayısı, soykırımda öldürülen Yahudilerin sayısından fazladır. Kaynak: onedio1point
- Bütün korku ve gerilim hikayelerinin izleyiciyi etkilemesi için köşelerden fırlayan cinler gibi ucuz numaralara ihtiyacı yoktur. Bazı animeler izleyicinin kalp atışını hızlandırmaktansa beynini çalıştırmak konusunda daha başarılıdır. Bazı başka animeler ise gerilim yerine dram konusunu seçer ve izleyicisini derin bir hikayeyle baş başa bırakır. Psikolojik anime dediğimiz tür ise tüm bunları harmanlar, izleyicinin bakış açısı ve inançlarını yıkıp zihinleriyle oyun oynar ve bitirdikten sonra uzunca bir süre düşündürür. Aşağıdaki anime listesi MAL'deki izleyici oylamalarına göre belirlenmiştir. Eğer sıkı bir psikolojik anime izlemek istiyorsanız, bu liste iyi bir kaynak olacaktır. Beyninizi Dumur Edecek En İyi 25 Psikolojik Anime 25. Elfen Lied İlk bakışta Elfen Lied, aşırı şiddet sahneleriyle dolu bir gerilim animesine benziyor ama aslında seri ilerledikçe şiddetten kaynaklanmayan bir "rahatsız olma" hissini veriyor. Anime, olay örgüsüyle beraber başkalarını nasıl gördüğümüzü ele alıyor. İnsanların hem iyi hem kötü olarak nasıl ilişki oluşturduğunu sorguluyor ve "Başkalarını anlama biçimimizi ne etkiler?" sorusuna yöneltiyor. Bu psikoloji animede gerçek dünyaya paralel pek çok gerçek barınıyor. 24. Shinsekai Yori Shinsekai Yori, muhtemel bir gelecek dünyasını anlatır. Hikaye günümüzden bin yıl sonra, medeniyetin gerilemiş ve insanların topluluklar halinde yaşadığı bir zaman diliminde geçer. Tipik bir "doğa üstü" animesi gibi duran bu anime, içinde yaşadığımız toplum ve bildiğimizi sandığımız şeylere felsefik bir bakış açısı getirir. 23. Texhnolyze Texhnolyze, içinde daha çok felsefik ögelere barındıran bir animedir. Seri, insanlık ve insan doğasının karanlık resmini biçimsel bir hikaye anlatımıyla çizer. Bu psikolojik anime, size dünyayı çok daha pesimistik bir açıdan gösterecek. 22. Ergo Proxy Psikolojik bir animeden çok felsefik bir anime olan Ergo Proxy, bilim kurgu lensinden dünyanın bir incelemesidir. Androidlerin bilinç kazanıp toplu ölümlere sebep olmaya başladığı post apokaliptik bir ütopyanın çökmesini anlatır. Serideki pek çok temaya ve felsefik noktaya ek olarak, anime eski "yaradılış ve yetiştirme" sorununu ve "bizi tam olarak biz yapan şey nedir?" sorusunu ele alır. 21. Serial Experiments Lain Psikolojik anime denildiğinde ilk akla gelen anime şüphesiz Serial Experiments Lain'dir. Bu "rahatsız edici" anime sizi bir zihin yolculuğuna çıkarır. Her bir sahne önceden hesaplanmış ve yoruma açıktır. Gerçek olan nedir ve internette var olan nedir? 20. Kuuchuu Buranko Sizi hasta eden ne olursa olsun, Doktor Ichiro Irabu'nun her zaman sizin için tedavisi vardır. Tıpkı iki alter egosunun ve harika hemşiresinin olduğu gibi. Gündelik sorunlarınız toplumla bağdaştığı için mi normaldir yoksa zihinsel hasta mısınızdır? Kuuchu Buranko, kesik hikaye anlatma tekniğini kullanarak bir grup bireyin çabalayışını anlatır. Seri ilerledikçe derinleşir ve deliliğin ortasında taşlar yerine oturmaya başlar. Bu psikolojik anime akıl huzurunuzu bulmanıza ya da en azından mücadelelerinizde yalnız olmadığınızı hissetmenize yardımcı olabilir. 19. Paprika Paprika, ince işlerin adamı Satoshi Kon'un eserlerinden biri. Paprika zihninize girerek (gerçekten giriyor) bizi, biz yapan şeyi araştırır. Paprika'daki rüya-gerçeklik temasının Christopher Nolan'ın Inception filminde kullanıldığını da söylemekte yarar var. 18. Perfect Blue Perfect Blue, Satoshi Kon'un imzası haline gelen psikolojik gerilim filmi. Film, insan zihnini ve bizi neyin işlediğini anlatıyor. 17. Shoujo Kakumei Utena Bu zekice yazılmış anime, dönemi için (yapım yılı 1997) devrim gibiydi ve hala tüm zamanların en iyi psikolojik animelerinden biridir. Seri cinsellik, kimlik, idealizm, yetişkinlik ve fazlası gibi ağır temaları işliyor. Utena, realist filozoflardan aldığı ilhamla tipik peri masalını alaşağı eder. 16. Mirai Nikki 12 kişi, hayatta kalmak için birbirleriyle yarışır. Son hayatta kalan kazanan kişidir. Bu kabusvarisavaşta, her karakterin kendilerine özel güç verdiği "gelecek günlüğü" vardır. Bu güç, kendi kişiliklerinden gelir. Kendi güçlü ve zayıf yanlarını hayatta kalmak için kullanan oyuncuları izlemek, gerilimin bir parçasıdır. 15. Zankyou no Terror Bu psikolojik gerilimde, Japonya bir seri bombalanma sırasında yüksek alarmlı bir devlete dönüşür. Bu sırada, iki genç "dünyayı uyandırmaya" kararlıdır. 14. Gyakkyou Burai Kaiji: Ultimate Survivor İnsanoğlu olarak hepimizin hayatta kalma iç güdüsü vardır. Kaiji: Ultimate Survivor kumar dünyasının tekin olmayan kısmını anlatır. Seri boyunca bu anime, hayatta kalma güdüleri ortaya çıktığında ve kaybedecek hiçbir şey olmadığında insanların neler yapabileceğini gösterir. 13. Ghost in the Shell Anime dünyasının klasiklerinden biri olan Ghost in the Shell, bugünün teknolojik olarak gelişmiş dünyasına yakın 2019 senesinde geçer. Makinelerin ve teknolojinin artık sıradan olduğu bir çağı anlatan bu psikolojik anime bizi biz yapan şeyin ne olduğunu ele alır. Ruh nerede biter ve beden nerede başlar? Hangi noktada insandan öte daha çok makineleşiriz? 12. Death Parade Ölümden sonraki hayata hoş geldiniz. Bir sandalye kapın ve bir oyun oynayalım. Death Parade, bir kişinin ya hayatta ikinci şansı alacağını ya da cennete tek yön bileti alacağını belirleyen bir oyunu anlatır. Oyun ister bowling ister hokey olsun, sonuç asla değişmez: Her oyuncunun gerçek kişiliği oyun esnasında ortaya çıkar. Bu harika psikolojik anime, insan doğasının gerçek yüzüne ışık tutuyor. 11. NKH ni Youkoso Şş! Ses çıkarmayın. Buzdolabınız tarafından izleniyorsunuz ve televizyonunuz söylediğiniz her kelimeyi dinliyor. Kendisine göre hayatta tam bir kaybeden olan Tatsuhiro Satou'nun dünyasına hoş geldiniz. NHK ni Youkoso komplo teorilerinin, hentai oyun gelişimi ve her şeyi sorgulayan psikolojik mekanizmaları anlatır. Toplumdaki konumunuz nedir? Ve o konumu bırakıp akışın tersine doğru yüzerseniz ne olur? 10. Neon Genesis Evangelion Evangelion, en iyi psikolojik animeler listesinde her zaman kendine yer bulan popüler bir seri. Animede aksiyon, dünyayı kurtarma tatavası, makineler olabilir ama seri daha çok karakter gelişimi ve kusurlar hakkındadır. İster beğenilsin ister nefret edilsin, Evangelion psikolojiye pek çok göndermede bulunur ve konuları kendi zamanına göre eşsiz bir şekilde ele alır. 9. Higurashi no Naku Koro ni İzlemeye devam ettikçe tavşan deliğinin seni daha çok derine çektiği anime. Higurashi no Naku Koro ni, olay örgüsü ilerledikçe izleyicinin izlemeye devam etmesi için merakını kamçılamak adına her şeyi "askıda" bırakır. Bu seri, yalnızca zihin oyunu ya da eşsiz hikaye anlatımıyla başarılı değildir. Aynı zamanda, izleyiciye sırf ne olduğunu öğrenmek için daha çok şiddet isteme duygusunu verebilmesiyle başarılıdır. 8. Psycho-Pass Psikolojik akıl sağlıklarına göre kişişerin suç işleyeceğini söyleyebilseydin ne olurdu? Bu bilgiyle ne yapardın? Psycho-Pass'in karanlık dünyasında, herkes potansiyel birer suçludur. Peki ya sistem hata yaptıysa? Bu psikolojik anime, iyi ve kötüyü sorguluyor ve izleyicilerinin "adalet" anlayışlarını değiştirmeye zorluyor. 7. Mahou Shoujo Madoka★Magica Eğer şirin bir kız animesinin listede ne işi olduğunu düşünüyorsanız, animeyi izlemediğiniz açıkça belli oluyor. Madoka arkadaşlık, hayaller ve birisinin hayatını kurtarmak için ödemeye razı olduğun bedeli rahatsız edici ve psikolojik bir şekilde anlatıyor. 6. Kiseijuu: Sei no Kakuritsu Parazitli uzaylılar, zayıf iradeli insanların beyinlerinden beslenmek için uzaydan gelir. Ancak, Shinichi Izumi bir uzaylı zombiye dönüşmekten son anda paraziti beyninden uzak tutup eline hapsederek kurtulur. Şimdi o ve parazit hayatta kalmak için birlike çalışmalıdır. Bu sert korku serisi, tipik bir gerilim animesi gibi duruyor ama insan doğasına odaklanması, seriyi en iyi psikolojik animelerden biri yapıyor. 5. Yojouhan Shinwa Taikei (The Tatami Galaxy) Bu garip ve sürreal anime, saf tuhaf atmosferinden ötürü en iyi psikolojik animelerde biridir. Yumurta kafalı adamlar, düşmanlardan daha beter dostlar ve zaman kayması, Tatami Galaxy'de karşılaşacağınız şeylerden sadece birkaçıdır. Bütün garipliğinin altında, sembolizm ve hayat derslerini anlatır. 4. Death Note Ellerini hiç kana bulaştırmadan bir hayatı yeryüzünden silme gücün olsaydı ne olurdu? Death Note, küçük kara bir defterle bu senaryoyu gerçekleştiriyor. İçine bir isim yazdığın zaman o kişiyi lanetliyorsun. Bu psikolojik anime, zeki bir entellektüelin bu tür bir güce sahip kişiyle tanıştığında olanları anlatıyor. 3. Zetsuen no Tempest Çoğu fantastik anime, daha baştan kimin kötü polisi oynayacağını belli eder. Zetsuen no Tempest, her iki tarafın kendisinin haklı olduğuna inandığı bir savaş başlatarak izleyicinin tüm beklentilerini birbirine karıştırır. Shakespeare'in "Fırtına" adlı oyunundan büyük ilham alınarak çizilen Zetsuen no Tempest, insan psikolojisini ve güdülerini inceler. Anime aksiyon doludur ama en iyi gelişim, ince ve kompleks tasarlanmış karakterlerden geliyor. 2. Monster Birisinin hayatını, bir başkasını kaybederek kurtarma gücün olsaydı ne yapardın? Doktor Kenzou Tenma, bu kararla yüzleşir ve yaşlı bir adamın ölmesine izin verirken genç bir oğlanın hayatını kurtarmayı seçer. Bu, doktorun yaşayan kabusunun sadece başlangıcıdır. Monster biraz korku, biraz gizem ve tam teşeküllü bir psikolojik animedir. 1. Boku dake ga Inai Machi Boku dake ga Inai Machi çıkalı henüz bir sene bile olmamasına rağmen en fazla oya sahip animelerden biri oldu. Gizem ve kuşku ögeleriyle beraber zaman kavramıyla oynayan derin bir hikayeyi anlatıyor. Her ne kadar yüksek oya sahip olsa da animenin sevenleri ve sevmeyenleri ikiye ayrılmış durumda. Derin hikayesi ve karakter gelişimi olan bu animeyi izledikten sonra listedeki yerini hak edip etmediğine siz karar verin. Konu Sahibi: Pino1point
- Kırmızı Renk : Bu renk ile işaretlenmiş bölümler filler bölümlerdir. Filler bölüm demek mangada yer almayıp animede yer alan bölümler eğer animeyi bu bölümleri izlemeden izlersiniz birşey kaybetmezsiniz. The Substitute (1-20) 001 - A Shinigami Is Born! 002 - Pay or Play 003 - Sibling Rivalry 004 - And Your Bird Can Speak 005 - Beat the Invisible Enemy! 006 - Fight to the Death! Ichigo vs Ichigo 007 - Greetings from a Stuffed Toy 008 - June 17th, A Memory of Rain 009 - Unbeatable Enemy.avi 010 - Assault on Trip at Sacred Ground! 011 - The Legendary Quincy 012 - A Gentle Right Arm 013 - Flowers and Hollows 014 - Back to Back, A Fight to the Death! 015 - Kon's Great Plan 016 - Encounter, Renji Abarai! 017 - Ichigo Dies! 018 - Reclaim! The Power of the Shinigami 019 - Ichigo Becomes a Hollow! 020 - Ichimaru the Silver Shadow The Entry (21-41) 021 - Enter! The World of the Shinigami 022 - The Man who Hates Shinigamis 023 - The Sentence of Rukia, Before the 14th Day 024 - Assemble! The 13 Divisions 025 - Penetrate the Center with an Enormous Bombshell 026 - Formation! The Worst Tag 027 - Release The Death Blow! 028 - Orihime Is Being Targeted 029 - Breakthrough! The Deathgods' Encompassing Net 030 - Renji's Confrontation 031 - The Resolution To Kill 032 - Stars And The Stray 033 - Miracle! The Mysterious New Hero 034 - Tragedy of Dawn 035 - Assassination of Aizen! The darkness which approaches 036 - Kenpachi Zaraki Approaches! 037 - Reason of the Fist 038 - Desperation! The Broken Zangetsu 039 - The Man of Immortality 040 - The Deathgod whom Ganju Met 041 - Reunion, Ichigo and Rukia Soul Society: The Rescue (42-63) 042 - Yoruichi, the God of Flash, Dances! 043 - The Despicable Shinigami 044 - Ishida, Limits of Power! 045 - Overcome the Limits! 046 - Authentic Records! School of Shinigami 047 - The Avengers 048 - Hitsugaya Roars 049 - Rukia's Nightmare 050 - The Awakening Lion 051 - Morning of the Sentence 052 - Renji, Oath of the Soul! Death Match with Byakuya 053 - Ichimaru Gin's Temptation, Resolution of Destruction 054 - An Accomplished Oath! Get Back Rukia! 055 - The Strongest Shinigami! Ultimate Confrontation Between Teacher and Student 056 - Supersonic Battle! Determine The Goddess Of Chivalry 057 - One Thousand Cherry Blossoms, Crushed! Zangetsu Thrusts Through The Sky 058 - Unseal! The Black Blade, The Miraculous Power 059 - Conclusion Of The Death Match! White Pride And Black Desire 060 - Truth Of Despair, The Dagger That Has Been Brandished 061 - Aizen Stands Out! His Terrifying Ambition 062 - Congress Together! The Strongest Shinigami Organization! 063 - Rukia's Resolution, Ichigo's Feelings The Bount (64-91) 064 - New School Term, Renji has come to the Material world! 065 - Creeping Terror, the Second Victim 066 - Break Through! The Trap Hidden in the Labyrinth 067 - Death Game! The Missing Classmate 068 - True Identity of the Devil, the Secret which is Revealed 069 - Bount! The Soul Hunters 070 - Return of Rukia! The Substitute Team Revival 071 - The Moment of Collision!! An Evil Hand Draws Near to the Quincy 072 - Water Attack! Escape from the Shutdown Hospital 073 - Gathering at the Place of Destiny! The Man who makes his Move 074 - Memories of an Eternally Living Clan 075 - Earth-Shattering Event at 11th Division! The Shinigami that rises again 076 - Crashing Force! Friido vs. Zangetsu 077 - Vanishing Grudge! The Shinigami that Kenpachi cut down 078 - Shocking Revelations for the Gotei 13 divisions!! The truth buried in history 079 - Yoshino's decision of death 080 - Assault from a formidable enemy! A tiny final line of defense 081 - Hitsugaya Moves! The Attacked City 082 - Ichigo vs. Dalk! The appearance of the faded darkness 083 - Grey Shadow, the Secret of the Doll 084 - Dissension in the Substitute Team? Rukia's Betraya 085 - Battle of Tears! Rukia vs. Orihime 086 - Rangiku dances! Cut down the invisible enemy 087 - Byakuya assembles! The Gotei 13 divisions make their move 088 - Annihilation of the Vice-Captains! Trap in the Underground Cave 089 - Rematch! Ishida vs. Nemu 090 - Abarai Renji, Soul of Bankai! 091 - Shinigami and Quincy! The Reviving Power! The Assault (92-109) 092 - Enter the World of the Shinigami, Again 093 - Assault of the Bounts! Chaos in the Gotei 13 Divisions 094 - Hitsugaya's Resolution! The Moment of Conflict Approaches 095 - Byakuya Takes the Field! Dance of the Wind-Splitting Cherry Blossoms 096 - Ichigo, Byakuya, Kariya - Batle of the Three Extremes!! 097 - Hitsugaya Moves Out! Cut Down the enemy in the Forest 098 - Clash! Zaraki Kenpachi vs. Ichinose Maki 099 - Shinigami vs. Shinigami! The Uncontrollable Power 100 - Soifon Dies-The Last of the Special Forces 101 - Mayuri's Bankai! Sawatari Clash of the Demon 102 - The Last Quincy! The Exploding Power 103 - Ishida, exceeding the limits to attack 104 - 10th Division's Death Struggle! The Release of Hyourinmaru 105 - Kariya! Countdown to the Detonation 106 - Life and Revenge! Ishida, the Ultimate Choice 107 - The Swung-Down Edge! The Moment of Ruin 108 - The Wailing Bount! The Last Clash 109 - Ichigo and Rukia, Thoughts in the Revolving Sky The Arrancar (110-131) 110 - Reopening of the Substitute Business! The Terrifying Transfer Student 111 - Shock! The Father's True Identity 112 - The Commencement of War, the Vizards and the Arrancars 113 - Prelude to the Apocalypse, the Arrancar Offensive! 114 - Reunion, Ichigo and Rukia 115 - Mission! The Soul Reapers Have Come 116 - The Evil Eye, Aizen Again 117 - Rukia's Battle Commences! The Freezing White Blade 118 - Ikkaku's Bankai! The Power That Breaks Everything 119 - Zaraki Division's Secret Story! The Lucky Men 120 - Hitsugaya scatters! The broken Hyourinmaru 121 - Clash! The person who protects vs. the person who is hidden 122 - Visored! The Power of the Awakened 123 - Ichigo, Complete Hollowification! 124 - Collision! Black Bankai and the White Bankai 125 - Urgent Report! Aizen's Terrifying Plan! 126 - Uryu vs. Ryuken! Clash of the Parent-Child Quincys 127 - Urahara's Decision, Orihime's Thoughts 128 - The Nightmare Arrancar! Team Hitsugaya moves out 129 - The Swooping Descent of the Dark Emissary! The Propagation of Malice 130 - The Invisible Enemy! Hitsugaya's Merciless Decision 131 - Rangiku's Tears, the Sorrowful Parting of Brother and Sister The Arrancar Part 2: The Hueco Mundo Sneak Entry (132-151) 132 - Hitsugaya, Karin, and Soccer Ball 133 - Ikkaku: The Hot-Blooded Kendo Tale 134 - The Beautiful Patissier, Yumichika! 135 - Kon is Deceived! Rangiku on the Lookout... 136 - Civil War in Hueco Mundo! Ulquiorra's Death 137 - The Malicious Battle, Aizen's Trap 138 - Hueco Mundo moves again! Hitsugaya vs. Yammy 139 - Ichigo vs. Grimmjow, the 11-second battle! 140 - Ulquiorra's Scheme, the Moment when the Sun Sets! 141 - Goodbye..., Kurosaki! 142 - Strict Order! The Forbidden Rescue of Orihime Inoue 143 - Grimmjow Revived 144 - Ishida and Chad, The Quickening of a New Power 145 - The Espada Gather! Aizen's Royal Assembly 146 - The Name's Nel! The Appearance of a Strange Arrancar 147 - Forest of Menos! Search for the Missing Rukia 148 - Ashido, The Soul Reaper Who Came from the Past 149 - Through the Crumbling Forest, a Million Menos 150 - Oath! Back Here Alive Again 151 - The Raging Storm! Encounter with the Dancing Arrancar The Arrancar Part 3: The Fierce Fight (152-167) 152 - Ichigo Strikes Back! This Is My Bankai 153 - The Devilish Research! Szayel Aporro's Plan 154 - Rukia and Kaien, the Sorrowful Reunion 155 - Rukia Retaliates! Release the Desperate Kido 156 - Ishida & Pesche, the United Attack of Friendship 157 - Ishida's Trump Card, Seele Schneider 158 - Right Arm of the Giant, Left Arm of the Devil 159 - Yasutora Sado Dies! Orihime's Tears 160 - Testament, Your Heart is Right Here... 161 - The Cruel Arrancar, Ulquiorra's Provocation 162 - Szayel Aporro Laughs, The Net Trapping Renji is Complete 163 - Shinigami and Quincy, The Battle with Madness 164 - Ishida's Strategy, 20-Second Offense and Defense 165 - The Murderous Intent Boils! The Joyful Grimmjow 166 - Desperate Effort vs. Desperate Effort! Hollowfied Ichigo 167 - The Moment of Conclusion, The End of Grimmjow The New Captain Shusuke Amagai (168-189) 168 - The New Captain Appears! His Name Is Shusuke Amagai 169 - New Development, the Dangerous Transfer Student Appears! 170 - Desperate Struggle Under the Moonlit Night, the Mysterious Assassin and Zanpakuto... 171 - Kenryu, the Profusion of Blooming Crimson Flowers 172 - Kibune Goes to War! The Violent Wind that Rages 173 - The Appearance of the Great Evil! The Darkness in the House of Kasumioji... 174 - Break the Mirror's Boundary! Ichigo's Captivity 175 - The Revenging Assassin, Ichigo is Targeted 176 - Mystery! The Sword-Consuming Assassin 177 - The Reversal of Rukia! The Rampaging Blade 178 - The Nightmare Which is Shown, Ichigo's Inside the Mirror 179 - Confrontation! Amagai vs. Gotei 13 180 - The Princess' Decision, the Sorrowful Bride 182 - Amagai's True Strength, the Released Zanpakuto! 183 - The Darkness Which Moves! Kibune's True Colors 184 - Kira and Kibune, Offense and Defense of the 3rd Division 185 - Ice and Flame! Fierce Fight of Amagai vs. Hitsugaya 186 - Sortie Orders! Suppress the House of Kasumioji 187 - Ichigo Rages! The Assassin's Secret 188 - Duel! Amagai vs. Ichigo 189 - The Fallen Shinigami's Pride The Arrancar Part 4: Arrancar vs Shinigami (190-205) 190 - Hueco Mundo Chapter, Restart! 191 - The Frightening Banquet, Szayel Aporro Theater 192 - Nel's Secret, A Busty Beauty Joins the Battle! 193 - Irresistible, Puppet Show of Terror 194 - Neliel's Past 195 - The Ultimate Union! Pesche's Seriousness 196 - Joining the Battle! The Strongest Soul Reaper Army Appears 197 - Byakuya's Bankai, The Quiet Anger 198 - The Two Scientists, Mayuri's Trap 199 - Holy Birth, The Resurrected Szayel Aporro 200 - The Hardest Body! Cut Down Nnoitra 201 - Nnoitra Released! Multiplying Arms 202 - Fierce Fighting Conclusion! Who's the Strongest 203 - Karakura Town Gathers! Aizen Versus the Soul Reapers 204 - Ichigo's Seppuku Persuasion Strategy 205 - Thump! A Kemari Tournament Filled with Hollows The Past (206-212) 206 - The Past Chapter Begins! The Truth from 110 Years Ago 207 - 12th Division's New Captain, Urahara Kisuke 208 - Aizen and the Boy Genius 209 - Muguruma 9th Division, Moves Out 210 - Hiyori Dies! The Beginning of Tragedy 211 - Betrayal! Aizen's Secret Maneuvers 212 - Rescue Hirako! Aizen vs Urahara The Arrancar Part 5: Battle in Karakura (213-229) 213 - A Hero of Justice is Born 214 - Karakuraizer's Last Day 215 - Defend Karakura Town! Entire Appearance of the Shinigami 216 - Elite! The Four Shinigami 217 - Beautiful Little Devil Charlotte 218 - Kira, The Battle Within Despair 219 - Hisagi's Shikai! The Name is... 220 - Ikkaku Falls! The Shinigami's Crisis 221 - The Full Showdown! Shinigami vs. Espada 222 - The Most Evil Tag! Soi Fon & Omaeda 223 - A Miraculous Body! Jio Releases 224 - 3 vs 1 Battle! Rangiku's Crisis 225 - All Vice-Captains Annihilated! The Terrifying Demonic Beast 226 - Fierce Fighting Concludes! Towards a New Battle! 227 - Wonderful Error 228 - Summer! Sea! Swimsuit Festival!! 229 - Cry of the Soul; The Rug Shinigami is Born! Zanpakuto: The Alternate Tale (230-265) 230 - A New Enemy! The Materialization of Zanpakuto 231 - Byakuya, Disappearing with the Cherry Blossoms 232 - Sode no Shirayuki vs. Rukia! Confused Heart 233 - Zangetsu Becomes an Enemy 234 - Renji Surprised! The Two Zabimarus 235 - Clash! Hisagi vs. Kazeshini 236 - Release! The New Getsuga Tensho 237 - Suì-Feng, Surrounding the Zanpakuto 238 - Friendship! Hatred! Haineko & Tobiume 239 - The Awakening Hyorinmaru! Hitsugaya's Fierce Fight 240 - Byakuya's Betrayal 241 - For the Sake of Pride! Byakuya vs. Renji 242 - Shinigami and Zanpakuto, Total Sortie 243 - One-to-One Fight! Ichigo vs. Senbonzakura 244 - The Long Awaited... Kenpachi Appears! 245 - Pursue Byakuya! The Confused Gotei Divisions 246 - Special Mission! Rescue Captain Commander Yamamoto! 247 - Deceived Shinigami! The World Collapse Crisis 248 - Dragon of Ice and Dragon of Flame! The Strongest Showdown! 249 - Senbonzakura's Bankai! Offense and Defense of the Living World 250 - That Man, for the Sake of the Kuchiki 251 - Dark History! The Worst Shinigami Is Born 252 - Byakuya, the Truth Behind His Betrayal 253 - Muramasa's True Identity Revealed 254 - Byakuya and Renji, the 6th Division Returns 255 - Final Chapter - Zanpakuto The Alternate Tale 256 - The Angered Byakuya! The Collapse of the Kuchiki House 257 - A New Enemy! The True Nature of the Sword Fiends 258 - Stray Snake, Tortured Monkey 259 - Terror! The Monster That Lurks Underground 260 - Conclusion! Hisagi vs. Kazeshini 261 - The Person with the Unknown Ability! Orihime Is Targeted 262 - Haineko Cries! The Tragic Sword Fiend 263 - Imprisonment! Senbonzakura & Zabimaru 264 - Battle of the Females! Katen Kyokotsu vs. Nanao! 265 - Evolution! The Menace of the Final Sword Fiend The Arrancar Part 6: Fall of the Arrancar (266-316) 266 - Ichigo vs. Ulquiorra, Resume 267 - Connected Hearts! The Left Fist of Certain Death 268 - Hatred and Jealousy, Orihime's Dilemma 269 - Ichigo and Uryu, Bonded Back to Back 270 - Beginning of Despair... Ichigo, the Unreachable Blade 271 - Ichigo Dies! Orihime, the Cry of Sorrow! 272 - Ichigo vs. Ulquiorra, Conclusion! 273 - Fury of the Shark! Harribel's Release 274 - Hitsugaya, the Desperate Hyoten Hyakkaso! 275 - The Approaching Breath of Death, the King Who Rules Over Death! 276 - One Hit Kill, Suì-Feng, Bankai! 277 - Climax! Kyoraku vs. Starrk!.mp4 278 - The Nightmare Returns... Revival of the Espada 279 - Hirako and Aizen...the Reunion of Fate! 280 - Hisagi and Tosen, the Moment of Parting 281 - Crown of Lies, Baraggan's Grudge 282 - Power of the Soul! Los Lobos, Attack! 283 - Starrk, the Lone Battle 284 - Chain of Sacrifice, Harribel's Past 285 - The Hundred-Year Grudge! Hiyori's Revenge 286 - Ichigo's Return! Protect Karakura Town 287 - Side Story! Ichigo and the Magic Lamp 288 - The Final Trump Card! Ichigo, Towards the Decisive Battle 289 - Byakuya vs. Kenpachi! The Melee Commences 290 - For the Sake of Justice! The Man Who Deserted the Shinigami 291 - Desperate Struggle with Aizen! Hirako, Shikai! 292 - All Out War! Aizen vs. Shinigami 293 - Hitsugaya, Enraged! Blade of Hatred! 294 - Impossible to Attack! The Sealed Genryusai! 295 - It's All a Trap... Engineered Bonds! 296 - The Shocking Truth...The Mysterious Power Within Ichigo! 297 - The Extending Blade! Ichigo vs. Gin! 298 - Film! Festival! Shinigami Film Festival! 299 - Theatre Opening Commemoration! The Hell Verse Prologue 300 - Urahara Appears! Stop Aizen! - Part 301 - Ichigo Loses His Fighting Spirit! Gin's Expectation! 302 - The Final Getsuga Tensho! Ichigo's Training! 303 - Real World and Shinigami! The New Year Special! 304 - Another Side Story! This Time's Enemy Is a Monster! 305 - Delusion Roars! Hisagi, Towards the Hot Springs Inn! 306 - For the Sake of Protecting! Ichigo vs. Tensa Zangetsu! 307 - Emergency Situation! Aizen, New Evolution! 308 - Goodbye...Rangiku 309 - Fierce Fighting Conclusion! Release, the Final Getsuga Tensho! 310 - Ichigo's Resolution! The Price of the Fierce Battle 311 - The Soul Detective - Karakuraiser Takes Off Again! 312 - Inauguration! The Brand New 2nd Division Captain! 313 - The Man Who Risks His Life in the 11th Division! 314 - Kon saw it! The Secret of a Beautiful Office Lady 315 - Yachiru's friend! The Shinigami of Justice Appears! 316 - Toshiro Hitsugaya's Holiday! Gotei 13 Invading Army (317-342) 317 - Unusual Incident in Seireitei! Gotei 13 Invading Army Arc! 318 - Renji vs. Rukia! Battle With Comrades! 319 - Ichigo's Capture Net! Escape From Soul Society! 320 - Gotei 13, Gathering in the Real World! 321 - Showdown of Mutual Self, Ikkaku vs. Ikkaku! 322 - Clash! Rukia vs. Rukia! 323 - Protect Ichigo! Nozomi's Determination 324 - Recapture Seireitei! The Captains Move! 325 - For the Sake of the Believers! Byakuya vs. Hitsugaya! 326 - The Two Hinamori, Hitsugaya's Resolution 327 - Pride of the Kuchiki Family! Byakuya vs. Byakuya! 328 - Defeat Kageroza! Shinigami, All-Out War! 329 - The Forbidden Research...Nozomi's Hidden Secret! 330 - I Want to Live...! Nozomi's Zanpakuto 331 - For the Sake of Fighting! The Awakened Nozomi! 332 - The Most Evil Reigai, Appearing in the Real World! 333 - Destroy Nozomi! Genryusai's Decision! 334 - The Depleting Reiatsu! Ichigo, Death Struggle of the Soul! 335 - Hiding in the Dangai! Another Ichigo! 336 - Pursue Kageroza! Technological Development Department, Infiltration! 337 - The Developer of the Modified Souls 338 - Kon's Thoughts, Nozomi's Thoughts 339 - Protect Ichigo! The Bonds of Friends! 340 - Reigai vs. Original, The Fierce Fighting for Gambled Pride! 341 - Invading Army Arc, Final Conclusion! 342 - Thank You The Lost Agent (343-366) 343 - 3rd Year High School Student! Dressed Up, and a New Chapter Begins! 344 - A Dispute in School! Ichigo and Uryu, Fight Together! 345 - Uryu is Attacked, A Threat Draws Near the Friends! 346 - The Man with the Fullbring Ability - Kugo Ginjo 347 - A Crisis Sneaking up on the Kurosaki Family! Ichigo's Confusion! 348 - Power of the Substitute Badge, Ichigo's 'Pride'! 349 - Next Target, The Devil's Hand Aims at Orihime! 350 - The Man Who Killed the Shinigami Substitute! Tsukishima Makes His Move 351 - Fullbring, The Detested Power! 352 - Tsukishima Attacks! The Training Has Been Thwarted 353 - Ichigo, Mastering the Fullbring! 354 - Ichigo vs. Ginjo! To the Game's Space 355 - Shinigami at War! New Year in Seireitei Special! 356 - Friend or Foe! Ginjo's True Intentions! 357 - Tsukishima's Ability, the Danger is Drawing Near! 358 - Clash! Xcution attacks Ginjo 359 - The Sorrowful Battle! Ichigo vs. Sado & Orihime 360 - Ichigo vs Uryu! Who is the Traitor! 361 - A New Appearance! The Gotei 13, Arrives! 362 - Revival! Substitute Shinigami - Ichigo Kurosaki! 363 - Fierce Fight! Shinigami vs. XCUTION! 364 - Desperate Struggle! Byakuya's Troubled Memories 365 - Ichigo vs. Ginjo! Secret of the Substitute Badge 366 - Changing History, Unchanging Heart1point